Dairesi
DEFTERLERİN YANMASININ MAL VERDİĞİ KİŞİLERDEN SAĞLAYABİLDİĞİ FATURA-
Karar No
6185
Esas No
6185
Karar Tarihi
31-03-1994
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE
1994
6185
1992
6185
31/03/1994
 
KARAR METNİ

DEFTERLERİN YANMASININ MAL VERDİĞİ KİŞİLERDEN SAĞLAYABİLDİĞİ FATURA-
LARLA İNDİRİM HAKKINDAN YARARLANABİLECEĞİNİ İSPAT EDEBİLECEĞİ HK.

1986 yılı işlemleri incelenen yükümlü şirket adına, 1986 yılı Ekim dö-
nemine ilişkin olarak salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi i-
le dahili tevkifatı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30. maddesinde,
bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin vergi incelemesi
yapmaya yetkili olanlara herhangi bir nedenle ibraz edilmemesinin re-
sen takdir nedenleri arasında sayıldığı, uyuşmazlık dönemine ait def-
ter ve belgeleri fabrikasında meydana gelen yangında zayi olan yüküm-
lünün defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediği anlaşıldığından,
olayın resen takdire sevkinin yerinde olduğu, ancak 3065 sayılı Katma
Değer Vergisi Kanununun 29. maddesinde, mükelleflerin yaptıkları ver-
giye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, ka-
nunda aksine hüküm bulunmadıkça, kendilerine yapılan teslim ve hizmet-
ler dolayısıyla hesaplanarak, düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda
gösterilen katma değer vergisini indirebileceklerinin belirtildiği,
34.maddesinde yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetle-
re ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve
gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikaları kanuni
defterlere kaydetmek şartıyla indirilebileceğinin kurala bağlandığı;
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 134. maddesinde de vergi incelemesin-
den maksadın, ödenmesi gereken verginin doğruluğunu araştırmak, tespit
etmek ve sağlamak olduğunun belirlendiği, inceleme elemanlarınca, bu
hüküm çerçevesinde uğraş konusu bisküvi ve gofret imal ve satışı olan
yükümlü şirketin, bu malların imalinde büyük miktarlarda un, şeker ve
yağ satın aldığı ve alınan bu mallar karşılığı katma değer vergisi ö-
dediğinin göz ardı edilmemesi gerekirken, uyuşmazlık dönemleri itiba-
rıyla yükümlü şirketin ödediği ve indirim konusu yaptığı katma değer
vergilerinin miktar ve mahiyetleri yönünde hiç bir araştırma yapılma-
dan, şirketin mal aldığı firmalar nezdinde yapılacak araştırmayla ö-
denen ve ödenmesi gereken vergilerin doğruluğu saptanmadan, bu yılda
ödenen 601.076.028.-lira katma değer vergisi aynen kabul edilip, indi-
rilen 250.235.961.-lira katma değer vergisinin kabul edilmemesinin
hakkaniyete uygun düşmeyeceği, bu itibarla yeterli bir inceleme, araş-
tırma ve somut bir tespite dayanmayan inceleme raporuna istinaden ya-
pılan cezalı tarhiyatta yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle kaldıran
Konya Vergi Mahkemesinin 26.5.1992 gün ve 1992/584 sayılı kararının;
inceleme raporuna istinaden yapılan cezalı tarhiyatın onanması gerek-
tiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Uyuşmazlık, yükümlünün yasal süresinde vermiş olduğu beyanname
üzerinden, fabrikasında çıkan yangın sonucu beyannamede göstermiş ol-
duğu katma değer vergisi indirimlerine ilişkin vesikaları ibraz edeme-
mesi nedeniyle yapmış olduğu indirimler kabul edilmeyerek, adına salı-
nan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ve dahili tevkifattan doğ-
muştur.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 20 nci maddesinde
"teslim ve hizmet işlemlerinde matrah, bu işlemlerin karşılığını teş-
kil eden bedeldir" şeklinde tarif edilmiş olup, aynı kanunun 29 uncu
maddesinde ise, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerin-
den hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve
hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesi-
kalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri hükme bağ-
lanmış bulunmaktadır.

Bu hükümler karşısında, katma değer vergisinin indirim konusu
yapılabilmesi için,indirim konusu yapılacak verginin fatura ve benzeri
belgeler üzerinde ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defter-
lere kaydedilmiş olması gerekmektedir.

Yükümlü şirketin ihtilaflı dönem defter ve belgelerinin yandığı
mahkeme kararı ile saptandığına göre, ibraz edilemeyecek olan defter
ve belgeler nedeniyle vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi de-
lillere dayanılarak saptanması olanağı ortadan kalkmakla birlikte,
defter ve belgelerin yanmış bulunması, ispat ve ibraz yükümlülüğünü
ortadan kaldıracak hukuki bir neden olarak düşünülemez. Zira ticari
icaplara göre, emtia satın aldığı kişi veya kuruluşları tanımak ve
bilmek durumundaki bir alıcının gerekli girişimleri yaparak emtia a-
lımına ilişkin belgelerin mevcudiyetini ispat olanağına sahip bulundu-
ğu kabul edilmek gerekir. Bunun doğal sonucu, maddi delillerin yiti-
rilmesi sonucunu doğuran yangın dolayısıyla ispat külfeti kendisine
düşen yükümlüler tarafından ibraz edilebilen fatura ve benzeri vesika-
lara ilişkin katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi, aksi
halde, indirimlerin kabul edilmemesidir.

Olayda da, yükümlü şirketin 1980-1990 yıllarına ve dolayısıyla
tarh dönemine ait defter ve belgelerinin, fabrika binasında çıkan yan-
gında kısmen yandığı, diğer bir kısmının ise ıslanma nedeniyle (kısmen
yazıların silinmesi, kısmen de defterlerin dağılması şeklinde) zarar
gördüğü, bunların daha sonra şirket yetkililerince imha edildiği ya da
nakil sırasında araçtan düştüğü iddialarıyla incelemeye ibraz edilme-
diği, Dairemizin E:1992/6221 sayılı dava dosyasında bulunan inceleme
raporu, vergi tekniği raporu ve bunlara ekli ifade ve tesbit tutanak-
larının incelenmesinden anlaşılmaktadır. Ayrıca sözü edilen tutanak-
lardaki beyan ve tespitler arasındaki çelişkilerin varlığı ve yine
inceleme raporu ve eklerinde yer alan, gerek bilirkişinin raporunu,
gerekse şirket yetkililerinin iddialarını kusurlandıracak nitelik ve
içerikteki tesbitler ve ayrıca, Karaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesince
yangın sonrası durumun tespitiyle görevlendirilen bilirkişi serbest
muhasebeci mali müşavir Abdülkadir Aydın'ın yükümlü şirketin de içinde
bulunduğu Bifa Şirketler Grubuyla uzun yıllardır iş ilişkisi olduğu,
1986 yılından incelemenin yapıldığı yıla kadar şirket adına, şirket
sözleşmesi, sermaye artırımı, yeni şirket kuruluşu, defter ve onayı
vs. gibi konularda iş yaptığının açıkça anlaşılmakta olması karşısın-
da, olayda yükümlü şirket yetkililerinin iyi niyetinden söz edilemeye-
ceğinden, beyannamedeki indirimlerin gerçeğe uygun bulunduğu hususunda
ispat külfetinin şirket yetkililerine ait olduğunun kabulü gerekir.

Hal böyle olunca, şirketin yaptığı işin niteliği itibarıyla, mal alı-
nan firma ya da firmaların, yükümlü şirket yetkililerince bilinmesi
doğal olup, bu firmaların inceleme elemanına incelemeye ibrazı sure-
tiyle karşıt incelemeye olanak sağlanması gerekmektedir. Olayda ise
yükümlü şirket yetkililerinin vergi incelemesi safhasında bu yola git-
mediği,ancak, dava safhasında mal alışları ile ilgili bazı belge ve
fatura örneklerini mahkemeye ibraz ettiği anlaşılmaktadır.

Düzenlenen bir faturanın gerçek dışı (naylon) olup olmadığının
saptanması, bu faturanın düzenlenmesinden önce gelen alım-satım kade-
melerindeki bütün işlemlerin incelenmesine bağlıdır. Bu inceleme ise,
anılan kanun maddesinde belirtilen incelemeye yetkili elemanlar tara-
fından yapılabilecektir. Zira alım-satım kademelerindeki mükelleflerin
kayıtlarını incelemek, ilgililerin beyanlarına başvurmak inceleme ele-
manlarının görevidir. Bunun için de defter ve belgelerin inceleme ele-
manına ibraz edilmesi gerekir. Aksi halde, kanunen geçerli hiçbir ma-
zerete dayanmaksızın defter ve belgelerini inceleme elemanına ibraz
etmeyen yükümlülerin, vergi incelemesi dışında kalması hali ortaya çı-
kar.

