Dairesi
KABUL KREDİLİ İTHALATTA FATURA BEDELİ DIŞINDA SATICIYA ÖDENMEK ÜZERE
Karar No
5265
Esas No
4085
Karar Tarihi
14-12-1995
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE
1995
5265
1994
4085
14/12/1995
 
KARAR METNİ

KABUL KREDİLİ İTHALATTA FATURA BEDELİ DIŞINDA SATICIYA ÖDENMEK ÜZERE
TRANSFER EDİLEN VADE FARKININ (VADE FAİZİ) İTHALATTA KATMA DEĞER VER-
GİSİ MATRAHINA DAHİL OLDUĞU HK.

... Giriş Gümrük Müdürlüğünde yükümlü şirket adına tescilli ... sayılı
gümrük giriş beyannamesi ile gerçekleştirilen ithalatla ilgili olarak
yapılan katma değer vergisi ve ulaştırma altyapıları resmi tahakkuku-
nun kaldırılması istemiyle açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Ver-
gisi Kanununun 21 ve 24. maddeleri ile 3571 sayılı Kanunun 827 sayılı
Rıhtım Resmi Kanununda değişiklik yapan 2. maddesinden bahisle, olay-
da, ek katma değer vergisi ve ulaştırma altyapıları resmi tahakkuku-
nun, vade farkının gümrük vergisi matrahına değil, katma değer vergisi
matrahına ilavesi suretiyle yapıldığı anlaşıldığından, idarece tesis
edilen işlemde yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle reddeden İs-
tanbul 9. Vergi Mahkemesinin 2.5.1994 gün ve 1994/1106 sayılı kararı-
nın; vade farkının fiili ithal tarihinden sonra ödendiği, dolayısıyla
3065 sayılı Kanunun 21/c maddesi uyarınca ithalatta katma değer vergi-
si matrahına dahil edilmemesi gerektiği ileri sürülerek bozulması is-
tenilmektedir.

Uyuşmazlık,... Giriş Gümrük Müdürlüğünde tescilli ... sayılı güm
rük giriş beyannamesinin incelenmesi sonucu, ödeme şeklinin kabul kre-
dili olduğunun ve fatura bedeli dışında satıcıya ödenmesi için vade
farkı (vade faizi) transferi yapıldığının, ancak, bunun katma değer
vergisi ve dolayısıyla ulaştırma altyapıları resmi matrahına dahil e-
dilmediğinin tespit edilmesi üzerine, yükümlü şirket adına katma değer
vergisi ve ulaştırma altyapıları resmi tahakkuk ettirilmesinden doğ-
muştur.

Kabul kredili ödeme (acceptance credit), mal bedelinin, ileri
tarihli bir poliçeye bağlanarak, poliçe vadesinde satıcıya (ihracatçı-
ya) ödendiği bir ödeme şeklidir.

Kabul kredili ödeme şekline göre yapılan mal alımlarında itha-
latçılar, malları ithal edip sattıktan sonra elde ettikleri para ile
mal bedelini ödeme olanağına sahip olurlar.

Kabul kredisine, ithalatçı ile ihracatçı arasında yapılacak bir
anlaşma ile, ithal edilecek mal bedelinin ödenmesinin, malın gönderil-
mesinden muayyen bir müddet sonraya bırakılması için başvurulmaktadır.

Buna göre, kabul kredisini, ithalatçı tarafından keşide edile-
cek vadeli bir poliçenin kabulünden itibaren açılan vadeli akreditif
nevi olarak tanımlamak mümkündür. Daha geniş olarak tarif edilmek is-
tenirse, kabul kredisi, satın aldığı mal bedelinin ithalatçı tarafın-
dan malın tesellümü sırasında değil, muayyen bir vade dahilinde ödene-
ceğini satıcıya temin etmek üzere açılan ve lehtarın ibraz eyleyeceği
vadeli bir poliçenin bankaca kabulü suretiyle realize edilecek olan
bir nevi akreditiftir.

Sonuç itibarıyla, malı satan ihracatçı, poliçenin bir banka ta-
rafından kabul edilmiş bulunmasıyla, alacağını teminat altına almış ve
istediği takdirde bu poliçeyi iskonto ettirerek tutarını da tahsil et-
miş, alıcı olan ithalatçı ise, poliçenin banka tarafından kendisi adı-
na kabul edilmesi ile hem ihraçatçıya karşı taahhüdünü yerine getirmiş
ve hem de kendisi bakımından, poliçenin süresi kadar bir vade kazanmış
olur.

Lehtar tarafından üzerine çekilecek poliçenin bankaca kabul e-
dilebilmesi için, ithalatçının kendi memleketindeki bir bankaya müra-
caat ederek, ihracatçı lehine muayyen bir miktar ve vade ile kabul
kredisi açtırması gerekir.

Bir akreditif nevi sayılabilen kabul kredisinde banka, belirli
bir vadede ödenecek olan borcu ithalatçı namına kabul etmiş olmakta-
dır. Kabul kredilerinde bankalar müşterilerine para ikraz etmedikleri
gibi, faiz de alamazlar, sadece komisyon alırlar.

Bu açıklamalardan, kabul kredili ödemede fatura bedeli dışında
transfer edilen vade farkının (vade faizi), bankaya değil, satıcıya
(ihracatçı) ödendiği sonucuna ulaşılmaktadır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "İthalatta Matrah"
başlığını taşıyan 21. maddesinin c bendinde; fiili ithalata kadar ya-
pılan diğer giderler ve ödemeler ile mal bedeli üzerinden hesaplanan
fiyat farkı, kur farkı gibi ödemelerin ithalatta verginin matrahına
dahil olduğu belirtilmiştir.

Sözü geçen maddede "vade farkı ve faizi"ne yer verilmemiş ol-
makla birlikte, alıcı (ithalatçı) tarafından yapılan bir gider nite-
liği taşıması itibarıyla vade farkının (vade faizi) "fiili ithalata
kadar yapılan diğer giderler ve ödemeler" kapsamında düşünülmesi gere-
kir. Vade farkı (vade faizi) transferinin sonradan yapılmış olması,
sözleşmeye dayalı giderin bu niteliğini değiştiren bir neden sayılama-
cağı cihetle, bu konuda ileri sürülen temyiz nedenleri kabule şayan
görülmemiştir.

Diğer taraftan, yükümlü şirket adına, gümrük idaresince yapılan
dava konusu ek tahakkuktan ayrı olarak, vergi dairesi tarafından da
sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi tahakkuku yapılması, kabul kre-
dili ödemede satıcıya (ihracatçı) ödenen vade farkı (vade faizi), yu-
karıda da belirtildiği üzere ithalatta katma değer vergisi matrahına
dahil olduğundan, dava konusu ek tahakkuku kusurlandırıcı mahiyette
bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, kararın onanma-
sına karar verildi.

(MT/ES)







 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı