1-) VADE FARKLARININ KATMA DEĞER VERGİSİ MATRAHINA DAHİL OLDUĞU;
2-) ALICI İLE SÖZLEŞME YAPILARAK TAKSİT KOŞULLARININ BELİRLENMESİ, ARA
LARINDA HUSUMET BULUNMAYAN ALICI İFADELERİ, ALICILAR ADINA CARİ HESAP-
LAR AÇILMASI VE SATILAN TAŞITLAR ÜZERİNE SATIŞ VE TESLİM TARİHLERİNDE
HACİZ KOYDURULMASI GİBİ HUSUSLARIN, TAŞIT ALICILARI TARAFINDAN VERİLEN
SENETLERİN, TEMİNAT SENETİ DEĞİL, BORÇ SENEDİ OLDUKLARINI GÖSTERECEĞİ;
3-) MATRAHIN BULUNMUŞ ŞEKLİ VE VADE FARKLARINA İLİŞKİN KDV'NİN TAHSİL
EDİLDİĞİNDE ÖDENMİŞ BULUNMASI KARŞISINDA, KASTEN VERGİ ZİYAINA NEDEN
OLDUĞUNUN SÖYLENEMEYECEĞİ HK.
1988 takvim yılı hesaplarının incelenmesi sonucu, motorlu araç satış
bedellerinin bir kısmının teslim sırasında kayıtlara ve beyannameye
yansıtılmadığının saptanması nedeniyle yükümlü şirket adına Ocak döne-
mi için kaçakçılık cezalı olarak salınan katma değer vergisini, uyuş-
mazlığın, vadeli olarak satılan taşıtların satışı ve teslimi sırasında
alıcılar adına toplam satış bedeli üzerinden değil, teslim tarihindeki
peşin satış fiyatı üzerinden fatura düzenlenmek suretiyle satış hasıla
tının ve teslim bedellerinin bir kısmının ilgili vergilendirme dönemin
de kayıt ve beyan dışı bırakıldığının saptanmasından doğduğu, 3065 sa-
yılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1.maddesinin 1.bendinde; ticari fa-
aliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin vergiye tabi olduğu-
nun belirtildiği, 10.maddenin (a) bendinde mal teslimi ve hizmet ifası
hallerinde vergiyi doğuran olayın malın teslimi veya hizmetin yapılma-
sı olduğunun açıklandığı, 20.maddenin 1.fıkrasında; teslim hizmet iş-
lemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedelden mey
dana geleceğinin, 24.maddenin (c) bendinde ise; vade farkı, fiyat far-
kı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altın-
da sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil un-
surlar arasında bululnduğunun hüküm altına alındığı, dosyada mevcut
vergi inceleme raporu, inceleme tutanağı ve diğer belgelerin incelenme
sinden; yükümlü şirketin satışını yaptığı motorlu taşıta ilişkin ola-
rak, toplam satış bedelinin bir kısmını aracın satış ve tesliminden ön
ce peşinat olarak nakten tahsil ettiği, kalan kısmı için ise; alıcılar
dan tutar ve vadeleri belli olan alacak senetleri aldığı, buna karşı-
lık araçların satışı ve teslimi sırasında, teslim tarihindeki (Katma
Değer Vergisi dahil) peşin satış fiyatları üzerinden fatura düzenlendi
ği, alıcıların yaptıkları peşin ödeme ve borçlandıkları meblağa iliş-
kin olarak verdikleri senetlerin toplamından oluşan (katma değer vergi
si dahil) satış bedeli üzerinden fatura kesilmediği ve böylece satış
hasılatının ve teslim bedelinin bir kısmının kayıt ve beyan dışı bıra-
kıldığı hususlarının tespit edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda; yüküm
lü şirketin araç satışlarını vadeli olarak yaptığı, toplam satış bede-
line mahsuben bir miktar paranın peşin ve nakit olarak alındığı ve va-
de farkı dahil kalan borç için alınan senetlerin vade ve borçlanılan
tutarıda ihtiva etmesi nedeniyle alacak senedi niteliği taşıdığı sonu-
cuna varıldığı, bu nedenle; yükmülü şirket bakımından, araçların satış
bedelinin peşinat olarak alınan kısmının nakten, mütşerinin borçlandı-
ğı kısmın ise, hesaben elde edilmiş olduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanu
nunun 329.maddesinde; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşte
rinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan
tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanan
faturanın, müşterinin borçlandığı toplam satış tutarını, yani (peşin
ödeme-senet bedelleri)ni kapsayacak şekilde düzenlenmesi ve bu şekilde
kayıtlara intikal ettirilmesi gerekirken, aracın teslim tarihindeki
peşin satış fiyatı üzerinden fatura düzenlenmesinde isabet görülmedi-
ği, sonuç olarak; inceleme elemanınca, yükümlü şirketin 1988 yılı ay-
lık vergilendirme dönemlerine ilişkin beyanlaır ile saptanan hususla-
rın birlikte değerlendirilmesi ve karşılaştırılmasıyla yapılan hesapla
ma sonucunda bulunan matrah farkı üzerinden salınan vergide ve kesilen
kaçakçılık cezasında kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle onayan,
Bursa Vergi Mahkemesinin 12.6.1990 gün ve 1990/905 sayılı kararının
bozulması istenilmektedir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "Teslim ve hizmet işlemlerin
de matrah" başlığı altında düzenlenen 20.maddesinin 1.fıkrasında; "Tes
lim ve hizmet işlemlerinde matrah, bu işlemlerin karşılığını teşkil
eden bedeldir." denilmiş 2.fıkrasında da; "Bedel deyimi, malı teslim
alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket eden-
lerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan ve-
ya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para
ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade
eder." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun matraha dahil olan unsurları belirleyen 24.maddesinin (c)
fıkrasında ise, "vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli ge-
lirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat,
hizmet ve değerler." vergi matrahına dahil edilecek unsurlar arasında
sayılmıştır.
Yükümlü kurum satışlarının peşin olup senetlerin bir borç senedi olma-
yıp, teminat senedi niteliğinde olduğunu iddia etmekte vergi dairesi
müdürlüğü ise satışların taksitli satış olduğunu ileri sürmektedir.
Taksitli satım; Borçlar Kanununun 222 ve devamı hükümlerinde açıklandı
ğı gibi satılan malın müşteriye derhal verilmesi ve bedelinin ise be-
lirli zamanlarda (vadelerde) ödenmesi halidir.
Yükümlü şirketin 1988 takvim yılında yaptığı motorlu araç satışların-
da; satış ve teslim tarihi itibariyle, vade farkı ve araç satış fiya-
tından geriye kalan ana para borcuna ilişkin tutarları içeren ve muhte
lif vade tarihlerine göre düzenlenen senetlerin müşteriden alındığı ih
tilafsızdır.
Olayda peşin satışlarda ödeme koşullarını da içeren sözleşmeler yapıl-
masına gerek bulunmadığı halde böyle bir sözleşme yapılmış olması ve
sözleşmedeki taksit miktarlarının ve müşterilerden alınan senetlerin
vadelerinin farklı oluşu bunların teminat senedi olmayıp borç senedi
olduğunu göstermektedir.
İnceleme sırasında ticari taşıtları alan kişilerin inceleme elemanına
bunları taksitle aldıkları yolunda verdikleri ifadelerde satışın tak-
sitle yapıldığını doğrulamaktadır. Zira satıcıyla aralarında herhangi
bir husumet yada ihtilafın varlığı ortaya konulmadıkca taşıt alıcıları
nın sırf satıcıyı (yükümlüyü) ısrar etmek amacıyla aynı yönde beyanda
bulunmaları düşünülemez.
Taşıt alıcıları adlarına cari hesaplar açtırılması ve satılan araçlar
üzerine satış ve teslim tarihlerinde haciz koydurulması da satışın va-
deli olduğunu gösteren diğer açık delillerdir.
Bu delil ve tesbitler ve 3065 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan amir
hükümleri karşısında yükümlü şirket tarafından gerek dilekçelerde ge-
rekse duruşmada öne sürülen iddialar ve söz konusu senetlerin "Teminat
Senedi" olarak nitelendirilmesi ve üzerinde teminat senedi yazılması
vergilendirmeyi doğuran maddi olayın gerçek mahiyetini etkileyecek ni-
telikte değildir.
Bu itibarla; Vergi Mahkemesince; mükellefiyetin esasına ilişkin olarak
yazılı gerekçe ile verilen kararda kanuna aykırılık yoktur.
Ancak; yükümlü şirket tarafından dava dilekçesinde, inceleme elamının-
ca matrahın hesaplanması sırasında maddi hata yapıldığı ve bu suretle
310.540.758 lira olarak hesaplanması gereken katma değer vergisinin
93.680.926 lira fazlasıyla 404.191.684 lira olarak hesaplanmasına sebe
biyet verildiği ileri sürülmüş ve bu hususun yapılacak inceleme sonucu
düzeltilmesi istenmiş, maddi hatanın varlığına ilişkin iddianın tevsi-
ki yönünde yeminli mali müşavir marifetiyle hazırlattırılan bir rapor
duruşmada ibraz olunmuştur.
Yükümlü şirketçe ileri sürülen maddi hataya ilişkin bu iddianın mahke-
ce araştırılmadığı ve kararda karşılanmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan; teslim tarihinde vergi matrahına dahil edilerek katma de-
ğer vergisi ödenmesi gereken vade farklarının, her vade farkının tah-
sil edilmesiyle birlikte müşteriye fatura edildiği ve katma değer ver-
gisi tahsil edilerek beyan olunduğu ve ödendiği dosyada mevcut belge-
lerin incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda; vergi mükerrerliğine sebebiyet verilmemesi bakımından uyuş
mazlık konusu 1988 takvim yılı satışları nedeniyle ödenmesi gereken
vergi ile bu satışlara ilişkin olarak, yükümlü şirketçe ödenen katma
değer vergisinin, yükümlü şirketin defter kayıt ve belgeleri ile vergi
dairesi kayıtlarından araştırılması, duruşmada ibraz olunan ve maddi
hatanın dellillendirilmesine ilişkin olan yeminli mali müşavirlik rapo
runun değerlendirilmesi ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırıl-
ması suretiyle sonucuna göre yeniden bir karar verilmesi zorunlu görül
müştür.
Dahili tevkifatın ise; cari vergilendirme dönemi kurumlar vergisine
mahsuben peşin ödenen bir tevkifat olması ve bu gün itibariyle mahsup
olanağının kalmaması nedeniyle mükerrer bir tahsilat olacağının vergi
dairesince dikkate alıncağı tabiidir.
Kaçakçılık cezasına gelince;
İnceleme raporu ile saptanan matrah farkı tamamen yükümlü şirketin def
ter kayıt ve belgeleri ile vermiş olduğu katma değer vergisi beyanname
lerinin incelenmesi sonucu hesaplanmıştır. Gerek matrahın hesaplanış
şakli gerekse vade farkı olarak tahsil olunan meblağların, fatura edi-
lerek kayıtlara alınması ve buna ilişkin katma değer vergisinin de tah
sil edilerek ödenmiş bulunması karşısında kasten vergi ziyaına sebebi-
yet verildiğinden söz edilemeyceği cihetle cezanın kusur cezasına çev-
rilmesi uygun olacağından, mahkeme kararında ceza yönünden isabet gö-
rülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin, mükellefiyetin esasına ilişkin
iddialar yönünden reddine, matrahın hesaplanması, vergilendirmede mü-
kerrerliğe sebebiyet verilmesi ve ceza yönünden ise; kabulü ile yukarı
da belirtilen gerekçe doğrultusunda yapılacak inceleme sonucuna göre
yeniden karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulmasına karar veril
di.
BŞ/SE
|