V.U.K.'NUN 10. MADDESİNE GÖRE KANUNİ TEMSİLCİLERİN ŞİRKETİN VERGİ BORÇLARINDAN SORUMLU TUTULABİLMELERİ İÇİN HER NE KADAR YÜKÜMLÜ ŞİRKET HAKKINDA ACİZ FİŞİ DÜZENLENMESİ ZORUNLU OLMAYIP ŞİRKETİN ACİZ HALİNDE OLDUĞUNUN TESPİTİ YETERLİ İSE DE BORÇLU ŞİRKET HAKKINDA 6183 SAYILI YASADA ÖNGÖRÜLEN CEBREN TAHSİL YOLLARI TÜKETİLMEDEN KANUNİ TEMSİLCİLERİN TAKİP EDİLEMEYECEĞİ HK.
Kararın DÜzeltilmesini İsteyen : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
Karşı Taraf : ...
İstemin Özeti : ... Tic.Ltd.Şti.nin 1994 takvim yılına ilişkin gelir (stopaj) vergisi, kurumlar vergisi,fon payı, vergi cezası, gecikme faizi ve usulsüzlük cezasından oluşan ödenmemiş vergi borçlarının tahsili amacıyla ilgili dönemde şirket müdürü olan davacı adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı; yapılan yoklamalar sonucu şirketin bilinen adresinden ayrıldığı ve yeni adresinin tespit edilemediği göz önüne alındığında söz konusu tarhiyata ilişkin vergi ceza ihbarnamelerinin vergi dairesince ilanen tebliğ edilmesinde yasalara aykırılık bulunmadığı, gelirler kontrolörünün talebi üzerine alınan 25.12.1995 tarihli ihtiyati haciz kararına göre yapılan araştırmada şirketin haczedilebilecek herhangi bir malvarlığına rastlanmadığından, şirketin malvarlığından tahsil imkanı kalmayan amme alacağının tarhiyatın ilgili bulunduğu dönemde şirketi temsile yetkili olan davacının malvarlığından alınmasının Vergi Usul Kanununun 10. maddesine uygun olduğu, bu nedenle davacı adına düzenlenen ödeme emrinde yasal isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddeden ... Vergi Mahkemesinin ... günve ... sayılı kararının; Vergi Usul Kanununun 10. maddesi uyarınca tüzelkişinin vergi borçlarından dolayı kanuni temsilcinin sorumlu tutulabilmesi için, kamu alacağının borçlu olan tüzelkişinin malvarlığından tahsilinin tamamen veya kısmen olanaksız hale gelmiş olması gerektiği, olayda vergi borcunun öncelikle şirket malvarlığından tahsili için bütün başvuru yollarının tüketildiği ve bu hususun 6183 sayılı Kanunun 75. maddesine göre düzenlenecek aciz fişi ile saptandığı yönünde yeterli tespitler bulunmadan, takibat dosyasında şirketin haczedilebilecek malvarlığına rastlanmadığından bahisle davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle bozan Danıştay Üçüncü Dairesinin 17.5.2000 gün ve E:1999/169, K:2000/1877 sayılı kararının; şirket malvarlığından tahsil imkanı kalmayan amme alacağının kanuni temsilciden istenmesinde yasalara aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek düzeltilmesi istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : Süleyman Kurt
Düşüncesi : Kararın düzeltilmesine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, Dairemiz kararının düzeltilmesini gerektirir nitelikte görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : Nurten Karaçay
Düşüncesi : Esas kararda belirtilen Savcı düşüncesi uyarınca karar düzeltme isteminin kabulü ile Daire kararı ortadan kaldırıldıktan sonra temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Olayda, ... Tic.Ltd.Şti'nin 1994 takvim yılına ilişkin ödenmemiş vergi borçlarının şirket malvarlığından tahsil imkanının kalmadığı ileri sürülerek ilgili dönemde şirketin kanuni temsilcisi olan davacı adına ödeme emri düzenlenmiştir.
... Tic.Ltd.Şti.'nin 1994 takvim yılına ilişkin işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuna dayalı tarhiyatı içeren vergi ve ceza ihbarnameleri, şirket ve kanuni temsilcilerinin bulunmaması nedeniyle ilanen tebliğ edilmiştir. Ancak söz konusu vergi borçlarının ödenmemek suretiyle kesinleşmesi üzerine bunların tahsili amacıyla şirket adına düzenlenen ödeme emri için aynı yola başvurulmamış olup, bu ödeme emri şirket ortaklığından ayrılmış bulunan ve o anda şirketi temsile yetkili olmayan davacıya tebliğ edilmiştir.Davacı,şirket ortaklığından 30.5.1996 tarihinde ayrıldığından 7.1.1997 tarihli vergi inceleme raporuna dayalı tarhiyata ilişkin ödeme emrinin davacıya tebliği usulsüzdür. Zaten bu ödeme emrine karşı açılan dava da, mahkeme tarafından ehliyet yönünden reddedilmiştir.
Bu itibarla,şirket hakkında 6183 sayılı Kanunda belirtilen cebren tahsil ve takip yollarının tüketilmediği ve şirket adına düzenlenen ödeme emrinin yasaya uygun biçimde tebliğ edilerek borcun kesinleştirildiğinden söz etmenin mümkün olmadığı açıktır. Bu durumda her ne kadar borcun kanuni temsilciden aranılması için şekli bir unsur olan aciz fişi düzenlenmesi gerekmeyip, sadece şirketin aciz halinde olduğunun tespiti yeterli ise de, yukarıda belirtildiği gibi sözkonusu vergi borçlarının henüz kanuni temsilciden takip edilecek aşamaya gelmediği anlaşıldığından, söz konusu amme alacaklarının şirket malvarlığından tahsil imkanının kalmadığından bahisle davacı adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararında hukuki isabet görülmediği cihetle, Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurulları tarafından verilen kararların düzeltilebilmesi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı sebeplerden birinin bulunması halinde mümkün olup kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen sebepler bunlardan hiçbirine uymadığından istemin reddine, 21.11.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YÖ/ÖEK
|