LİMİTED ŞİRKET ORTAĞI VE MÜDÜRÜ OLAN DAVACI ADINA ŞİRKETTEN TAHSİL EDİ
LEMEDİĞİNDEN BAHİSLE DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNDE, ŞİRKETTEN TAHSİL OLANA-
ĞI KALMADIĞI YOLUNDA YAPILMIŞ BİR TESPİT BULUNMADIĞINDAN İSABET GÖRÜL-
MEDİĞİ HK.
Ltd. Şti'n 1985 yılı Temmuz, Ağustos ve Eylül dönemlerine ait kaçakçı-
lık cezalı katma değer vergisi ile gecikme fazinin şirketten tahsil im
kanı kalmadığından bahisle şirket ortağı ve müdürü olan yükümlü adına
düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada; Ltd. Şirke-
tin 1985 yılı Temmuz, Ağustos ve Eylül dönemlerinde ihracat istisnası
nedeniyle hak kazandığı katma değer vergisi iadesi alacağını düzeltme
fişiyle Tekstil Ürünleri Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti. ile Cevher Pazar-
lama Dış Ticaret Ltd. Şirketinin borçlarına mahsup ettirdiği, daha son
ra ihracatın gerçek dışı olduğunun inceleme raporu ile saptanması üze-
rine borçlu şirket adına kaçakçılık cezalı tarhiyat yapıldığı, bu tar-
hiyata karşı davacı tarafından İstanbul 3.Vergi Mahkemesinde açılan da
vanın 3.7.1989 gün ve E: 1988/10 K: 1989/876 sayılı kararla ehliyet yö
nünden reddedildiği, vadesinde ödenmemesi nedeniyle kesinleşen amme a-
lacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin adı geçen şirkete
adresinde bulunmamasından dolayı tebliğ edilememesi üzerine davacıya
tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, olayda, gerçekleşmemiş ihracata ait
haksız mahsuptan doğan amme alacağı, davacının limited Şirket müdürü
ve ortağı olduğu dönemlere ilişkin bulunduğuna göre, 6183 sayılı Amme
Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35.maddesi hükmü uyarınca, yü
kümlüden şirkete koyduğu sermaye miktarı olan 19.962.500.-liranın iste
nilmesinde kanuna aykırılık görülmediği, diğer yandan 213 sayılı Kanu-
nun 3505 sayılı Kanunla değişmeden önceki 10.maddesinin 2.fıkrasına gö
re, kanuni temsilcisi durumunda olan yükümlünün arta kalan borçlar i-
çin takibi mümkün ise de, bu hükme göre takip için şirket hakkındaki
tüm takiplerin, 6183 sayılı Kanunun cebren tahsil ve takip işlemleri-
nin tamamlanması ve kanuni temsilcinin kasıt ve ihmalinin tespiti ge-
rektiği, oysa şirket hakkında tüm takip işlemleri tamamlanmadığı gibi,
borcun ödenmemesinde davacının kasıt ve ihmalinin varlığına dair bir
tespitin de bulunmaması karşısında, arta kalan borcun davacıdan iste-
nilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin 19.962.500.-lira
lık kısmını onayan, 2.972.363.406.- 19.962.500 = 2.952.400.906.-lira-
lık kısmını iptal eden İstanbul 5.Vergi Mahkemesinin 18.9.1991 günlü
ve 1991/1403 sayılı kararının; vergi dairesi tarafından, amme alacağı
için teminat isteme yazısı şirkete 30.12.1987 tarihinde tebliğ edildi-
ği halde teminat gösterilmediği, iş yerinde bulunan 2.100.000.-lira de
ğerindeki büro eşyaları haczedilmesine rağmen haciz tutanağında hacze-
dilen menkul malların o dönemde şirketin % 1 hissesine sahip olan Yah-
ya Nazmi Daga'ya ait olduğu iddiasının yer alması nedeniyle teminatın
elde edilemediği, ayrıca davacının ikametgahında 4.265.000.-lira değe-
rindeki menkullerinin haczedildiği, buna karşın teminatın sağlanamama-
sı nedeniyle 213 sayılı Kanunun 10.maddesi uyarınca davacı adına düzen
lenen ödeme emrinin yasal olduğu, bu itibarla ödeme emrinin aynen tas-
diki gerektiği; yükümlü tarafından ise, şirket hakkında tüm takip iş-
lemleri tamamlanmadan adına ödeme emri düzenlenmesinde isabet bulunma-
dığı, bu nedenle iptalinin icap ettiği ileri sürülerek bozulması iste-
nilmektedir.
Vergi Dairesi temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın ver-
gi dairesi lehine bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
Yükümlü temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan 10.
maddesinde, tüzel kişilerle, küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve
cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya so-
rumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kamuni temsilcileri
tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri
kasıt ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya
vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi
alacaklarının kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından a-
lınacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre kanuni temsilcilerin sorum-
lu tutulabilmesi içn, vergi ödevlerinin temsilcinin kasıt ve ihmali so
nucu yerine getirilmemiş olması nedeniyle bir vergi ziyaı doğması, zi-
yaa uğratılan vergisinin tüzel kişinin varlığından alınamaması gerek-
mektedir.
Olayda yükümlünün, yönetici ortağı olduğu şirketin ihraç etmiş göründü
ğü malları ihraç etmediğinin vergi incelemesiyle saptanmış bulunması
karşısında haksız vergi iadesi alınmasında kanuni temsilcinin kasıt ve
ihmalinin varlığının kabulü gerekir.
Ancak, yönetici ortağın sorumlu tutulabilmesi için yukarıda açıklanan
10.maddede yer alan ikinci koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin sap-
tanması, diğer bir ifadeyle söz konusu vergi borcunun şirketin mal var
lığından karşılanıp karşılanamayacağı hususunda idarece yapılmış bir
tespitin bulunması icap etmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, ara kararıyla sorulması üzerine idarece,
amme alacağının şirketten tahsili için takibat yapıldığı halde, şirke-
tin belirli bir adresi olmadığından, mal varlığının tespit edilemediği
bildirilmesine karşın, temyiz dilekçesinde asıl borçlu olan şirketin
adresine gidildiği, iş yerinde bulunan 2.100.000.-lira değerindeki bü-
ro eşyalarının heczedildiği, ancak haciz tutanağında haczedilen malla-
rın o dönemdeki şirketin % 1 hissesine sahip olan Yahya Nazmi Daga'ya
ait olduğu iddiasının yer alması nedeniyle teminatın elde edilemediği
belirtilmesine rağmen, şirketin mal varlığının bulunup bulunmadığının
davalı idarece tapu ve banka gibi yerlerden araştırılmadığı anlaşılmak
tadır.
Bu durumda, asıl borçlu olan Limited Şirketten amme alacağının tahsil
edilmesine olanak bulunmadığı ve şirketin acze düştüğü saptanmadan, ka
nuni temsilciden tahsili yoluna gidilmesinde yasaya uyarlık bulunmadı-
ğından, mahkemece yazılı gerekçe ile verilen kararda isabet görülme-
miştir.
Açıklanan nedenlerle vergi dairesi temyiz isteminin reddine, yükümlü
temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulmasına karar veril-
di.
ŞT/ES
|