6183 SAYILI KANUNUN MÜKERRER 35.MADDESİNİN; VERGİ USUL KANUNU KAPSA-
MINDA OLMAYAN KAMU ALACAĞININ TAHSİLİ AMACIYLA DÜZENLENDİĞİ, VERGİ VE
BUNA BAĞLI ALACAKLARDA BU KANUN HÜKMÜNÜN UYGULANMA OLANAĞI BULUNMADIĞI HK.
Kanuni temsilcisi olduğu ... Dış Ticaret Limited Şirketinin 1992 yılı
ile 1993/1-11 inci dönemlerine ilişkin vergi borçlarının tahsili ama-
cıyla davacı adına 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesine göre
ödeme emri tebliğ edilmiştir. İstanbul 9.Vergi Mahkemesi 14.11.1996
günlü ve 1996/1765 sayılı kararıyla; davacının ortağı bulunduğu şirke-
tin müdürlüğünden 3.10.1994 tarihinde istifa ettiği, ve hissesini dev-
rettiği, durumun Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, dolayısıyla,
ödeme emrinin düzenlendiği tarihte şirket ortaklığı ve müdürlüğünden
ayrılmakla birlikte ihtilaflı dönemde yasal sorumluluğu devam ettiğin-
den ödeme emri düzenlenmesinin yerinde olduğu, ancak dava konusu ödeme
emrine dayanak alınan 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi
2.6.1995 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, bu tarihten önceki olayda
uygulanamayacağı gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar vermiştir.
Davalı İdare, düzenlenen ödeme emrinin yasaya uygun olduğunu ileri
sürmekte ve kararın bozulmasını istemektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un
mükerrer 35 inci maddesinde "Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtların,
vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal
varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edileme-
yeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişi-
liği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu ka-
nun hükümlerine göre tahsil edilir" hükmü mevcuttur.
Anılan madde mevzuatımıza 4108 sayılı Kanun'un 11 inci madde-
siyle girmiş olup, maddenin gerekçesinde; "Bilindiği üzere, 213 sayılı
Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesiyle, tüzel kişilerle küçüklerin
ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan te-
şekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara dü-
şen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri
idare edenler ve varsa bunların temsilcileri ile yabancı şahıs ve ku-
rumların Türkiye'deki temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yu-
karıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mü-
kelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen
alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine ge-
tirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükümden
hareketle, tüzel kişilerin varlığından tamamen veya kısmen alınamayan
vergi ve buna bağlı alacakların tüzel kişiliğin kanuni temsilcilerin-
den 6183 sayılı Kanun'un cebri takibata ilişkin hükümlerine göre takip
ve tahsili cihetine gidilmektedir. Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul
Kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı, kur farkı, haksız yere alınan
ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımını destekleme primi gibi bazı
amme alacaklarının tüzel kişiliğin mal varlığından tahsil imkanı bu-
lunmadığında da kanuni temsilciler hakkında takibata geçilmiş ancak
Danıştay'ca verilen muhtelif kararlarla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
kapsamına girmeyen alacakların takibinde mezkur maddenin tatbik imkanı
bulunmadığı yönünde görüş birliğine varılmıştır. Vergi Usul Kanunu
kapsamına girmeyen bu tür alacakların takibinde genel hükümlere başvu-
rulması uzun zaman alacağı gibi bu hükümlerin uygulanması idareye pra-
tik bir fayda da sağlamayacaktır. Bu itibarla, amme borçlusunun mal
varlığından alınamayan bu tür alacakların kanuni temsilcilerinin, te-
şekkülü idare edenlerin veya yabancı şahıs ve kurum mümessillerinin
mal varlığından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsilini temin et-
mek ve Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacak-
larda sorumlu olan bu şahısların diğer amme alacaklarının ödenmesinden
de sorumlu olmalarını sağlamak amacıyla 6183 sayılı Kanun'un mükerrer
35 inci madde eklenmiştir." denilmektedir.
Sözkonusu gerekçeden de anlaşılacağı üzere, 6183 sayılı Kanuna
mükkerrer 35 inci maddenin eklenmesiyle, Vergi Usul Kanunu kapsamına
giren vergi ve buna bağlı alacakların ödenmesinden bu Kanunun 10 uncu
maddesi uyarınca sorumlu olan kanuni temsilcilerin, diğer amme alacak-
larının ödenmesinden de bu esaslara göre sorumlu olmaları amaçlanmış-
tır.
6183 sayılı Kanun, 1 inci maddesinde sayılı vergi dahil tüm
amme alacaklarının tahsil usulünü düzenlediğinden, mükerrer 35 inci
madde vergi ve buna bağlı alacaklar için uygulanabilir gibi görünse
de, Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesinin özel nitelikli bir tahsil
hükmü olan ikinci fıkrası zımmen veya açık olarak ılga edilmediği i-
çin, vergi ve buna bağlı alacaklarda mükerrer 35 inci maddenin uygu-
lanma olanağı yoktur. Nitekim Kanunun gerekçesinde de Vergi Usul Ka-
nunu'nun 10 uncu maddesine atıfta bulunularak, mükerrer 35 inci madde-
nin "diğer amme alacakları" için getirildiği belirtilmekle, paralel
bir düzenlemeyle bu ayırıma gidilmiş olmaktadır. Bu durumda, vergi ve
buna bağlı alacaklarda kanuni temsilcilerin takibi için uygulanacak
madde özel hüküm olan Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesi olup, 6183
sayılı Kanun'un mükerrer 35 inci maddesi ancak diğer amme alacakları
için uygulanabilecektir. Dolayısıyla, vergi ve buna bağlı alacaklar i-
çin kanuni temsilci olan davacının, 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35
inci maddesine göre düzenlenen ödeme emri ile takibi mümkün değildir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine karar verildi.
(MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:96)
|