Bu durumda, mal alışları ile ilgili bir kısım belgeyi mahkemeye
ibraz eden yükümlünün bu belgeleri üzerinde mahkemece Vergi Usul Kanu-
nunun ön gördüğü şekilde bir vergi incelemesi yapılarak, indirime konu
katma değer vergisinin gerçekten ödenip ödenmediğinin saptanmasının
mümkün olamayacağı sonucuna varılmaktadır. Mahkemenin aksi yöndeki ge-
rekçesi bu nedenle yerinde görülmemiştir.

Mahkeme kararının kaçakçılık cezalı dahili tevkifata ilişkin

kısmına gelince;

5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 40. maddesinde;

kurumlar vergisi mükelleflerinin cari vergilendirme döneminin kurumlar
vergisine mahsup edilmek üzere, Gelir Vergisi Kanununun dahili tevki-
fat ile ilgili hükümlerine göre dahili tevkifat yaparak vergi dairesi-
ne ödeyecekleri, Gelir Vergisi Kanununun dahili tevkifata ilişkin hü-
kümlerinin kurumlar vergisi mükellefleri hakkında da uygulanacağı be-
lirtilmiş, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesinin (B) fıkra-
sında ise, dahili tevkifatın uygulanma esaslarına yer verilmiş bulun-
maktadır.

94 üncü maddenin sözü edilen (B) fıkrasının son bentlerinde,
cari vergilendirme dönemi içinde elde edilen, ticari, zırai ve mesleki
kazanç üzerinden bu maddenin (A) fıkrası uyarınca tevkif edilmiş bulu-
nan gelir vergisinin ödendiği belgelendirilmek kaydıyla, ödenmesi ge-
reken dahili tevkifattan mahsup edileceği, mükelleflerin bu madde u-
yarınca dahili tevkifata ait ödemeleri toplamının, cari takvim yılına
ait yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan gelir vergi-
sine mahsup edileceği, mahsubu yapılan miktarın hesaplanan gelir ver-
gisinden fazla olması halinde de aradaki farkın müteakip dönemlere i-
lişkin olarak yapılması gereken dahili tevkifata ait ödemeye mahsup e-
dileceği hükme bağlanmıştır.

Madde hükmünde belirtildiği üzere yapılması öngörülen dahili
tevkifatın, cari vergilendirme dönemi ile ilgili olarak verilen beyan-
name üzerine hesaplanan gelir vergisinden mahsubuna cevaz verilmekte,
bu haliyle dahili tevkifat, mükelleflerin "vergi sorumlusu" sıfatıyla
değil, kendileri tarafından ödenecek peşin bir vergiden ibaret bulun-
maktadır. Madde hükmünde geçmiş dönemlere ait işlemler üzerinden dahi-
li tevkifat yapılacağı öngörülmediği gibi, cari vergilendirme dönemin-
deki işlemler üzerinden yapılan dahili tevkifatın cari vergilendirme
dönemini takip eden dönemlere ait gelir vergisinden mahsup edileceğine
dair bir hüküm de yer almamıştır.

Şu hale göre peşin bir vergi niteliği taşıyan dahili tevkifa-
tın, sonuçta yıllık kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan
kurumlar vergisinden mahsubu gerekli olup, mahsup olanağı kalmayan bir
dahili tevkifatın daha sonra tahsili cihetine gidilmiş olmasının vergi
mükerrerliğine yol açacağı kuşkusuzdur.

Ancak, olayın niteliği itibarıyla, yükümlü şirket hakkında ka-
çakçılık cezasına ilişkin hükümlerin uygulanmasında isabet bulunmamak-
ta ise de, dahili tevkifatın zamanında tarh ve tahakkuk ettirilmemesi
sonucu vergi zıyaı meydana geldiği kuşkusuz olduğundan, cezanın kusura
çevrilmesi gerekirken tamamen kaldırılması yerinde görülmemiştir.

Bu durumda, kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ve dahili
tevkifata ilişkin uyuşmazlık hakkında yukarıda belirtilen hususlar göz
önünde bulundurulmak suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kara-
rının bozulmasına, bozma kararı üzerine yeniden verilecek kararla bir-
likte yargılama giderleri de hüküm altına alıncağından, bu hususta ay-
rıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına karar verildi.



(MT/ES)




 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı