Dairesi
1- İŞ MAKİNALARININ AMORTİSMANA TABİ TUTULMAMIŞ OLMASININ TİCARİ
Karar No
253
Esas No
4951
Karar Tarihi
13-02-1992
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE
1992
253
1990
4951
13/02/1992
 
KARAR METNİ

1- İŞ MAKİNALARININ AMORTİSMANA TABİ TUTULMAMIŞ OLMASININ TİCARİ İŞ-
LETMEYE DAHİL OLMADIĞINI GÖSTERMEDİĞİ,

2- LİMİTED ŞİRKETE SERMAYE YAPILAN İŞ MAKİNASI NEDENİYLE TESLİM SAYI-
LAN OLAYIN KDV'YE TABİ TUTULMASI GEREKTİĞİ,

3- ALIŞI SIRASINDA FATURA DÜZENLENMEYEN İŞ MAKİNASI NEDENİYLE KDV'NİN
İNDİRİMİNDEN YARARLANAMAYACAĞI,

4- ASLI TARH EDİLMEYEN DAHİLİ TEVKİFAT ÜZERİNDEN VERGİ ZİYAI NEDENİYLE
KESİLEN KAÇAKÇILIK CEZASI HAKKINDA KARAR VERİLEBİLMESİ İÇİN, AYNI DÖ-
NEMLE İLGİLİ OLARAK YAPILAN KAÇAKÇILIK CEZALI GELİR VEYA KURUMLAR VER-
GİSİ TARHİYATININ KESİNLEŞME CEZALI DURUMUNUN ARAŞTIRILMASI GEREKTİĞİ
HK.

1988 Yılı Mart dönemi için yükümlüler adına salınan kaçakçılık cezalı
katma değer vergisinin; dava dosyasının incelenmesinden ödevliler adı-
na inceleme raporuna dayanılarak kaçakçılık cezalı katma değer vergisi
ile bunun % 50'si tutarında kaçakçılık cezalı dahili tevkifat tarhe-
dildiği anlaşıldığı, inceleme raporuyla 1988 Mart ayı içinde yeni ku-
rulan Buzcan İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine sermaye olarak
konulan 195.000.000 lira değerinde iş makinaları için fatura düzenlen-
mediği ve katma değer vergisinin beyan edilmediği belirtilerek aynı
miktarın dönem katma değer vergisi matrah olarak takdir edildiği, her
ne kadar katma değer vergisine ilişkin inceleme raporu ödevlilere teb-
liğ edilmemişse de, aynı olayda ilgili gelir vergisi raporları tebliğ
edilmiş ve inceleme raporu tebliğinden amaçlanan sonuç doğmuş ilgili-
lerce tarhiyatın dayanağı öğrenilerek gerekli savunma yapma imkanı or-
taya çıkmış bulunmakla, bu hususun tarhiyatın terkini nedeni olarak
görülmediği, adi ortaklığın 1/2 hisse ile ortağı olan ödevlilerin iş
makinalarına da aynı hisse oranları ile sahip olduklarına göre adi or-
taklığa da ayın sermaye olarak konulduğu, dolayısıyla adi ortaklığın
amortismana tabi iktisadi kıymeti olduğu, bu işmakinalarının adi or-
taklıkça amortismana tabi tutulmamış olmasının ticari işletmeye dahil
olmadığını göstermediği, zira bu makinelerin hafriyat faaliyeti için
alınıp, işletmede kullanıldığı, bu nedenle davacıların iş makinaları-
nın kendilerinin şahsi malı olup adi iortaklıkla bir ilgisi bulunma-
dığı, işletmeye dahil ticari varlık olmadığı yolundaki iddialarında
isabet görülmediği, iş makinalarının limited şirkete sermaya olarak
konuluş değerinin mahkeme kararıyla 195.000.000 lira olarak tesbit
edildiği, limited şirket davacıların kişiliklerinin dışında tüzel ki-
şiliğe sahip olduğundan, iş makinalarının limited şirkete sermaye ola-
rak konmasının Katma Değer Vergisi Kanununun 2.maddesine göre "teslim"
olduğu, kanunun 20.maddesine göre de matrah, teskim işleminin karşılı-
ğını teşkil eden bedel olduğundan, olayda verginin matrahının makine-
lerin limited şirkete sermaye olarak konuluş değeri olan 195.000.000
lira olduğu öte yandan makinaların alışı sırasında fatura alınmayıp,
kayıtlara intikal ettirilmediğinden kanunun 34.maddesi 1.fıkrası uya-
rınca, hesaplanacak katma değer vergisinden indirimde yapılamayacağı,
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/B maddesi uyarınca katma değer
vergisinin % 50'si oranında dahili tevkifat tarhedilmesi gerektiğinden
dahili tevkifat tarhiyatının ve bulunan matrah farkları 213 sayılı Ka-
nunun 344.maddesi 8.bendinde belirtilen haddin üzerinde olduğundan ke-
silen kaçakçılık cezasının da yerinde olduğu gerekçesiyle onanması yo-
lundaki Elazığ Vergi Mahkemesinin 25.7.1990 günlü 1990/281 sayılı ka-
rarının bozulması istenilmektedir.

Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan
mahkeme kararının katma değer vergisine yönelik bölümü aynı gerekçe ve
nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ile-
ri sürülen hususlar kararın bu bölümünün bozulmasını sağlayacak durum-
da bulunmamaktadır.

Ancak, inceleme lemanınca inceleme raporunda kesilecek cezaya esas ol-
mak üzere dahili tevkifat hesaplanmakla birlikte yükümlülerden dahili
tevkifat aranmayacağı belirtilmiştir. Nitekim dosyada mevcut ihbarname
fotokopisinde ve uzlaşma tutanağında dahili tevkifatın yer almadığı
görülmekte ise de; dava dilekçesinde yükümlü tarhiyat yapılmadığı hal-
de dahili tevkifatı da dava konusu etmiş, idare de savunma dilekçesin-
de dahili tevkifata yer vermiş olup, yapılmayan bir tarhiyata karşı
dava açılması ya da onun savunulmasının yanlışlık eseri olduğu sonucu-
na varılmakla birlikte, mahkemece dahili tevkifat da (tarh edilmişce-
sine) onandığından, hükmün bu kısmının bozulması gerekmektedir. Kesi-
len kaçakçılık cezalarına gelince; sonradan kurulan limited şirkete iş
makinalarının devrinin gerek şahsi hesapların, gerekse şirket kayıtla-
rının incleenmesinde açıkca görülmesi, matrahın bulunuş biçimi ve ola-
yın özelliği nedeniyle yükümlülere kasıt izafe edilemeyeceğinden tarh
edilen katma değer vergisine kaçakçılık cezası uygulanmasında isabet
görülmemiştir.

Diğer taraftan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesinin olay
tarihinde yürürlükte bulunan (B) fıkrasında; gerçek usulde gelir ver-
gisine tabi ticari, zirai ve mesleki kazanç sahipleri ile adi ortak-
lıklar, kollektif şirketler ve adi komandit şirketlerin aşağıda belir-
tilen esaslara göre dahili tevkifat yaparak vergi dairesine ödeyecek-
leri belirtilmiş ve dahili tevkifatın uygulanma esaslarına yer veril-
miştir.

94.maddenin sözü edilen (B) fıkrasının son bentlerinde cari vergilen-
dirme dönemi içinde elde edilen, ticari, zirai ve mesleki kazanç üze-
rinden bu maddenin (A) fıkrası uyarınca tevkif edilmiş bulunan gelir
vergisinin ödendiği belgelendirilmek kaydıyla ödenmesi gereken dahili
tevkifattan mahsup edileceği,mükelleflerin bu madde uyarınca dahili
tevkifata ait ödemelerinin toplamının cari takvim yılına ait yıllık
gelir vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan gelir vergisine mahsup
edileceği,mahsubu yapılan miktarın hesaplanan gelir vergisinden fazla
olması halinde de aradaki farkın müteakip dönemlere ilişkin olarak ya-
pılması gereken dahili tevkifata ait ödemeye mahsup edileceği üçüncü
bendinde de dahili tevkifatın katma değer vergisine tabi olanların ad-
larına tarh ve tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin % 50'si ora-
nında yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Şu hale göre peşin bir vergi niteliği taşıyan dahili tevkifatın sonuç-
ta yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan
gelir vergisinden mahsubu gerekli olup, mahsup edilemeyen bir dahili
tevkifatın vergi mükerrerliğine yol açacağı kuşkusuzdur.

Öte yandan yıllık kurumlar ve gelir vergisi yönünden ikmalen veya re-
sen tarhiyat yapılması hallerinde dönem matrahı yeniden oluşacağı ci-
hetle, sonradan dahili tevkifat adı altında ek vergi salınmasının aynı
şekilde vergi mükerrerliği doğuracağı açıktır.

Bu sonuçlar yukarda sözü geçen vergi asıllarına bağlı kaçakçılık ceza-
ları yönünden de geçerlidir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 341.maddesinde, mükellefin veya sorum-
lunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi
veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk etti-
rilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi vergi ziyaı olarak tanımlan-
mıştır.

Olayda, inceleme raporuna dayalı olarak 1988 Mart dönemi için salınan
katma değer vergisi matrahı üzerinden hesaplanan, ancak adı geçenler
hakkında anılan dönem için kaçakçılık cezalı gelir vergisi tarhiyatı
da yapılması nedeniyle aslı tarhedilmeyen dahili tevkifat üzerinden,
vergi ziyaı nedeniyle kaçakçılık cezası kesilmişse de, bilahare idare-
ce 1988 vergilendirme dönemi için kaçakçılık cezalı gelir vergisi tar-
hiyatı yapılması ve bu tarhiyatın kesinleşmesi, diğer taraftan dosya-
daki uyuşmazlık konusu kaçakçılık cezasının da onanması halinde bu du-
rum bir mükerrerliğe yol açacağından, yükümlü adına anılan yılda ceza-
lı vergi salınıp salınmadığının bilinmesi gerekmektedir.

Danıştay Üçüncü Dairesinin aynı yükümlüler hakkında gelir vergisine
ilişkin 1990/2806 ve 1990/2816 esas sayılı dosyaları incelendiğinde,
1988 yılı için yükümlüler adına kaçakçılık cezalı gelir vergisi salın-
dığı, Vergi Mahkemesince cezalı vergilerin onandığı, Danıştay Üçüncü
Dairesince, vergi aslı onanarak davacıların vergi kaçırma kastıyla ha-
reket ettiğinden söz edilemeyeceğinden olaya kaçakçılık değil kusur
cezası uygulanması gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararlarının
1991/359 ve 360 sayılı kararlarla bozulduğu dosyanın inclenmesinden
anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının katma değer vergisi aslına yö-
nelik bölümünün bozulması isteminin reddine; temyiz isteminin kısmen
kabulüyle dahili tevkifat aslı yönünden tarhiyat yapılmadığı için;

katma değer vergisine uygulanan kaçakçılık cezasının kusura çevrilmek
üzere, dahili tevkifata uygulanan kaçakçılık cezasının ise Danıştay
Üçüncü Dairesinin bozma kararından sonraki safhaları araştırılarak so-
nucuna göre bir karar verilmek üzere bozulmasına karar verildi.




(MT/EÇ)

 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı