Dairesi
1996 TAKVİM YILINA AİT KURUM KAZANCI ÜZERİNDEN GELİR VERGİSİ KANUNUNUN İLGİLİ YILDA YÜRÜRLÜKTE BULUNAN 3946 SAYILI YASA İLE DEĞİŞİK 75'İNCİ MADDESİNİN 2'NCİ FIKRASININ (4) İŞARETLİ BENDİ UYARINCA HESAPLANAN MENKUL SERMAYE İRADI, DAĞITILMA ŞARTINA BAĞLI OLMAKSIZIN TEVKİFATA TABİ TUTULMASI GEREKTİĞİND
Karar No
2693
Esas No
1856
Karar Tarihi
13-12-2005
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
ÜÇÜNCÜ DAİRE
2005
2693
2005
1856
13/12/2005
 
KARAR METNİ

1996 TAKVİM YILINA AİT KURUM KAZANCI ÜZERİNDEN GELİR VERGİSİ KANUNUNUN İLGİLİ YILDA YÜRÜRLÜKTE BULUNAN 3946 SAYILI YASA İLE DEĞİŞİK 75'İNCİ MADDESİNİN 2'NCİ FIKRASININ (4) İŞARETLİ BENDİ UYARINCA HESAPLANAN MENKUL SERMAYE İRADI, DAĞITILMA ŞARTINA BAĞLI OLMAKSIZIN TEVKİFATA TABİ TUTULMASI GEREKTİĞİNDEN, BU TEVKİFATA İLİŞKİN ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN DE KURUM KAZANCININ AİT OLDUĞU DÖNEMİ İZLEYEN 1.1.1997 TARİHİNDEN BAŞLAYARAK HESAPLANMASI GEREKTİĞİ HK.

Temyiz Eden : ? Petrol Ürünleri Turizm Tic. San. Ltd.Şti.

Karşı Taraf : Vergi Dairesi Müdürlüğü-BEYDAĞI

İstemin Özeti : Otobüs işletmeciliği, akaryakıt ve madeni yağ ticareti yapan davacı adına, otobüs satışlarından elde ettiği hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığı, 1995-1996 yıllarında satılan otobüsler için fazladan amortisman ayırarak dönem giderini artırdığı görüşüyle 1996 takvim yılı için takdir komisyonunca belirlenen matrah farkı üzerinden Nisan 1997 dönemi için re'sen salınan ağır kusur cezalı gelir (stopaj) vergisi ile kusur cezalı fon payını, Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararı üzerine yeniden inceleyerek; davacının 1996 takvim yılına ilişkin işlemlerinin, araç satışları ile satılan araçlar için ayrılan amortismanlar yönünden incelenmesi sonucu düzenlenen 23.10.1997 tarih ve 17/17 sayılı vergi inceleme raporuyla kayıt ve beyan dışı bırakıldığı belirlenen hasılatın, davaya konu edilen gelir (stopaj) vergisi ve fon payının üzerinden hesaplandığı matrah farkının tespitinde takdir komisyonunca aynen takdir edildiği, sözü edilen vergi inceleme raporuna istinaden davacı adına ikmalen salınan cezalı vergilere karşı açılan ve Mahkemelerinin E:1997/235 esasında kayıtlı davanın, tarhiyatın amortismanlardan kaynaklanan kısmı yönünden reddine ilişkin hüküm fıkrasının, karara karşı yapılan yasal başvuru yolları tüketilerek kesinleştiği, aynı olay nedeniyle takdir komisyonunca, mükerrer vergilendirmeye yol açacak şekilde yeniden matrah belirlenip tarhiyat yapılamayacağı, 1996 yılında satılarak hasılatı kayıt ve beyan dışı bırakıldığı saptanan otobüslerin gerçek satış değerinin tespiti amacıyla Mahkemelerinin E:1997/228 esas sayısında kayıtlı dava dosyasında yapılan araştırma sonucunda, takdir komisyonunca belirlenenden yüksek değer tespit edildiğinden, tarhiyatın otobüs satışlarından kaynaklanan matrah farkı üzerinden yapılan kısmında yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle matrahı azaltarak değiştiren Malatya Vergi Mahkemesinin 17.5.2005 gün ve E:2005/70, K:2005/158 sayılı kararının; 1996 takvim yılı için re'sen salınan vergilerin tarh zamanaşımına uğradığı, hasılatı kayıt ve beyan dışı bırakıldığı ileri sürülen araçların gerçek değerinin tespitinde, alım bedeli ile ödenen gümrük vergilerinin dikkate alınmadığı ve araçların satılmayıp takas edildiğinin göz ardı edildiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi : Enis Sivişoğlu

Düşüncesi : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 113'üncü maddesinde tarh zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış, aynı Yasanın 114'üncü maddesinde ise vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı kuralına yer verilirken, tarh zamanaşımının sadece matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasıyla duracağı belirtilmiştir.

Anılan düzenlemeye göre, yükümlüler adına tarh edilen vergilere karşı dava açılması ve bu davaları sonuçlandıran mahkeme kararlarına karşı yasal başvuru yollarına gidilmesi işlemeye başlayan tarh zamanaşımı süresini durdurmayacaktır.

1996 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu Nisan 1997 dönemi için davacı adına ikmalen salınması nedeniyle dava konusu edilen ve tüm yasal başvuru yolları tüketilerek en son karar düzeltme aşamasında verilen bozma kararı uyarınca vergi mahkemesince kaldıran gelir (stopaj) vergisinin, bu kez re'sen salındığı tarih itibarıyla beş yıllık tarh zamanaşımı süresi dolmuş ve geçirilmiştir. Çünkü kurumlar vergisi açısından vergiyi doğuran olayın, dolayısıyla vergi alacağının 1996 takvim yılına ait olması, matrahı yönünden kurumlar vergisine bağlı bulunan gelir (stopaj) vergisi açısından da aynı sonucu doğuracağından, her iki mükellefiyet açısından zamanaşımı süresi bakımından aynı hükümlerin uygulanması gerekir.

Davalı idarenin, aynı olay nedeniyle re'sen vergi salınmasını amaçlayarak konuyu takdire sevk ettiği 13.3.2002 tarihi itibarıyla tarh zamanaşımı süresinin dolduğu olayda işin esasına girilmeksizin tarhiyatın tarh zamanaşımı nedeniyle kaldırılması gerekirken davayı yazılı gerekçeyle sonuçlandıran mahkeme kararına yönelik temyiz isteminin kabul edilerek kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Savcı : Sefer Yıldırım

Düşüncesi : Mahkeme kararlarının temyiz incelemesi sonucu bozulması halinde, yeniden verilecek kararlara karşı yapılacak temyiz başvurularının bozma esaslarına uyulup uyulmadığı yönünden incelenmesi mümkün olup, temyize konu Mahkeme kararının Danıştay bozma kararında öngörülen esaslara göre uyuşmazlığın esası incelenerek verildiği anlaşılmıştır.

Bu nedenle, ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

1996 takvim yılında motorlu taşıt satış hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığı ve yasaya aykırı olarak ayırdığı amortismanlarla dönem kazancını azalttığı inceleme raporuyla tespit edilen ve üzerinden ikmalen vergi salınması önerilen kazanç farkının, takdir komisyonunca aynen takdiri sonucu belirlenen matrah farkı üzerinden Nisan 1997 dönemi için davacı adına re'sen salınan ağır kusur cezalı gelir (stopaj) vergisi ile kusur cezalı fon payına karşı açılan davayı, tarhiyatın motorlu taşıt satışlarından kaynaklanan matrah farkı üzerinden yapılan kısmı yönünden reddeden vergi mahkemesi kararının, sözü edilen hüküm fıkrası temyiz edilmiştir.

Takdir komisyonuna başvurulmaksızın ve vergi inceleme raporuna dayanılarak davacı adına 213 sayılı Yasanın 29'uncu maddesine göre ikmalen salınan aynı vergi ve cezalara karşı açılan davayı sonuçlandıran vergi mahkemesi kararının; Danıştay Üçüncü Dairesinin 6.11.2001 gün ve E:2000/3970, K:2001/3880 sayılı kararı ile motorlu taşıt satışlarından kaynaklanan matrah farkına ilişkin hüküm fıkrası, re'sen salınması gereken verginin ikmalen salınmasında yasaya uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Vergi mahkemesince bu bozma kararı üzerine tarhiyatın kaldırılmasına karar verildikten sonra vergi dairesi müdürlüğünce aynı olay nedeniyle re'sen vergi salınabilmesi amacıyla konu 13.3.2002 tarihinde takdire sevk edilmiş ve 10.6.2002 tarihli takdir komisyonu kararıyla yukarıda anlatıldığı şekilde matrah tespit edilerek, davacı adına bakılan davanın konusunu oluşturan ağır kusur cezalı gelir (stopaj) vergisi ve kusur cezalı fon payı aynı dönem için bu kez re'sen salınmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19'uncu maddesinde, vergi alacağının vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı hükmüne yer verilmiş, 113'üncü maddesinde, mükelleflerin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği belirtilen tarh zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış, 114'üncü maddesinde ise, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durduracağı kurala bağlanmıştır.

Kurumlar vergisinin konusunu; özsermayenin, hesap döneminin sonundaki ve başındaki değeri arasındaki müspet fark oluşturmakta olup, Vergi Usul Kanununun 174'üncü maddesi hesap dönemini, normal olarak takvim yılı olarak kabul etmiş ancak belli koşullarla onikişer aylık özel hesap dönemi belli edilen hallerde kazancın, hesap döneminin kapandığı takvim yılının kazancı sayılacağını düzenlemiştir.

Davaya konu yapılan vergilendirme, davacının 1996 vergilendirme dönemine ilişkin kurum kazancının noksan beyan edilen kısmı üzerinden ve Gelir Vergisi Kanununun 94'üncü maddesinin birinci fıkrasına bağlı 6'ncı bendinin (b) alt bendinin vergilendirme döneminde yürürlükte olan kuralı uyarınca yapılmıştır. Bu kural; dağıtılsın veya dağıtılmasın, 75'inci maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iratlarından vergi tevkifatı yapılmasını öngörmekte ve Gelir Vergisi Kanununun 1996 yılında yürürlükte bulunan 3946 sayılı yasa ile değişik 75'inci maddesinin 2'nci fıkrasının (4) işaretli bendinde ise Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık ve özel beyanname veren kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısım menkul sermaye iradı olarak tanımlanmaktaydı. Belirtilen düzenlemeler nedeniyle, kurumların 1996 vergilendirme dönemine ilişkin kurum kazançlarından indirim ve istisnalar düşülmeden, ancak hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan ve menkul sermaye iradı olan kazancın dağıtılması gerekmeksizin tevkifata tabi tutulması zorunlu olduğundan, bu tevkifata ilişkin zamanaşımı süresinin de kurum kazancının ait olduğu dönemi izleyen yıl başı olan 1.1.1997 tarihinden başlayarak hesaplanması gerekmektedir.

Re'sen yapılması gereken vergilendirmenin ikmalen yapılması nedeniyle yargı kararıyla kaldırılmasından dolayı 1.1.1997 tarihinden başlanarak hesaplanması gereken ve Vergi Usul Kanununun 114'üncü maddesine göre beş yıl olan tarh zamanaşımı süresi 31.12.2001 tarihinde dolduktan sonra ve 13.3.2002 tarihinde matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulduğu için tarhiyatın bu süre dolduktan sonra tarh ve tebliğ edildiği göz önüne alınarak zamanaşımına uğraması nedeniyle kaldırılması gerekirken, tarh matrahını azaltarak değiştiren vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle Malatya Vergi Mahkemesinin 17.5.2005 gün ve E:2005/70, K:2005/158 sayılı kararının temyiz istemine konu edilen hüküm fıkrasının bozulmasına, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 13.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

(DAN-DER; SAYI: 112)
BŞ/Aİ

 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı