Dairesi
TÜRK MEDENİ KANUNUNUN 7'NCİ MADDESİ UYARINCA, RESMİ SİCİL VE SENETLERDEKİ BİLGİLERİN, AKSİ İSPATLANINCAYA KADAR DOĞRU OLDUĞU KABUL EDİLECEĞİNDEN, ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİNDE İNŞAATIN MÜTEAHHİDİ OLARAK GÖRÜNEN DAVACININ, AKSİ YÖNDEKİ İDDİASINI İSPATLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU; İNŞAATLA İLGİLİ OLAR
Karar No
580
Esas No
3402
Karar Tarihi
02-03-2004
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
ÜÇÜNCÜ DAİRE
2004
580
2001
3402
02/03/2004
 
KARAR METNİ

TÜRK MEDENİ KANUNUNUN 7'NCİ MADDESİ UYARINCA, RESMİ SİCİL VE SENETLERDEKİ BİLGİLERİN, AKSİ İSPATLANINCAYA KADAR DOĞRU OLDUĞU KABUL EDİLECEĞİNDEN, ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİNDE İNŞAATIN MÜTEAHHİDİ OLARAK GÖRÜNEN DAVACININ, AKSİ YÖNDEKİ İDDİASINI İSPATLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU; İNŞAATLA İLGİLİ OLARAK BELEDİYEYLE YÜRÜTÜLEN RESMİ İŞLEMLERİN ARSA SAHİBİ ADINA TAKİP EDİLMESİ TÜRK MEDENİ KANUNUNU 644'ÜNCÜ MADDESİ GEREĞİ OLDUĞUNDAN, BU DURUMUN, İNŞAATIN ARSA SAHİBİ TARAFINDAN YAPILDIĞINI GÖSTERMEYE YETERLİ OLMADIĞI HK.

Temyiz Eden : ? Vergi Dairesi Müdürlüğü

Karşı Taraf : ?

İstemin Özeti : Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca bir yapının müteahhitliğini üstlenmesi ve tamamlayarak teslim etmesine karşın bu faaliyetini ve kazancını vergi idaresinin bilgisi dışında bırakması nedeniyle davacı adına takdir edilen matrah üzerinden 1998 takvim yılı için re'sen salınan ağır kusur cezalı gelir vergisi ve fon payını; 30.10.1996 tarihli noter tasdikli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde ihtilaflı inşaatın müteahhitliğinin davacı tarafından yürütülmesinin kararlaştırılması ve arsa sahiplerinden biri nezdinde düzenlenen 24.4.2000 tarihli yoklama tutanağında, 30.10.1996 tarihinde başlayıp, 31.12.1998 tarihinde bitirilen inşaatın davacı tarafından yüklenici sıfatıyla yapıldığının beyan edilmesi nedeniyle 30.10.1996 tarihinden itibaren mükellefiyet tesis edilen davacı adına yapılan vergilendirme, inşaatın bitirildiği yıla ilişkin gelir vergisi beyannamesini vermemesi nedeniyle yapılmışsa da, sözü edilen inşaatın kimin tarafından yapıldığı, hangi tarihlerde inşa edildiği, inşa edilen binanın vergilendirmeye esas değerinin ne olduğu, söz konusu bina nedeniyle elde edilen ve gelir vergisine tabi kazancın miktarına ilişkin açık bir saptama ya da usulüne uygun vergi incelemesi yapılmaksızın, davacı nezdinde düzenlenmeyen yoklama tutanağı ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine dayanılarak, inşaatın davacı tarafından yürütüldüğü varsayımıyla yapılan tarhiyatta yasal isabet görülmediği, kaldı ki dosyadaki belgelerden inşaatın arsa sahiplerinden ? adına işlem gördüğünün, işin 8.12.1998 tarihinde tamamlandığının, inşaatta çalışan işçilerin sigorta primlerinin işveren ? tarafından yatırıldığının ve inşa edilen binaya yapı ruhsatının da bu şahıs tarafından alındığının anlaşıldığı gerekçesiyle kaldıran Malatya Vergi Mahkemesinin 12.6.2001 gün ve E:2001/60, K:2001/124 sayılı kararının; arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve 24.4.2000 tarihli yoklama fişindeki bilgiler esas alınarak takdir komisyonunca takdir edilen matraha dayalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi : Süleyman Kurt

Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Savcı : Nurten Karaçay

Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Gelir Vergisi Kanununun 37'nci maddesinin birinci fıkrasında; her türlü ticari ve sınai faaliyetten elde edilen kazanç, ticari kazanç olarak tanımlandıktan sonra ikinci fıkrasının 4'üncü bendinde, gayrimenkullerin alım, satım ve inşaı işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazancın ticari kazanç sayılacağı kurala bağlanmış ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30'uncu maddesinde vergiye tabi faaliyetin ve kazancın vergi idaresinin bilgisi dışında bırakılması re'sen tarh nedeni kabul edilmiştir.

