Dairesi
YÜKÜMLÜ ŞİRKETİN ORTAKLARINA FAİZSİZ BORÇ PARA VERDİĞİNİN VE AYNI KİŞİ
Karar No
3282
Esas No
4302
Karar Tarihi
05-10-1993
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
DOKUZUNCU DAİRE
1993
3282
1992
4302
05/10/1993
 
KARAR METNİ

YÜKÜMLÜ ŞİRKETİN ORTAKLARINA FAİZSİZ BORÇ PARA VERDİĞİNİN VE AYNI KİŞİ
LERİN ORTAK OLDUĞU DİĞER ŞİRKETE VERDİĞİ BORÇ PARADAN %93,5 FAİZ ALIP,
KESTİĞİ FATURADA KATMA DEĞER VERGİSİ DE UYGULADIĞININ İNCELEME RAPORU
İLE BELİRLENMESİ ÜZERİNE YÜKÜMLÜ ŞİRKETİN TAHAKKUK ETTİRMEDİĞİ EMSAL
ORAN DİKKATE ALINMAK SURETİYLE HESAPLANAN FAİZ TUTARININ MENKUL SERMA-
YE İRADI OLARAK KABULÜ GEREKTİĞİNDEN KATMA DEĞER VERGİSİNE TABİ OLMADI
ĞI HK.

Yükümlü şirketin 1989 dönemine ilişkin işlemlerinin incelenmesi sonucu
düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak adına tarholunan kaçakçılık
cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı; davacı şirketin ilgi
li dönemde ortaklarına ödünç para verdiği, ancak faiz tahakkuk ettirme
diği ve bu faize katma değer vergisi de uygulamadığı, yine şirket or-
taklarının ortağı bulunduğu Şahinler Toprak Sanayi A.Ş.nede büyük mik-
tarda borç para verdiği, bu işlemden dolayı faiz tahakkuk ettirdiği ve
düzenlediği faturada katma değer vergisi hesapladığı, Katma Değer Ver-
gisi Kanununun 1/1.maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve ser-
best meslek faaliyeti çerçevisinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma
değer vergisine tabi olduğunun belirlendiği, 5.maddesinde ise; vergiye
tabi bir hizmetten işletme sahibinin işletme personelinin veya diğer
şahısların karşılıksız yararlandırılmasının hizmet sayılacağının hükme
bağlandığı, bu durumda yükümlü şirketin ihtilaflı dönemde ortaklarına
borç para verme işleminin hizmet sayılıp katma değer vergisine tabi tu
tulması gerektiği, nitekim yükümlü şirketin benzer işlemi dolayısıyla
uygulamasının da bu yönde olduğu gerekçesiyle reddeden ve kaçakçılık
cezalı tarhiyatı onayan Aydın Vergi Mahkemesinin 27.3.1991 gün ve
1991/328 sayılı kararının, bozulması istenilmektedir.

İnceleme elemanınca yükümlü şirketin ortaklarına borç para verme işle-
mi, "hizmet sayılan hal" ve "ticari faaliyet çerçevesinde yapılan hiz-
met" kapsamında değerlendirilerek katma değer vergisine tabi tutulmuş-
sa da, "borç para verme işlemi" 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu
nun 5.maddesindeki "vergiye tabi bir hizmetten işletme sahibinin, iş-
letme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması
hizmet sayılır" hükmü kapsamında kabulü ve hizmet sayılması mümkün de-
ğildir.

6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28.maddesinde banka ve sigorta
şirketlerinin her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muame
leler dolayısıyla lehlerine nakden veya hesaben aldıkları paralarla
bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla
kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldık-
ları paraların banka muameleleri vergisine tabi olduğu belirtilmiş,
maddenin 3.fıkrasında ise 2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğra
şanlarla banka muamele ve hizmetlerinden herhangi birini devamlı ola-
rak yapanların bu kanunun uygulanmasında banker sayılacağı hükme bağ-
lanmış bulunmaktadır.

