VERGİYİ DOĞURAN OLAYDA İLGİSİ TABİİ VE AÇIK BULUNAN ŞAHİT İFADELERİNİN DELİL OLARAK KABUL EDİLECEĞİ HK.
Temyiz İsteminde Bulunan : Yıldırım Beyazıt Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : ...
İstemin Özeti : Serbest meslek faaliyetinde bulunduğu halde elde ettiği gelir dolayısıyla belge düzenlemediği ve beyanname vermediği yolundaki vergi inceleme raporuna dayanılarak davacı adına 1993 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için re'sen salınan katma değer vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin işlemi; davacı hakkında gelir vergisi yönünden düzenlenen ve bir örneği Mahkemelerinin E:2000/47 sayılı dosyasında bulunan vergi inceleme raporunda; davacının, inceleme elemanına verdiği 6.6.1994 tarihli ifadesinde, bazı mükelleflerin beyannamelerini hiçbir ücret almadan doldurduğunu, yalnızca ... adlı mükellefin eşinden 50.000.- lira aldığını ifade ettiği; 6.10.1994 tarihli ifadesinde ise ... veya eşinden herhangi bir ücret almadığını belirtmesi üzerine ifadesine başvurulan mükelleflerden ... 'ın; davacıya 1991, 1992 ve 1993 yıllarında yasa defterlerini tutması ve beyannamelerini doldurması karşılığında ücret ödediğini ifade etmişse de,davacının bu konudaki aksi yöndeki ifadesi dikkate alındığında, ... 'ın ifadesinin tek başına maddi delil sayılamayacağı; yine ifadesine başvurulan şahıslardan Yenimahalle Vergi Dairesi mükelleflerinden ...'ın babası ..., muhasebe kayıtlarının tutulması için davacıya ücret ödediklerini söylemişse de, vergi mükellefiyeti bulunmayan bu şahsın, vergiyi doğuran olayla ilgisi bulunmadığından, ifadesine itibar edilemeyeceği; yine raporda, ondört mükellefin beyannamesinin davacı tarafından doldurulduğunun Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Kriminal Laboratuvarında yaptırılan inceleme ile saptandığı belirtilmişse de; arızi olarak yapılan bu faaliyetin katma değer vergisine tabi bir faaliyet olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle iptal eden Ankara Dördüncü Vergi Mahkemesinin 12.5.2000 gün ve E:1999/681; K:2000/311 sayılı kararının; inceleme raporu doğrultusunda yapılan işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Kurtuluş Beyribey'in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Münevver Demir'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu; serbest meslek geliri elde ettiği halde belge düzenlemediğinden bahisle davacı adına re'sen salınan katma değer vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin işlemi iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının, inceleme elemanına verdiği, 6.6.1994 tarihli ifadesinde, .., ..., ..., ... ve ... adlı mükelleflerin beyannamelerini doldurduğunu; karşılığında yalnızca ... adlı mükellefin eşinden 50.000.- lira aldığını bildirdiği; 6.10.1994 tarihli ikinci ifadesinde ise, ... veya eşinden herhangi bir ücret almadığını belirtmesi üzerine, ifadesine başvurulan ... 'ın, davacıya, 1991, 1992 ve 1993 yıllarında yasal defterlerini tutması ve beyannamelerini doldurması karşılığında ücret ödediğini; yine ifadesine başvurulan şahıslardan Yenimahalle Vergi Dairesi mükelleflerinden ... 'ın babası ... 'ın, işlettiği pide fırınının mükellefiyet kaydını kızının üzerine yaptırdığını, muhasebe kayıtlarını tutması için davacıya ücret ödediklerini belirttiği; ... adlı mükellefin ise, 1992 yılından işi bıraktığı 1993 Mayıs dönemine kadar geçen süre içerisinde tüm yasal defterlerin davacı tarafından tutulup, beyannamelerin doldurulduğunu, ancak karşılığında herhangi bir ücret ödemediğini; ... vekili ..., ... ve ... isimli mükelleflerin, beyannamelerinin davacı tarafından, ücret almadan doldurulduğunu ifade ettikleri; ondört mükellefin taahhütlü posta ile gönderilen beyannameleri üzerinde Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Kriminal Laboratuvarında yaptırılan inceleme sonucu düzenlenen raporda, bu beyannamelerin davacı tarafından doldurulduğunun saptandığı anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3'üncü maddesinin B bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu; vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği; iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutat olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin, bunu iddia eden tarafa ait olduğu; vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunan şahit ifadelerinin ispat vasıtası olarak kullanılabileceği hükümlerine yer verilmiş; aynı Kanunun 134'üncü ve müteakip maddelerinde de, vergi incelemesinin amacının,
ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu açıklanmıştır.
Davada; Mahkemece, ... adlı mükellefin babası ... 'ın mükellef olmaması nedeniyle ifadesinin delil olamayacağı kabul edilmişse de; adı geçenin, pide fırınını kendisinin işlettiğini. ancak mükellefiyet kaydını kızı adına tesis ettirdiğini ifade etmiş bulunması karşısında, mükellef temsilcisi gibi hareket eden bu kişinin vergiyi doğuran olayla ilgisinin tabii ve açık bulunduğunun kabulü ve ifadesine kanıt değeri tanınması zorunludur.
Öte yandan; olayda, 1991, 1992 ve 1993 yıllarında birçok mükellefin beyannamesinin davacı tarafından doldurulup yasal defterlerinin tutulduğu, olayla ilgileri tabii ve açık olan mükellefler tarafından verilen ifadelerle ve davacının inceleme elemanına verdiği 6.6.1994 tarihli ifadesiyle sabittir. Bu durum karşısında, söz konusu faaliyetin herhangi bir ücret alınmadan yapıldığının iddia olunması, iktisadi ve ticari icaplara ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi; süreklilik arzetmesi dolayısıyla, arızi olarak nitelendirilmesi de olanaklı değildir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve aksi yolda verilen ve isabetsizliği açık bulunan mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 12.11.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
BŞ/ÖEK
|