Dairesi
Biçimsel kurallara uygun olması, sevk irsaliyesi ve çek düzenlenmesi, borsada tescil yapılması gibi işlemler, faturalarda gösterilen emtianın gerçekten faturaların düzenleyicisi görünen kimselerden satın alındığım kanıtlamaya yeterli değildir. Esasen, gerçeğe aykırı fatura gibi sevk irsaliyesi düzen
Karar No
1997/208
Esas No
1996/138
Karar Tarihi
02-05-1997

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu

Biçimsel kurallara uygun olması, sevk irsaliyesi ve çek düzenlenmesi, borsada tescil yapılması gibi işlemler, faturalarda gösterilen emtianın gerçekten faturaların düzenleyicisi görünen kimselerden satın alındığım kanıtlamaya yeterli değildir. Esasen, gerçeğe aykırı fatura gibi sevk irsaliyesi düzenlenerek de işlemlere gerçek görüntüsü verilebileceği için kimi kişilere çekle ödeme yapılı?, tahsil edilen paranın geri alınması da mümkün olmaktadır. 5590 sayılı Yasanın 52. maddesine göre borsada tescil, kural olarak üzerine tescil yükümlülüğü düşen tarafın başvurusu üzerine gerçekleştirilen beyana dayalı bir işlem olduğundan, tescil konusu emtianın gerçekten satın alındığına kesin bir kanıt sayılamaz. İstemin Özeti: Tarımsal ürün ve canlı hayvan ticareti ile uğraşan yükümlü şirketin 1993 yılında üreticiden yaptığı alımları, gerçeği yansıtmayan fatura kullanmak suretiyle tüccardan alınmış gibi göstererek haksız katma değer vergisi indirimi uyguladığının inceleme ile anlaşılması sonucunda adına Mart 1993 dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen Vergi Mahkemesi kararıyla; uyuşmazlığa konu tarımsal ürün alışlarının üreticiden yapıldığına ilişkin kesin ve hukuken geçerli bir tespit bulunmadığı, yükümlü şirket adına fatura düzenleyen kişilerin gerçek usulde mükellef oldukları, defter tutup, beyanname verdikleri, düzenledikleri faturaların Vergi Usul Kanununda belirtilen usule uygun olduğu, sevk irsaliyelerinin düzenlendiği, yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişilerle davacı şirket arasında irtibat bulunduğu yolunda herhangi bir tespit yapılmadığı, bu durumda faturaların gerçeği yansıttığının kabulü gerektiğinden bahisle varsayıma dayalı tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle davayı kabul etmiş ve tarhiyatı kaldırmıştır. Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3. maddesinin (B) bendinde yer alan, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyetinin esas olduğuna ilişkin kuralın bir gereği olarak yükümlü şirketin, 3065 sayılı Kanunun indirimle ilgili esaslara yer veren 29. maddesinde belirtilen overgi indiriminden yararlanabilmesinin ön şartının, kendilerine yapılan teslim ve hizmetlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması, bir başka anlatımla gerçekten katma değer vergisi ödenmiş olması gerektiği, gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla bir vergi ödemesi ve bunun sonucu olarak da bir vergi indirimi sözkonusu edilemeyeceğinden, indirime dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının saptanmasının uyuşmazlığın çözümü bakımından önem taşıdığı, bu esaslar doğrultusunda dosyada bulunan belgeler ile bilgilerin değerlendirilmesinden' 1993 yılma ait alış, belgelerinden, (K) Ltd. Şti., (S) Ticaret Tarım Ürünleri Pazarlama (D.P.), (D) Gıda Ürünleri Ticaret Ltd. Şti., (D) Zirai Ürünler Ltd. Şti., (B) Ltd. Şti., (S) Ticaret Ltd. Şti., (S) Gıda Ticaret (K.S.), (T) Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., (A.A.), (S) Tarım Ürünleri Ticaret Ltd. Şti., (R.A.), (M.D.), (M.S.), (G.Y.), tarafından düzenlenen faturalarla ilgili olarak, bu kişiler ve şirketler hakkında yapılan karşıt incelemelerde, bir kısminin hiç beyanname vermediği, iş yeri ve ikamet adreslerinde bulunamadıkları, yasal yükümlülüklerini yerine getirmedikleri, bir kısmı hakkında sahte ve yanıltıcı belge düzenledikleri için inceleme raporu düzenlendiği, kaçakçılık suçu raporu bulunduğu, gösterilen adreslerde başka şahısların ikamet ettiği, bazılarının mükellefiyet kayıtlarının dahi bulunmadığı, adreslerin hayali olduğu, faturalarda belirtilen sicil numaralarında başka mükelleflerin kayıtlı bulunduğu, mali olanaklarının sözkonusu ticari faaliyeti yürütecek boyutta olmadığı saptandığından, sonuç olarak adı geçen kişi ve şirketlerin uyuşmazlık döneminde içeriği itibarıyla yanıltıcı fatura düzenledikleri kanaatine ulaşıldığı, bu durumda, sözkonusu kişi ve şirketlerden alınmış gösterilen tarımsal ürünün ve canlı hayvanların gerçekte üreticiden alındığı sonucuna varıldığından mahkemece kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin kaldırılmasında isabet görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararım bozmuştur. Bozma kararma uymayan Vergi Mahkemesi kararıyla, ilk kararındaki gerekçeye ek olarak; tarhiyatın dayanağım oluşturan inceleme raporu ve eklerinde yeralan tespitlerin, 213 sayılı Kanunun 3. maddesinde öngörülen ispatlama aracı olarak kullanılabilecek delil niteliğinde bulunmadığı, delil olarak kabul edilebilecek verilerle beyan ve belgelerin, inandırıcı, güvenilir, kesin ve yasal dayanağa sahip olması gerektiği, bir faturanın sahte olduğu sonucuna ulaşılabilmesi için tek yanlı beyan ve tespitlerin yeterli olmadığı, emtia alımının ne şekilde gerçekleştiğinin ve alımsatıma ait belgelerin objektif olarak değerlendirilmesinin zorunlu olduğu, olayda ise, uyuşmazlığa konu tarımsal ürün alışlarının üreticilerden yapıldığına dair kesin ve hukuken geçerli bir tespit mevcut olmadığı gibi olayın gelişimine göre zincirleme sorumluluk için öngörülen koşulların yükümlü şirket yönünden gerçekleştiği hususurida da yeterli bir tespit bulunmadığı, kaldı ki, alım satımın son aşamasında taraf olanların vergi yükümlülüklerini yerine getirdikleri sabit bulunduğu gibi yükümlülüğünü yerine getirmeyen, gelir (stopaj) vergisi île katma değer vergisini ödemeyen kişilerin bu fiillerine yükümlü şirketin katıldığı ya da onlarla irtibatlı olduğu yolunda herhangi bir iddia ve tespitin de mevcut olmadığı, yükümlü şirkete mal satan gerçek kişi ve şirketler nezdinde karşıt inceleme yapılmadığı, bunların yükümlü şirkete mal satmadıkları ve düzenledikleri faturaların gerçeği yansıtmadığı yolunda kesin, açık ve inandırıcı bir tespit yapılmadığı, sözkonusu şirketlerin bilinen adreslerinde bulunamamalarının düzenledikleri faturaların sahte olduğuna karine sayılamayacağı, uyuşmazlık döneminde yükümlü şirkete tarımsal ürün satanların, gerçek usulde vergi yükümlüsü oldukları, defter tutup beyanname verdikleri, düzenledikleri faturaların 213 sayılı Kanunun fatura düzenine ilişkin hükümlerine uygun olmadığı konusunda eleştiri bulunmadığı gibi ürünlerin çeşitli yerlerdeki ticaret borsalarına tescil ettirildiği, sevk irsaliyelerinin düzenlendiğinin bu konudaki belgelerin incelenmesinden anlaşıldığı, bu verilerin yükümlü şirkete düzenlenen faturaların gerçeği yansıttığına delil teşkil ettiği, idarece, yeterli ve hukuken geçerli bir tespite değil tarımsal ürünlerin üreticiden alınmış olabileceği varsayımına dayanılarak yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü yolundaki ilk kararında direnmiştir. Karar, Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş ve inceleme elemanının yaptığı tespitler yinelendikten sonra, bu tespitler karşısında tarhiyatın onanması gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir. Karar: 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek niteliğinin esas olduğu kurala bağlandığından, vergilendirme ile ilgili belgelerin biçimsel kurallara uygun düzenlenmiş olması, olayın gerçek niteliğinin araştırılmasına ve sonucuna göre işlem yapılmasına engel değildir. Bu tür belgelerin gerçeğe aykırı veya içeriği yönünden yanıltıcı olduğu usulen geçerli başka kanıtlarla ispatlanabilir. Yükümlünün uyuşmazlık konusu dönemde fatura aldığı kişilerle ilgili olarak yapılan tespitler, bu kişilerin gerçekte tacir olmadıklarım ve şeklen vergi yüküm lülüklerini tesis ettirip ihtiyaç duyanlara belli bir bedel karşılığında fatura sağladıklarım ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, faturaların biçimsel kurallara uygun olması, şevk irsaliyesi ve çek düzenlenmesi, borsada tescil yapılması gibi işlemler, faturalarda gösterilen emtianın gerçekten faturaların düzenleyicisi görünen kimselerden satın alındığım kanıtlamaya yeterli değildir. Esasen, gerçeğe aykırı fatura gibi sevk irsaliyesi düzenlenerek de işlemlere gerçek görüntüsü verilebileceği için kimi kişilere çekle ödeme yapılıp, tahsil edilen paranın geri alınması da mümkün olmaktadır. 5590 sayılı Yasanın 52. maddesine göre borsada tescil, kural olarak üzerine tescil yükümlülüğü düşen tarafın başvurusu üzerine gerçekleştirilen beyana dayalı bir işlem olduğundan, tescil konusu emtianın gerçekten satın alındığına kesin bir kanıt sayılamaz. Uyuşmazlık konusu dönemde yükümlü şirketin gerçeğe aykırı fatura aldığı ileri sürülen kişilerle ilgili tespitlerin değerlendirilmesinden, müstahsilden satın alınan canlı hayvan ve tarımsal ürünlerin bu kişilerden sağlanan faturalarla belgelendirildiği ve bu faturalarda yeralan ancak, gerçekte ödenmeyen katma değer vergisinin indirim konusu yapılmasıyla vergi kaybına yol açıldığı sonucuna varıldığından, tarhiyatın kaldırılması yolundaki direnme kararında yasaya uygunluk görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesi direrime kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, oyçokluğu ile karar verildi (*). (*) KARŞI OY: Temyiz istemine konu yapılan Vergi Mahkemesi direnme kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi karşısında ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda bulunmadığından temyiz başvurusunun reddi gerektiği görüşüyle, karara katılmıyoruz.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı