NAKLİYECİLİK ÜRETİMİ MEYDANA GETİREN EKONOMİK FAALİYETLER JÜRÜSİNİN
BİR HALKASI OLDUĞUNDAN KURUMLAR VERGİSİ KANUNUN 8.MADDESİNDEKİ İSTİSNA
KAPSAMINDA OLDUĞU HK.
1986 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu ortakdışı işlemlerde
bulunduğu ve Kooperatifler Kanunu gereğince üst Kurula üye olma şartı-
nı yerine getirmediği tesbit edilen yükümlü kooperatifin, Kurumlar ver
gisi muafiyetinden yararlanamayacağı ayrıca kooperatifin, yasada belir
lenen kooperatif türlerinden olmaması ve ortaklar için risturn hesapla
ması yapmaması nedeniyle de istisna hükümlerinden istifade ettirileme-
yeceği ileri sürülerek yükümlü kooperatif adına resen kurumlar vergisi
salınıp, kaçakçılık cezası kesilmiştir. Tekirdağ Vergi Mahkemesinin
14.9.1992 günlü ve 1992/159 sayılı kararıyla, dosyada bulunan koopera-
tif ana sözleşmesinde Kurumlar vergisi Kanununun 7/16.maddesinde ki
şartların yer almadığı açıkca görüldüğünden kurumlar vergisi muafiye-
tinden yararlanılmasının mümkün olmadığı, taşıma kooperatiflerinin or-
taklarına ödediği risturnların da, nakliyeciliğin, üretimi meydana ge-
tiren ekonomik faaliyetler zincirinin bir halkası olduğunun kabul edil
mesi karşısında Kurumlar Vergisi Kanununun 8.maddesinin (2/b) bendi ge
reğince istisna kapsamında olduğunun kabulü gerektiği, ayrıca mahkeme-
lerince defter ve belgelerin incelenmesi üzerine, ücüncü kişilerden
yalnızca 349.200 lira teberru geliri elde edildiğinin tesbiti üzerine
bu miktar ile kooperatifin bankalardaki mevduatından elde edilen faiz
geliri toplamının risturn istisnasından faydalandırılmaması, ortak içi
işlemlere isabet eden risturnların ise faydalandırılması gerekeceği,
olayın özelliği itibariyle olaya kaçakçılık uygulanamayacağı gerekçe-
siyle matrahın azaltılmasına kaçakcılık cezasının kusur cezasına çev-
rilmesine karar verilmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, yükümlü koopera-
tifin, taşıma kooperatifi olması, ihtilaflı yılı içerisinde gelir gi-
der farkından risturn hesaplaması yapılmaması nedeniyle Kurumlar Vergi
si Kanununa 8/2.maddesinde yer alan istisna hükmünden yararlanmaması
gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kara-
rın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını
sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin reddine karar verildi.
BŞ/NÇ
|