ÇİFTÇİLERDEN SATIN ALINAN ZİRAİ ÜRÜNLER İÇİN YAPILAN ÖDEMELERDEN TEV-
KİF YOLUYLA ALINMASI GEREKEN VERGİNİN ÖDENMEMESİNDEN ALIM-SATIMA TARAF
OLMAYAN VE ARACI VASFI DA BULUNMAYAN TİCARET BORSALARININ VE BORSA
YÖNETİCİLERİNİN MÜTESELSİLEN SORUMLU TUTULAMAYACAĞI HK.
31.3.1988 günlü ve 19771 sayılı ikinci mükerrer Resmi Gazete'de yayım-
lanarak yürürlüğe giren 3418 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanarak
Maliye Bakanlığınca 15.9.1990 günlü ve 20636 sayılı Resmi Gazete ile
yayımlanan 164 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin "5590 sa-
yılı Kanuna Göre Kurulmuş Bulunan Ticaret Borsalarında Tescil Ettiri-
lerek Satın Alınan Zirai Ürün Bedellerinden Yapılacak Gelir Vergisi
Tevkifatı ve Müteselsil Sorumluluk" başlığını taşıyan 4 numaralı ben-
dinin iptali steğine ilişkindir.
164 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin, Ticaret Borsaları
ile ilgili düzenlemeler içeren 4 numaralı bendininiptali istemiyle a-
çılan davada, 25.11.1992 gününde davacı Ankara Ticaret Borsası vekili
Avukat ... ile davalı Maliye Bakanlığı'nı temsilen gelen Hazine Avuka-
tı ...'ın hazır bulunmalarıyla yapılan duruşma sonunda , söz konusu
düzenlemenin ve bu düzenlemeye olanak tanıyan 3418 sayılı Kanun'un 30.
maddesinin Anayasa'nın 6,7,8,38,73 ve 124.maddelerine aykırı görülürük
Anayasa'nın 152. ve 2949 sayılı Kanun'un 28.maddesi uyarınca söz konu-
su hükmün iptali istemiyle başvurulan Anayasa Mahkemesince verilen
25.5.1993 günlü E:1993/3, K:1993/20 sayılı, başvurunun reddine dair
gerekçeli kararın, 28.11.1995 günlü ve 22477 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanması ve dosyaya bağlanması üzerine dava incelendi.
Uyuşmazlık, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Vergi Kesenlerin Sorum-
luluğu" başlıklı 11.maddesine 3418 sayılı Kanunun 30.maddesiyle ekle-
nen fıkra hükmünün verdiği yetkiye dayanılarak Maliye Bakanılğınca
yayımlanan 164 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğinin, Ticaret
Borsaları ile ilgili düzenlemeler içeren 4 numaralı bendinin, bu dü-
zenlemeye olanak tanıyan Kanun hükmünün Anayasa'ya aykırı olmadığı
Anayasa Mahkemesince kabul edilmesine karşın, yürürlükteki kanunlara
aykırı olup olmadığı hususunun belirlenmesine ilişkindir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94.maddesinde; Kamu idare ve mües-
seselerinin, iktisadi kamu müesseselerinin, sair kurumların, ticaret
şirketlerinin, iş ortaklıklarının, derneklerin, vakıfların, dernek ve
vakıfların iktisadi işletmelerinin, kooperatiflerin, yatırım fonu yö-
netenlerin, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve
serbest meslek erbabının, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işlet-
me hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin, maddede bentler halin-
de yasılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesa-
ben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsu-
ben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtildikten sonra maddenin
11. (değişmeden önce 13.) bendinde ise, çiftçilerden satın alınan
zirai mahsuller için yapılan ödemelerden, bu bentte belirtilen oran-
larda tevkifat yapılması öngörülmüş, aynı Kanunun 98.maddesinde de,
94.madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay
içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve irat-
lar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın 20.günü ak-
şamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu ver-
gi dairesine bildirmeye ve 119.madde uyarınca beyanname verecekleri
süre içinde yaptıkları tevkifatı vergi dairesine yatırmaya mecbur ol-
dukları hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11.maddesi tevkif yoluyla ödenen ver-
gilerde müteselsil sorumluluk esasını getirmiştir. Söz konusu maddede,
mal alım ve satımı dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi daire-
lerine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülüklerini yerine getirme-
meleri halinde, bu kişilerle birlikte verginin ödenmemesinden alım sa-
tıma taraf olanların tümünün müteselsilen sorumlu olacakları belirtil-
miştir.Maddeden açıkca anlaşılacağı üzere, kanun koyucunun müteselsi-
len sorumluluk kapsamına aldığı kişi veya kuruluşların, ya söz konusu
tevkifatı yapmak ve vergi dairesine yatırmakla yükümlü bulunmaları,
ya da tevkifatın konusunu oluşturan alım satıma taraf olmaları bağla-
yıcı koşul olarak öngörülmüştür. Buna göre bir kişi veya kuruluşu
vergi tevkifatının ödenmemesinden ötürü müteselsilen sorumlu tutabil-
mek, ancak bunların vergiyi doğuran olayda taraf olmaları halinde müm-
kün olabilecektir. Kanun koyucu bu kuralı benimsediğine göre, düzenle-
me yapmaya yetkili kılınan idari organların da, yapacakları düzenleme-
lerde bu kuralın dışına çıkmaları ve kanunun amaç ve kapsamını aşan
kurallar ve ilkeler belirlemeleri söz konusu olamaz. İdare, Anayasa-
nın 73.maddesinde ifade edilen "Vergi, resim, harç ve benzeri mali
yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır." kuralı-
nın bağlayıcı hükmü karşısında da zaten böyle devranmak zorundadır.
Öte yandan, 213 sayılı Kanun'un 11.maddesine 3418 sayılı Kanunun 30.
maddesiyle eklenen fıkra ile zirai ürünlerin alım ve satımına aracı-
lık eden kuruluşlar ile Ticaret Borsalarını bu mahsullerin satın alın-
ması sırasında yapılacak vergi tevkifatından müteselsilen sorumlu tut-
maya, söz konusu ürünlerin satışı dolayısıyla yapılacak vergi tevkifa-
tının hangi safhada yapılacağını her bir ürün için ayrı ayrı belirle-
meye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmışsa da, bu yetkinin ancak borsa-
larda yapılacak alım satım sırasında vergi tevkifatı yapılıp vergi
dairesine yatırılmasının gerekli olması yada borsaların da vergi tev-
kifatı yapmak ve vergi dairesine yatırmakla yükümlü bulunmaları halin-
de kullanılması mümkündür. Oysa borsaların vergi hukuku yönünden böyle
bir yükümlülükleri bulunmayıp kendi Kanununa göre görevleri yalnızca
"Tescil"den ibaret olduğuna göre, salt alım ve satımı tescil görevi
yapması borsayı zirai ürünlerin alım ve satımına aracı durumuna getir-
mez. Alım ve satıma aracılık, alıcı ile satıcıyı işlem yapma yönünden
karşılaştırmayı ifade ettiğine göre Ticaret Borsalarını aracı kuruluş
olarak nitelendirmek mümkün değildir. Ayrıca borsalar idare adına ver-
gi tahsili ile görevlendirilmiş, noter veya tapu idaresi gibi bir ku-
ruluş ta değildir. Bu haliyle söz konusu hükmün borsalar yönünden uy-
gulanabilmesi ancak, borsada zirai ürünlerin alım satımı anında tahsil
edilebilecek bir vergi tevkifatının mevcudiyeti halinde mümkün olabi-
lecektir.
Borsada ya da borsa dışında yapılmış işlemler nedeniyle yapılacak ver-
gi tevkifatının vergi idaresine beyan ve yatırılması, işlem tarihini
takibeden ayın 20.günü akşamına kadar mümkün olduğundan, söz konusu
tevkifatın ödenmemiş olmasından dolayı borsaları ve borsa yöneticile-
rini, bu vergilerden ve cezalarından müteselsilen sorumlu tutmaya fık-
ranın ne lafzı ne de amacı uygun bulunmamaktadır.
Bu ldurumda, 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları,
Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi,
Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanununun 32.madde-
si uyarınca kurulmuş tüzel kişiliğe sahip ve haiz kamu kurumu vasfına
haiz olan ve aynı Kanunun 34.maddesinde görevleri sayılmış bulunan,
buna göre de borsaya dahil maddelerin alım satımını tanzim ve tescil
etmekle görevlendirilen ve söz konusu maddelerin alım satımında taraf
veya aracı olma durumu bulunmayan ve dolayısıyla Gelir Vergisi Kanunu-
nun 94,96 ve 98.maddelerine göre vergi tevkifatı yapmak ve vergi dai-
resine yatırmak yükümlülüğünden söz edilemeyecek olan Ticaret Borsala-
rını, Vergi Usul Kanununun vergi tevkifatında müteselsil sorumluluğu
düzenleyen 11.maddesinin açık hükmünün aksine, Genel Tebliğle Sorumlu-
luk kapsamına almak, Kanunun tanıdığı yetkinin üzerine çıkmak ve Kanun
da öngörülmeyen yükümlülük tesis etmek sonucunu doğurur.
Böyle bir düzenleme yapılabilmesi borsadaki işlemlerin vergiye tabi
olması ve bu vergi yatırılmadıkça tescil işleminin yapılmayacağının
kanunda öngörülmesiyle mümkün olabilir. Bu yönde bir yasal düzenleme
yapılmadıkça alım satıma taraf olmayan kişi ve kuruluşları, bu arada
da Ticaret Borsalarını, tevkif ettikleri vergileri vergi dairesine ya-
tırmayan vergi sorumlularının fiilinden müteselsilen sorumlu tutmak
söz konusu olamaz.
Açıklanan nedenlerle, davanın kabulüne 164 seri numaralı Gelir Vergisi
Genel Tebliğinin 4 numaralı bendinin iptaline karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:91)
(MT/ES)
|