Dairesi
Yurt dışındaki bir firmaya iştirak için gönderilen paraların, bu şirketçe zamanında sermaye artırımı yapılmaması nedeniyle alacak olarak kabul edilemeyeceği.
Karar No
2000/1912
Esas No
2000/768
Karar Tarihi
03-05-2000
Danıştay Dördüncü Daire

Yurt dışındaki bir firmaya iştirak için gönderilen paraların, bu şirketçe zamanında sermaye artırımı yapılmaması nedeniyle alacak olarak kabul edilemeyeceği. İstemin Özeti: Davacı kurum tarafından 1992 1993 yıllarında yurtdışında yerleşik bir firmaya gönderilen paraların sermayeye iştirak değil, alacak olduğu iddiasıyla yapılan değerleme sonucu bulunan matrah farkı üzerinden 1997 yılı için re’sen kurumlar vergisi, gelir (stopaj) vergisi ve geçici vergi salınıp, fon payı hesaplanmış, ağır kusur cezası kesilmiştir. (…) Vergi Mahkemesi; davacı şirketin 1992 1993 yıllarında ABD’de yerleşik olan (…) adlı firmaya toplam 925.000 $ para gönderdiği, bu paranın ilgili firmanın defterlerinde ’ortaklara borçlar’ hesabında izlendiği, davacı kurum tarafından ’yabancı iştirakler’ hesabında izlenmiş ise de, sermaye artırımı yapılmadan sermayeye iştirakin mümkün olmadığı, sermaye artırımının ancak 1 Ağustos 1997’de yapıldığı, dolayısıyla bu tarihe kadar ilgili firmada alacak olarak duran yabancı paranın yıl sonunda değerlemesi ile bulunan matrah farkının yerinde olduğu, olayın niteliği gereği ağır kusur cezası kesilemeyeceği, ikmalen ve re’sen tarhiyatlarda geçici vergi salınamayacağı ve fon payı hesaplanamayacağı gerekçesiyle vergi aslına yönelik davanın reddine, ağır kusur cezasının kusur cezasına çevrilmesine, cezalı geçici vergi ve fon payının kaldırılmasına karar vermiştir. Davacı kurum, gönderilen paranın borç olarak değil, sermayeye iştirak olarak gönderildiğini, vergi dairesi müdürlüğü, tarhiyatın aynen onanması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedirler. Karar: Davacı kurumun 1992 ve 1993 yıllarında ABD’de mukim (…) adlı firmaya gönderdiği paraların sermayeye iştirak için değil, borç olarak gönderildiği ve yıllar itibarıyla Vergi Usul Kanunu’nun 280. maddesi gereği değerlemeye tabi tutulması gerektiği iddiasıyla dava konusu tarhiyat yapılmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiştir. 280. maddesinde ise yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacak ve borçların borsa rayici ile değerleneceği öngörülmüştür. Olayda, davacı kurum tarafından ABD’de mukim (…) adlı firmaya 29.07.1992 tarihinde havale ile 100.000 $ gönderilmiştir. Bilahare 06.08.1992 tarihinde bu firmanın hissedarı (…) firması ile davacı kurum arasında bir anlaşma imzalanmış ve davacı kurum (…) firmasına % 50 oranında ortak olması kararlaştırılmıştır. 10.09.1992 tarihinde ise yine bu anlaşmaya göre yurtdışına 400.000 $ daha gönderilmiştir 20.08.1993 tarihli yeni bir sözleşme ile anılan firmaya ait hisselerin % 100’ünün davacı kuruma geçmesi kararlaştırılmış ve aynı gün (…) firmasının yönetimi çekilme kararı alarak, yönetimi davacı kurum temsilcisine bırakmıştır. Bu anlaşmaya dayalı olarak da 13.09.1993 tarihinde 425.000 $ daha gönderilmiştir. Tüm bu havalelere ilişkin talimatlarda, davacı kurum tarafından yazılan ’(…) şirketine sermaye payı olarak’ ibaresi bulunmaktadır. Gönderilen havale miktarının 1997 yılı Ağustos ayına kadar anılan firmada ortaklara borçlar hesabında izlenmesi nedeniyle, söz konusu borcun davacı kurumun alacağı olduğu ve değerlemeye tabi tutulması gerektiği ileri sürülerek tarhiyat yapılmıştır. Ancak bu paranın alacak olduğu ileri sürülerek tarhiyat yapılırken, yurt dışına aktarılan sermaye iştirakinin Hazine Müsteşarlığı’na bildirilmemesi nedeniyle suç duyurusunda bulunulması olayın niteliği hakkında inceleme elemanlarınca çelişkide kalındığını göstermektedir. Nitekim, bu konuda açılan dava (…) Asliye Ceza Mahkemesince ön ödeme üzerine ortadan kaldırılmıştır. Bu saptamalar göz önüne alındığında yurt dışına gönderilen paranın borç olarak değil, (…) adlı firmanın sermayesine iştirak olarak gönderildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Dosyada mevcut anlaşma örnekleri ve gönderilen paraların sermayeye iştirak olduğunu belirleyen havalelere ilişkin belgeler mevcut iken olayın gerçek mahiyeti dikkate alınmadan, sadece diğer firmanın bilanço kayıtları esas alınarak bu paraların borç olarak gönderildiğinin kabulü mümkün değildir. Kaldı ki, ilgili firma bu paraları borç olarak almadığını, hiçbir faiz ödemediğini ve sermaye için aldığını kabul etmekte ve sermaye artırım prosedürü tamamlanmadığı için ortaklara borçlar hesabında izlediğini bildirmektedir. Öte yandan borç olmadığı için bu paralar hiçbir zaman geri de dönmemiştir. Bu durumda, sermayeye iştirak için gönderildiği açık olan, bu paraların alacak olduğu iddiasıyla yapılan tarhiyatta ve bu tarhiyata karşı açılan davanın kısmen reddine dair mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Vergi dairesi müdürlüğü temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararını kusurlandıracak nitelikte görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı kurum temyiz isteminin kabulüyle (…) Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına, vergi dairesi müdürlüğü temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı