|
DAVALI VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜNCE DAVACI ŞİRKET TARAFINDAN ALINAN KATMA DEĞER VERGİSİ İADESİNİN HAKSIZLIĞININ DEFTER, KAYIT VE BELGELERE DAYANILARAK TESPİT EDİLMİŞ OLMASI NEDENİYLE, BU TESPİTE DAYANILARAK HAKSIZ ALINMAK SURETİYLE ZİYAINA NEDEN OLUNAN VERGİ MİKTARININ DÜZELTME FİŞİ İLE HESAPLANMASI İŞLEMİNİN İKMALEN YAPILMIŞ TARHİYAT OLARAK KABULÜ İLE İKMALEN TARH OLUNAN TUTAR ÜZERİNDEN 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNUNUN 112'NCİ MADDESİ UYARINCA GECİKME FAİZİ HESAPLANMASINDA HUKUKA AYKIRILIK BULUNMADIĞI HK.
Temyiz İsteminde Bulunan: ... Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : ... Limited Şirketi
İstemin Özeti: Davacı Şirket tarafından 1997 yılında yapıldığı belirtilen ihracat teslimleri nedeniyle haksız katma değer vergisi iadesine sebebiyet verildiğinden bahisle, gecikme faizi istenilmesine ilişkin işlemi; dosyanın incelenmesinden, davacı Şirketin 1997 yılının Ekim dönemi için vermiş olduğu katma değer vergisi beyannamesi ile Katma Değer Vergisi Kanununun 11'inci maddesine istinaden bu dönemde yapıldığı belirtilen ihracat teslimi nedeniyle iade talebinde bulunması üzerine, teminat mektubuna dayanılarak 18.12.1997 gününde bu istemin yerine getirildiği; ancak, fiili ihracatın bu dönemde değil, ilgili gümrük müdürlüğünün yazısına göre 17.11.1998 gününde yapıldığı; yeminli mali müşavirce hazırlanan raporda da, söz konusu malların fiili ihracatının Kasım döneminde gerçekleştiği ve 1997 Ekim döneminde 55.413.552.- lira katma değer vergisi iadesi alınması gerektiği belirtildiğinden, 5.110.924.000.- lira fazla katma değer vergisi iadesine sebebiyet verdiği ileri sürülerek 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112'nci maddesi uyarınca gecikme faizi istenildiği anlaşılmakta ise de; anılan maddeye göre gecikme faizi uygulanabilmesi için, ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilmiş verginin bulunması gerektiği; olayda, idarece yapılmış bu tür vergi tarhı bulunmadığı gibi, yeminli mali müşavirce düzenlenmiş rapora göre verilen düzeltme beyannamelerinde ödenecek vergi de doğmadığı; bu durumda, gecikme faizi istenilmesine ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptal eden ... Vergi mahkemesinin ... günlü ve ... sayılı kararının; davacının haksız katma değer vergisi iadesi alarak vergi zıyaına sebebiyet verdiği, işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Bülent Seyitdanlıoğlu'nun Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Zehra Birden'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Şirket tarafından 1997 yılının Ekim döneminde yapıldığı belirtilen ihracat teslimleri nedeniyle haksız katma değer vergisi iadesine sebebiyet verildiğinden bahisle, gecikme faizi hesaplanmasına ilişkin işlemi; olayda ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir vergi tarhı bulunmadığından, gecikme faizi hesaplanmasında hukuka uyarlık olmadığı gerekçesiyle iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112'nci maddesinde, kesinleşen vergilere normal vade tarihinden tahakkuk tarihine kadar geçen süreler için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağı hükmü yer almış, olup; aynı Kanunun 29'uncu maddesinde; her ne şekilde olursa olsun, bir vergi tarh edildikten sonra bu vergiye müteallik olarak meydana çıkan ve defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak miktarı tespit olunan bir matrah veya matrah farkı üzerinden alınacak verginin tarh edilmesi, "ikmalen vergi tarhı" olarak belirtilerek, 341'inci maddesinde de, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi vergi zıyaı olarak tanımlandıktan sonra, şahsi, medeni haller veya aile durumu hakkında gerçeğe aykırı beyanlar ile veya sair suretlerle verginin noksan tahakkuk ettirilmesi veya haksız yere geri verilmesine sebebiyet verilmesinin de vergi zıyaı hükmünde olduğu vurgulanmıştır.
Olayda, davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünce davacı Şirket tarafından alınan katma değer vergisi iadesinin haksızlığının defter, kayıt ve belgelere dayanılarak tespit etmiş olması karşısında, bu tespite dayanılarak haksız alınmak suretiyle ziyaına neden olunan vergi miktarının düzeltme fişi ile hesaplanması işleminin ikmalen yapılmış tarhiyat olarak kabulü, açıklanan yasa hükmü gereğidir.
Bu bakımdan, ikmalen tarh olunan katma değer vergisi üzerinden 213 sayılı Vergi Usul Kanununun yukarıda açıklanan 112'nci maddesi uyarınca gecikme faizi hesaplanmasında hukuka aykırılık bulunmadığından; Mahkemece, yazılı gerekçeyle verilen iptal kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle; temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleride hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 7.11.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
BŞ/ŞGK
|