YURTDIŞINDAN TÜRKİYE'YE YÖNELİK TELEVİZYON YAYINI YAPAN BİR YABANCI
KURUMA, ARALARINDAKİ REKLAM SÖZLEŞMESİ UYARINCA REKLAM TEMİNİ VE PA-
ZARLAMASIYLA UĞRAŞAN DAVACININ FAALİYETİNİN BU KAPSAM İÇİNDE İRDELEN-
MESİ GEREKTİĞİ HK.
Kanuni ve iş merkezi Fransa'da bulunan ve uydu aracılığı ile televiz-
yon yayıncılığıyla uğraşan ... Tv.S.A. firmasına reklam ve çeşitli te-
levizyon programları hazırlanması ve pazarlamasıyla uğraşan davacı
şirket adına, 1992 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu ikmalen ve re-
sen saptanan matrah farkları üzerinden kurumlar vergisi salınıp fon
hesaplanmış, kaçakçılık cezası ile özel usulsüzlük cezası kesilmiştir.
İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin 8.3.1996 günlü ve 1996/646 sayılı kara-
rıyla; davacı şirketin defter ve belgelerinin incelenmesiyle tespit e-
dilen, ... Tv. için hazırlanan yarışma programlarında iştirakçilere
promosyon olarak verilen otomobillere ait Taşıt Alım ve Ek Taşıt Alım
Vergileri için Vergi Usul Kanunu'na aykırı olarak karşılık ayrılması,
... Tv. firmasına sağlanan forma reklam hizmet bedelinin bu firmaya
fatura edilmek yerine doğrudan gider kaydedilmesi, naklen maç yayını
bedellerinin bir kısmı için fatura düzenlenmemesi, ... Tv. adına gaze-
te ve reklam ajanslarına verilen ilanların gider kaydedilmesi ve fi-
nansal kiralama yolu ile kiralanan iktisadi kıymetlere ilişkin kira
bedellerinin, kiralama süresi yerine peşin ödenen bedellerinin tamamı-
nın gider yazılması yönlerinden ikmalen saptanan matrah farklarıyla,
davacı kurumun ortaklarının ilgili bulunduğu Fransa'daki ... Tv.S.A.
firmasına karşılıksız borç para vermek suretiyle örtülü kazanç dağıtı-
mı yapması, davacı şirketin sahibi olduğu verici ve yansıtıcılardan
... Tv. firmasına bedelsiz olarak kullandırmak suretiyle örtülü olarak
kazanç dağıtması ve ... Televizyonla Pazarlama Anonim Şirketi'ne
emsaline nazaran yüksek oranda iskonto uygulamak suretiyle örtülü ka-
zanç dağıtımı yaptığı yönlerinden re'sen saptanan matrah farklarında
isabetsizlik görülmediği, ... Tv. firmasına sağlanan bir kısım hasılat
için fatura düzenlenmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezasında
kanuna aykırılık bulunmadığı, ancak incelemenin davacı şirketin defter
ve belgeleri üzerinde yapılması karşısında tarhiyata kaçakçılık cezası
yerine kusur cezası uygulanmasının gerekli olduğu gerekçesiyle, vergi
aslı ve fonlar ile özel usulsüzlük cezasına ilişkin davanın reddine,
kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar verilmiştir.
Davacı şirket, inceleme raporuyla saptanan matrah farklarının kanuna
aykırı olduğunu ve dolayısıyla salınan vergi ve fon ile kesilen ceza-
ların tamamen kaldırılması gerektiğini, Vergi Dairesi Müdürlüğü ise,
ikmalen ve re'sen salınan tarhiyata kaçakçılık cezası uygulanmasının
kanuna uygun olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemektedir-
ler.
Televizyon yayınlarına yönelik reklam ve program hazırlanması
faaliyetiyle uğraşan davacı şirketin 1992 yılı defter ve belgelerinin
incelenmesi sonucu ikmalen ve re'sen tespit edilen matrah farkları ü-
zerinden salınan vergi ve fon payı ile kesilen özel usulsüzlük cezası-
na karşı açılan davayı reddeden, vergi ve fona uygulanan kaçakçılık
cezasını kusur cezasına çeviren vergi mahkemesi kararı taraflarca tem-
yiz edilmiştir.
Vergi Usul Kanunu'nun 288 inci maddesinde, hasıl olan veya hu-
sulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilemeyen ve teşebbüs için
bir borç mahiyetini arz eden belli bazı zararları karşılamak maksadiy-
le hesaben ayrılan "karşılık"ların mukayyet değerleriyle pasifleşti-
rilmek suretiyle değerleneceği hükme bağlanmış, Gelir Vergisi Kanunu-
nun 40/6 ncı maddesinde de, işletme ile ilgili olmak şartıyla bina, a-
razi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiye-
ler gibi ayni vergi, resim ve harçların, safi kazancın tespit edilmesi
için gider olarak indirilmesinin kabul edileceği belirtilmiştir. Olay-
da davacı şirketin 1992 yılı içinde toplam 99 adet motorlu aracı, ...
Tv. için hazırlanan çekiliş ve yarışma programları içinde kazanan ta-
lihlilere ibraname alarak bedelsiz olarak verdiği, bu araçların bede-
lini satıcı firmalara nakden veya reklam hizmeti karşılığı kendisi ö-
dediği halde, satıcı firmalarla aralarında düzenlenen sözleşmeler uya-
rınca satış faturalarının talihliler adına düzenlenmesini ve dolayı-
sıyla bu araçlar için doğan Taşıt Alım Vergileri ile Ek Taşıt Alım
Vergilerinin ödenmesi keyfiyetini talihlilere aktarmasına karşın, 1992
yılı işlemlerinin bu yönden ayrıca incelenmesi neticesinde söz konusu
mali yükümlerin mükellefinin davacı şirket olduğu sonucuna varılıp da-
vacı adına anılan vergilerin tahakkuk ettirildiği, bunun üzerine bu
tahakkuka karşı vergi yargısında dava açıldığı ve anılan tahakkuk tu-
tarı kadar da yasal defterlerde karşılık ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Gelişimi açıklanan olayda karşılık ayrılmasına konu tahakkukun bir ay-
ni vergi olması nedeniyle esasen doğrudan gider yazılabilmesi olanağı
mevcut iken, davacı tarafından bu yol yerine,önce karşılık ayrılmak
suretiyle pasifleştirilmesinde ve açılan davanın şirket lehine sonuç-
lanması üzerine de bu kez aktif hesaplara alınarak gelir kaydedilme-
sinde vergileme ve muhasebe ilkeleriyle kanunlara aykırılıktan söz e-
dilemeyeceğinden, bu yönden saptanan matrah farkında isabet görülme-
miştir.
Davacı AKS TV firmasının, Galatasaray, Fenerbahçe Spor Kulüple-
ri ve Türkiye Spor Yazarları Derneği ile aralarında akdedilen sözleş-
meler uyarınca, futbolcuların formalarında "... TV" amblemi taşımaları
karşılığında,adı geçen kuruluşlara 1992 yılı içinde ödenen toplam meb-
lağın, gerçekte Show Tv firmasını ilgilendiren bir ödeme olduğu ve do-
layısıyla davacının kendi ticari faaliyetiyle ilişkili bulunmayan bu
ödemelerin AKS TV tarafından gider yazılamayacağı nedeniyle, ... TV a-
dına verilen bir hizmet kabul edilerek % 5 kar marjına göre uyuşmazlık
konusu matrah farkı hesaplanmıştır. Davacı AKS TV ile ... TV arasında
imzalanan reklam sözleşmesinde yer alan hükümlerle davacının üstlendi-
ği ticari yükümlülükler çerçevesinde konu irdelendiğinde, söz konusu
ödemelerin davacı şirketin ticari faaliyetinin doğal sonucu olarak or-
taya çıkan, ayrıca ticari yaşamın ve özellikle de reklamcılık hizmeti-
nin yapısal gereği olarak, reklamın pazarlanan ürünün adı veya marka-
sına göre yapılmasını gerekli kılan ilkeye uygun faaliyetler sonucu
ortaya çıkması karşısında, tamamen davacının faaliyetinden kaynaklan-
dığı anlaşılan söz konusu ödemelerin 1992 yılında davacı tarafından
gider kaydedilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığından, saptanan mat-
rah farkında isabet görülmemiştir.
Davacı şirket ile Galatasaray ve Fenerbahçe Spor Kulüpleri ara-
sında imzalanan sözleşmeyle 1992 yılı içerisinde yurt içi ve yurt dı-
şındaki tüm müsabakaların yayın hakkının Show TV'de yayınlanmak üzere
satın alınmasına ve bu yayınların tamamı 1992 yılında gerçekleştirile-
rek ... TV firmasına fatura edilmesine karşın, ödemelerin bir kısmı
için fatura düzenlenmeyip hasılatının gelir kaydedilmediği nedeniyle
matrah farkı hesaplanmıştır. Davacı şirket ile adı geçen spor kulüple-
ri arasında düzenlenen anlaşmalarda, ödenmesine karar verilen naklen
yayın hakkı bedellerinin bir kısmının maçların yayın bedeli, bir kıs-
mının ise kulüplere isim hakkı adı altında yapılması kararlaştırılan
bedellerden oluştuğu, ödeme planının ve naklen yayınların yalnızca
1992 yılını kapsamayıp 1993 ve 1994 yıllarını da kapsadığı anlaşılmak-
tadır. Bu durumda 1992 yılında gerçekleşmeyen naklen yayın bedelleri-
nin, yayının gerçekleşmesine kadar "Yerli Yapım Stokları" hesabında
tutulmasında muhasebe ve vergileme ilkelerine aykırılık söz konusu ol-
madığından, bu yönden tespit edilen matrah farkı yerinde değildir.
Davacı AKS TV ile ... TV arasında imzalanan reklam sözleşmesin-
de yer alan hükümler ve yukarıda forma reklamına ilişkin matrah farkı-
na yönelik açıklamalar nitelik olarak aynı özellikleri taşıyan ... TV
adına gazete ve reklam ajanslarına verilen ilan bedellerinden kaynak-
lanan matrah kalemi için de dikkate alındığında, bu yönden saptanan
matrah farkında da isabet bulunmamıştır.
Davacı şirketin 1992 yılında finansal kiralama yöntemiyle dört
yıl süre ile kiraladığı iktisadi kıymetlere ilişkin kira bedellerini,
finansal kiralama sözleşmesi düzenlenen şirketlerce tanzim edilen fa-
turalara dayanarak dört yıla yayarak ödemek yerine, ödemenin yapıldığı
1992 yılında tamamını gider kaydetmesi kabul edilmeyerek matrah farkı
hesaplanmıştır. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13 üncü maddesiyle gönder-
me yapılan Gelir Vergisi Kanunu'nun 40 ncı maddesi hükmü, 3226 sayılı
Finansal Kiralama Kanunu'nun 1 inci, 4 üncü, 6 ncı ve 7 nci maddeleri
hükümleriyle birlikte irdelendiğinde, bu yöntemle edinilen iktisadi
kıymetlerin mülkiyetinin kiralayanda kaldığı, amortisman ve yeniden
değerleme hakkının kiralayana ait olduğu, finansal kiralama bedeli ve
ödeme dönemlerinin taraflarca sabit veya değişken olmak üzere serbest-
çe belirlenebileceği ve bu konuda bir kısıtlamanın veya bağlayıcılığın
söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır. Gelir ve giderin dönemselliğini
öngören genel vergi hukuku ilkesi de dikkate alındığında, davacı şir-
ketin finansal kiralama bedellerini ödediği 1992 yılında genel gider
olarak kaydetmesinde kanunlara aykırılıktan söz edilemeyeceğinden, bu
yönden saptanan matrah farkında isabet görülmemiştir.
AKS TV tarafından ortaklarının ilgili bulunduğu ... TV.S.A.
firmasına karşılıksız ödünç para vermek suretiyle örtülü kazanç dağı-
tıldığı iddia edilerek matrah farkı saptanmıştır. Kurumlar Vergisi Ka-
nunu'nun 17 nci maddesinin 1 ve 3 üncü bentlerinde, şirketin kendi or-
takları, ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek ve tüzel kişiler, idare-
si, murakabesi veya sermayesi bakımlarından vasıtalı vasıtasız olarak
bağlı bulunduğu veya nüfuzu altında bulundurduğu gerçek ve tüzel kişi-
ler ile olan münasebetlerinde emsaline göre göze çarpacak derecede
yüksek veya düşük faiz ve komisyonlarla ödünç para alması veya vermesi
halinde, kazancın tamamen veya kısmen örtülü olarak dağıtılmış sayıla-
cağı belirtilmiştir. Bu hükme göre örtülü kazanç dağıtımından söz ede-
bilmenin bağlayıcı koşulu, ortada bir ödünç para verme veya almanın
varlığına ve bunun somut olarak ortaya konulmasına bağlanmıştır. Olay-
da inceleme raporunda eleştirisi yapılan borç-alacak ilişkisinin, bir
ödünç para alma veya verme nitelikli olmadığı, iki şirket arasında
gerçekleşen ticari ilişkilerden kaynaklanan ve dönemler itibariyle
karşılıklı olarak birbirlerine verdikleri hizmetlerden meydana gelen,
ticari gereklere ve iş hayatının doğal seyrine uygun bir ilişki olduğu
anlaşılmaktadır. Cari hesapta dönem sonunda doğan alacak üzerinden fa-
iz hesaplanmasının örtülü kazanç dağıtımı olarak kabul edilmesinde ve
bu yönden hesaplanan matrah farkında isabet görülmemiştir.
Davacı şirketin kendisi tarafından kurulan ve aktifinde kayıtlı
olan, televizyon yayınlarının izleyicilere ulaştırılmasını sağlayan TV
verici ve yansıtıcılarını ... Tv firmasına kullandırmasına karşın, bu
hizmetin karşılığında her hangi bir bedel tahakkuk ettirmemek suretiy-
le örtülü kazanç dağıtımı yaptığı kabul edilerek matrah farkı bulun-
muştur. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17/1 inci maddesi hükmünün, davacı
ile ... Tv firması arasında düzenlenen sözleşmede yer alan hükümlerle
birlikte irdelenerek olayın incelenmesinden, davacı şirketin ... Tv
firmasına reklam ve çeşitli televizyon programları hazırladığı ve pa-
zarladığı, bu ürünlerin Show Tv tarafından gerçekleştirilen yayınının,
Türkiye'de izleyiciler tarafından net ve kesintisiz izlenebilmesi için
gerekli teknik ve ticari altyapıyı oluşturmakla yükümlü tutulduğu an-
laşılmaktadır. Davacının, söz konusu hizmetleri kendi nam ve hesabına
ve kendi mülkiyeti altında gerçekleştirmesinin tarafların serbest ira-
deleriyle kararlaştırılmış olması karşısında, sözü geçen teknik dona-
nımdan sağlanan iktisadi faydanın davacı şirketle doğrudan ilişkili
olması ve söz konusu iktisadi kıymetlerin bakım-onarım bedellerinin
davacı tarafından gider kaydedilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığın-
dan bu matrah farkı da yerinde değildir.
Davacı şirketin ... Anonim Şirketi adına reklam hizmeti karşı-
lığında düzenlediği faturaların tutarları üzerinden % 90 oranında özel
iskonto uygulamasına karşın, emsal alınan başka firmalara % 30 iskonto
uygulaması, ortakları yönünden aralarında mevcut ilişki dikkate alına-
rak örtülü kazanç dağıtımı olarak kabul edilip matrah farkı hesaplan-
mıştır. Dosyada bulunan bilgi ve belgelerden % 90 iskonto uygulamasına
konu edilen reklamların, belirli programlar için yapılan devamlı ve
yoğun reklam kampanyalarına yönelik bir uygulama olduğu, dolayısıyla
özellik gösteren reklam kampanyalarına normal ve olağan kabul edilenin
üstünde iskonto uygulanmasında ticari gereklere aykırı bir yön görül-
mediği gibi bu konuda yapılmış bir emsal karşılaştırmasının da bulun-
madığı anlaşılmaktadır. Olayın örtülü kazanç dağıtımı olarak nitelen-
dirilmesinde ve bu yönden matrah farkı hesaplanmasında isabet bulunma-
maktadır.
Yapılan tüm açıklama ve değerlendirmeler karşısında, vergi mah-
kemesince olayın yüzeysel yaklaşımlarla ve hiç bir hukuki irdeleme ya-
pılmaksızın, salt tarhiyata uygulanan cezanın kusura çevrilmesi sure-
tiyle davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenlerle davacı şirket temyiz isteminin kabulü ile ...Ver
gi Mahkemesinin 1996/646 sayılı kararının bozulmasına, Vergi Dairesi
Müdürlüğü temyiz isteminin reddine karar verildi.
(MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:93)
|