Dairesi
KABUL KREDİLİ İTHALATTA ÖDENEN VADE FARKININ, İTHALATTA ALINAN KATMA
Karar No
72
Esas No
379
Karar Tarihi
13-03-1998
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
VERGİ DAVA DAİRELERİ
1998
72
1996
379
13/03/1998
 
KARAR METNİ

KABUL KREDİLİ İTHALATTA ÖDENEN VADE FARKININ, İTHALATTA ALINAN KATMA
DEĞER VERGİSİ VE ULAŞTIRMA ALT YAPILARI RESMİ MATRAHINA DAHİL OLACAĞI HK.

... Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli gümrük giriş beyannamesi muhte-
viyatı eşya bedeline ilişkin ödeme şeklinin kabul kredili olduğu ve
fatura bedeli dışında satıcıya ödenmesi için vade farkı transferi ya-
pıldığı halde vade farklarının katma değer vergisi ve dolayısıyla u-
laştırma altyapıları resmi matrahına dahil edilmediğinin tespit edil-
mesi üzerine yükümlü şirket adına, katma değer vergisi ve ulaştırma
altyapıları resmi tahakkuk ettirilmiştir.

Tahakkuka karşı açılan davayı inceleyen İzmir 3.Vergi Mahkemesi
davacı iddialarını kabul ederek tahakkuku kaldırmıştır.

Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığının bu karara karşı yaptığı tem-
yiz başvurusunu inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi, ... günlü ve
1996/1908 sayılı kararıyla; kabul kredili mal bedeli ödemelerinin ile-
ri tarihli bir poliçeye bağlanarak, poliçe vadesinde satıcıya ödenme-
sini sağlayan bir ödeme şekli olduğu, böylece ithalatçıların, mal be-
delini ithal edilen malın satış bedeliyle ödeme olanağına kavuştukla-
rı, kabul kredisine bu amaçla başvurulduğu, kabul kredisinin, ithalat-
çı tarafından mal bedelinin malın tesellümü sırasında değil, muayyen
bir vade dahilinde ödeneceğini satıcıya temin etmek üzere açılan ve
lehtarın ibraz edeceği vadeli bir poliçenin bankaca kabulü suretiyle
realize edilecek bir nevi akreditif olarak tanımlanabileceği, sonuç i-
tibarıyla, malı satan ihracatçının, poliçenin bir banka tarafından ka-
bul edilmiş bulunmasıyla, alacağını teminat altına almış ve istediği
takdirde bu poliçeyi iskonto ettirerek tutarını da tahsil etmiş, alıcı
olan ithalatçı ise poliçenin banka tarafından kendisi adına kabul e-
dilmesi ile hem ihraçatçıya karşı taahhüdünü yerine getirmiş ve hem de
kendisi bakımından, poliçenin süresi kadar bir vade kazanmış olacağı,
lehtar tarafından üzerine çekilecek poliçenin bankaca kabul edilebil-
mesi için ithalatçının, kendi memleketindeki bir bankaya müracaat ede-
rek, ihracatçı lehine muayyen bir miktar ve vade ile kabul kredisi aç-
tırması gerektiği, bir akreditif nevi sayılabilen kabul kredisinde
bankanın, belirli bir vadede ödenecek olan borcu ithalatçı namına ka-
bul etmiş olduğu, kabul kredilerinde bankaların müşterilerine para ik-
raz etmedikleri gibi faiz de alamayacakları, sadece komisyon alacakla-
rı, bu açıklamalardan, kabul kredili ödemede fatura bedeli dışında
transfer edilen vade farkının bankaya değil, satıcıya (ihracatçı) ö-
dendiği sonucuna ulaşıldığı, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun
"İthalatta Matrah" başlığını taşıyan 21. maddesinin (c) bendinde; fii-
li ithalata kadar yapılan diğer giderler ve ödemeler ile mal bedeli ü-
zerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemelerin vergi mat-
rahına dahil olduğunun belirtildiği, sözü geçen maddede "vade farkı ve
faizi"ne yer verilmemiş olmakla birlikte, ithalatçı tarafından yapılan
bir gider niteliği taşıması itibarıyla vade farkının "fiili ithalata
kadar yapılan diğer giderler ve ödemeler" kapsamında düşünülmesi ge-
rektiği, vade farkı transferinin sonradan yapılmış olmasının, sözleş-
meye dayalı giderin bu niteliğini değiştiren bir neden sayılamayacağı,
kabul kredili ithalatta fatura bedeli dışında satıcıya ödenmek üzere
transfer edilen vade farkının Katma Değer Vergisi Kanununun 21. madde-
sinin (c) bendi uyarınca katma değer vergisi matrahına dahil edilmesi
suretiyle yükümlü şirket adına yapılan ek tahakkukta isabetsizlik gö-
rülmediği, 827 sayılı Ulaştırma Altyapıları Resmi Kanununun 1. madde-
sinde; ithalde alınan katma değer vergisi matrahının, aynı zamanda u-
laştırma altyapıları resminin de matrahı olduğu hükmü yer aldığından,
yükümlü şirket adına yapılan ulaştırma altyapıları resmi tahakkukunun
da yerinde olduğu, diğer taraftan, yükümlü şirket adına, gümrük idare-
since yapılan dava konusu ek tahakkuktan ayrı olarak, vergi dairesi
tarafından da sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi tahakkuku yapılma-
sının, kabul kredili ödemede ihracatçıya ödenen vade farkı, ithalatta
katma değer vergisi matrahına dahil olduğundan, dava konusu ek tahak-
kuku kusurlandırıcı mahiyette bulunmadığı gerekçesiyle, vergi mahkeme-
si kararını bozmuştur.

Bozma kararına uymayan ... Vergi Mahkemesi ...günlü ve 1996/709
sayılı kararıyla; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 21 inci
maddesinde, ithalatta katma değer vergisi matrahının; ithal edilen ma-
lın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti, gümrük vergisinin kıymet
esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması ha-
linde sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değeri, bunun belli ol-
madığı hallerde malın gümrükçe tespit edilecek değeri, ithalat sıra-
sında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve paylar, fiili ithalata
kadar yapılan diğer giderler ve ödemeler ile mal bedeli üzerinden he-
saplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler toplamı olduğunun belir-
tildiği, sözü edilen Kanunun 24 üncü maddesinin (c) bendinde de, vade
farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve
benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin
matraha dahil unsurlar olduğunun hükme bağlandığı, olayda vade farkla-
rının fiili ithalattan sonra ödendiğinin ihtilafsız olduğu, her ne ka-
dar Katma Değer Vergisi Kanununun 24 üncü maddesinde, vade farkları
matraha dahil unsurlar arasında sayılmış ise de; sözü geçen Kanunun 21
inci maddesinin (c) bendi hükmü karşısında, söz konusu vade farkların-
dan sadece fiili ithalata kadar ödemesi yapılanlarının matraha dahil
olduğu sonucuna ulaşıldığı, bu itibarla, miktarı önceden kesin olarak
bilinmeyen ve fiili ithalattan sonra ödenen vade farklarının, katma
değer vergisi matrahına dahil edilmemesi gerektiği, diğer taraftan,
davalı idarece yayımlanan ... gün ve ... sayılı Genelgede, fiili it-
halattan sonra ödenen vade farklarının katma değer vergisi matrahına
dahil edilmeyeceği belirtildiği halde, daha sonra ... gün ve ... sayı-
lı yazı ile fiili ithalden önce borçlanılması halinde ödemenin de it-
halattan önce yapılmış sayılacağı kabul edilmek suretiyle geriye dönük
olarak vade farklarının vergilendirilmek istendiği, kısaca ithalatın
yapıldığı tarihte, davalı idare tarafından da vade farkının katma de-
ğer vergisi matrahına dahil olmayacağının kabul edildiği, kaldı ki,
her iki genelgenin de yalnız idari makamları bağladığı ve idarenin yo-
rumu olduğu, anılan yasa hükümlerinde bu yönde bir düzenleme bulunma-
dığı, fiili ithalattan sonra ödendiği anlaşılan vade farkları Katma
Değer Vergisi Kanununun 21 inci maddesinin (c) bendi hükmü uyarınca
katma değer vergisi matrahına dahil edilemeyeceğinden, dava konusu ek
katma değer vergisi tahakkukunda isabet görülmediği, öte yandan; kabul
kredili ithalatta mal bedelinin malın ithalatçı tarafından teslimi sı-
rasında değil, vadesi taraflar arasında belirlenmiş bir poliçeye bağ-
lanarak ödenmesi nedeniyle doğan vade farkı tutarının ithalat sırasın-
da belli olmasının, bu farkın tahakkuku anlamını taşımadığı, süreye
bağlı olmasının da buna engel olduğu, ancak belirlenen sürenin geçmesi
ile kesinleşeceği ve ödenebilir hale geleceği, bütün bu özelliklerin
vade farkını, fiili ithale kadar yapılmış bir gider olmaktan çıkardığı
ve bu farkın fiili ithalden önce ödenmiş gibi düşünülemeyeceği, esa-
sen, vade farkının ithalat sırasında beyan edilmek suretiyle katma de-
ğer vergisi matrahına dahil edilmesinin de mümkün olup olmadığı, kurun
ne olacağının çözümlenmesi gereken sorun olduğu, büyük ihtimalle itha-
lat sırasındaki döviz kuru ile vade sonunda farkın ödendiği tarihteki
kurun farklı olacağı, diğer taraftan, katma değer vergisi matrahının
aynı zamanda ulaştırma alt yapıları resminin de matrahı olması nede-
niyle, söz konusu resimde de isabet görülmediği gerekçesiyle katma de-
ğer vergisi ve ulaştırma altyapıları resminin kaldırılması yolundaki
ilk kararında direnmiştir.

Direnme kararı Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı tarafından tem-
yiz edilmiş ve ödeme ifadesinin nakden veya hesaben ödeme ile birlikte
belli bir meblağın borçlanılmak üzere tahakkuk etmesini de kapsayaca-
ğı, vade farkı ve faiz gibi unsurların fiili ithal tarihinden önce ta-
hakkuk etmiş olması halinde ithalde katma değer vergisi matrahına da-
hil edilmesi gerektiği, tahakkuk etmiş olan bu unsurların ödendiği ta-
rihte sorumlu sıfatıyla vergilendirilmesinin söz konusu olamayacağı,
dava konusu vade farkının fiili ithalden önce doğduğu ve ödeneceğinin
önceden belli olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Davacı tarafından yapılan ithalata ait beyanname kapsamındaki
eşya bedeline ilişkin ödeme şeklinin kabul kredili olduğu, fatura be-
deli dışında satıcıya ödenmesi için vade farkı transferi yapıldığı an-
cak vade farklarının, katma değer vergisi ve ulaştırma altyapıları
resmi matrahına dahil edilmediği saptanarak adına uygulanan tarhiyatı
kaldıran vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık, yükümlü kurumun gerçekleştirmiş olduğu kabul kredi-
li ithalatta fatura bedeli dışında ihracatçıya bir poliçeye bağlana-
rak, poliçe vadesinde mal bedeli ile birlikte transfer edilen vade
farkının ithalde alınan katma değer vergisine tabi tutulup tutulmaya-
cağına ilişkindir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun ithalatta matrahı be-
lirleyen 21 inci maddesinin (c) bendinde; fiili ithalata kadar yapılan
diğer giderler ve ödemeler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat
farkı, kur farkı gibi ödemelerin ithalatta katma değer vergisi matra-
hını oluşturan unsurlardan olduğu, 24 üncü maddesinin (c) bendinde i-
se; vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile ser-
vis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat hizmet ve de-
ğerlerin katma değer vergisi matrahına dahil olduğu belirtilmiştir.

Kabul kredili ithalatı gerçekleştiren kurumun ithalat öncesinde
ihracatçıyla yapmış olduğu bir anlaşma uyarınca ve belirlenen bir va-
deye göre keşide ettiği poliçeyle, bu poliçeyi kabul eden banka aracı-
lığıyla mal bedeli ve vade farkını ödediği anlaşılmakta olup, ödenen
vade farklarının, 3065 sayılı Yasanın 21 inci maddesinin (c) bendinde
belirtilen "fiili ithalata kadar yapılan diğer giderler" kapsamında
değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira ödeme ifadesi, nakden veya hesa-
ben ödeme ile birlikte belli bir meblağın borçlanılmak üzere tahakkuk
etmesini de kapsamaktadır. Nitekim, teslim ve hizmet işlemlerinde mat-
rahı belirleyen aynı Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrasında mat-
rahın; işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, ikinci fıkra-
sında ise bedel deyiminin; malı teslim alan veya kendisine hizmet ya-
pılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden, bu işlemler karşılığın-
da her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para,
mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfa-
at, hizmet ve değerler toplamı olduğu kurala bağlandığından, ithalatçı
ve ihracatçının sözlü yada yazılı bir anlaşma ile vadeyi ve vade far-
kını ithalattan önce belirlemiş olmaları karşısında, ithalatın gerçek-
leştiği tarihte poliçeye bağlı vade farkı tutarının belirsiz olduğun-
dan söz edilemeyeceği gibi bu tutarın ithalattan sonraki bir tarihte
ödenmiş olması da bu gerçeği değiştirmeyecektir.

Bu durumda kabul kredili ithalatta fatura bedeli dışında satı-
cıya ödenmek üzere transfer edilen vade farkının, ithalatta katma de-
ğer vergisi matrahına dahil edilerek yükümlü şirket adına yapılan kat-
ma değer vergisi ve ulaştırma altyapıları resmi tahakkukunu kaldıran
vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile ... Vergi Mahkemesi-
nin ... günlü ve 1996/709 sayılı ısrar kararının bozulmasına, karar
verildi.

X - K A R Ş I O Y

Uyuşmazlık, kredili ithalat nedeniyle ödenen vade farkının kat-
ma değer vergisi matrahına dahil olup olmayacağına ilişkin bulunmakta-
dır.

3065 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde ithalatta katma değer
vergisi matrahının;

a) İthal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti,
gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınmaması veya malın gümrük
vergisinden muaf olması halinde sigorta ve navlun bedelleri dahil
(cif) değeri bunun belli olmadığı hallerde malın gümrükçe tesbit edi-
lecek değeri,

b) İthalat sırasında ödenen her türlü vergi, resim, harç ve
paylar,

c) Fiili ithalata kadar yapılan diğer giderler ve ödemeler ile
mal bedeli üzerinden hesaplanan fiyat farkı, kur farkı gibi ödemeler,
Toplamı olduğu belirtilmiştir.

Maddeden anlaşılacağı üzere, fiili ithalata kadar yapılan gider
ve ödemeler ile fiyat farkı ve kur farkları ödemeleri, katma değer
vergisi matrahını oluşturacaktır. Bu halde malın gümrük girişi sıra-
sında belirlenen bedeli ithal edilen malın fiyatını ortaya koyacaktır.
Vade farklarının malın fiili ithalatından sonra ödendiği ihti-
lafsızdır.

Aynı Kanunun 24 üncü maddesinde vade farklarının matraha dahil
unsurlar arasında yer aldığı görülmekte ise de bu maddenin ithal edi-
len mallara ilişkin olmadığı yurt içerisinde vadeli olarak alınan mal-
lara ilişkin olduğu açıktır. Çünkü Kanun vazı ithal edilen mallar için
özel hüküm getirmiştir.

Vadeli ithalatta malın bedeli, malın ithalatçı tarafından güm-
rükten teslim alınmasında değil, taraflar arasında belirlenmiş ileri
tarihli vadeli bir poliçeye bağlanması sırasında doğmaktadır.

İthalatta vade farkının ne olacağı, kur farkları dolayısıyla
belli değildir. Bu durumda, vadeli ithal edilen malın mukavele sıra-
sında belli bir bedeli de olamayacaktır.

Bütün bu açıklamalar gösteriyor ki, vadeli de olsa ithalat sı-
rasında gümrükte beyan edilen bedel o malın fiyatını oluşturmaktadır.

Bu nedenlerle, vergi mahkemesi ısrar kararının yerinde olduğu
ve temyiz isteminin reddi gerekeceği oyu ile karara katılmıyoruz.

(MT/ES)

 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı