Dairesi
Zirai ürün satışında yaygın olan ’emanet usulü ile satışta’ müstahsil makbuzunun fabrikaya tesliminde değil, bedelin ödenmesi sırasında düzenlenmesi gerekir.
Karar No
1991/3190
Esas No
1990/1835
Karar Tarihi
17-10-1991
Danıştay Dördüncü Daire

Zirai ürün satışında yaygın olan ’emanet usulü ile satışta’ müstahsil makbuzunun fabrikaya tesliminde değil, bedelin ödenmesi sırasında düzenlenmesi gerekir. Uyuşmazlık, 1983 yılında üreticileri tarafından davacıya emanet usulüyle bırakılan ve bedelleri 1984 yılında ödenen kutlu pamukların işlenip satılmasından sağlanan bir kısım hasılatın kayıtlara intikal ettirilmediği gerekçesiyle re’sen tarh olunan cezalı vergiye ilişkindir. Davacının ticarî faaliyette bulunduğu Çukurova yöresinde zirai ürünlerin satışında yaygın olarak uygulanan ’Emanet Usulüyle Satış’ usulünde üretici, öncelikle ürününü hiçbir bedel almadan ve alıcıyla aralarında bir fiyat tesbit edilmeden fabrikaya dökmekte, ancak bu teslimden uzunca bir süre sonra kendisince fiyatın en uygun olduğunu düşündüğü bir tarihte fabrikaya (tüccara) müracaat ederek, çok önceden fabrikaya teslim edilen ve bu arada önemli bir kısmı işlenerek tüccar tarafından satılan ürünün bedelini talep etmekte ve bedelin ödenmesi esnasında da müstahsil makbuzu düzenlenerek işletmenin yasal kayıtlarına giriş yapılmaktadır. Bu satış şeklinin, örf ve adette önemli bir yerinin olması ve akit serbestisi ilkesi karşısında, ticarî ilişkilerde uygulanmasına yasal bir engel yoktur. Aksine yasalarda bu yönden kısıtlayıcı bir hükmün bulunmaması nedeniyle, tamamen özel hukuk çerçevesinde gerçekleştirilen bu satış şekline dayalı işlemlerin geçerli kabul edilmesi gerekir. Pamuk üretiminde ilk hasadın Ağustos Eylül, ikinci hasadın Ekim Kasım aylarında yapılmasını takiben, mahsul çırçır fabrikalarına getirilmekte, fabrikalar da bu ürünleri teslimden itibaren işlemeye başlamaktadırlar. Oysa bu dönemde henüz fabrika işletmecileri tarafından teslim edilen ürünün bedeli ödenmemekte, ancak üretici için en uygun fiyatın teşekkül ettiği dönem olan ertesi yılın Mart Nisan aylarında, fabrikaya bir önceki yılda teslim edilen ve işlenen, belki de bu arada önemli bir kısmı satılan kutlu pamuğun bedeli üreticiye ödenerek müstahsil makbuzu düzenlenerek, bir önceki yılın Ağustos ile Kasım ayları arasında fabrikaya teslim edilen, işlenen ve satılan pamuk, ancak bir sonraki yılın Mart Nisan aylarında işletmenin kayıtlarına intikal ettirilebilmektedir. Bu durumda çırçır fabrikalarında doğrudan müstahsil makbuzu ile veya faturayla alınan küllüler, bir önceki takvim yılında emanet usulüyle alınıp, müstahsil makbuzu ödemenin yapıldığı cari yıl içinde kesilen küllüler, yıl içinde değerleme gününe kadar emanet olarak alınıp büyük kısmı işlenerek satılan, ancak henüz büyük bir bölümünün müstahsil makbuzu düzenlenmemiş bulunan küflüler olmalı üzere üç türlü emtia girişi söz konusu olmaktadır. Kayıtlarım takvim yılı esasına göre tutan bir işletmede, emanet usulüne göre alınan kutlu pamukların, iki takvim yılı sonundaki, ortalama borsa fiyatlarıyla bulunmuş tutarlarından ve miktarlarından hareketle kayıt dışı kazanç tesbiti yoluna gidilmesi, vergi kanunlarının temel ilkesi olan gerçek kazancın vergilendirilmesi prensibim sağlamaktan uzak kalmaktadır. Davacı hakkındaki tamiyatın dayanağı olan incelemede 1983 yıl sonu mevcudu, bir önceki yıldan gelen emanet usulüne göre alınmış küllüler bu yılda aynı usulle mubayaa edilmiş olanla birlikte değerlendirilerek hesaplanmış olup, aynı durum 1984 yıl sonu için de geçerlidir. Dolayısıyla hangi miktar kutlunun dönem kazancının tesbitinde değerlendirmeye alınacağım saptamak mümkün değildir. Bu durumda ise kayıt dışı kutlu alınıp satıldığının miktar ve tutar olarak tesbitinde, hiç bir zaman gerçek duruma ulaşılamayacağından, gerçek kazancın vergilendirilmesi ilkesi de ihlal edilmiş olmaktadır. Davacının, emanet usulüyle fabrikaya teslim edilen kütlüleri değerleme günü itibariyle henüz bedelleri ödenmemiş ve müstahsil makbuzları düzenlenmemiş olduğundan, bu tarihteki piyasa kutlu fiyatlarıyla değerlendirilerek kutlu hesabına maliyet kaydedilmek suretiyle bir muvakkat işlem yapmasında, bilahare ertesi yılda yukarıda açıklanan şekilde kayıtlara intikal ettirilen kütlülerin bedellerinin ödenmesi ve müstahsil makbuzlarının düzenlenmesiyle, muvakkat kayıt işleminin bu kez tersinin yapılarak gerçek değerleriyle muhasebeleştirilmesi yöntemiyle tesis ettiği işlemlerde, vergilendirme yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, re’sen salınan cezalı tarhiyatın kararda yazılı gerekçeyle tasdikinde isabet görülmemiştir. Bu nedenlerle, vergi dairesi temyiz isteminin reddine, davacının temyiz isteminin kabulü ile, Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı