VERGİ USUL KANUNUNUN 11.MADDESİNDE DÜZENLENEN MÜTESELSİL SORUMLULUĞUN
UYGULANABİLMESİ İÇİN, VERGİ TEVKİFATI YAPILMADIĞININ İNCELEME RAPORU
DÜZENLENMEK SURETİYLE SOMUT OLARAK ORTAYA KONULMASININ GEREKLİ OLDUĞU HK.
Doğrudan üreticiden satın aldıkları kütlü pamuk bedellerinin ödenmesi
sırasında vergi tevkifatı yaparak muhtasar beyanname ile vergi daire-
sine beyan etmeyen Pazarcık Malmüdürlüğünün gerçek usulde gelir vergi-
si mükellefi olan Paşa Karabulut ve Ökkeş Kubat isimli tacirlerden
kütlü pamuk satın alan davacı adına, anılan kişilerce yapılmayan vergi
tevkifatı dolayısıyla Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinde düzenle-
nen müteselsil sorumluluk uyarınca, 1989 yılının Ekim ayı için ikmalen
gelir (stopaj) vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen Adana 2.Vergi Mahkemesi
K:1991/1100 sayılı Kararıyla; kendi imzasını içeren tutanakla vergi
tevkifatı yapmadığını beyan eden yükümlü adına Gelir Vergisi Kanunu-
nun 94/A maddesi uyarınca salınan vergide isabetsizlik bulunmadığı an-
cak, matrahın davacının defter ve belgeleri üzerinde yapılan vergi in-
celemesiyle saptanmış olması nedeniyle, tarhiyata kaçakçılık cezası
yerine kusur cezası uygulanması gerektiğini belirterek vergi aslının
onanmasına, kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevirilmesine karar
vermiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Dördüncü Dai-
resi 1993/5023 sayılı Kararıyla; Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü mad-
desinin ilk fıkrasının 13 üncü bendinde, çiftçilerden satın alınan zi-
rai mahsuller için yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılmasının
öngörüldüğü, Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasında
da, vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanla-
rın, bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde verginin ödenme-
mesinden alım satıma taraflar olanlar ile hizmetten yararlananların,
aralarında zımnen dahi irtibat olduğu tespit edilenlerin, müteselsilen
sorumlu olduklarının belirtildiği, uyuşmazlığın tüccar vasfını haiz
kişilerden tarımsal ürün alımı yapan davacının, vergi tevkifatının ya-
pılmamış olması nedeniyle müteselsilen sorumlu tutulmasından kaynak-
landığı ancak, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi uyarınca tüc-
cardan mal alımı dolayısıyla davacının vergi tevkifatı yapmak zorunlu-
luğu bulunmadığı gibi Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinde yapılan
düzenlemeye göre çiftçi dışındaki kişi ve kuruluşlardan mal alımı ya-
panların müteselsil sorumluluk kapsamında kabul edilemeyecekleri, bu
durumda gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olan tacir vasfını haiz
kişilerden zirai ürün satın alan davacının, ne vergi tevkifatı yapmak
zorunluluğundan ve ne de satıcıların üreticiden yaptıkları alım sıra-
sında vergi tevkifatı yapılarak vergi dairesine yatırılmamış olmasın-
dan dolayı müteselsilen sorumlu olduğunun kabul edilemeyeceği gerekçe-
siyle, malmüdürlüğü temyiz istemini reddetmiş, davacı temyiz istemini
kabul ederek vergi mahkemesi kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Adana 2.Vergi Mahkemesi K:1994/685 sayı-
lı kararıyla; Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinde, alım satıma ta-
raf olanların ve aralarında zımnen dahi olsa irtibat bulunanların mü-
teselsilen sorumluluklarının öngörüldüğü, müteselsil sorumluluğun ko-
şulları, sınırları ve konuya ilişkin usul ve esasların belirlenmesi
hususunda Maliye Bakanlığına tanınan yetki uyarınca yayımlanan 151 ve
153 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde yapılan düzenlemeler kar-
şısında, davacının müteselsilen sorumlu tutulmasında isabetsizlik bu-
lunmadığı gerekçesiyle, ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı taraflarca temyiz edilmektedir.
Davacı, müteselsilen sorumlu tutulamayacağını, Vergi Dairesi
Müdürlüğü, tarhiyata kaçakçılık cezası uygulanmasının yasaya uygun ol-
duğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemektedirler.
Gerçek usulde gelir vergisi yükümlüsü olan iki tüccardan kütlü
pamuk satın alan davacı adına, Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinde
öngörülen müteselsil sorumluluğa ilişkin düzenlemeye dayanılarak ve
söz konusu ürünün çiftçiden satın alınması sırasında vergi kesintisi
yapılmamış olması nedeniyle salınan gelir (stopaj) vergisini onayan,
kesilen kaçakçılık cezasını kusura çeviren vergi mahkemesi direnme ka-
rarı temyiz edilmiştir.
Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinin 3239 sayılı Kanunla ek-
lenen üçüncü fıkrasında; mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıy-
la vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanla-
rın, bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde verginin ödenme-
sinden, alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananların, ara-
larında zımnen dahi olsa irtibat olduğu tespit olunanların müteselsi-
len sorumlu tutulacakları öngörülmüş, aynı maddeye 3239 sayılı Kanunla
eklenen beşinci fıkrada da, müteselsil sorumluluğun şartları, sınırla-
rı ve bu konuya ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca belirle-
neceği açıklanmıştır.
Kanunun tanıdığı bu yetki uyarınca mütesessil sorumlulukla il-
gili olarak Maliye Bakanlığınca yayımlanan 151, 152 ve 153 seri numa-
ralı Gelir Vergisi Genel Tebliğlerinde, konunun uygulanmasına ilişkin
usul ve esaslar belirlenmiş, kapsamı, sınırları ve uygulamanın nasıl
yapılacağına dair açıklamalara yer verilmiştir. Buna göre müteselsil
sorumluluk uyarınca alım satıma taraf olan veya hizmetten yararlanan
mükellefler hakkında müteselsil sorumluluk esasına göre işlem yapıla-
bilmesi ve ziyaa uğratılan veya beyan edildiği halde ödenmeyen bir
vergi ile buna bağlı ceza ve gecikme faizinin, müteselsil sorumludan
istenebilmesi için müteselsilen sorumlu tutulacak kişinin ve bu sorum-
luluğu gerektiren olayın, bir vergi inceleme raporuyla tesbiti gerek-
lidir. Bir inceleme raporu olmaksızın müteselsil sorumluluğa dayanıla-
rak bir işlem yapılmasına olanak bulunmadığı gibi söz konusu gelir
vergisi tevkifatı, çiftçilerden satın alınan zirai ürünlerin alış
bedeli üzerinden yapılacağından, müteselsilen sorumlu tutulacak ki-
şinin ödenmemiş vergiden nasıl ve hangi nedenle sorumlu olacağının a-
çık bir şekilde ortaya konulmasının zorunlu olduğu da zaten sözü edi-
len genel tebliğlerde açıklanmış bulunmaktadır.
Olayda, tacir sıfatıyla zirai ürün alım satımıyla uğraşan dava-
cının, ihtilaflı dönemde Pazarcık Malmüdürlüğünde gerçek usulde gelir
vergisi mükellefiyet kayıtları bulunan ... ve ... isimli tacirlerden
Vergi Usul Kanununa uygun düzenlenmiş faturalarla satın aldığı kütlü
pamuklar nedeniyle, adı geçen şahısların söz konusu ürünlerin çitfçi-
den alımı sırasında vergi tevkifatı yapıp vergi dairesine yatırmadık-
ları kabul edilerek düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak mütesel-
silen sorumlu tutulduğu ve adına dava konusu tarhiyatın yapıldığı an-
laşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda olay incelendiğinde,
davacının kütlü pamuk satın aldığı kişilerin, bu ürünleri doğrudan ü-
reticiden alıp almadıkları, bu ürünlerin çitfçiden alış bedeli üzerin-
den vergi tevkifatı yapılıp yapılmadığı ve ihtilaflı dönemde davacıya
satılan zirai ürünün bu şahıslarca hangi dönemde alınmış olduğu husus-
larının, bu şahıslar nezdinde yapılmış bir incelemeyle tespit edilme-
diği ve dolayısıyla davacının müteselsilen sorumlu tutulabilmesi için
gereken koşulların oluşturulmadığı saptanmaktadır.
Bu durumda, müteselsil sorumluluk esasına göre işlem yapılabil-
mesi için kanunda ve kanuna dayanılarak yayımlanan genel tebliğlerde
yapılan açıklamaların gerekli kıldığı saptamalar yapılmadan davacı a-
dına müteselsil sorumluluk esasına göre vergi salınması mümkün değil-
dir.
Vergi mahkemesinin ilk kararının, kesilen kaçakçılık cezasının
kusura çevirilmesine ilişkin hüküm fıkrasına vergi dairesi müdürlüğü
tarafından yapılan temyiz başvurusu ve bu karara karşı yapılan karar
düzeltme başvurusu Danıştay Dördüncü Dairesince reddedilmiş olduğun-
dan, söz konusu hüküm fıkrası vergi idaresi yönünden kesinleşmiştir.
Mahkemenin ilk kararının yükümlü lehine bozulmasından sonra verilen
ısrar kararının varlığı, aynı hüküm fıkrasının yeniden temyizen ince-
lenmesine olanak sağlamayacağından vergi dairesi müdürlüğü tarafından
yapılan temyiz başvurusunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle davacı temyiz isteminin kabulü ile Adana 2.Vergi
Mahkemesinin 1994/685 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.
X - K A R Ş I O Y
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinin 3239 sayılı
Kanunla eklenen üçüncü fıkrasında; mal alım ve satımı ve hizmet ifası
dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda
olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ö-
denmesinden, alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananların,
aralarında zımnen dahi olsa irtibatta olduğu tesbit olunanların müte-
selsilen sorumlu olacakları kuralına yer verilmiştir.
Bu kural uyarınca, zirai ürün satın alan kimse, bu ürünleri
kimden satın alırsa alsın, satıcının tacir olması durumunda dahi a-
lışlarında vergi kesintisi yapıp yapmadığını araştırma zorunluluğu
bulunmaktadır. Satıcının bu ürünleri satın alması sırasında vergi ke-
sintisi yapılmadığı kanısına varması halinde kendisinin vergi kesinti-
si yapması, kendisi bu ürünleri satarken de bu belgeyi göstermesi ge-
rekmektedir. Aksi halde satıcının ürün sattığı kişiler de ürün bedel-
leri üzerinden vergi kesintisi yapmak zorundadır.
Olayda, davacı, satıcının ürün sattığı kişi konumundadır. Dola-
yısıyla zirai ürünü satın alırken, kendisine satış yapan kimsenin alış
sırasında vergi kesintisi yapmadığı kanısına varırsa, kendisi bu ke-
sintiyi yapacak ve vergi dairesine ödeyecektir. Müteselsil sorumluluk
kurumunun böyle anlaşılması gerekirken, satıcıların alışlarında vergi
kesintisi yapıp yapmadıklarının inceleme ile saptanması gerekeceği gö-
rüşü kanun hükmünün yanlış yorumlanması sonucunu doğurur.
Öte yandan, yukarıda sözü edilen 11 inci maddenin son fıkrası
uyarınca, müteselsil sorumluluğun şartları, sınırları ve bu konuya i-
lişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
Maliye Bakanlığı bu yetkiye dayanarak yayımladığı 153 Seri No-
lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde konu ile ilgili düzenlemeler getir-
miştir. Anılan Tebliğin 3 üncü bölümünde; zirai ürünlerin çitfçi dı-
şındaki kişilerden satın alınması halinde, ürünü satın alanların, bu
ürünlerle ilgili gelir vergisi tevkifatının yapıldığına kanaat geti-
rirlerse gelir vergisi tevkifatını yapmayabilecekleri, düzenlemesine
yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıya satılan tarımsal ürün bedel-
leri üzerinden, satıcının alımı sırasında, vergi kesintisi yapılmadığı
satıcılar tarafından düzenlenen taahhütname ile faturalardan açıkca
anlaşılmaktadır. Pazarcık Malmüdürlüğünün 11.6.1990 günlü ve 46105/-
Tah.936 sayılı yazısı da bu hususu açık bir biçimde vurgulamaktadır.
Bu durumda, davacının, vergiyi doğuran bu olayda müteselsil
sorumlu olduğu kuşkusuz bir biçimde ortaya çıkmaktadır.
Bu açıklamalar karşısında davacının müteselsil sorumlu sıfatıy-
la vergilendirilmesi gerekirken aksi yönde verilen kararda yasalara
uygunluk bulunmadığı görüşü ile aksine verilen çoğunluk kararına ka-
tılmıyoruz.
(MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:92)
|