GERÇEKTE TACİR OLMAYAN, ŞEKLEN VERGİ YÜKÜMLÜSÜ GÖRÜNEN KİŞİLERCE KE-
SİLEN FATURALARIN VERGİ USUL KANUNU HÜKÜMLERİNE UYGUN DÜZENLENMİŞ OL-
MASI, BU FATURALARIN GERÇEK EMTİA HAREKETLERİ NEDENİYLE DÜZENLENDİĞİNİ
GÖSTERMEYECEĞİNDEN, FATURADA GÖRÜLEN KATMA DEĞER VERGİSİNİN İNDİRİME
KONU EDİLEMEYECEĞİ HK.
Müstahsilden yaptığı kütlü pamuk alımlarını gerçeğe aykırı faturalarla
belgelendirerek haksız katma değer vergisi indirimi uyguladığından ba-
hisle yükümlü adına 1985 yılının Ocak dönemi için kaçakçılık cezalı
katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen Adana 1.Vergi Mahkemesi
23.2.1990 gün ve E:1989/1085, K:1990/219 sayılı kararıyla; vergiyi do-
ğuran olayla doğrudan ilgisi açık olan şahısların, malın satılmadığı
yolunda beyanları bulunmadığına, ödemelerin bir kısmının nama yazılı
çeklerle yapıldığına, mal alışlarının çokluğu nedeniyle tamamının ib-
raz edilmediği anlaşılan kantar tartı pusulaları ile yapıldığına göre
davacı şirketin tüccardan mal aldığının kabulü suretiyle tarhiyatı
kaldırmıştır.
Vergi dairesi müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci
Dairesi 28.12.1993 gün ve E:1990/5593, K:1993/6415 sayılı Kararıyla;
dosyada mevcut inceleme raporu, eki tutanaklar ve belgelerin incelen-
mesinden; yükümlüye fatura düzenleyen 15 kişi nezdinde yapılan araş-
tırmalarda, sermaye durumları itibarıyla saptanan ölçüde ticaret yap-
malarının mümkün olmadığı, bazılarının adresinde bulunamadığı ve bil-
dirilen adreslerin sahte çıktığı, bir kısmının gerçeğe aykırı belge
düzenlediğini itiraf ettiği görüldüğünden, bu kişilerin gerçek anlam-
da mal alım satımıyla uğraşmadığı ve yükümlü şirkete emtia satmaları-
nın da mümkün olmadığının anlaşıldığı, bu nedenle, faturaların biçim
yönünden yasaya uygun olması, tarımsal ürünlerin borsada tescili, sevk
irsaliyesi düzenlenmesi gibi işlemlerin faturaların gerçek bir alım
satıma dayandığını kanıtlayıcı nitelikte bulunmadığı gerekçesiyle,
mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Adana 1.Vergi Mahkemesi 2.6.1994 gün ve
E:1994/602, K:1994/418 sayılı kararıyla; inceleme raporu ve ekindeki
tespitlerin 213 sayılı Yasanın 3.maddesinde öngörülen türde delil ni-
teliği taşımadığı, bir faturanın sahte olduğu sonucuna ulaşılabilmesi
için tek yanlı beyan ve tespitlerin yeterli olmadığı, alım satıma i-
lişkin belgelerin objektif biçimde değerlendirilmesi ve bedellerin ki-
me, hangi yollarla ödendiğinin araştırılması gerektiği, Vergi Usul Ka-
nununda öngörülen şekil şartlarına uygun bu faturaların sahte olup ol-
madığının saptanabilmesi için yükümlüye satış yapanların beyanları ve
ekonomik durumları yanında, bunlar adına düzenlenen belgelerin de de-
ğerlendirilmesi ve usulüne uygun belgelere aksi kanıtlanıncaya kadar
itibar edilmesi gerektiği, esasen çeşitli zamanlarda, çeşitli olaylar-
la ilgili olarak alınan ifadelerin davacıyla ilgili olmadığı, satın
alınan kütlüye ilişkin olarak düzenlenen tartı pusulalarında kütlünün
taşındığı kamyonun plaka numarası, ağırlığı, fiyatı ve taşıma tarihi,
getiren kişinin adı ve soyadı gibi ayrıntılı bilgilerin yer aldığı ve
kütlü bedellerinin ada yazılı çeklerle ödendiğinin anlaşıldığı, müte-
selsil sorumluluk koşullarının yükümlü şirket yönünden gerçekleştiği
hususunda yeterli ve inandırıcı bir tespit bulunmadığı gibi uyuşmazlık
döneminde yasanın tanıdığı yetkiye dayanılarak Maliye Bakanlığınca mü-
teselsil sorumlulukla ilgili herhangi bir düzenleme getirilmediğinden
davacı şirkete kütlü satanların alışlarını sahte faturalarla belgelen-
dirmiş olmalarından dolayı ödenmeyen katma değer vergisinden sorumlu
tutulma olanağının bulunmadığı, bu durumda, sahte olduğu ileri sürülen
faturaların gerçeği yansıttığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle, dava-
nın kabulü yolundaki ilk kararında direnmiştir.
Karar, vergi dairsi müdürlüğü tarafından temyiz edilmiş ve inceleme
elemanının yaptığı tespitler ylinelendikten sonra, bu tespitler kar-
şısında tarhiyatın onanması gerektiği ileri sürülerek kararın bozul-
ması istenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 sayılı Kanunla değişik 3.madde-
sinde vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlem-
lerin gerçek niteliğinin esas olduğu kurala bağlandığından, vergilen-
dirme ile ilgili belgelerin biçimsel kurallara uygun düzenlenmiş olma-
sı, olayın gerçek niteliğinin araştırılmasına ve sonucuna göre işlem
yapılmasına engel değildir. Bu tür belgelerin gerçeğe aykırı veya içe-
riği yönünden yanıltıcı olduğu usulen geçerli başka kanıtlarla ispat-
lanabilir.
Yükümlünün uyuşmazlık konusu dönemde fatura aldığı kişilerle ilgili
olarak yapılan tespitler, bu kişilerin gerçekte tacir olmadıklarını ve
şeklen vergi yükümlülüklerini tesis ettirip ihtiyaç duyanlara belli
bir bedel karşılığında fatura sağladıklarını ortaya koymaktadır. Dola-
yısıyla, faturaların biçimsel kurallara uygun olması, sevk irsaliyesi
ve çek düzenlenmesi, borsada tescil yapılması gibi işlemler, fatura-
larda gösterilen emtianın gerçekten faturaların düzenleyicisi görünen
kimselerden satın alındığını kanıtlamaya yeterli değildir. Esasen,
gerçeğe aykırı fatura gibi sevk irsaliyesi düzenlenerek de işlemlere
gerçek görüntüsü verilebileceği için kimi kişilere çekle ödeme yapı-
lıp, tahsil edilen paranın geri laınması da mümkün olmaktadır. 5590
sayılı Yasanın 52.maddesine göre borsada tescil, kural olarak üzerine
tescil yükümlülüğü düşen tarafın başvurusu üzerine gerçekleştirilen
beyana dayalı bir işlem olduğundan, tescil konusu emtianın gerçekten
satın alındığına kesin bir kanıt sayılamaz.
Uyuşmazlık konusu dönemde yükümlünün gerçeğe aykırı fatura aldığı ile-
ri sürülen kişilerle ilgili tespitlerin değerlendirilmesinden, müstah-
silden satın alınan pamuğun bu kişilerden sağlanan faturalarla belge-
lendirildiği ve bu faturalarda yer alan ancak, gerçekte ödenmeyen kat-
ma değer vergisinin indirim konusu yapılmasıyla da vergi kaybına yol
açıldığı sonucuna varıldığından, tarhiyatın kaldırılması yolundaki di-
renme kararında yasaya uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, vergi dairesi müdürlüğünün temyiz isteminin ka-
bulüyle Vergi Mahkemesinin direnme kararının bozulmasına karar veril-
di.
(MT/NÇ)
|