DAVACININ LİMİTED ŞİRKETİN ORTAĞI OLMAKLA BİRLİKTE KANUNİ TEMSİLCİSİ OLMADIĞI DÖNEME AİT VERGİ BORÇLARINDAN SORUMLU OLMADIĞI HK.
Temyiz İsteminde Bulunan: ... Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : ...
İstemin Özeti :Davacının ortağı olduğu limited şirketin 1995 yılının Ocak dönemine ilişkin vergi borcunun tahsil amacıyla düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrini; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 58'inci maddesinden bahisle, dosyanın incelenmesinden, davacı adına daha önce şirketteki hissesi oranında düzenlenen ödeme emrinin ... Vergi Mahkemesince, "tanzim edildiği tarihte ortağa rücu şartlarının oluşmadığı; davalı idarece, şirket mal varlığından tahsil edilemediğine dair herhangi bir tespit yapılmadığı" gerekçesiyle iptal edilmesine rağmen, bu konuda tespitte bulunulmadan dava konusu ödeme emrinin düzenlendiğinin anlaşıldığı; bu durumda, ortağı olduğu limited şirketin vergi borçlarının tahsili için hissesi oranında düzenlenen ödeme emri mahkeme kararı ile iptal edilen davacı adına, aynı gün ve takip numarası ile Şirketin vergi borcunun tamamı için ödeme emri düzenlenmesinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının; yapılan işlemin yasal olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi Muammer Topal'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Buket Oral'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacaklarının kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı; temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilecekleri belirtilmiştir.
Öte yandan, Türk Ticaret Kanununun 540'ıncı maddesinde, limited şirketlerde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur oldukları, şirket kararı veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsilinin ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan yasa hükümlerine göre; limited şirketin mal varlığından tahsil olanağı kalmadığı anlaşılan vergi borçlarının kanuni temsilcilerden takip ve tahsili mümkün ise de, kanuni temsilci olmayan şirket ortağının takibine olanak yoktur.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından, davacının kanuni temsilci olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının %10 hisse oranı ile ortağı bulunduğu ... Teknoloji Endüstri Mühendislik Bilgi İşlem Limited Şirketinin diğer ortağı ....'ın 30.12.1994 tarihinde iki yıllığına şirket müdürü ve kanuni temsilci seçildiği, 31.12.1996 tarihinden itibaren, bu kişi ile birlikte müştereken şirket temsilcisi olan davacının, 30.12.1994 ila 31.12.1996 tarihleri arasında kanuni temsilcilik sıfatının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan, davacının ortağı olmakla birlikte kanuni temsilcisi olmadığı döneme ait limited şirketin vergi borçlarından sorumlu tutulması suretiyle düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığından, ödeme emrinin iptali yolunda verilen mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine: mahkeme kararının onanmasına 3.12.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
BŞ/ÖEK
|