? 2. Noterliğinde düzenlenmiş 30.10.1996 tarih ve 25783 sayılı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesiyle, ? Merkez, ? Mah., 231 ada, 34 parsel sayılı gayrimenkul üzerine yapılacak inşaatın müteahhitliğinin davacı tarafından yürütülmesinin kararlaştırıldığı, davacının kimlik bilgileri ile imzasının noterce onaylandığı, arsa sahiplerinden birinin anlatımına dayanarak düzenlenen yoklama tutanağında ise yapımı üstlenilen bina tamamlandıktan sonra bağımsız bölümlerin sözleşme koşullarına göre davacı ile aralarında paylaşıldığı ve arsa sahiplerine teslim edildiğinin ifade edildiği anlaşılmıştır.

Davacı tarafından, ilgili dönemde ticari faaliyeti olmadığı, inşaat işiyle hiç uğraşmadığı ve noter tasdikli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığı ileri sürülerek dava açılmıştır.

Türk Medeni Kanununun 7'nci maddesinde; resmi sicil ve senetlerin, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturacağı, bunların doğru olmadığının, kanunlarında başka bir hüküm bulunmadıkça, herhangi bir şekle bağlı olmaksızın kanıtlanabileceği düzenlemesine yer verilmiştir.

Türk hukukunda yukarıda belirtilen kural nedeniyle içerdiği konuda kesin kanıt değeri taşıyan noter tasdikli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin dayandığı olguların doğru olmadığını kanıtlama koşullarının vergilendirme alanında bağlı olduğu kural, Vergi Usul Kanununun 3'üncü maddesinin (B) bendinde yer almaktadır. Sözü geçen kural; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin hukuki muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olmasını ve yemin dışındaki delillerden herhangi biriyle kanıtlanabilmesini öngördükten sonra ekonomik, ticari ve teknik gereklere uygun düşmeyen iddiaların, ileri süren tarafından kanıtlanmasını kurala bağlamıştır.

Resmi belge niteliği taşıyan sözleşmedeki bilgilerin gerçeği yansıtmadığını ileri süren davacı tarafından, bu belgedeki bilgilerin aksini kanıtlayabilecek eşdeğer güçte herhangi bir kanıt sunulmadığından, davacının iddialarının kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Her ne kadar davacı tarafından, yapı ruhsatının arsa sahipleri adına alındığı ve işçilerin sigorta primlerinin sözü geçenlerce ödendiğine dair belgeler sunularak, inşaatın arsa sahipleri tarafından yürütüldüğü ileri sürülmüşse de, Türk Medeni Kanununun 644'üncü maddesinde, arazi mülkiyetinin kapsamına, üzerindeki yapıların da dahil olduğunun belirtilmesi nedeniyle, üzerindeki binalar arazinin mütemmim cüzünü oluşturduğundan, arsa üzerine yapılan binalarla ilgili resmi işlemlerin arsa sahibi adına yürütülmesi yasadan dolayı zorunludur. Sunulan belgeler bu nedenle, davacının inşaatın yüklenicisi olmadığını ispatlayıcı nitelikte bulunmamıştır. Ancak, imar mevzuatı uyarınca belediye ve mücavir alan sınırları içinde inşa olunan yapılarla ilgili imalatın başlamasından önce ve muhtelif imalat aşamalarında iskan ruhsatının alınmasına değin tüm işlemlerin yüklenici tarafından arsa sahipleri adına yürütülmesi gerektiğinden, 2577 sayılı Yasanın 20'nci maddesinde tanınan yetki uyarınca, söz konusu inşaatın ilgili belediyece ruhsata veya onaya bağlanması gereken işlemlerine ilişkin başvuruların ve tapu işlemlerinin inşaat sözleşmesi uyarınca arsa sahipleri tarafından davacıya doğrudan veya dolaylı olarak verilmiş bir vekaletname ile yapılıp yapılmadığı ve arsanın tapu kayıtlarında inşaatın başlangıcından 1998 yılı sonuna değin görünen tüm tescil ve intikaller araştırıldıktan ve tarh matrahı da incelendikten sonra hüküm kurulması gerekirken, dosyadaki belgelere ve ekonomik, ticari ve teknik gereklere uygun düşmeyen ve kanıtlanmamış iddialara dayanılarak yazılı gerekçe ile verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle Malatya Vergi Mahkemesinin 12.6.2001 gün ve E:2001/60, K:2001/124 sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13'üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 2.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

(DAN-KAR-DER; SAYI:5)


BŞ/ÖEK
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı