Biyometrik kimlik tanıma sistemleri neden önemli?
 
Okurumuz Selahattin Bircanlı soruyor: “Bünyamin bey, özel bir hastanede müdür olarak çalışıyorum. Biyometrik damar tarama sistemini yıl başından beri kullanıyorduk. SGK duyurusunu okuduk, Danıştay bunları durdurmuş. Şimdi hastalardan biyometrik kimlik izi alacak mıyız, ne yapmamız gerek?”

Sayın okurumuz, bilindiği üzere 2013 yılının sonundan bu yana özel hastaneler ile üniversite hastanelerinde biyometrik kimlik doğrulama sistemleri kullanılmakta.

Öte yandan Danıştay Onbeşinci Dairesinin 2014/4678 ve 2014/4562 sayılı kararları ile biyometrik verilerin kullanılması konusunda yürütme durdurulmuş bulunuyor.

Bu yürütmeyi durdurma kararı sonrasında biyometrik veriler ile ilgili tartışmalar ayyuka çıkmış bulunuyor. Tartışmalar var olmasına da keşke olayın esasını tartışan olsa…

Ne yazık ki konu sosyal güvenlik olunca bilen de konuşuyor, bilmeyen de…

Öyle olunca da doğru bilgi ile yanlış bilgi karışıyor, bazen de özel olarak vatandaşın kafasını karıştırmak üzere ortam bulandırılıyor.

Biyometrik kimlik doğrulama sistemleri nedir, veri güvenliği açısından sakıncaları var mıdır, Danıştay sistemi neden durdurdu, sistemin yararları ve potansiyel tehlikeleri nelerdir? Bu soruların cevaplarını bilmeyenlere de, bildiği halde çarpıtanlara ayrıntılı olarak verelim.

Biyometrik Kimlik Doğrulama Nedir?

Biyometrik kimlik doğrulama sistemleri sağlık hizmeti almak için hastaneye giden vatandaşın kimliğinin tespiti amacıyla sağlık hizmeti sunucusuna müracaatı sırasında biyometrik verilerinin alınmasını ifade ediyor.

Bu uygulama 6283 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle 5510 sayılı Kanunun 67’nci maddesinin 3 üncü fıkrasında yapılan düzenleme ile yasallaştı.

Temel amaç ise hizmet sunumunda vatandaşların kimliğinin doğru olarak saptanamaması ve hastaneye gitmediği halde kişilerin kimlik numaraları üzerinden tedavi yapılmış gösterilmesinin engellenmesi…

Sistem Nasıl Uygulanıyor?

Biyometrik kimlik doğrulama sisteminin “Avuç İçi Damaz İzi Tarama” ve “Parmak Damar İzi Tarama” olmak üzere iki yöntemi bulunuyor.

Vatandaş hastaneye ilk müracaatında biyometrik verileri kayıt ediliyor, bundan sonraki hastaneye gidişlerinde de ayni kişi olup olmadığı böylece kontrol edilebiliyor.

İlk kayıt işlemi tamamlanan genel sağlık sigortalısının sağlık hizmeti sunucusuna müracaatında MEDULA takip numarası alınması işlemi öncesinde sağlık hizmeti sunucusu tarafından sağ veya sol eline ait avuç içi damar izi veya sağ ve sol eline ait işaret veya orta parmak damar izi sistemi ile biyometrik kimlik doğrulaması yapılmakta.

Başka bir deyişle vatandaşın ilk avuç içi damar izi taraması sağlık sunucularında yapılıyor, böylece muayene alan kişinin o olup olmadığı, bir dolandırıcılık olayı olup oladığı daha sonra kontrol edilebiliyor.

Biyometrikten İstisna Olan Hastalar Var

Biyometrik kimlik tanıma sistemleri en genel ifade ile söyleyecek olursak özel hastane ve üniversite hastanelerine başvuran tüm hastalara zorunlu.

Biyometrik verileri alınacak olan hastaların bazı istisnaları bulunmakta.

0-12 yaş arası çocukların, her iki üst ekstremitesi olmayan kişilerin (elleri olmayanların), her iki el avuç içi veya her iki el işaret ve orta parmak damar izi bütünlüğü bozulmuş olanların, yeşil alan muayenesi hariç acil hastaların, serepral palsi, üst ekstremite felci ve benzeri tıbbi nedenlerden dolayı biyometrik verisi alınamayan kişilerin biyometrik verisi alınmamakta.

Bu belirtilen genel sağlık sigortalıları, nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport ya da evlilik cüzdanlarıyla sağlık hizmeti sunucularına müracaat etmeleri halinde sağlık hizmeti alabileceklerdir.

Bu Uygulamaya Neden İhtiyaç Duyuldu?

Biyometrik kimlik doğrulama sistemleri bir bürokratik zorluk değil, aksine ülkemizde sürdürülebilir bir sağlık ve sosyal güvenlik sistemi için olmazsa olmaz mesabesinde hayati bir uygulama.

Sağlıkta dolandırıcılıkları engellemenin başka yolu yöntemi yok!

Zira, SGK 2008 yılından itibaren sağlık karnesi ve vizite kağıdı uygulamasını kaldırdı, T.C. Kimlik Numarası ile sağlık hizmet verilmeye başlanıldı.

Ancak bu süreçte bazı kişilerin başkalarının nüfus cüzdanları ile haketmedikleri halde sağlık hizmeti almaya başladıkları görüldü.

Hastanelere gitmeyen bazı kişiler adına da sanki sağlık hizmeti almışlar gibi SGK’ya fatura gönderildiği başka bir deyişle SGK’nın dolandırılmaya çalışıldığı görüldü.

Özellikle göz taramaları, protez işlemleri, ana-çocuk sağlığı gibi sektörlerde milyon dolarlara varan vurgunlar, soygunlar oluşmaya başladı…

Biyometrik Sistemden Korku Niye?

İştu bu nedenler ile biyometrik kimlik tanıma sistemleri bu ülkenin geleceği için olmazsa olmaz niteliğinde…

Zaten bu sisteme karşı çıkan pek çok kişinin de SGK’yı dolandırmak suçlaması ile haklarında dosyalar bulunduğunu kamuoyundan öğreniyoruz.

Özellikle göz taramaları, diş taramaları gibi alanlarda aslında hiç sağlık hizmeti almayan kişiler yalnızca TC Kimlik Numaraları ele geçirilerek SGK’ya fatura ediliyor.

Biyometrik sisteme karşı çıkanların temel gerekçesi kişisel verilerin alınmasının insan hakklarına aykırı olduğu yönünde…

Oysa bu argüman oldukça çürük… Zira pasaport alırken de iş ve işlem yaptırırken de birçok kuruma parmak izi, fotoğraf, iris taraması gibi birçok kaydınızı veriyorsunuz…

Yani pasaport alırken parmak izi alamaz mı devlet? Bunu savunmanın ne kadar abes olduğu ortada.

Sorun kamu kurumlarına kişisel verilerin verilmesi değil, bunların iyi korunması…

Vatandaşların Sağlık Verileri Tehlikede mi?

İkinci temel argüman da SGK’da biriken kişilerin özel hayatlarının bir parçası olan sağlık verilerinin ticari alış verişe konu olabileceği. Son Sayıştay Raporu da bu konuda kaygıları arttırmış bulunuyor…

Oysa bu tartışmanın biyometrik veri toplama ile hiç mi hiç alakası yok.

Zaten SGK sağlık harcamalarının faturalarını ödeyen kurum, yani herkesin ne sağlık hizmeti aldığını, hangi ilacı aldığını biyometrik veri almasa da SGK bunu biliyor.

Dahası doktorun teşhisinden, tedavide kullanılacak ilaca kadar her türlü sağlık veriniz zaten MEDULA denilen sağlık sistemi üzerinde bulunmakta.

Mantıken düşündüğümüzde de, parmak damar haritasından kişinin hastalıklarının, kullandığı ilaçların öğrenilebileceğini düşünmek abesle iştigal…

Biyometrik tanıma sistemi yalnızca doğru kişinin sağlık hizmeti alıp almadığını belirleyen bir sistem…

Biyometrik Verileri Silmek Mümkün

Sorun şu: Devlet bu biyometrik verileri nasıl koruyacak. Vatandaşın talebi olduğunda bu verileri silecek mi?

Vatandaşın sağlık hayatı ile ilgili bilgilerin veri güvenliği kapsamında korunması hayati öneme sahip, bu doğru…

Ancak SGK ve Sağlık Bakanlığı bu konudaki kişisel verilerin korunması amacıyla en üst düzey tedbirleri zaten alıyor.

Bunun biyometrik verilerin depolanması ile alakası yok, zira talep etmeniz halinde zaten SGK biyometrik verilerini siliyor…

Sağlık verilerinin kişilerin kimlik verilerinden ayrıştırılmış bir şekilde toplulaştırılmış bir istatistik olarak özel firmalara satılması ise bir başka konu…

Bunu tartışmak gerekiyor, ancak akla karayı sapla samanı karıştırmadan tartışmak gerekiyor…

Biyometrik Verilerin Silinme Talebi Nasıl Olacak?

Belirttiğimiz üzere SGK tarafından alınan biyometrik verilerin talep etmeniz halinde silinmesi mümkün…

SGK tarafından yayınlanan yönerge ve kılavuzlar ile biyometrik verilerin silinmesi işlemlerinin nasıl yapılacağı netleşmiş bulunuyor.

Buna göre biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulama sisteminde kayıtların silinmesine ilişkin talepler Sosyal Güvenlik Merkezlerine ve Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezlerine yapılacak.

Biyometrik kimlik verilerinin silinme talebi; sahsın kendisi tarafından yapılabileceği gibi sağlık hizmet sunucusu tarafından da yapılabilmekte. Başvurular bizzat yapılabileceği gibi faks ile de yapılabiliyor. Ancak faks metninin aslı SGK’nın ilgili birimine ayrıca gönderilmeli.

Sağlık hizmet sunucuları taleplerini bulundukları ilin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne veya fatura teslimini yaptıkları Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne yapacaklar.

Sağlık hizmet sunucuları tarafından yapılacak talepler mesul müdür/başhekim tarafından onaylanmalı. Taleplerde kimlik bilgisi silinecek şahsın T.C. Kimlik Numarası, adresi, iletişim bilgisi ve kaydın silinme talebinin gerekçesinin bildirilmesi gerekmekte.

Danıştay Son Kararını Henüz Vermedi

Belirttiğimiz üzere şuan biyometrik veriler ile kimlik doğrulama sistemi durduruldu.

Danıştay Onbeşinci Dairesinin 2014/4678 ve 2014/4562 sayılı kararları ile biyometrik verilerin kullanılması konusunda yürütme durdurulmuş bulunuyor.

Bu ise özel hastanelerin biyometrik veri almamış olsa bile ödemelerinin SGK’ca yapılacağı, hastaya MEDULA’dan provisyon verilebileceği anlamını taşıyor.

Ancak şunu söyleyelim Danıştay bu konuda son kararını vermedi, inceleme devam ediyor, yargı sürecine müdahale etmemek gerek…

Danıştay’ın nihai kararı ne olursa olsun, bu ülkenin biyometrik sistemler benzeri kimlik doğrulama yöntemlerine ihtiyacı var, ki sürdürülebilir bir sağlık sistemimiz olsun, dolandırıcılıklar son bulsun….

Kaynak: internethaber.com

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı