Dairesi
213 SAYILI VERGİ USUL KANUNUNUN 18.MADDESİNDE YER ALAN SÜRELERE...
Karar No
492
Esas No
1292
Karar Tarihi
18-03-1982
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE
1982
492
1980
1292
18/03/1982
 
KARAR METNİ

213 SAYILI VERGİ USUL KANUNUNUN 18.MADDESİNDE YER ALAN SÜRELERE İLİŞ-
KİN GENEL KURALLARIN CEZA ZAMANAŞIMINA UYGULANAMIYACAĞI HK.

Uyuşmazlık; yükümlü adına salınan kaçakçılık cezalı gider vergisini
vergi aslını tasdik, cezayı ise terkin eden Temyiz Komisyonu kararının
bozulması isteminden ibarettir.

Dosyanın incelenmesinden, mükellef şirketin gider vergisi matrahının
şirkete ait defter ve belgelerden tespit edildiği ve olayda vergi ka-
çırma kastının olmadığı anlaşıldığından kaçakçılık cezasının, kusur ce
zasına tahvilinde herhangi bir kanunsuzluk görülmemiştir.

Diğer taraftan, 213 sayılı Yasanın 374.maddesinin 1.bendinde cezanın
bağlı olduğu vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın
birinci gününden başlayarak kusurda üç yıl geçtikten sonra vergi ceza-
sı kesilmeyeceği hükme bağlanmış olup, aynı maddenin son bendinde ise
bu süreler içinde ceza ihbarnamesi tebliğ edilmekle zamanaşımının ke-
silmiş olacağı belirtilmiştir.

Her nekadar davacı, Vergi Usul Kanununun sürelerin hesaplanması ile il
gili 18.maddesinin 4.bendi hükmüne göre zamanaşımı süresinin son günün
resmi tatile rastgelmesi nedeniyle cezaya ilişkin ihbarnamenin 2.1.979
tarihinde tebliğ edildiğini ve cezanın zamanaşımına uğramadığını iddia
etmekte ise de, uyuşmazlık konusu zamanaşımı süresi, uygulamada doğur-
duğu hüküm ve sonuç bakımından hak düşürücü sürelerle eşit tutulmuş
bulunduğu, Vergi Usul Kanununda bu sürelerin, başlangıcı, işleyişi ve
engelleri ile ilgili kurallar ayrıntılı olarak diğer sürelerden ayrı
düzenlenmiş olduğu cihetle mezkür Kanunun 18.maddesinde yer alan sü-
relere ilişkin genel kuralların bu süreye uygulanması suretiyle uzatıl
ması mümkün değildir. Ayrıca olayda zamanaşımı süresini kesen veya dur
duran kanuni bir neden de bulunmadığından cezanın zamanaşımı nedeniyle
terkininde yukarıda açıklanan madde hükümleri karşısında herhangi bir
kanunsuzluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verildi.

AYRIŞIK OY:

X- 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344.maddesinde kaçakçılık, mükellef
veya sorumlu tarafından kasten vergi ziyaına sebebiyet verilmesi şek-
linde tanımlanmış; aynı maddenin 1, 2, 3.fıkrasında yazılı hallerde
kastın mevcudiyeti kabul edilmiştir. Kuşkusuz yükümlü yargı mercilerin
de kastının mevcut olmadığını kanıtlamak hakkına sahiptir.

Ancak dava konusu Temyiz Komisyonu kararında matrah farkının defter ka
yıtlarının incelenmesi ile bulunmuş olması yükümlünün vergi kaçırmak
kastını bertaraf etmeye yeterli değildir. Şayet defterler incelenmemiş
olsaydı vergilendirilmesi gereken matrah farkının teklif dışı kalacağı
tabiidir. Bu nedenle kararın kaçakçılık cezasının yazılı gerekçe ile
kusur cezasına çevrilmesine ilişkin kısmına bu yönden karşıyım.

XX- 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 14.maddesinin birinci fıkrasında
"Vergi muamelelerinde ve vergi ihtilaflarında süreler Vergi Kanunu ile
belli edilir" hükmü yer almış olup, vergi kanunlarındaki bu sürelerin
ne şekilde hesaplanacağını belirleyen 213 sayılı Kanunun 18.maddesinin
4 nolu bendinde, genel bir hüküm olarak, "resmi tatil günleri süreye
dahil değildir. Şu kadar ki, sürenin son günü resmi tatile rastlarsa
tatili takibeden ilk iş gününün tatil saatinde biter" denilmektedir.

Aynı Kanununun üçüncü maddesinde; bu kanunda kullanılan "Vergi Kanunu"
tabirinin, işbu Kanun ile bu Kanun hükümlerine tabi, vergi resim ve
harç kanunlarını ifade edeceği açıktır.

18.maddenin başlığı "vergi kanunlarında yazılı süreler"dir. Bu hükmün
uygulanacağı muameleler de yukarda değinildiği gibi vergi muameleleri-
dir.

Şu halde 14. ve 18.maddelerin bütün vergi muamelelerindeki süreleri
kapsayacak hükümler taşıdığı açıktır.

Vergi Dairesince yükümlülere yapılan tahakkuk tebliğlerinin bir "vergi
muamelesi" olduğu da kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca üç yıllık ceza zamanaşımı süresinin son gününün resmi
tatile rastladığı ihtilafsız olan bu davada, Vergi Dairesince ihbarna-
manin tatili takibeden ilk iş gününde tebliğ edilmesiyle sürenin kesil
mesi gerekmektedir.

Hak düşürücü süreler ile hak düşürücü olmayan süreler arasında Vergi
Usul Kanununun 18.maddesi yönünden herhangi bir fark bulunmamaktadır.

Diğer bir ifadeyle bu madde böyle bir ayırım yapmamıştır. Bu şekilde
bir yoruma müsait de değildir. Bu itibarla ceza zamanaşımının hak dü-
şürücü sürelerle eşit tutulduğu, hak düşürücü sürelere 18.madde hüküm-
lerinin uygulanamayacağı görüşüne katılmak mümkün değildir.

213 sayılı Kanununun 374.maddesinin son bendinde vergi cezaları için
ceza ihbarnamesi yebliğ edilmekle zamanaşımının kesileceği belirtilmiş
se de sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde ne yapılaca-
ğı hakkında maddede bir açıklamaya yer verilmemiştir. Keza 213 sayılı
Kanununun 114.maddesinde de vergiler için 374.maddedekine benzer hüküm
ler sevkedilmiş, bu maddenin ikinci fıkrasında, vergi dairesinin mat-
rah takdiri için takdir komisyonuna başvurması halinde zamanaşımının
duracağına hükmolunmuş, zamanaşımının son gününün resmi tatile rastla-
ması halinde ne olacağı yazılmamıştır.

Bunun gibi süre ile ilgili olarak gerek 213 sayılı Kanunda, gerekse di
ğer Vergi Kanunlarında yer alan diğer bazı maddelerde de süreyi kesen
yada durduran nedenler açıklanmış, son günün resmi tatile rastlaması
halinde sürenin uzatılıp uzatılmayacağı belirtilmemiştir.

Şu hale Vergi Usul Kanununda sürelerin başlangıcı, işleyişi ve engel-
leri ile ilgili kurallar ayrı ayrı düzenlenmiş ve fakat hiçbiride son
günün tatile rastlaması halinde yapılacak işleme yer verilmemiştir.

Bu işlem yalnız 18.maddede düzenlenmiştir. Yani bütün sürelerin son
günün resmi tatile rastlaması halinde yapılacak işlem sadece 18.madde-
de yer almıştır. Bu madde yukarıda da açıklandığı üzere genel bir hü-
küm taşıması ve bu konuyu düzenleyen yegane madde olması itibariyle,
benzer durumların tümüne bu hükmün uygulanması zorunludur.

Vergi Kanunlarından herhangi birinde, zamanaşımı süresiyle ilgili her-
hangi bir hükümde sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde
yapılacak işlem belirtilmiş olsaydı o takdirde, 213 sayılı Kanunun
374.maddesinde, benzer bir hüküm bulunmadığından bu madde kapsamına
giren zamanaşımının resmi tatilden etkilenmeyeceği sonucuna belki va-
rılabilirdi.

Daire kararı gerekçesi esas alınırsa 18.maddenin nerede uygulanacağını
anlamak mümkün olmamaktadır.

Bu nedenlerle Temyiz Komisyonu kararının bozulması gerekeceği oyuyla
karara karşıyım.

(DAN-DER; SAYI:48-49) (MT/YÖ)
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı