DAVACININ ASKERİ BİRLİĞE YAPTIĞI SATIŞ NEDENİYLE TEVKİF EDİLEN VERGİ-
NİN, İLGİLİ YIL GELİR VERGİSİNE MAHSUBUNUN GEREKTİĞİ, BU TEVKİFATIN
MÜTESELSİL SORUMLULUKLA İLİŞKİLENDİRİLEMEYECEĞİ HK.
Toptan sebze alım ve satımı işi ile uğraşan davacı, tüccardan aldığı
bir kısım ürünleri 1.MKNZ.Tugay Komutanlığına satmış ve bu satış dola-
yısıyla davacıya ödenen istihkaklardan gelir vergisi kesilmiş, kesilen
bu vergilerin 1995 yılı gelir vergisine mahsubu ve kalan miktarın ia-
desi istemiyle yapılan düzeltme şikayet başvurusunun reddine ilişkin
Maliye Bakanlığı işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır. Ankara 7.
Vergi Mahkemesi 10.10.1997 günlü ve 1997/997 sayılı kararıyla; 213 sa-
yılı Vergi Usul Kanunu'nun 11 nci maddesinde verilen yetkiye dayanıla-
rak çıkarılan 164 seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğindeki dü-
zenlemeler uyarınca zirai ürün satışından dolayı yapılan ödemelerden
alıcı tarafından tevkif edilen vergilerin ödendiğinin açıkca belirlen-
mesi gerektiği, oysa davacı tarafından 1.MKNZ.Tugay Komutanlığı'na sa-
tılan zirai ürünlerin üreticiden değil doğrudan doğruya tüccardan a-
lındığından bahisle zirai ürün alımı sırasında vergi tevkifatı yapıl-
madığının açıkca ifade edildiği, İdarece yapılan vergi incelemesi so-
nunda davacının zirai ürün aldığı kişilerin gerçekte ticari faaliyet-
lerinin bulunmadığı, vergi kayıtlarına rastlanılmadığının saptandığı,
bu durumda davacının mal alımlarını belgelemekte kullandığı faturala-
rın gerçeğe uygun düzenlenmediği, dolayısıyla ürünlerin çitçilerden a-
lındığı ve vergi tevkifatı yapılmadığı, bunun telafisi ve mahsup işle-
minin yapılabilmesi için söz konusu faturaların düzenlendiği, davacı-
nın mahsup talebinin reddedilmesinde yasalara aykırılık bulunmadığı
gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Davacı, zirai ürün alımlarının tüc-
cardan yapıldığını, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesinin 11 nci
bendi uyarınca çiftçilerden alınan ürünler için tevkifat yapılmasının
zorunlu olduğunu, kendisinden mal alan kurumun da tevkifat yapmasını
gerektiren bir durumun söz konusu olmadığını, buna göre istihkaklardan
kesilen verginin gelir vergisine mahsubu gerektiğini ileri sürmekte,
kararın bozulmasını istemektedir.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 ncü maddesinde belirti-
len gerçek ve tüzel kişilerin, bentler halinde sayılan ödemeleri nak-
den veya hesaben yaptıkları sırada istihkak sahiplerinin gelir vergi-
lerine mahsuben tevkifat yapacakları öngörülmüştür. Diğer yandan anı-
lan Kanun'un 121 nci maddesinde de tevkif edilen bu vergilerin mahsu-
buna ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre yıllık beyannamede
gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan bu kanun uyarınca kesil-
miş bulunan vergiler beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisine
mahsup edilecek,mahsubu yapılan miktarın gelir vergisinden fazla olma-
sı halinde aradaki fark vergi dairesince mükellefe bildirilecek ve mü-
kellef tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaat ederek ret
ve iade talep edecektir.
Uyuşmazlık konusu olayda davacı 1995 yılında 1.MKNZ.Tugay Komu-
tanlığına zirai ürün satmış ve satışlar nedeniyle davacıya yapılan ö-
demelerden Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesi uyarınca tevkifat
yapılmıştır. Davacı kesilen bu vergilerin aynı yıla ilişkin gelir ver-
gisinden mahsubunu, artan miktarın iade edilmesini idareden istemiş,
ancak bu talebi reddedilmiştir. Yukarıda açıklanan Gelir Vergisi Kanu-
nu'nun 121 nci maddesi gereğince beyannameye dahil gelir unsurlarından
tevkif edilen vergilerin diğer vergi borçlarına mahsubu söz konusu o-
lup, mahsup işleminin yapılabilmesi için tevkifatın yapılmış olması
gerekli ve yeterlidir. Dosyada yeralan bilgilerden davalı İdarenin, 1.
