VAKFIN İKTİSADİ İŞLETMESİNDEN ELDE ETTİĞİ MENKUL SERMAYE İRADININ TEV-
KİFATA TABİ TUTULMASI GEREKTİĞİ HK.
1995 Nisan ayında ihtirazi kayıtla beyan edilip ödenen gelir (stopaj)
vergisinin red ve iadesi istemiyle dava açılmıştır. Ankara 2. Vergi
Mahkemesi'nin 30.10.1996 gün ve 1996/986 sayılı kararıyla; 5422 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun muaflık ve istisnaları düzenleyen 7/15 in-
ci maddesinde, kurulduktan sonra Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti
tanınan vakıfların kurumlar vergisinden muaf olduğunun hükme bağlandı-
ğı, 15.4.1983 gün ve 1983/6494 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla davacı
vakfa, 903 sayılı Kanuna ve Vakıf resmi senedine uygun faaliyette bu-
lunduğu dönemlere münhasır olmak üzere vergi muafiyeti tanınmış olup
vakfın 903 sayılı Kanuna ve vakıf resmi senedine aykırı faaliyette bu-
lunduğu da ileri sürülmediğinden, bağlı iktisadi işletmesinden elde e-
dilen menkul sermaye iradının gelir (stopaj) vergisine tabi tutulmak
suretiyle vakfın vergilendirilmesine olanak görülmediği gerekçesiyle
tahakkuk eden verginin kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalı İdare,
davacı vakfın vergi muafiyetinden faydalanamayacağını ileri sürerek
kararın bozulmasını istemektedir.
Uyuşmazlık, 15.4.1983 gün ve 1993/6494 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile vergi muafiyeti tanınan davacı vakfın iktisadi işletmesinin
elde ettiği kazancından kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kıs-
mın, vakfın menkul sermaye iradı sayılarak tevkifata tabi tutulmaması
gerektiği yolundaki ihtirazi kayıtla beyan edilerek ödenen gelir (sto-
paj) vergisinin red ve iadesi istemiyle açılan davaya ilişkin bulun-
maktadır.
Türk Ticaret Kanununa göre ticari ve sınai işletme sayılan faa-
liyetler sonucu sağlanan gelirler Gelir Vergisi Kanunu'nda da ticari
kazanç olarak sayılmaktadır. Gerçekten Gelir Vergisi Kanunu'nun 37 nci
maddesinde her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların
ticari kazanç olduğu belirtilmiş ve bu Kanun'un uygulamasında hangi
faaliyetlerden elde edilen kazançların ticari kazanç sayılacağı 6 bent
halinde açıklanmış, aynı maddenin 3 numaralı bendi ile de "özel okul
ve ..." benzeri yerlerin işletilmesinden elde edilen kazançların tica-
ri kazanç olduğu vurgulanmıştır.
Bu durumda eğitim ve öğretim hizmeti yapmak için özel okul iş-
leten Vakfın bu faaliyeti, iktisadi işletme niteliği taşıdığından elde
edilen okul ücretlerinden dolayı Özel Tevfik Fikret Lisesi tarafından
kurumlar vergisi beyannamesi verilerek elde edilen kazanç beyan edil-
miştir.
Öte yandan Vakfın, vakıf senedinde öngörülen amacına uygun faa-
liyette bulunması, faaliyetin ticari ve iktisadi niteliğini ortadan
kaldırmayacağından vakfın bu faaliyetinin vergi dışı bırakılmasını ge-
rektirmez.
Dava konusu olayda, Yükümlü vakıf tarafından iktisadi işletme-
sinin elde ettiği kazancından kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan
kısmın menkul sermaye iradı sayılarak tevkifata tabi tutulmaması ge-
rektiği ileri sürülmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 75 inci maddesinin ikinci
fıkrasının dördüncü bendinde, "Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık
veya özel beyanname veren kurumların, indirim ve istisnalar (Kurumlar
Vergisi Kanunu'nun 8 inci maddesinin 1 ve 6 numuralı bentlerine göre
kurumlar vergisinden müstesna tutulan kazançlar hariç) düşülmeden ön-
ceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra
kalan kısım" menkul sermaye iradı olarak tanımlanmış, aynı Kanun'un 94
üncü maddesinin 6-b bendinde "dağıtılsın veya dağıtılmasın 75 inci
maddenin ikinci fıkrasının 4 numaralı bendinde yazılı menkul sermaye
iratlarından vergi tevkifatı yapılacağı öngörülmüştür.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3824 sayılı Kanunla de-
ğişik 7/15 inci maddesinde ise, kurulduktan sonra Bakanlar Kurulunca
vergi muafiyeti tanınan vakıfların (Bu muaflık, vakıfların iktisadi
işletmelerini kapsamaz) kurumlar vergisindan muaf olacağı belirtil-
miştir. Dosyadaki belgelerden Bakanlar Kurulunun 15.4.1983 gün ve
1983/6494 sayılı kararı ile davacı vakfa 903 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesine göre vergi muafiyeti tanındığı taraflar arasında ihtilafsız-
dır.
903 sayılı Kanunun "Vergi Muafiyeti" başlıklı 4 üncü maddesin-
de, vergi muafiyetinin Bakanlar Kurulu Kararları ile belli edileceği
belirtilmiş, 5 inci maddesinde Kurumlar Vergisi Kanunu'nun, 7 nci mad-
desinde muafiyet ile ilgili hükümlerinde değişiklik yapılmış olup yu-
karıda anılan Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 7/15 inci maddesinde yer a-
lan hüküm bu değişikliği öngörmektedir. Buna karşın 903 sayılı kanunun
ilgili maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu'nda istisna ve muafiyetle il-
gili herhangi bir değişiklik öngörülmemiştir.
Bu durumda, vakfın özel okul işletmeciliği faaliyeti hem ikti-
sadi faaliyet olmasından dolayı kurumlar vergisine tabi bulunduğu hem
de Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi muafiyeti tanınmış olsa dahi özel
okul işletmeciliği faaliyetinden vakfın elde ettiği menkul sermaye i-
radı muafiyet kapsamında bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Buna göre
davacı vakfın iktisadi işletmesi olan Özel Tevfik Fikret Lisesi tara-
fından kurumlar vergisi beyannamesinde beyan edilen kazancından kurum-
lar vergisi düşüldükten sonra kalan kısım davacı vakfın menkul serma-
ye iradı olduğundan Gelir Vergisi Kanunu'nun 94/6-b maddesi uyarınca
tevkifata tabi tutulması gerekir. Aksi yönde verilen mahkeme kararında
isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, Ankara 2. Vergi Mahkemesi'nin 1996/986 sayılı kara-
rın bozulmasına karar verildi.
AZLIK OYU
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 75 inci maddesinde, sahibi-
nin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya
para ile temsil edilen değerlerden müteşekkül sermaye dolayısıyla elde
ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradı
olduğu 4 üncü bendinde ise, Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca yıllık
veya özel beyanname veren kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden
önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten son-
ra kalan kısmın menkul sermaye iradı sayılacağı belirtilmiştir. Gelir
Vergisi Kanunu'nun 75 inci maddesindeki irat sözcüğü gerçek kişilerin,
tüzel kişilerden elde edecekleri iratları ifade etmektedir.
Vakıfta, vakıf üyelerinin vakıftan menkul sermaye iradı elde
etmesi söz konusu olamaz. Gelir Vergisi Kanunu'nun 75/4 üncü maddesi
ancak gerçek kişi ortağı bulunan kurumlar için söz konusudur. Vakıf-
ların, bu hüküm uyarınca gelir (stopaj) vergisine tabi olmaması gere-
kir.
Bu nedenle temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara
karşıyım.
(MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:97)
|