GÜNÜMÜZÜN DEĞİŞEN TİCARİ İLİŞKİLERİ NEDENİYLE SÖZLEŞME TARAFLARININ
BORÇLAR KANUNUNDA SINIRLI OLARAK GÖSTERİLEN SÖZLEŞME TÜRLERİ DIŞINDA
ANLAŞMALAR YAPMALARINI ZORUNLU KILDIĞINDAN, SATIŞ BEDELİNİN PEŞİNATTAN
ARTA KALAN KISMINI HER AY ERTELEME İSTEMİNE GÖRE YADA FARKI UYGULAYA-
RAK TAHSİL EDEN KURUMUN YAPTIĞI SATIŞIN TAKSİTLİ SATIŞ OLARAK NİTELE-
NEMEYECEĞİ HK.
1986 takvim yılına ilişkin işlemleri incelenen Kurumun, Otomarsan Ano-
nim Şirketinin bayii sıfatıyla sattığı taşıt araçlarını vadeli satma-
sına karşın, peşin satış bedeli üzerinden fatura düzenleyerek vergi
matrahını doğru belirlemediği saptanmış ve adına kaçakçılık cezalı ku-
rumlar vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan dava İzmir 3.Vergi Mahkemesinde kabul edilerek,
tarhiyat kaldırılmıştır.
Karara karşı Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından yapılan temyiz başvu-
rusunu inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi 1993/1975 sayılı kararında;
Kurumun düzenlediği sözleşmelerde satış bedelinin teslim tarihine de-
ğin peşin ödenebileceği gibi ödeme yapılmayarak erteleme istenebile-
ceği, bu takdirde borcun, vade farkı ve katma değer vergisi ödenmek
koşuluyla ertelenebileceği, ana paradan ödenmemiş borcun muacceliyet
kazanacağı öngörüldüğünden bu sözleşmenin, Borçlar Kanununun 222.mad-
desinde yazılı taksitli satış sözleşmesi olduğu sonucuna varıldığı,
Kurumun da muhtemel erteleme sayısına göre eşit taksitlere bölünmüş
borç için 20 veya 30 adet bona alarak, tekbir bono alınması yolunu
izlemediği, müşteriler tarafından düzenlenen bonoların bedelinin şir-
ket yönünden alacak, müşteri yönünden ise borç niteliği taşıdığı,
Kurumlar Vergisi Kanununun 13.maddesi ve Gelir Vergisi Kanununun ti-
cari kazancın tahakkuk esasına göre belirlenmesini öngören kuralı ile
213 sayılı Yasanın 3 ve 19.maddeleri karşısında yukarıda yapılan sap-
tamalardan dolayı peşin satış bedeli ve vade farkları toplamının sa-
tış tarihinde hasılat yazılması gerektiği, sözleşme özgürlüğüne daya-
nılarak yapılan sözleşmelerle vergi yasalarının buyurucu kuralları ve
sistemin ortadan kaldırılmasının yasal olmayacağı, Kurum tarafından
izlenen yöntemle, satışın yapıldığı yılda vade farklarının hasılat ya-
zılmaması yoluyla dönem karının istenen biçimde yıllara yayılmış oldu-
ğu ve bu uygulamanın vergilendirme tekniğine ve vergi hukukuna aykırı
görüldüğü, gerekçesiyle kararı bozmuş, aynı tarafın daha sonra yaptığı
karar düzeltme başvurusunu da reddetmiştir.
Bozma kararına uymayan İzmir 3.Vergi Mahkemesi 1994/254 sayılı kara-
rında; müşterilere, bayie ödenmesi gereken peşin satış bedeli üzerin-
den kesilmiş faturaların verildiği ve bu tahsilatın satış hesabı yo-
luyla sonuç hesaplarına aktarıldığı, müşterinin mal bedelinin 30 gün
ertelenmesini istemesi halinde vade farkı ve katma değer vergisi alın-
mak üzere istemin kabul edildiği ve bu farklar tahsil edildikçe müşte-
riler cari hesabında izlediği, erteleme talebi olmadıkça alınan bono-
ların teminat senedi niteliğini taşıdıkları, bu nedenle erteleme ger-
çekleşmedikçe bono bedellerinin hesaben tahsilat olarak nitelenemeye-
ceği, Vergi Usul Kanununun, alacak senetlerinin değerlenmesine ilişkin
281.maddesinde yer alan ve vadeye göre hesaplanan faizlerin senet be-
delinden indirilmesini öngören kuralın da bu sonucu doğruladığı gerek-
çesiyle, davayı kabul ederek tarhiyatı kaldıran ilk kararında diren-
miştir.
Vergi Dairesi Başkanlığının temyiz istemini inceleyen Danıştay Vergi
Dava Daireleri Genel Kurulu 1994/379 sayılı kararıyla; günümüzün çe-
şitlenen ticari yaşamında sunu-istem ilişkileri alacı ve satıcının de-
ğişik organizasyonlar içinde sözleşmeleri sonucunu doğurduğundan bu
tür sözleşmelerin değişen ve gelişen koşullar gözönüne alınarak değer-
lendirilmesinin zorunlu olduğu, dolayısıyla, kurum ile alıcıları ara-
sındaki ilişkinin kavranmasında, Borçlar Kanununda sınırlı olarak dü-
zenlenmiş sözleşme kalıpları ve buna ilişkin hükümlerden yola çıkılma-
sı, gerçeğe uymayan sonuçlara ulaşılmasına neden olacağından, Kurum
tarafından yapılan satışın, Borçlar Kanununda öngörülen tipik taksitli
satış olarak değerlendirilmesinin mümkün görülmediği, sözleşme ve fa-
turaya göre peşin satıldığı akitlerce kabul edilen taşıt araçlarının,
ihtilafsız olan peşin satış bedellerinin satış tarihinde hasılat kay-
dedildiği, gerçekte ise bu bedelin sadece bir kısmını tahsil etmiş o-
lan Kurumun, peşin satış bedeli ile bu bedel arasındaki fark ve muhte-
mel erteleme sayısına göre alıcıdan aldığı bono bedellerini tahsil ta-
rihlerinde hasılat yazdığı, herhangi bir erteleme döneminde borcunu
tasfiye etme girişiminin alıcıya ait olduğu gözönüne alındığında, Ku-
rum tarafından vergi kaybına yol açılmadığı ve izlenen yöntemin, Ku-
rumlar Vergisi Kanunu ile Gelir Vergisi Kanununun, gerçek kazancın
vergilendirilmesi yolundaki temel ilkesine uygun düştüğü sonucuna va-
rıldığı gerekçesiyle, temyiz istemini reddetmiştir.
Vergi Dairesi Başkanlığı kararın düzeltilmesini istemiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54.maddesinde, Danıştay
tarafından verilen yargısal kararlar hakkında, bu maddede yazılı se-
beplerle kararın düzeltilmesinin istenebileceği belirtildiğinden ve
dilekçe sahibinin ileri sürdüğü sebeplerin bunlardan hiçbirine uymadı-
ğı anlaşıldığından, yerinde olmayan istemin reddine karar verildi.
(MT/ES)
|