VERGİ SORUMLULARININ ASIL MÜKELLEFLERLE İLGİLİ YAPILAN TARHİYATLARA
KARŞI DAVA AÇAMAYACAKLARI HK.
Uyuşmazlık, vergi sorumlusu kurumun 1976 yılı Ekim ayında mensuplarına
verdiği teşvik ikramiyesinden pişmanlıkla beyanı üzerine tahakkuk etti
rilen ve itirazı kayıtla ödediği gelir ve mali denge vergisine yapılan
itirazını reddederek tarhiyatı aynen tasdik eden itiraz komisyonu kara
rının bozulması isteminden ibarettir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377 ve 378.maddelerinde, itiraza yetki
li olanların, adlarına vergi tarh olunan gerçek ve tüzel kişiler oldu-
ğu açıklanmış ve aynı kanunun 8.maddesinin son fıkrasında, kanunun son
raki maddelerinde geçen "mükellef" deyiminin vergi sorumlularını da
kapsadığı belirtilmiş ise de, Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesinde sa
yılan ödemeleri yapanlar, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mah-
suben tevkifat yapmaya mecburdurlar. Bir başka ifadeyle tevkifat, mü-
kellef adına ve 107/3 madde gereğince sorumlu olarak yapılmaktadır. Bu
nedenle, vergi alacağının miktar itibariyle saptanması olarak tanımla-
nan tarh işlemine konu olan alacak, esasen mükelleflere ait istihkak-
lardır.
Vergi kesintisi yapmakla sorumlu olanların bu kesintiyi yapmaları nede
niyle tarhiyata muhatap tutulmaları halinde, ödemeleri gereken vergi-
ler önce onların malvarlığından çıkacağından itiraz hakkını kullanmala
rı düşünülebilir ise de, vergi sorumlularına ihtirazi kayıtla beyanna-
me vermeleri koşuluyla itiraz hakkı tanınması halinde, aynı tarh işle-
miyle ilgili olarak istihkak sahipleri olan mükelleflerinde dava açma
olasılığının varlığı karşısında, uygulamada birçok karışıklık ve hak-
sızlığa yol açılacağı ve bu durumun, ise pratik sonuç yaratmayacağı
açıktır.
Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu hükümleri ile kendilerine ba
zı görevler verilen vergi sorumlularının bu görevleri gereği gibi yeri
ne getirmemelerinin yaptırımı ve buna karşı sorumluların başvurabile-
cekleri talep ve dava hakları,, Vergi Usul Kanununda ayrıca ve açıkça
gösterilmiştir. Ancak, bu hakkında esasen istihkak sahipleri asına ya-
pılması gereken tevkifatın miktarına yaygınlaştırılmasına olanak bulun
mamaktadır.
Bu nedenle davanın reddine karar verildi.
RD/EK
|