Yerleşik Danıştay İçtihatlarına göre de, günün ekonomik koşulları kar-
şısında aralarında yakın akrabalık veya sıkı iş münasebeti bulunmayan
kimseler arasında karşılıksız borç para alınıp verilemez ve bir takvim
yılında bir kaç kişiye veya bir kişiye birden çok yıllarda borç para
verilmesi ikrazatçılık sayılmakta ve elde edilen faizin banka ve sigor
ta muameleleri vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Olaylda da, yükümlü şirketin 1989 yılı içinde birden çok kişiye borç
para verdiği ihtilafsız olup, bu faaliyetin ikrazatçılık sayılması ge-
rektiği açıktır.

Diğer taraftan 3065 sayılı Kanunun 17.maddesinin 4.fıkrasının (e) ben-
dinin banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemlerin
katma değer vergisinden müstesna olduğuna ilişkin hükmü uyarınca yüküm
lü şirketin ikrazatçılık sayılabilecek bu faaliyetinin de katma değer
vergisine tabi tutulması mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne Aydın Vergi Mahkemesi
kararının bozulmasına karar verildi.

KARŞI OY:

Olay; sermaye artırımı nedeniyle şirket ortaklarının borçlandlırılma-
sından ibaret olup, şirket tarafından ortağa verilen bir borç ve alın-
mış bir faiz yoktur.

Böyle bir borç verildiği kabul edilse bile, şirket ile ortakları ara-
sındaki borç münasebetinin ikrazatçılık kabulünde ve söz konusu bor ne
deniyle alındığı farzedilen faizin Banka Muamele Vergisine tabi olduğu
na karar verilmesinde isabet yoktur. Kararın olayın Banka muamele ver-
gisine tabi olduğuna ilişkin kısmına karşıyım.

AZLIK OYU:

Dosyada bulunan belgelere göre, yükümlü şirketin bankalardan sağladığı
kredinin büyükçe bir kısmının ortaklarının ortağı bulunduğu şirkete ak
tarıldığı ve karşılığında katlanılan oranda faiz tahakkuk ettirildiği,
kalan kısmının da ortaklarına cari hesaplar yoluyla kullandırıldığı ve
hiç faiz tahakkuk ettirilmediği hatta özkaynaktan borç para verildiği
saptanmış olup, bu durumun aksi belgelerle somut bir biçimde ortaya ko
nulamamıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 17.maddesinin 3.fıkrası hükmü ile yukarda
belirtilen saptamalar karşısında örtülü kazanç dağıtım için kanunda ön
görülen koşulların tümüyle gerçekleştiği, emsal uygulamasında işletme
içi faiz oranının uygulandığı, matrahın hesaplanma yöntemine ilişkin
olarak mahkeme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bir iddia-
nın ortaya konulamadığı görülmüştür.

Bu durumda hesaplanan faiz tutarı kadar kayıt dışı hasılat sözkonusu
olup, "ticari faaliyet çerçevesinde yapılan hizmet" sayılması gereken
işlemin katma değer vergisine tabi tutalacağı tabiidir.

Nitekim 3065 sayılı Kanunun 17.maddesinin (4-e) bendinde, "banka ve si
gorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemlerin... katma değer
vergisinden istisna olacağı, hükmüne yer verilmiştir. "Faizle para ver
mek" işlemi devamlı yapıldığında banka ve sigorta muameleleri vergisi
kapsamına girmektedir. Bu işlemlere istisna tanınması ortada katma de-
ğer vergisi kanuna kapsamına giren bir hizmetin olduğunu göstermekte-
dir. Zira önce mükellefiyete giren bir konunun olması gerekirki buna
istisna tanınmış olsun.

Diğer taraftan şirketin 1989 yılında borç vermiş olduğu şirket ortakla
rının aynı soyadını taşımakta olmaları, akrabalık ilişkisi içinde bu-
lunduklarını gösterdiğinden ve Danıştay İçtihatlaı uyarınca aralarında
yakın akrabalık ve iş münasebeti bulunan kimseler arasındaki borç alış
verişi ikrazatçılık sayılmadığından hesaplanan faiz tutarının banka ve
sigorta muameleleri vergisine tabi olması söz konusu değildir. Olayda
böyle bir vergi tahakkuku da, yapılmamıştır. Bu durumda yukarda değini
len istisna hükmünden yararlanılamaz.

Bu nedenle mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ile çoğunluk ka
rarına katılmıyorum.



BŞ/NÇ


 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı