KANUNİ TEMSİLCİLERİN V.U.K. KAPSAMINA GİREN VERGİ VE BUNA BAĞLI ALA-
CAKLARIN ÖDENMESİNDEN V.U.K.UN 10. MADDESİNE GÖRE; DİĞER AMME ALACAK-
LARININ ÖDENMESİNDEN DE 6183 SAYILI KANUNUNUN MÜKERRER 35. MADDESİNE
GÖRE SORUMLU OLACAKLARI HK.
... Kimya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin 1996 yılına ait ödenme-
yen vergi borçlarının tahsili amacıyla, şirketin yönetim kurulu üyesi
sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açı-
lan davayı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanu-
nun mükerrer 35'inci maddesi ile 58'inci maddesinden bahisle, mahke-
melerinin ara kararına cevaben gelen belgelerin incelenmesinden, da-
vacının uyuşmazlık konusu dönemlerde yönetim kurulu üyesi ve birinci
derecede imzaya yetkili olduğu, bu husunun aksinin kanıtlanamadığı,
vergi dairesince vergi alacağının tahsili için gerekli işlemlerin ya-
pıldığı, şirkete ait fabrikanın ... tarihinde satıldığı, ancak satış
bedeli rehinli alacaklıların alacağını karşılamadığından, amme ala-
cağının şirketten tahsil etme imkanının kalmadığının anlaşıldığı, bu
itibarla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin yerinde olduğu gerek-
çesiyle reddeden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararı-
nın; uyuşmazlık konusu vergi alacağının şirket mal varlığından tahsili
olanağının halen mevcut olduğu, vergi borcunun ödenmemesi konusunda
davacıya atfı kabil herhangi bir kusurun mevcut olmadığı, davacı yöne-
tim kurulunda şirket ortağı olan ... İl Özel İdaresini temsilen bulun-
duğu için sorumluluğun temsil edilen kuruma ait olması gerektiği ileri
sürülerek bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesinde, tüzel kişi-
lerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıfların ve cemaatler gibi tüzel
kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları
halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği
olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri ta-
rafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri
yerine getirmemeleri yüzünden vergi sorumlularının varlığından tamamen
veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevle-
rini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükmü yer almış-
tır.
Öte yandan, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkın-
da Kanunun mükerrer 35'inci maddesinde de tüzel kişilerle küçüklerin
ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan te-
şekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya
tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcile-
rin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal var-
lıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edileceği hükme bağlanmış
olup, bu maddeyi 6183 sayılı Kanuna ekleyen 4108 sayılı Kanunun 11'
inci maddesinin gerekçesinde ise, "213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'
uncu maddesiyle, tüzel kişilerin varlığından tamamen veya kısmen alı-
namayan vergi ve buna bağlı alacakların tüzel kişiliğin kanuni temsil-
cilerinden takip ve tahsili cihetine gidilmekte olduğu, ancak 213 sa-
yılı Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen fiyat farkı, kur farkı, hak-
sız yere alınan ihracatta vergi iadesi, kaynak kullanımını destekleme
primi gibi bazı amme alacaklarının tüzel kişiliğin mal varlığından
tahsili imkanı bulunmadığından Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen bu
tür alacakların takibinde genel hükümlere başvurulması uzun zaman ala-
cağı gibi, bu hükümlerin uygulanması idareye pratik bir fayda da sağ-
lamayacaktır. Bu itibarla amme borçlusunun mal varlığından alınamayan
bu tür alacakların kanuni temsilcilerinin, teşekkülü idare edenlerin
veya yabancı şahıs ve kurum mümessillerinin mal varlığından 6183 sa-
yılı Kanun hükümlerine göre tahsilini temin etmek ve Vergi Usul Kanunu
kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacaklarda sorumlu olan bu şahıs-
ların diğer amme alacaklarının ödenmesinden de sorumlu olmalarını sağ-
lamak amacıyla 6183 sayılı Kanuna mükerrer 35'inci madde eklenmiştir."
ifadeleri yer almaktadır.
Yukarıda yer alan kanun hükümleri ve gerekçeden de anlaşılacağı
üzere, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacakla-
rın ödenmesinden Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesi uyarınca sorumlu
olan kanuni temsilcilerin, diğer amme alacaklarının ödenmesinden de
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35'inci maddesi uyarınca sorumlu olacak-
ları sonucuna varılmaktadır.
6183 sayılı Kanunun tüm amme alacaklarının tahsil usulünü dü-
zenlemiş olması karşısında, bu kanunun mükerrer 35'inci maddesinin
vergi ve buna bağlı alacaklar için de uygulanabileceği düşünülebilir
ise de, Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesinin 2'nci fıkrasının vergi
ve buna bağlı alacaklarla ilgili özel hükmü karşısında, vergi ve buna
bağlı alacaklarda mükerrer 35'inci maddenin uygulanması olanağı bulun-
mamaktadır. Nitekim maddenin gerekçesinde Vergi Usul Kanununun 10'uncu
maddesine yapılan gönderme ile, mükerrer 35'inci maddenin "diğer amme
alacakları" için getirildiği belirtilerek, ayrı ve paralel bir düzen-
lemeye gidildiği de açıklanmaktadır. Bu durumda, vergi ve buna bağlı
alacaklarda kanuni temsilcilerin takibi için uygulanacak maddenin,
özel hüküm olan Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesi olduğu, 6183 sa-
yılı Kanunun 35'inci maddesinin ise ancak diğer amme alacakları için
uygulanabilecek hüküm olduğu kuşkusuzdur.
Olayda, mahkemece; her ne kadar borçlu anonim şirketin 1996 yı-
lına ilişkin ödenmeyen vergi borçlarının şirket mal varlığından tüm
işlemler yapıldıktan sonra alacağın tahsil imkanının kalmadığının an-
laşılması üzerine, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkın-
da Kanunun mükerrer 35'inci maddesi uyarınca şirket yönetim kurulu
üyesi sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin yerinde olduğuna
karar verilmişse de, kanuni temsilcilerin sorumluluğu esaslarına iliş-
kin yukarıdaki yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alın-
dığında, şirket vergi borçlarının 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35'inci
maddesi uyarınca davacıdan istenmesi mümkün olamayacağından, davanın
yazılı gerekçe ile reddi yolundaki mahkeme kararında isabet görülme-
miştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kara-
rının bozulmasına verildi.
(DAN-DER; SAYI:100) BŞ/ES
|