YÜKSEK MİKTARDA PARANIN YURT DIŞINA GÖNDERİLMESİNE ARACILIK EDEN DAVACIYA ÖDEME YAPILMADIĞININ AÇIK OLMASI KARŞISINDA DAVACININ ARACILIK FAALİYETİNDE BULUNDUĞUNUN KABULÜ İKTİSADİ VE TEKNİK İCAPLARA UYGUN OLUP BU DURUMUN AKSİNİN DAVACI TARAFINDAN KANITLANAMAMASI NEDENİYLE YAPILAN TARHİYATIN YERİNDE OLDUĞU HK.
Temyiz Eden : Avcılar Vergi Dairesi Müdürlüğü İSTANBUL
Karşı Taraf : ...
İstemin Özeti : 1997 ila 2000 yıllarına ilişkin işlemleri incelenen davacı adına, aracılık ve döviz alım satım faaliyetlerinde bulunduğu halde elde ettiği geliri kayıt ve beyan dışı bıraktığı ileri sürülerek ilgili yıllar için gelir vergisi salınmış, fon payı hesaplanıp, ağır kusur ve vergi ziyaı cezaları kesilmiştir. İstanbul 5. Vergi Mahkemesi, 19.11.2002 günlü ve E:2002/1488, K:2002/2438 sayılı kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 1 inci maddesinde, gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi bulunduğunun, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içerisinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğunun, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğunun, 134 üncü maddesinde ise vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğunun belirtildiği, dosyanın incelenmesinden, Hazine başkontrolörü tarafından düzenlenen rapor esas alınarak hazırlanan vergi inceleme raporuna göre; davacının Suriye'den Türkiye'ye gelirken üzerinde getirdiği ifade edilen 140.000 USD tutarında dövizi, döviz alım satım işinde sermaye olarak kullandığı belirtilip, döviz büfelerinin kar oranlarına göre hesaplanan miktarda gelir elde ettiği, ayrıca Ürdün'de yerleşik bir şahsın paralarının yurt dışı edilmesinde aracılık faaliyetinde bulunarak 325.000 USD tutarında komisyon kazancı sağladığı; ileri sürülüp, 213 sayılı Kanunun değerlemeye ilişkin hükümleri dikkate alınarak matrah farkı hesaplanıp, davacı adına tarhiyat yapıldığının anlaşıldığı, ancak davacı tarafından mahkemelerine verilen dilekçe ekinde orjinali ve Türkçe tercümesi yer alan ...'ın ... ile çok iyi ailevi dostluk ilişkisi içinde bulundukları, bu şahsın çifte vatandaşlık hakkı nedeniyle Suriye ve Türkiye sınırlarında yaşadığı, kendisine ticari işlerinde bazen yardımcı olduğu ancak bunun karşılığında bir menfaat temin etmediği, 325.000 USD yi ...'nun Suriye'deki kardeşinden emaneten alıp kendisine verdiği, bu paranın ...'na ait olduğu yolundaki beyanı ve aksi yönde somut bir tespit bulunmaması, davacının döviz alım satımı yaparak gelir elde ettiğinin açıkca ortaya konamaması karşısında yapılan tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle vergi, fon payı ve cezaların kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı İdare yapılan tarhiyatın yasal olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Hayrettin Korucu'nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Cavit Zeybek'in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, 1997-2000 dönemine ilişkin işlemleri incelenen davacı adına, Ürdün'de yerleşik bir şahsın Türkiye'deki parasal işlerine aracılık etmek ve ayrıca döviz alım satım faaliyetinde bulunmak suretiyle elde ettiği geliri kayıt ve beyan dışı bıraktığı ileri sürülerek re'sen yapılan tarhiyatı kaldıran mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Mahkeme kararının; döviz alım satım faaliyetinde bulunulduğu ileri sürülerek tespit edilen matrah farkından kaynaklanan tarhiyatın kaldırılmasına ilişkin kısmına yönelik temyiz istemi yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu belirtilmiştir.
Davacının Ürdün'de yerleşik ...'ın işlemlerine yardımcı olduğunun, yüksek miktarda paranın yurt dışına gönderilmesinde aracılık ettiğinin ve bu şahıs tarafından davacıya 325.000 USD ödendiğinin açık olması ve adı geçen şahsın tercüme ifadesinin her zaman düzenlenebilecek nitelikte bir belge olması nedeniyle davacının aracılık faaliyetinde bulunduğunun kabulü iktisadi ve teknik icaplara uygun olup, bu durumun aksinin davacı tarafından kanıtlanamaması karşısında hesaplanan matrah farkı yerinde olduğundan mahkeme kararının bu hususa ilişkin hüküm fıkrasında isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle İstanbul 5. Vergi Mahkemesinin 19.11.2002 günlü ve E:2002/1488, K:2002/2438 sayılı kararının, davacının aracılık faaliyeti nedeniyle tespit edilen matrah kısmına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına oyçokluğuyla diğer hususlara ilişkin temyiz isteminin ise reddine oybirliğiyle 8.3.2004 tarihinde karar verildi.
AZLIK OYU
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin
reddi gerekeceği oyu ile karara karşıyız.
BŞ/ÖEK
|