MKNZ.Tugay Komutanlığı'nın davacıya yaptığı ödemelerden gelir vergisi
tevkif etmediği yolunda herhangi bir iddiasının bulunmadığı anlaşıl-
maktadır. Mahsubun yapılmamasına gerekçe olarak davacının 1.MKNZ.Tugay
Komutanlığı Saymanlığına sattığı zirai ürünlerin alış bedelleri üze-
rinden daha önce gelir vergisi tevkifatı yapıp muhtasar beyanname ile
beyanda bulunulmaması gösterilmiştir. Bu da 213 sayılı Vergi Usul Ka-
nunu'nun 11 nci maddesinde yer alan müteselsil sorumluluk esasına da-
yandırılmıştır. Müteselsil sorumluluk esası, Vergi Usul Kanunu'nun 11
nci maddesine 3239 sayılı Kanunla eklenen üçüncü fıkrada düzenlenmiş-
tir. Bu fıkrada, "mal alım satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi
kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yü-
kümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım
satıma taraf olanların bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde
verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yarar-
lananlar, aralarında zımmen dahi olsa irtibat olduğu tesbit olunanlar
müteselsilen sorumludurlar." denilmektedir. Söz konusu maddenin 4 üncü
fıkrasındaki yetkiye dayanılarak müteselsil sorumluluğa ilişkin usul
ve esasları açıklayan tebliğler yayımlanmış ve bu kapsamda 164 seri
nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde de düzenlemeler yapılmıştır.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 94 üncü maddesinin 11 nci bendi uyarınca
çiftçilerden satın alınan zirai ürünler için yapılan ödemelerden vergi
kesilecektir.Bu durumda zirai ürün alım satımı yönünden ancak bu alım
satımın tarafı olan çiftçinin, ondan mal alan tüccarın vergi tevkif e-
dip vergi dairesine yatırma sorumluluğunu yerine getirmemesinden dola-
yı müteselsil sorumluluğu düşünülebilir.Kanunda çiftçi dışındaki kişi
ile kuruluşlardan zirai ürün alımı nedeniyle gelir vergisi tevkifatı
öngörülmediğinden tüccardan mal alanların Gelir Vergisi Kanununu'nun
94 üncü maddesinin 11 nci bendinde, çiftçilerden satın alınan zirai ü-
rünler için yapılan ödemelerden tevkif edilip ödenmesi öngörülen ver-
giden müteselsilen sorumlu olabilecekleri de düşünülemez.
Davacı söz konusu ürünleri tüccardan aldığını, tüccardan alınan
ürünler için vergi tevkifatı yapılmasına ilişkin kanuni zorunluluk bu-
lunmadığını, davalı İdare ise davacının gerçeğe uygun düzenlenmeyen
belge kullandığı ve zirai ürün alımlarındaki vergi tevkifatından bu
şekilde kaçındığını ileri sürmektedirler. Davalı İdare bu konuya iliş-
kin inceleme sonucu davacı adına tarhiyat yapmış olup, ürünlerin ger-
çekte çitçilerden alınıp alınmadığı tevkifat yapılıp yapılmadığı bu
tarhiyatla ilgili davada incelenecek ve çözümlenecektir. Bu dosyada u-
yuşmazlık konusu, davacının yaptığı satışlar nedeniyle kendisine yapı-
lan ödemelerden kesilen verginin muaccel vergi borçlarına mahsup edi-
lip edilmemesidir.Yukarıda belirtildiği gibi 1.MKNZ.Tugay Komutanlığı-
nın yaptığı kesintinin müteselsil sorumluluk kavramıyla ilişkilendi-
rilmesi mümkün olmayıp, konunun Gelir Vergisi Kanunu'nun 121 nci mad-
desi kapsamında incelenmesi ve sonuçlandırılması gereklidir. Bu iti-
barla mahsup talebinin reddine yönelik işlemin iptali istemiyle açılan
davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, davacı temyiz isteminin kabulüyle Ankara 7.Vergi
Mahkemesinin 10.10.1997 günlü ve 1997/997 sayılı kararının bozulmasına
karar verildi.
AYRIŞIK OY
Toptan sebze ve meyve alım satımı işi ile uğraşan davacı; 1995
yılında I.MKNZ. Tuğay Komutanlığına yaptığı zirai ürün satışı nedeniy-
le; adı geçen komutanlıkca istihkaklarından kesilen gelir (stopaj)
vergisinin 1995 yılı gelir vergisine mahsup edilerek kalan kısmın ia-
desini istemektedir.
I.MKNZ.Tugay Komutanlığının satın aldığı zirai ürün karşılığı
davacıya yaptığı ödemelerden Gelir Vergisi Kanunu'nun 94.maddesi uya-
rınca tevkifat yaptığı ihtilafsızdır. Bunun yanında adı geçen Komutan-
lığın satın aldığı zirai ürünün çiftçiden satın alınmış olması halinde
213 sayılı Vergi Usul Kanunun 11.maddesi uyarınca ortaya çıkacak müte-
selsil sorumluluktan kurtulmak amacıyla tevkifat yapabileceği de açık-
tır.
Ancak davalı İdarece yaptırılan vergi incelemesi sonucunda da-
vacının 1995 yılında satın aldığı zirai ürün için düzenlenen faturala-
rın gerçekte ticari faaliyeti olmayan hayali kişilere ait olduğu, fa-
turaların gerçek mal alım-satımına dayalı olmadığı tesbit edildiğine
göre; söz konusu tespite dayalı olarak tarhiyat yapılmışsa, bu durumun
davacının Gelir Vergisi Kanunun 121.maddesi uyarınca ileri sürdüğü
mahsup ve iade talebinin değerlendirilmesi sırasında nazara alınması
gerekir.
Bu nedenle; davacı hakkında söz konusu inceleme raporuna daya-
nılarak işlem yapılıp yapılmadığının, işlem yapılmışsa dava konusu o-
lup olmadığının ve bu konuda verilmiş yargı kararı bulunup bulunmadı-
ğının özetle davacının ödenmesi gereken vergi borcu bulunup bulunmadı-
ğının araştırılması ve bunun sonucuna göre karar verilmesi gerekirken;
raporda yer alan bilgi ve belgelerden söz edilerek davanın reddedilme-
sinde hukuka uygunluk bulunmadığı, kararın belirtilen gerekçeyle bo-
zulması gerektiği düşüncesiyle karara gerekçe bakımından katılmıyorum.
(DAN-DER; SAYI:99) (MT/ES)
|