Dairesi
İTHAL AKREDİTİFİNDEN DOĞAN DAMGA VERGİSİ İLE BU VERGİ ÜZERİNDEN HESAPLANAN BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİNİN MÜKELLEFİ BANKANIN, MÜŞTERİSİNDEN TAHSİL EDİP, İHTİRAZİ KAYIT KOYMAKSIZIN ÖDEDİĞİ VERGİLERİN İADESİNE HÜKMOLUNMASI İSTEMİYLE, MÜŞTERİ KONUMUNDAKİ DAVACININ İDARİ YARGIDA DAVA AÇMA HAKKI
Karar No
3586
Esas No
1503
Karar Tarihi
28-12-2004
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE
2004
3586
2001
1503
28/12/2004
 
KARAR METNİ

İTHAL AKREDİTİFİNDEN DOĞAN DAMGA VERGİSİ İLE BU VERGİ ÜZERİNDEN HESAPLANAN BANKA VE SİGORTA MUAMELELERİ VERGİSİNİN MÜKELLEFİ BANKANIN, MÜŞTERİSİNDEN TAHSİL EDİP, İHTİRAZİ KAYIT KOYMAKSIZIN ÖDEDİĞİ VERGİLERİN İADESİNE HÜKMOLUNMASI İSTEMİYLE, MÜŞTERİ KONUMUNDAKİ DAVACININ İDARİ YARGIDA DAVA AÇMA HAKKININ BULUNMADIĞI HK.

Temyiz İsteminde Bulunan: Çankaya Vergi Dairesi

Karşı Taraf : ...

Vekili : Av. ...

İstemin Özeti : ... Anonim Şirketinin Ankara Şubesinde davacı Şirket adına açılan ithalat akreditifinin vadesinin kısaltılmasına ilişkin işlem nedeniyle, davacı Şirketin adı geçen Banka Şubesindeki hesabından tahsil edilip, Bankaca beyan edilerek ödenen damga vergisi ile bu vergi üzerinden hesaplanan banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesine hükmedilmesi istemiyle açılan davayı; akreditifin vadesinin geriye çekilmesine ilişkin değişiklikte, ortada artırılan bir miktar bulunmadığı gibi; vadesinin uzatılması halinde, başlangıçta alınan verginin 1/4'ü alınırken, kısaltılmasında, bir kez daha tamamının vergiye tabi tutulmasının vergi hukukuyla bağdaşmayacağı; bu durumun Yasanın lafzına ve ruhuna, Yasa koyucunun amacına aykırı olacağından, bu değişikliğin damga vergisine tabi olmadığı gerekçesiyle kabul eden Ankara İkinci Vergi Mahkemesinin 20.12.2000 gün ve E:2000/525; K:2000/768 sayılı kararının; yapılan işlemin yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Tetkik Hakimi Ergün Gökdam'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Temyiz başvurusu; davacı Şirket adına ... Anonim Şirketinin Ankara Şubesinde açılan ithalat akreditifinin vadesinin geriye çekilmesi nedeniyle, davacı Şirketin adı geçen Banka Şubesindeki hesabından tahsil edilip, Bankaca beyan edilerek ödenen damga vergisi ile bu vergi üzerinden hesaplanan banka ve sigorta muameleleri vergisinin iadesine hükmedilmesi istemiyle açılan davayı; istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 3'üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu belirtilmiş; 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28'inci maddesinde de, banka ve sigorta şirketlerinin, 10.6.1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra, 30'uncu maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisini, banka ve bankerlerle sigorta şirketlerinin ödeyeceği hükümlerine yer verilmiştir.

Öte yandan; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8'inci maddesinde, mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kişi; vergi sorumlusu da, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişi olarak tanımlandıktan sonra, vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukavelelerin vergi dairelerini bağlamayacağı öngörülmüş; aynı Kanunun 377'inci maddesi ile 378'inci maddesinde ise, mükelleflerin ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri; vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması gerektiği; mükelleflerin, beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları, bu Kanunun vergi hatalarına ilişkin hükümlerinin mahfuz olduğu düzenlemeleri yer almıştır.

Bu hükümlere göre; kağıdı imzalayanlar olarak belirlenen damga vergisi mükellefinin, sözleşme ile değiştirilmesi; beyana dayanan vergi tarh ve tahakkuku işlemlerinin de, beyanda bulunan tarafından usulüne uygun olarak ihtirazi kayıt konulması hali dışında, idari davaya konu edilmeleri, olanaklı değildir. Aynı durum, banka ve sigorta muameleleri vergisi için de geçerlidir.

Olayda, yalnızca akreditifi açan banka tarafından imzalanan ithalat akreditifinden doğan damga vergisinin mükellefi, imza sahibi ... Anonim Şirketidir. Ayrıca, damga vergisini davacı Şirketten tahsil etmesi nedeniyle, lehe kalan bu para üzerinden hesaplanan banka ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefi de, anılan Bankadır.

Diğer taraftan; adı geçen Banka, mükellefi olduğu vergileri, aralarındaki (açık ya da kapalı, yazılı veya sözlü olarak kurulu) özel hukuk ilişkisine dayanarak, davacı Şirketten tahsil edip davalı Vergi Dairesi Müdürlüğüne, kendi adına, ihtirazi kayıt koymaksızın vermiş olduğu beyanname ile beyan etmiş ve ödemiştir. Vergi Usul Kanununun yukarıda sözü edilen 8'inci maddesi uyarınca, taraflar arasında yapılan sözleşmeyle verginin mükellefinin ve sorumlusunun değiştirilmesi olanaklı bulunmadığından; olay, bu haliyle, ... Anonim Şirketinin, kendi vergi borcu ile Damga Vergisi Kanununun 24'üncü maddesinin ikinci fıkrasında birden fazla kişi tarafından imzalanan kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu olacağı yolunda yer alan hükmü uyarınca, müteselsilen sorumlu olduğu vergi borcunu, davacı Şirketten almış olduğu para ile ödemesinden ibarettir. Eğer, söz konusu meblağ, davacı Şirketten, kanun hükümlerine aykırı olarak tahsil edilmiş ise, bu durum, Bankanın davacı Şirket aleyhine sebepsiz zenginleştiğini gösterir. Oysa; sebepsiz zenginleşmeden doğan uyuşmazlık, adli yargı yerinde, Borçlar Kanunu hükümlerine göre açılacak davaya konu edilebilir niteliktedir. Sebepsiz zenginleşilen para ile vergi borcunun ödenmiş olmasının, aleyhine sebepsiz zenginleşilen tarafa, muhatabı olmadığı söz konusu vergilendirme işleminin iptali istemiyle vergi mahkemesinde dava açma hakkı vermesi de olanaklı değildir. Kaldı ki, ihtirazi kayıt konulmaksızın beyan edilerek ödenen söz konusu vergilerin, mükellefi olan Banka tarafından da idari davaya konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, incelenmeksizin reddi gereken davada, işin esasına girilerek verilen temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet görülmediğinden, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 28.12.2004 gününde oybirliği ile karar verildi

YÖ/ŞGK


 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı