Dairesi
DEFTER VE BELGELERİN İBRAZ EDİLMEMESİ NEDENİYLE SOMUT BİR TESPİT BULUNMADAN % 20 KAR ELDE EDİLDİĞİ VARSAYIMIYLA YAPILAN TARHİYATIN YERİNDE OLMADIĞI HK.
Karar No
248
Esas No
1389
Karar Tarihi
22-02-2005
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
DÖRDÜNCÜ DAİRE
2005
248
2004
1389
22/02/2005
 
KARAR METNİ


DEFTER VE BELGELERİN İBRAZ EDİLMEMESİ NEDENİYLE SOMUT BİR TESPİT BULUNMADAN % 20 KAR ELDE EDİLDİĞİ VARSAYIMIYLA YAPILAN TARHİYATIN YERİNDE OLMADIĞI HK.

Temyiz Eden Taraflar : 1-... Mimarlık Mühendislik Müşavirlik Taahhüt Ticaret Limited Şirketi

Vekili : Av. ...

2-Çankaya Vergi Dairesi Müdürlüğü ANKARA

İstemin Özeti : Davacının 1997 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu re'sen kurumlar vergisi ve gelir (stopaj) vergisi salınıp, fon payı hesaplanmış, fazla iade edildiği ileri sürülen gelir vergisi ve fon payı istenmiştir. Ankara 5. Vergi Mahkemesi 22.4.2004 günlü ve E:2003/259, K:2004/501 sayılı kararıyla; davacının ilgili yıl defter ve belgelerinin 27.9.2000 günü işyerinde meydana gelen su baskını sonucu zarar gördüğü ve zayi belgesi alındığı, defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle olayda re'sen takdir nedeninin mevcut olduğu, Ankara Ticaret Odası ve Ankara İnşaat Sanatkarları Odasından mahkemelerine sektördeki karlılık oranı hakkında bir bilgi verilmediği, bilirkişi incelemesi yaptırma olanağı da mevcut olmadığından, inceleme elemanınca % 20 karlılık oranı uygulanarak salınan kurumlar vergisinin yerinde olduğu, iade edilen vergi ve fon payının da istenilmesinde kanuna aykırılık görülmediği, ancak inceleme raporunda gelir (stopaj) vergisi ile ilgili bir tespit ve öneri bulunmadığı gerekçesiyle kurumlar vergisi, fon payı ve haksız iadeye yönelik davanın reddine, gelir (stopaj) vergisi ve fon payının kaldırılmasına karar vermiştir. Davacı beyan ettikleri % 17 kar oranının doğru olduğunu ve KDV tarhiyatına ilişkin davada ibraz ettikleri belgeler sonucu tarhiyatın % 90 ının kaldırıldığını, davalı idare, inceleme raporunda önerilmese de gelir (stopaj) vergisi salınabileceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler.

Savunmanın Özeti : Davalı idare tarafından davacı temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi Mustafa Bahtiyar'ın Düşüncesi : Davacının defter ve belgelerinin incelemeye ibraz edilmemesi sebebiyle re'sen takdir nedeni mevcuttur. Ancak, vergi incelemesinden maksat ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak ve tesbit etmek ve sağlamak olduğundan, başkaca somut ve geçerli saptama ve belgeler bulunmadan salt re'sen takdir nedeninin olması nedeniyle beyan edilen matrahın gerçeği yansıtmadığından söz edilemez. Davacı kurum hakkında, beyan ettiği kazancın gerçeği yansıtmadığını konusunda yapılmış bir tespit yoktur. Bu nedenle, tarhiyatın tamamının kaldırılması gerektiğinden davacı temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması, davalı İdare temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı İbrahim Erdoğdu'nun Düşüncesi: Uyuşmazlık, davacı kurumun 1997 yılına ilişkin işlemlerinin incelenmek için ibrazı istenen defter ve belgelerin yangın nedeniyle zayi olduğu ve ibraz edilemiyeceğinin bildirilmesi üzerine tarh dosyası üzerinden yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora dayalı olarak re'sen takdir edilen matrah farkı üzerinden salınan kurumlar vergisi, gelir (stopaj) vergisi ve fon payı ile fazladan yapılan iadelere karşı açılan davanın kısmen reddine dair vergi mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiştir.

Vergi dairesi müdürlüğünce temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Yükümlü kurum temyizine gelince;

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3 üncü maddesinin (B) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiş olup, 134 üncü maddesinde ise, vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak tespit etmek ve sağlamak olarak açıklanmıştır. Aynı Kanunun 30 uncu maddesinde "re'sen vergi tarhı" vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere, kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonlarınca takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden verginin tarh olunması şeklinde tanımlanmıştır.

Dosyada yer alan inceleme raporu ve eki tutanaktan davacı kurumun 1997 yılı defter ve belgelerinin saklandığı arşivi su basması sonucu zayı olduğu ve bu nedenle defter ve belgelerin ibraz edilemediği ve mükellef kurumun inşaat işlerinden elde ettiği (yıllara sari inşaat işi ve özel inşaat işi) gerçek safi karını tespit etmek mümkün olmadığı gerekçesiyle inşaat maliyetinin tespit edilememesi durumunda alınan hakedişlerin % 20 si safi kar olarak kabul edilmek suretiyle re'sen takdir edilen matrah farkı üzerinden cezasız tarhiyat yapılarak haksız yere vergi iadesi alındığından bahisle iade konusu tutarında tarh edildiği anlaşılmıştır.

Türk vergi hukuku maddi ve somut delillere dayalı vergi adaletini sağlamayı amaçlayan kuralları içermektedir. Bu nedenle vergilemeye ilişkin kurallar varsayım ve kanaata dayalı vergi adaletini tesis yönünden gerçeğe aykırı tespitlere dayanan vergileme yapısını önlemeye yönelik düzenlenmiştir. Dolayısıyla vergi hukukunda maddi olayların fiili tespitlere dayandırılması, tespitlerde kanunen geçerli belge aranılması şarttır.

Davacı kurum yıllara yaygın inşaat ve taahhüt işi ile uğraşmakta olup, uyuşmazlık yılında da taahhüt işi yaptığı ve bu işlemlere ilişkin defter ve belgelerinin su baskını sonucu zayi olduğu dosayda mevcut mahkeme kararıyla sabit olup, igili yıl işlemlerine ilişkin mevcut belgeler zayi oluduğuna göre taahhüt işinden dolayı düzenlenen hakediş raporlarındaki (kullanılan malzeme ve işçilik) imalat maliyetleri ile tahsil edilen hakediş tutarlarının araştırılıp incelenmek suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken inşaat maliyetinin saptanamadığından bahisle sadece hakediş (hasılatları) tutarları esas alınarak % 20sinin safi kar olarak kabul edilmesinde yasal isabet yoktur. Davacı kurum defter ve belge tasdik ettirdiği ve kullandığı ihtilafsız olup mücbir sebep nedeniyle defter ve belge elinden çıkmıştır.

Mükelleflerin defter ve belge tasdik ettirmemiş olmaları ve hiçbir yasal kaydı bulunmamaları halinde hakedişlerin % 20 sinin saif kar olarak esas alınması gerekir.

Bu durumda davacı kurumun kanuni süresinde defter ve belgelerinin tasdikli olduğu ihtilafsız olup, zayi nedeniyle ibraz edilememiş olması hakedişlerden % 20 safi kar hesaplanmasını gerektirmediği, taahhüt işinden dolayı hakedişlerdeki (kullanılan malzemeler ve işçilik) imalat maliyetleri ile tahsil edilen hakediş tutarlarının araştırılarak incelenip dönem karının saptanması gerekirken sadece hakedişlerin toplamı üzerinden, eksik incelemeye dayalı tespit edilen matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatla, vergi iadesine ilişkin tarhiyatta yasal isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyize konu uyuşmazlıkta yükümlü kurum temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına, vergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin ise, reddine karar verilmesi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

Defter ve belgeleri su baskını nedeniyle zayi olduğu için incelemeye ibraz edemeyen davacı adına inşaat ve taahhüt işlerinde ortalama karlılık oranının % 20 olduğu iddiasıyla re'sen kurumlar vergisi salınıp, vergi ziyaı cezası kesilmiş, ayrıca istihkaklardan yapılan kesintinin, kurumlar vergisinin az beyan edilmesi nedeniyle haksız yere iade
iade edildiği ileri sürülerek ihbarname ile geri istenmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında " Re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır." şeklinde tanımlanmıştır. Maddenin ikinci fıkrasının 3 numaralı bendinde ise, " Bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmezse" vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığının kabul edileceği belirtilmiştir.

Re'sen vergi tarhının amacı yükümlülerin varsa beyan dışı bıraktıkları gelirlerini, gerçeğe en yakın biçimde saptayabilmektedir. Bu nedenle, re'sen vergi tarh edilirken, beyan dışı bırakıldığı ileri sürülen kazanca ilişkin gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması ve matraha ilişkin verilerin varsayım ya da kanaat yoluyla değil, somut bilgi ve belgelerle ortaya konulması gerekmektedir. Türk vergi sisteminde gerçek gelirin vergilendirilmesi esas olup, varsayım ya da kanaate dayalı olarak vergilendirmeye izin verilmemektedir.

Olayda, mücbir sebep nedeni ile olsa da defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle re'sen takdir nedeninin mevcut olduğu açıktır. Ancak, salt re'sen takdir nedeninin mevcut olması, ortada somut bilgi ve belgeler bulunmadan, varsayım ya da kanaate dayalı olarak vergileme yapılmasını gerektirmez. Vergi Usul Kanununun 134 üncü maddesinde vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olarak belirlenmiştir. Davacının ilgili dönemde yaptığı işlerle ilgili olarak beyan ettiğinden daha fazla bir kazanç elde ettiği ya da gerçek dışı belgelerle kazancını noksan beyan ettiği hususunda hiç bir somut bilgi veya saptama mevcut değildir. Aksine, KDV indirimlerinin kabul edilmemesi suretiyle yapılan tarhiyata ilişkin davada, mahkemeye ibraz edilen faturalar incelenerek tarhiyatın tamamına yakını kaldırılmıştır.

Bu durumda, inşaat ve taahhüt işiyle uğraşan davacının başkaca bir tespit olmaksızın sadece defter ve belgelerini incelemeye ibraz edememesi nedeniyle sektördeki kar oranının % 20 olduğu iddiasıyla yapılan tarhiyatta ve sektördeki karlılık oranının ilgili kuruluşlardan tespit edilemediği ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına da olanak bulunmadığı için % 20 karlılık oranını yerinde görerek davanın cezalı kurumlar vergisine ilişkin kısmının reddine dair mahkeme kararında isabet görülmediği gibi, salınan kurumlar vergisini onayan vergi mahkemesi kararı bozulduğundan, istihkaklardan kesilen vergi ve fon payının geri istenilmesine ilişkin hüküm fıkrasında da aynı nedenle yasaya uyarlık bulunmamaktadır.

Öte yandan, vergi mahkemesince gelir (stopaj) vergisi, inceleme raporunda böyle bir tarhiyatın önerilmediği gerekçesiyle kaldırılmış olup, vergi dairesince kararın bu kısmı temyiz edilmekte ise de, kurumlar vergisinin onanmasına ilişkin hüküm kısmı yönünden mahkeme kararı bozulduğundan, kurumlar vergisine bağlılığı nedeniyle gelir (stopaj) vergisi hakkında da bozma esasları çerçevesinde yeniden bir karar verileceği tabiidir.

Açıklanan nedenlerle, davacı temyiz isteminin kabulüyle Ankara 5. Vergi Mahkemesinin 22.4.2004 günlü ve E:2003/259, K:2004/501 sayılı kararının bozulmasına, davalı idare temyiz isteminin ise reddine 22.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YÖ/ÖEK


 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı