TEBLİGAT HAKKINDA PTT İDARESİNDEN ALINAN YAZI TEBLİĞİN MAHİYETİNİ GÖS-
TERMEYECEĞİNDEN TEBLİĞ EVRAKININ TEBLİĞ EDİLDİĞİ HUSUSUNUN ANCAK TEB-
LİĞ ALINDISI İLE KANITLANABİLECEĞİ HK.
1990 yılına ilişkin olup re'sen salınan gelir vergisiyle kesilen kaçak
çılık cezasının ve fonların tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri
düzenlenip tebliğ edilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; takibe konu
vergi ve cezaya ilişkin ihbarnamenin PTT vasıtasıyla 24.5.1991 tarihin
de davacının eşine tebliğ edildiği ve kanuna uygun bu tebligata rağmen
dava açılmadığı dosyadaki belgelerden anlaşılmış olup ortada 6183 sayı
lı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58.maddesinde be-
lirtilen haller bulunmadığından ihtilafsız kesinleşen amme alacağının
ödeme emri ile istenmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle bu
konudaki dava reddedilmiştir. Davacı, ödeme emri düzenlenmesinin kanu-
na ve usule aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemek-
tedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 55.madde
sinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını
ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri
ile tebliğ olunacağı belirtilmiştir. Bu hüküm uyarınca bir vergi veya
ceza için ödeme emri düzenlenebilmesi ancak o vergi ve cezanın kesin-
leşmiş ve tahsil edilebilir hale gelmiş, diğer bir ifade ile tarh saf-
hası tamamlanmış ve tahakkuk etmiş olması ile mümkündür.
İkmalen ve re'sen tarh edilenvergilerin ihbarname ile ilgisine tebliğ
olunacağı 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 34.maddesi gereğidir. Aynı
Kanunun 93.maddesine göre de, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifa
de eden vesikalarla yazılar adresi bilinenlere posta vasıtasıyla ilmu-
haberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ise ilan yolu ile
tebliğ olunacaktır. Tebliğ olunacak evrakın bulunduğu zarfın posta ida
resince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru
tarafından taahhüt ilmuhaberine tarih ve imza konularak tespit oluna-
cağı hususu yine Vergi Usul Kanununun 102.maddesinde hüküm altına alın
mıştır. Bu işlemlerin yapılmasından ve dava açılması halinde dava sonu
cu alındıktan, ihtilaf yaratılmaması halinde ise dava açma süresi geç-
tikten sonra verginin tahakkuku söz konusu olmakta ve böylece ödenmesi
gereken safhaya gelmektedir.
Olayda, davacı adına 1990 yılı ile ilgili olarak re'sen kaçakçılık ce-
zalı gelir vergisi tarhedilmiş, ancak buna ilişkin ihbarnamenin davacı
nın eşine 24.5.1991 tarihinde tebliğ edildiği PTT idaresi tarafından
gönderilen yazıyla tevsik olunmuştur.
Tebligatın yukarıda yazılı kanun hükmü uyarınca taahhüt ilmuhaberine
tarih ve imza konularak yapılması ve bu durumu gösteren alındının ver-
gi dairesinde bulunması asıl olduğu halde söz konusu belgenin mevcut
olmadığı dosya içeriği ile sabittir. Posta idaresince gönderilen yazı-
da belirtilen tebligatın ise ödeme emrinde yazılı vergi ve ceza ile
fonlara ait olduğunun kabulü mümkün olamayacağından, kanunda yazılı
tarzda tebliğ edilip kesinleşmemiş vergi ve cezanın ödeme emri ile ta-
kibinin 6183 sayılı Kanunun 55.maddesine uygun olduğu gerekçesiyle bu
konudaki davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmemiş-
tir.
Bu nedenle, İstanbul 5.Vergi Mahkemesinin 3.3.1993 günlü ve 1993/436
sayılı kararının bozulmasına karar verildi.
BŞ/ES
|