YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİNDEN İSTİFA EDEN KİŞİNİN İSTİFA TARİHİNDEN SONRA
Kİ DÖNEMLERE İLİŞKİN ŞİRKET BORÇLARININ SORUMLU TUTULAMAYACAĞI VE BU
DURUMUN TESCİL VE İLAN EDİLMEMİŞ OLMASININ SONUCU DEĞİŞTİRMEYECEĞİ HK.
Yönetim kurulu üyesi olduğu şirketin 1989 yılına ilişkin vergi borcu-
nun tahsili amacıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesine göre
davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada
Denizli Vergi Mahkemesi 1991/353 sayılı kararıyla, kasıt ve ihmalin
varlığını gösteren raporun davacıya ödeme emri tebliğ edildikten sonra
düzenlenmesinin yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, ödeme emrinin ipta-
line karar vermiştir.
Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü
Dairesi 1993/529 sayılı kararıyla; kasıt ve ihmalin varlığının belir-
lenmesine ilişkin raporun ödeme emrinin tebliğinden sonra düzenlenmiş
olmasının ödeme emrini kusurlandırmayacağı ancak, Türk Ticaret Kanunu-
nun 300, 33 ve 38.maddelerinde yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesi
ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmeye bağlandığından, davacının
borcun ilgili olduğu dönemde kanuni temsilci sıfatı bulunup bulunmadı-
ğı araştırılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiy-
le, vergi mahkemesi kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Denizli Vergi Mahkemesi 1993/305 sayılı kararıy
la; ticaret sicili kayıtlarına göre davacının yönetim kurulu üyeliği-
nin devam ettiği anlaşılmakta ise de, vergi ile ilgili olayların ger-
çek niteliğinin dikkate alınması gerektiğinden ve davacı, yönetim kuru
lu üyeliyle ortaklıktan 1.6.1986 gününde ayrılmış ve 15.6.1987 günlü
kararla da yönetim kurulu üyeliğinden düşürülmüş olduğundan, 1989 yılı
na ilişkin borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, davanın kabulü
yolundaki ilk kararda sonucu itibarıyla direnilmesine karar vermiştir.
Direnme kararı, Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Yönetim kurulu üyeliğinden istifa eden kişinin, bu istifa ticaret sici
linde tescil ve gazeteyle ilan edilmemiş olsa bile, istifa tarihinden
sonraki dönemlere ilişkin vergi borçlarından sorumlu tutulamayacağı yo
lundaki vergi mahkemesi direnme kararı temyiz edilmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 317.maddesinde anonim şirketlerin yönetim kuru-
lu tarafından idare ve temsil olunacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Yasa-
nın 300.maddesinin 8.bendinde, yönetim kurulu üyeleriyle şirketi temsi
le yetkili kimselerin ticaret sicilinde tescil ve ilan edileceği, 33.
maddsinde tescil edilmiş hususlarda ortaya çıkacak her türlü değişikli
ğin de tescil edileceği, 38.maddesinde ise ticaret sicili kayıtlarının
üçüncü kişiler hakkında kaydın gazete ile ilan edildiği günü takibeden
iş gününden itibaren hüküm ifade edeceği kurala bağlanmıştır.
Tescil ve ilan edilmiş hususlardaki değişikliklerin de tescil ve ilan
edilmesi suralı, bu işlemlerin geçerlilik şartı olarak değil, iyi ni-
yetli üçüncü kişilerin korunması amacıyla öngörülmüştür. Bu bağlamda,
yönetim kurulu üyeliği herhangi bir nedenle sona eren kişinin üyelik-
ten ayrılışı Ticaret Sicilinde tescil ve gazeteyle ilan edilmezse şir-
ket borçlarından iyi niyetli üçüncü kişilere karşı sorumluluğu devam
eder. Ancak, yönetim kurulundan fiilen ayrılmakla şirketin vergi ödev-
lerinin yerine getirilmesi konusunda yetkisi kalmayan üyenin, Vergi
Usul Kanununun 10.maddesi uyarınca şirketten alınamayan vergi ve buna
bağlı alacaklardan sorumlu tutulması hukuka aykırıdır.
Bu nedenle, vergi dairesi müdürlüğünün temyiz isteminin reddine karar
verildi.
KARŞI OY:
Uyuşmazlık, davacının ortağı ve yönetim kurulu üyesi bulunduğu anonim
şirketin mal varlığından tahsil imkanı bulunmayan Kurumlar Vergisi bor
cunun davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinden doğmuş
olup, ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmemiş olmasına karşın adı
geçenin şirket yönetim kurulu üyeliği ve ortaklığından fiilen ayrıldı-
ğı, gerekçesiyle ödeme emrini iptal eden vergi mahkemesi ısrar kararı
temyiz istemine konu edilmiş bulunmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesi hükmü uyarınca bir kimsenin
tüzel kişinin vergi borcundan sorumlu tutulabilmesi, o kişinin vergi
borcnun ilişkin olduğu dönemde şirketin yönetim kurulu üyesi olmasına
bağlıdır.
Türk Ticaret Kanununun 317.maddesinde anonim şirketlerin yönetim kuru-
lu tarafından idare ve temsil olunacağı 300.maddesinin 8.bendinde, ida
re meclisi azalarıyla şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadla
rı, ikametgahları ve tabiiyetlerinin tescil ve ilan edileceği; aynı Ka
nunun 33.maddesinde de tescil edilmiş hususlarda vuku bulacak her tür-
lü değişikliklerin tescil ve ilan olunacağı, sözü edilen 38.maddesinde
ise, ticaret sicili kayıtlarının nerede bulunulursa bulunulsunlar üçün
cü kişiler hakkında kaydın gazete ile tescil ve ilan edildiği tarihten
itibaren hüküm ifade edeceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlerin incelenmesinden anlaşılacağı üzere anonim şirketlerde,
idare ve temsil yetkisi yönetim kuruluna ait bulunmaktadır. Yönetim ku
rulu kanundan doğan yetkilerini kullanırken sorumluluklar üyelik sıfa-
tının kazanılmasıyla beraber doğar ve bu sıfatın kaybedilmesi ile sona
erer. Yukarıda sözü edilen Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre üyelik
sıfatının kazanılması ancak, tescil ve ilan edilmekle hüküm ifade ede-
ceğinden yönetim kurulu üyesi olarak tescil ve ilan edilmiş bir kimse-
nin yönetim kurulu üyeliği sıfatını kaybetmesinin de ancak tescil ve
ilan edilmekle üçüncü kişiler bakımından hüküm ifade etmesi gerekir.
Yönetim kurulu üyeleği sıfatının kazanılması veya sona ermesinin tes-
cil ve ilan şartına bağlı tutulması durumdan haberdar olmayan iyi ni-
yetli üçüncü kişilerin menfaatlerinin korunması amacına yönelik bulun-
duğundan "üçüncü kişi" deyiminin şirketten vergi alacağı olan vergi da
iresi müdürlüğünü kapsadığında da kuşku bulunmamak gerekir.
Olayda, davacının 1.6.1988 tarihinde şirketin yönetim kurulu üyeliğin-
den ayrıldığı anlaşılmakta ise de bu değişikliğin ticaret sicilinde
tescil ve ilan edilmemiş bulunması karşısında vergi hukuku yönünden so
rumluluğun devam ettiğinin kabulü zorunlu olup vergi mahkemesince, adı
geçenin şirket yönetim kurulu üyeliği ve ortaklığından fiilen ayrıldı-
ğı, gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmesinde kanuna uyar
lık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kara-
rının bozulması gerektiği oyu ile aksine verilen karara katılmıyoruz.
ŞT/NÇ
|