Dairesi
SATILAN TAŞITIN SATIŞ BEDELİNİN DÜŞÜK BEYAN EDİLDİĞİ GÖRÜŞÜYLE TAKDİR
Karar No
120
Esas No
324
Karar Tarihi
22-03-1996
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
VERGİ DAVA DAİRELERİ
1996
120
1995
324
22/03/1996
 
KARAR METNİ

SATILAN TAŞITIN SATIŞ BEDELİNİN DÜŞÜK BEYAN EDİLDİĞİ GÖRÜŞÜYLE TAKDİR
KOMİSYONUNCA BELİRLENEN MATRAH ÜZERİNDEN YAPILAN CEZALI TARHİYATIN İL-
GİLİ MESLEK KURULUŞLARINDAN EMSAL BEDELİ ARAŞTIRMASI YAPILMADAN KALDI-
RILMASINDA İSABET BULUNMADIĞI HK.

Nakliyecilik faaliyetinde kullanılan taşıtın beyan edilen satış bede-
linin düşük bulunması üzerine takdir komisyonunca kasko değeri esas a-
lınarak saptanan matrah ile beyan edilen satış bedeli arasındaki fark
üzerinden resen katma değer vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesil-
miştir.

Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen Adana 1.Vergi Mahkemesi
6.10.1992 gün ve 1992/1168 sayılı kararıyla; Harçlar Kanununun 43 üncü
maddesine 3689 sayılı Yasa ile motorlu kara taşıtları ile ilgili alım
satım işlemlerinde gösterilecek değerin, kasko sigorta değerinden aşa-
ğı olamayacağı hükmünün eklendiği, dosyadaki söz konusu araca ait ke-
sin satış senedinde belirtilen harca tabi satış değerinin anılan yasa
maddesi nedeniyle yer aldığı, satış bedelinin taraflarca 14.000.000.-
lira olarak beyan edildiği anlaşılmakta olup, beyan edilen satış bede-
linin değil, katma değer vergisi açısından bağlayıcılığı bulunmayan
kasko değeri üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta yasal uyarlık bulun-
madığı gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiştir.

Vergi dairesi müdürlüğünün bu karara karşı yaptığı temyiz baş-
vurusunu inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi 6.2.1995 gün ve E:1995/-
316, K:1995/150 sayılı kararıyla; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Ka-
nununun 27 nci maddesinde, bedelin, emsal bedele göre açık bir şekilde
düşük olması ve bu düşüklüğün yükümlülerce haklı bir nedenle açıklana-
maması halinde matrah olarak emsal bedelin esas alınması ve emsal be-
delin, Vergi Usul Kanununa göre belirlenmesinin öngörüldüğü, 213 sa-
yılı Kanunun 267 nci maddesi uyarınca, emsal bedelin, araçların tüm ö-
zellikleri, yıpranma derecelerine göre ve satış tarihindeki piyasa de-
ğerinin ne olacağının emsallerle karşılaştırılarak saptanması gerekti-
ği, takdir komisyonunca, takdir matrahının saptanmasında, bu tür uyuş-
mazlıkların artması üzerine Maliye Bakanlığının 6.5.1994 günlü ve
1994/2 sayılı İç Genelgesi ile de duyurulmasına karşın araçların satış
bedeline etkili tüm özelliklerin dikkate alınmadığı, olayda, satılan
aracın gerçek satış değerinin ne olabileceği konusunda ne vergi daire-
since, ne de takdir komisyonunca herhangi bir araştırma yapılmaksızın
doğrudan kasko sigorta değeri esas alınarak matrahın saptandığı, bu i-
tibarla satışa konu aracın tüm özellikleri dikkate alınarak satış ta-
rihindeki emsal bedelin bilirkişi incelemesi, Şoförler ve Otomobilci-
ler Cemiyeti veya Ticaret Odası gibi bu konuda yetkili olan mesleki
kuruluşlar nezdinde araştırılması ve belirtilen hususların gözönünde
bulundurulması, sonucuna göre bir karar verilmek üzere mahkeme kararı-
nı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan Adana 1.Vergi Mahkemesi 25.5.1995 gün ve
1995/505 sayılı kararıyla; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun
20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın açıklandığı,
öte yandan, 492 sayılı Harçlar Kanununun 43 üncü maddesinin sonuna
3689 sayılı Kanunun 10 uncu maddesiyle eklenen fıkra ile getirilen
kasko sigorta değeri ölçüsünün ise, sadece noter harçları uygulaması
ile ilgili olduğu ve bunun diğer vergilere yaygınlaştırılmasının müm-
kün bulunmadığı, olayda, davalı idarece gerek alıcı gerekse satıcı
nezdinde satış bedelinin düşük gösterildiği yönünde tespit bulunmayıp
salt yasal zorunluluktan dolayı satış senedinde gösterilen kasko si-
gorta değeri esas alınmak suretiyle takdir edilen matrah farkı üzerin-
den davacı adi ortaklık adına cezalı vergileme yapılmasında yasal u-
yarlık görülmediği gerekçesiyle davanın kabulü, dava konusu cezalı
tarhiyatın kaldırılması yolundaki kararında direnmiştir.

Direnme kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından temyiz edil-
miş ve takdir komisyonu kararına dayanılarak uygulanan tarhiyatta hu-
kuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenmiş-
tir.

Nakliyecilik faaliyetinde kullanılan taşıtın beyan edilen satış
bedelinin düşük bulunması üzerine takdir komisyonunca kasko sigorta
değeri esas alınarak saptanan matrah ile beyan edilen satış bedeli a-
rasındaki fark üzerinden resen salınan kaçakçılık cezalı katma değer
vergisini kaldıran vergi mahkemesi direnme kararı vergi dairesi müdür-
lüğü tarafından temyiz edilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 27 nci maddesinde,
bedeli bulunmayan veya bilinmeyen işlemler ile bedelin mal, menfaat,
hizmet gibi paradan başka değerler olması halinde matrahın, işlemin
mahiyetine göre emsal bedeli veya emsal ücreti olduğu belirtildikten
sonra, bedelin emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekil-
de düşük bulunması ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açık-
lanamaması halinde, matrah olarak emsal bedel veya emsal ücretin esas
alınması, emsal bedel ve emsal ücretin Vergi Usul Kanunu hükümlerine
göre saptanması kurala bağlanmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesinde; gerçek be-
deli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen
bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz
olacağı değer, emsal bedeli olarak tanımlanmış, 3 üncü sırasında ise
emsal bedel takdirinin, takdir komisyonunca maliyet bedeli ve piyasa
kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dere-
celeri nazara alınmak suretiyle yapılması kabul edilmiştir.

Davacının, vergisi uyuşmazlığa yol açan kamyonu emsallerine na-
zaran daha düşük bedelle satmış olması idarece eleştirilmiştir. Gerçek
satış bedelinin beyana uygunluğu tartışmalı kalan olayda, emsal bede-
lin 3065 sayılı Yasanın 27 nci maddesi ve kamyonun işletmede kayıtlı
olması nedeniyle Vergi Usul Kanununun 267 nci maddesinin üçüncü sıra-
sında yazılı yöntemle saptanması gerektiği noktasında tartışma bulun-
mamaktadır.

Motorlu taşıtların alım-satımı sırasında yapılacak vergilendir-
menin dayanması gereken esaslar ve yöntem, gerek gelir vergisi ve kat-
ma değer vergisi, gerekse harç yönünden vergi idaresinin muhtelif dü-
zenlemeler yapmasını gerekli kılmıştır.

170 sıra sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin (D) bölümünde,
gelir ve kurumlar vergisi uygulaması bakımından, mükelleflerin satışı-
nı yaptıkları motorlu kara taşıtlarına esas alacakları tutarın, gerçek
satış bedeli olduğu belirtilmiş ve bu yönden yapılacak tesbitin taşı-
tın diğer özellikleri ile birlikte satış tarihi itibarıyla geçerli o-
lan kasko sigortasına esas bedelden de yararlanılmasına değinilmiştir.

Diğer yönden aynı konudaki uyuşmazlıkların çoğalması nedeniyle
Gelirler Genel Müdürlüğünün İç Genelgesinde de, bazı vergi daireleri-
nin gerçek satış bedelleri konusunda hiçbir araştırma yapmadan kasko
sigortasına esas bedelleri kullanarak mükellefler adına tarhiyat yap-
tıklarının anlaşıldığı, bu uygulamanın idare ve mükellefler arasında
gereksiz ihtilaflara neden olduğu, bu tür ihtilaflara yer verilmemesi
açısından sadece kasko bedellerinden hareketle mükellefler adına tar-
hiyat yapılmaması, gerçek satış bedellerinin tespiti sırasında diğer
hususların da incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.

Bu yasal ve yönetsel düzenlemeler karşısında satış bedeli uyuş-
mazlık doğuran taşıtların emsal bedelinin takdir komisyonunca saptan-
ması sırasında araçların tüm özellikleri gözönüne alınarak matrah tak-
diri gerekirken, başka verilerden yararlanılmaksızın salt kasko sigor-
ta değerine göre yapılan takdirde ve bu takdir esas alınarak uygulanan
tarhiyatın kaldırılmasında hukuka uygunluk görülmemiştir.

Bu durumda emsal bedelinin, satışa konu aracın satış tarihinde-
ki tüm özellikleri gözönüne alınarak tespiti amacıyla Mahalli Ticaret
Odası ile Şoförler ve Otomobilciler Derneğinden görüş alınarak sonucu-
na göre bir karar verilmesi, matrah farkı doğması halinde ise tarhiya-
tın vergi ziyaı gözönünde tutularak kusur cezalı olarak onanması gere-
kirken kaldırılmasında yasaya uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Adana 1.Vergi
Mahkemesinin 25.5.1995 gün ve 1995/505 sayılı kararının bozulmasına
karar verildi.

X - K A R Ş I O Y

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 27 nci maddesinin i-
kinci fıkrasında, bedelin emsal bedeline göre açık bir şekilde düşük
olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı
hallerde de, matrah olarak emsal bedelin esas alınacağı ifade edildik-
ten sonra, üçüncü fıkrada emsal bedelin Vergi Usul Kanunu hükümlerine
göre tespit olunacağı belirtilmiştir.

Maddenin açık ifadesinden, vergiye esas olan mal bedelinin,
Vergi Usul Kanununa göre tespit edilecek emsal bedelinden düşük olduğu
saptanmadıkça, bu hükme göre tarhiyat yapılamayacağı anlaşılmaktadır.

Kasko sigorta değerine ya da bu değer esas alınarak takdir edilen de-
ğere emsal bedeli olarak itibar edilemeyeceği kararda kabul edildiğine
göre, uyuşmazlığa konu tarhiyatın dayanağı bulunmadığı sonucuna varıl-
mak gerekirken beyanın emsal bedele göre açık bir şekilde düşük olduğu
ve bunun izah edilemediği sabitmiş gibi, mahkemeden bir kısım kuruluş-
lardan görüş alınarak emsal bedeli tayini için araştırma yapmasının
istenmesinde ve kararın bu nedenle bozulmasında isabet bulunmamakta-
dır.

Bu nedenle karara karşıyız.

(MT/ES)







 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı