VERGİ MAHKEMELERİ TARAFINDAN YÜKÜMLÜLERE İADESİNE KARAR VERİLEN VERGİ-
LERE KANUNİ FAİZ UYGULANMASI SÖZ KONUSU OLMADIĞINDAN, BU NEDENLE TAZMİ
NAT DA İSTENEMEYECEĞİ HK.
Tahakkuk ettiği halde süresinde ödenmeyen Aralık 1986 dönemine ait kat
ma değer vergisi ve dahili tevkifat borçlarını 1990 yılında asla dönü-
şen gecikme zammı ile birlikte ödeler yükümlü şirket tarafından, dahi-
li tevkifat ile buna uygulanan gecikme zammının ve asla dönüştürülen
gecikme zammının tamamının iadesi istemiyle yapılan başvurunun süresin
de cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin Maliye Bakanlığı işlemi-
nin; 1986 yılı Kurumlar vergisi beyannamesinde 4.814.268.-TL. kurumlar
vergisi gösterilmesi nedeniyle 12.718.966.TL. dahili tevkifat fazlalı-
ğı bulunduğu, bu meblağın vergi dairesince 1987 yılı Nisan ayında ter-
kin edilerek, dahili tevkifat gecikme zammı ve asla dönüştürülen gecik
me zammı aranmaması gerektiği, 3.7.1989 gün ve 1983/3 sayılı Danıştay
İçtihadı birleştirme kararı nazara alındığında, 1.1.1989 tarihinden
itibaren yürürlüğe giren 35050 sayılı yasanın asla dönüştürülen gecik-
me zammı ile ilgili hükümlerinin yürürlük tarihinden önceki dönemlere
uygulanamayacağı ileri sürülerek iptali ile fazla tahsil edilen
44,985.404.TL. (Dahili tevkifat, asla dönüştürülen gecikme zammı)
58.091.883.TL. (katma değer vergisi, normal ve asla dönüştürülen gecik
me zammı) olmak üzere 103.077.287 TL.'nin geri verilmesi, 110.000.000.
TL. haksız tahsil edildiğinden, getireceği yıllık faiz kadar tazminata
hükmedilmesi istenilmektedir.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun mükerrer 40.maddesinde, "Kurum-
lar vergisi mükellefleri, cari vergilendirme döneminin kurumlar vergi-
sine mahsup edilmek üzere, Gelir Vergisi Kanununun dahili tevkifat ile
ilgili hükümlerine göre dahili tevkifat yaparak vergi dairesine öder-
ler." hükmüne yer verilmiş olup, bu madde ile atıfta bulunulan 193 sa-
yılı Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesi B bendinde de, gerçek usulde
gelir vergisine tabi ticari, zirai ve mesleki kazanç sahipleri ile adi
ortaklıklar, kollektif şirketler ve adi komandit şirketlerden katma de
ğer vergisine tabi olanların, adlarına tarh ve tahakkuk ettirilen kat-
ma değer vergisinin % 50'si oranında dahili tevkifat yaparak vergi dai
resine ödeyecekleri, bu madde hükmü uyarınca yapılacak dahili tevkifa-
ta ait ödemeler toplamının cari takvim yılına ait yıllık gelir vergisi
beyannamesi üzerinden hesaplanan gelir vergisinden fazla olması halin-
de, aradaki farkın müteakip dönemlere ilişkin olarak yapılması gereken
dahili tevkifat ödemelerine mahsup edileceği öngörülmüş bulunmaktadır.
Ancak, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun sözü edilen 94/B maddesi hük
mü, 3505 sayılı Kanunun 34.maddesi ile 1.1.1989 tarihinden itibaren yü
rürlükten kaldırılmış; Kurumlar Vergisi Kanununa anılan Kanunun 22.mad
desiyle eklenen ve 1.1.1989 tarihinde yürürlüğe giren geçici 17.madde-
nin (b) bendinde, 1988 ve önceki dönemlere ait olup, mahsubu yapılama-
yan dahili tevkifat tutarının 1988 yılı kurum kazancının beyan edildi-
ği kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan kurumlar vergisin
den mahsup edileceği, mahsup edilemeyen tutarın 1989 yılına ilişkin
olarak ödenecek geçici vergiye, artan kısmının ise diğer vergi borçla-
rına mahsup edileceği, bu mahsuplara rağmen kalan dahili tevkifat tuta
rının, mükellefin 1989 yılı sonuna kadar yazılı olarak talep etmesi ha
linde kendisine ret ve iade edileceği belirtilmiştir.
Yükümlünün düzeltme istemi üzerine vergi dairesince, kontrol memuruna
gerekli inceleme yaptırılarak, fazla ödendiği kabul edilen 61.640.572.
TL.'nin 18.10.1990 günlü düzeltem fişi ile yükümlü şirkete iade edildi
ği anlaşılmakta olup, dava dilekçesinde, ayrıca bu miktarın dışında ka
lan 44.985.404.TL. (dahili tevkifat, normal ve asla dönüştürülmüş ge-
cikme zammı), 58.011.883.TL. (katma değer vergisi, normal ve asla dö-
nüştürülmüş gecikme zammı) toplam 103.027.287.TL.'nın hataen ödendiği
ileri sürülerek geri verilmesi, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tesis
edilen, işlemin iptali ve haksız olarak tahsil edilen miktarın faizine
karşılık 110.000.000.TL.nın tazminine hükmedilmesi istenilmektedir.
Peşin bir vergi niteliği taşıyan dahili tevkifatın yasal olarak cari
yıl kurumlar vergisine mahsup edilmesi, mahsup edilemeyen tutarlar hak
kında da Kurumlar Vergisi Kanununun yukarıda sözü edilen geçici 17.mad
desi hükmünün uygulanması, yasal süre içerisinde ödenmiş bulunan dahi-
li tevkifat tutarları için mümkün olabilir. Yasal sürede ödenmeyen bir
dahili tevkifatın mahsup ve iadesi de düşünülemeyeceği cihetle, yüküm-
lünün Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 17.maddesi hükmünden yararlan-
ması olanaksızdır. Ancak, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun dahili
tevkifata ilişkin 94.maddesinin (B) fıkrası hükmünün, 3505 sayılı Kanu
nun 34.maddesi ile 1.1.1989 tarihinden itibaren kaldırılmış olması ve
bu tarihten sonra, önceki dönemler için ödenen dahili tevkifat tutarla
rının mahsup imkanının kalmamış bulunması karşısında, 28.12.1990 tari-
hinde davacıdan tahsil edilen dahili tevkifatın hukuki dayanağından
söz etmek mümkün değildir.
Katma değer vergisine uygulanan normal ve asla dönüştürülen gecikme
zammına gelince;
Yükümlü tarafından beyan edilmekle beraber yasal süresi içinde ödenme-
mesi nedeniyle katma değer vergisine normal ve asla dönüştürülen gecik
me zammı uygulanıp uygulanmayacağı hususu, 213 sayılı Vergi Usul Kanu-
nunun 116 ve 117.maddelerinde sayılan hesap ve hatalarının hiçbirine
girmediğinden, bu kısma yöneli iddiaların reddinde bir isabetsizlik bu
lunmamaktadır.
Öte yandan, gerek vergi kanunlarında gerekse 2577 sayılı İdari Yargıla
ma Usulü Kanununda, vergi mahkemeleri tarafından yükümlülere iadesine
karar verilen vergileri, yükümlüler lehine kanuni faiz uygulamasını ön
gören bir hükme yer verilmediği gibi, Borçlar Kanununun 103 ve sonraki
hükümleriyle Türk Ticaret Kanununda yer alan geri alma (istirdat) dava
larıyla sair alacak davalarında, kanuni faiz alınmasına ilişkin hüküm-
lerin kamu hukuku alanına giren vergilere uygulanma olanağı da bulunma
dığı cihetle, tazminat istemi de yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulü ile Maliye ve Gümrük Bakan-
lığınca tesis edilen işlemin, dahili tevkifat ve buna uygulanan normal
ve asla dönüştürülmüş gecikme zammı ile ilgili kısmının iptaline, dava
nın katma değer vergisine uygulanan normal ve asla dönüştürülmüş gecik
me zammına yönelik kısmı ile tazminat talebinin ise reddine karar ve-
rildi.
AZLIK OYU:
Vergi uyuşmazlıklarında, düzeltme ve şikayet yoluna başvurulabilmesi,
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 117 ve 118.maddelerinde açıklanan ver-
gi hataları ile sınırlandırılmış olup, uyuşmazlığın hukuksal bir sorun
olarak ortaya çıkması ve yorumu gerektirmesi durumunda bu yolun uygu-
lanması olanağı bulunmamaktadır.
Aksi halde, dava açma süresini geçiren mükelleflere, düzeltme zamanaşı
mı süresi içinde, düzeltme ve şikayet yoluyla yeniden ve uyuşmazlığın
esasına yönelik bir dava açma olanağı tanınmış olur ki, böylesine bir
uygulamanın sözü geçen madde hükümerine ve Yasa Koyucunun amacına ters
düşeceği kuşkusuzdur.
Olayda, yükümlü şirketin beyan ettiği katma değer vergisi ile dahili
tevkifatı yasal süresini geçirdikten sonra 1990 yılında, ödenmesi sıra
sında, normal ve asla dönüştürülen gecikme zammının uygulanmasında ha-
ta yapıldığı ileri sürülerek düzeltilmesi isteminden doğan uyuşmazlık;
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 117 ve 118.maddelerinde sayılan vergi
hatalarının hiçbirine girmeyip, hukuksal bir sorun olmakla, ancak yo-
rum yoluyla çözümlenebileceğinden, daha önce vergi mahkemesine gidilme
den doğrudan Danıştay'da açılan davanın, işin esasına girilmek suretiy
le incelenmesi olanağı yoktur.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerekeceği düşüncesiyle kararın ip
taline ilişkin hüküm fıkrasına katılmıyorum.
ŞT/ES
|