Okunma Sayısı : 1520
   
Sizden Gelenler - ŞÜPHELİ ALACAKLARA KARŞILIK AYRILMASI UYGULAMASINDA ALACAĞIN DAVA VEYA İCRA SAFHASINA GELMESİ
Yayımlanma Tarihi: 1.01.2006
 
Şüpheli Alacaklara Karşılık Ayrılması Uygulamasında Alacağın Dava Veya İcra Safhasına Gelmesi
 
Giriş
 
Vergi Usul Kanunu'nun 323. maddesi dava veya icra safhasındaki alacakların şüpheli alacak sayılacağını hükme bağlamış ve mükelleflere bu alacaklarına karşılık ayırabilme imkanı tanımıştır. Ancak söz konusu maddede alacağın ne zaman dava veya icra safhasına gireceği konusunda herhangi bir belirleme yapılmamıştır. İşte bu makalede alacakların hangi zamanda dava veya icra safhasına girdiklerine değindik.
 
1. Şüpheli Ticari Alacaklar :
 
Vergi Usul Kanunu'nun 323. maddesine göre, ticari ve zirai kazancın elde edilmesiyle ilgili olmak şartıyla dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacaktır.
 
Yukarıda yapılan tanım ve VUK'nun 323. maddesi hükmü gözönüne alındığında; şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının şartları şunlardır :
 
- Alacak ticari veya zirai kazancın elde edilmesiyle ilgili olmalıdır. Yani alacak hasılat hesaplarına intikal ettirmiş olmalıdır.
 
- Alacak dava veya icra safhasında bulunmalı veya dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük olmalıdır.
 
- Alacağın teminatsız olması gerekir. Alacağın kısmen teminatlı olması durumunda teminatsız kalan kısmı için karşılık ayrılır.
 
- Bilanço esasında defter tutulmalıdır.
 
İlerleyen bölümlerde; yukarıda sayılan şartlardan birisi olan "alacağın dava veya icra safhasında bulunması" üzerinde ayrıntılı olarak duracağız. Öncelikle ihtilaflı hale gelen alacaklarla ilgili davalara bakan mahkemelere kısaca değinmeyi yerinde görüyoruz.
 
2) İhtilaflı Hale Gelen Alacaklarla İlgili Davalara Bakmakla Görevli
    Mahkemeler
 
Hukuk Muhakemeleri Usulu Kanunu'nun 8. maddesinin I. fıkrasına göre "iflas davalarıyla vakfa ilişkin davalar hariç olmak üzere, mamelek hukukundan doğan değer veya miktarı yüzmilyon lirayı (01.01.2000 tarihinden itibaren dört katı) geçmeyen davaları sulh mahkemesi görür."
 
469 sayılı Kanun'un 3. maddesine göre "sulh mahkemesinin görevi dışında kalan bütün davalara asliye hukuk mahkemelerinde bakılır. Ticaret davalarının çok olduğu bazı yerlerde ayrı asliye ticaret mahkemeleri vardır. Bu ticaret mahkemeleri o yer asliye hukuk mahkemelerinin daireleri durumundadırlar. Ticaret mahkemeleri yalnız ticari davalara ve işlere bakarlar.
 
Görüldüğü gibi ticari işlerle ilgili davalara sulh mahkemeleri veya asliye ticaret mahkemeleri bakmaktadır. Bir alacağın şüpheli alacak sayılması ve bu alacağa karşılık ayrılabilmesi için alacağın ticari veya zirai kazancın elde edilmesiyle ilgili bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla şüpheli alacaklarla ilgili davalara da sulh veya asliye ticaret mahkemelerinde bakılır.
 
3) Alacağın Dava Safhasına Gelmesi
 
Sulh ve asliye ticaret mahkemelerinin muhakeme süreci HMUK'nda  düzenlenmiştir. Bu süreç dava açılmasıyla başlamaktadır. HMUK'nun 178. maddesi şöyledir: “Arzuhallerin mahkeme kalemine kaydı tarihinde dava ikame edilmiş addolunur.” Yani dilekçe mahkeme kalemine kaydedildiği tarihte dava açılmış sayılır. Dilekçenin mahkeme kalemine kaydedilmesi; dava dilekçesinin davaya doğrudan bakacak mahkemenin esas defterine kaydedilmesidir.[1] Dava, dava dilekçesinin esas veya muhabere defterine kayıt edildiği tarihte açılmış olur.
 
Kanaatimizce VUK'nun 323. maddesi hükmündeki "Alacağın dava safhasında bulunması" ibaresinden anlaşılması gereken şudur: İhtilaflı bir alacak için, dava dilekçesinin mahkemenin esas veya muhabere defterine kaydedildiği gün dava safhası başlamıştır. Dava safhasına giren bu alacak VUK'na göre artık şüpheli alacak haline gelmiş sayılmalıdır. Dolayısıyla bir alacağın şüpheli alacak olarak değerlenmesi işlemi sözkonusu alacak için verilen dava dilekçesinin mahkemenin esas veya muhabere defterine kaydedildiği gün yapılmalıdır.
 
4) Alacağın İcra Safhasına Gelmesi
 
Herhangi bir alacak icra yoluna gidilerek de takip edilebilir. İcra ile ilgili düzenlemeler  2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nda yapılmıştır. Bir alacak için başvurulacak haciz yolları da aynı kanunda düzenlenmiştir. Biz konumuzu yakından ilgilendirdiğini düşündüğümüz bazı haciz yollarına aşağıda kısaca değindik.
 
İcra Hukuku İki ana bölüme ayrılır :
 
I- İlamlı İcra
İlamlı icrada, alacaklının elinde borçlusuna karşı almış olduğu bir mahkeme ilamı (hükmü) vardır. Alacaklı, bu mahkeme ilamını icra dairesine vererek ilamlı icra takibine başlar. Buradaki ilamdan maksat, sulh hukuk ve ticaret mahkemelerinden alınmış olan ve mahkemedeki her iki tarafa mühürlü olarak verilen mahkeme kararıdır.
 
II- İlamsız İcra
Alacaklının mahkemeye başvurup ilam almadan icra takibine başlamasıdır.
 
i) Genel Haciz Yolu : Rehinle temin edilmemiş olan ve bir kambiyo senedine de dayanmayan, para alacakları için başvurulan bir icra yoludur.
 
Yani herhangi bir senede dayanmayan alacaklar ile adi senetlere bağlı alacaklar için genel haciz yoluna başvurulabilir. Yine kambiyo senedine bağlı alacaklar için de genel haciz yoluna başvurulabilir.
 
ii) Kambiyo Senetlerinde Mahsus Haciz Yolu : Alacaklının elindeki kambiyo senedine bağlı alacağı için başvurduğu ilamsız bir haciz yoludur.
 
İlamlı, ilamsız bütün takip yolları, bir takip talebi ile başlar. Bütün bu takip yolları için takip talebi kural olarak aynıdır. (Bu nedenle bütün takip talepleri için aynı basılı örnek kullanılır.)[2]
talebi
Görüldüğü üzere, icra safhası alacaklının icra dairesine yapacağı bir takip talebi ile başlamaktadır. Yani icra dairesine hakkında takip talebi verilen bir alacak, takip talebinin icra dairesine verildiği gün itibariyle şüpheli hale gelmektedir. Söz konusu alacak takip talebinin icra dairesine verildiği günden itibaren şüpheli alacak olarak değerlenebilir.
 
Sonuç :
 
İhtilaflı ticari alacaklarla ilgili davalara sulh veya asliye ticaret mahkemeleri bakmaktadır. Söz konusu mahkemelerin muhakeme süreci  dava açılmasıyla başlar. HMUK'nun 178. maddesine göre; dava, dava dilekçesinin mahkemesinin esas veya muhabere defterine kaydedildiği tarihte açılmış sayılır. Dolayısıyla bir alacak, dava dilekçesinin mahkemenin esas veya muhabere defterine kaydedildiği gün dava safhasına girmiştir. Dava safhasına giren bir alacak VUK'na göre diğer şartları haiz ise şüpheli alacak haline gelmiştir.
 
Bir alacak için icra safhası, alacaklının icra dairesine yapacağı bir takip talebi ile başlar. Dolayısıyla söz konusu, alacak takip talebinin icra dairesine verildiği  gün şüpheli hale gelmiş sayılmalıdır. 

Yararlanılan Kaynaklar

1) Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulu El Kitabı, Alfa Yayınları, İstanbul
    1995
 
2) Kuru, Baki / Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder, İcra ve İflas Hukuku, Yetkin
    Yayınları, Ankara, 2000
 
3) Özyer, Mehmet Ali, Vergi Usul Kanunu Uygulaması, Oluş Yayıncılık,
    Ankara 2001


[1] Dava dilekçesi, davaya bakacak mahkemeye gönderilmek üzere başka bir mahkemeye verilmiş ise, o mahkemenin muhabere defterine kaydedilir.
[2] Kuru, Baki/Arslan Ramazan/Yılmaz, Güdar, İcra ve İflas Hukuku, S. 134 13. Baskı.
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı