TEMİNATA VE TAHSİLE VERİLEN SENETLER LİSTESİNDE YER ALAN 32 İSİMDEN
SADECE SEKİZİNİN İFADESİ İLE YETİNİLİP, İFADESİNE BAŞVURULAMAYAN 24
KİŞİYE TESMİLİ SURETİYLE İFADESİ ALINAMAYAN KİŞİLERLE İLGİLİ OLARAK
BELİRLENEN MATRAH FARKINDA YASAL İSABET BULUNMADIĞI HK.
Davacının 1990 yılı işlemlerinin ikrazatçılık yönünden incelenmesi so-
nucu düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak salınan gelir ver-
gisi ve banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kesilen kaçakçılık ve
özel usulsüzlük cezalarına karşı açılan davayı; dosyada mevcut bulunan
vergi inceleme raporu ve ifade tutanaklarının incelenmesinden ifadesi-
ne başvurulan kişilerden dördünün davacıdan aldıkları borç paralar
karşılığında aldıkları borç miktarından daha fazla tutarlar taşıyan
borç senetleri düzenleyip verdikleri ve vadesi gelince elden yada ban-
ka aracılığıyla ödedikleri, ikisinin davacıya borç senedi düzenleyerek
verdikleri, davacının da bunları Türk Ticaret Bankasına kırdırarak
kendilerine parayı verdiği, bir kışının ise davacıya verdiği senedin
hatır senedi olduğu ve kendisinden faiz karşılığı borç para almadığı
yolunda ifade verdiğinin anlaşıldığı, enflasyonist bir ortamda ve faiz
oranlarının yüksek olduğu ekonomi şartlarında faiz karşılığı olmaksı-
zın borç para verilmesinin mümkün olmadığı, davacı ile borç para alan
kişiler arasında yakın akrabalık ve ticari bir ilişki de bulunmadığı,
davacı birden fazla kişiye faizle borç para vermekle ödünç para verme
işini mutad meslek haline getirdiği, dolayısıyla ikrazatçı sayılması
gerektiği gerekçesiyle reddeden Manisa Vergi Mahkemesinin 1995/522 sa-
yılı kararının; eksik incelemeye dayandığı ileri sürülerek bozulması
istemidir.
Vergi Mahkemesi kararının, ifadesine başvurulmayan kişilerin
... Bankasınca bildirilen senet dökümündeki senetleri üzerinden 2 ay
vade ile aylık % 30 faiz uygulanmak suretiyle belirlenen matrah farkı
üzerinden yapılan tarhiyata ve kesilen cezaya ilişkin kısmına gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3. maddesinin (B) bendi ile
vergilendirmede vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muamelele-
rin gerçek mahiyetinin esas olacağı, vergiyi doğuran olay ve bu olaya
ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille
ispatlanabileceği, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya o-
layın özelliğine göre mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde
ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olacağı kurala bağlanmış
olup, aynı kanunun 134. maddesinde, vergi incelemesinden maksadın ö-
denmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tesbit etmek ve
sağlamak olduğu hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, vergi denetmeninin ... Bankası ...
şubesinden alınan ...'ğın 990 yılında teminata verdiği senetler ile
tahsile verdiği senet ve çeklerin dökümünde ismi geçen kişilerden se-
kiz tanesi ile görüştüğü ve bunlar hakkında ifade tutanakları düzenle-
diği, bunlardan beş tanesinin ...'tan faiz karşılığı borç para aldık-
ları ve karşılığında borç senedi verdiklerini ifade ettikleri, iki ta-
nesinin kendilerinin düzenleyerek ...'a verdikleri borç senetlerinin
... tarafından ... Bankasına kırdırıldığını ifade ettikleri, bir tane-
sinin ise davacıya sadece hatır senedi verdiğini ve faiz karşılığı
borç para almadığını ifade ettiği anlaşılmaktadır.
Vergi denetmenince ifadesine başvurulan sekiz kişiden yedisinin
faiz karşılığı borç para aldıkları kabul edilerek, bu kişilerin ifade
tutanaklarında belirttikleri tutarlar olduğu gibi alınmış, ancak temi-
nata ve tahsile verilen senetler listesinde yer alan ve ifadesine baş-
vurulamayan 24 kişi ile ilgili senet tutarları üzerinden aylık % 30 o-
ranında faiz alındığı, vadenin 2 ay olduğu kabul edilerek davacının
aldığı halde bildirmediği kabul edilen toplam faiz geliri bulunmuş ve
üzerinden cezalı tarhiyat yapılmıştır.
Davacının, teminata ve tahsile verdiği senetler listesinde yer
alan 32 isimden sadece sekizinin ifadesine başvurulmakla yetinilip,
düzenlenen bütün senetlerin, faiz karşılığı olduğu kabul edilerek ifa-
desine başvurulmayan kişilere de teşmili suretiyle aylık % 30 faiz o-
ranına göre faiz hesaplanmasında ve ifadesi alınamayan kişilerle ilgi-
li olarak belirlenen matrah farkı üzerinden tarhiyat yapılmasında hu-
kuka uyarlık bulunmadığından, mahkemece bu kısma ilişkin davanın da
reddine karar verilmesinde yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle ifadesine başvurulan kişilerden faiz kar-
şılığı borç para aldığını ifade eden kişilere ilişkin olarak yapılan
tarhiyat ve kesilen cezaya yönelik temyiz isteminin reddine, ifadesine
başvurulmayan kişilere ilişkin olarak saptanan matrah farkı üzerinden
yapılan tarhiyat ve kesilen cezaya yönelik temyiz isteminin ise kabu-
lüne, ... Vergi Mahkemesinin 1995/522 sayılı kararının bu kısma iliş-
kin hüküm fıkrasının bozulmasına, karar verildi.
A Y R I Ş I K O Y
X-193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda ilke olarak gerçek gelirin
vergilendirilmesi benimsenmiş olduğundan, re'sen takdir yolu ile mat-
rah oluşturulması gereken hallerde dahi sözü edilen ilkeye olabildi-
ğince uyarlık sağlamak, başka bir anlatımla gerçek gelire en yakın ge-
liri tesbite yönelmek esastır. Açıklanan sebeple gerçek gelire yaklaş-
mak yönünde ve inandırıcı biçimde yapılmış bir tesbit bulunmadıkça,
karinelere dayanılarak, yorum yoluyla, kıyas suretiyle, kanaatle, çok
değişik etkiler altında kalınarak verilmesi muhtemel bir takım ifade-
lere dayanılarak ya da varsayımla vergileme yoluna gidilemez. Bu tür
kabuller herşeyden önce verginin kanuniliği ilkesine de ters düşer.
Uyuşmazlık konusu olayda yapılmış olan tesbitler de bir kısım
kanaatlere, ifadelere ve varsayımlara dayanmakta olduğundan, bu tes-
bitler esas alınarak vergilendirme yapılamaz.
Açıklanan sebleplerle yükümlü temyiz isteminin kabulüne ve mah-
keme kararının bu nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerektiği gö-
rüşü ile karara katılmıyorum.
(MT/ES)
|