Dairesi
İÇİNDE BULUNULAN YIL SONUNA KADAR ÖDENMEMİŞ OLAN GECİKME ZAMMININ ASLI...
Karar No
38
Esas No
266
Karar Tarihi
26-01-1996
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
VERGİ DAVA DAİRELERİ
1996
38
1995
266
26/01/1996
 
KARAR METNİ

İÇİNDE BULUNULAN YIL SONUNA KADAR ÖDENMEMİŞ OLAN GECİKME ZAMMININ ASLI
GİBİ ADDOLUNMASI VE ONUN HUKUKİ REJİMİNE TABİ TUTULMASI, 6183 SAYILI
KANUNUN 2.FIKRA HÜKMÜ GEREĞİ OLDUĞUNDAN, HESAPLANAN GECİKME ZAMMI MİK-
TARININ AYRICA ÖDEME EMRİNDE GÖSTERİLMEMİŞ OLMASININ ÖDEME EMRİNİN İP-
TALİNİ GEREKTİRECEK BİR ŞEKİL NOKSANLIĞI TEŞKİL ETMEYECEĞİ HK.

Kanuni temsilcisi olduğu limited şirketin 1989 ve 1990 takvim yılları-
nın muhtelif dönemlerine ilişkin vergi borçlarının vadesinde ödenmeme-
si üzerine tahsilini sağlamak amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme
emrine karşı açılan davayı; Adana 1.Vergi Mahkemesi incelemiş ve dava
konusu ödeme emrinin yılı ve taksidi bölümünde gösterilen tarihler ile
vadelerinin 1.1.1991 olduğu dikkate alındığında borcun, 6183 sayılı Ka
nunun 3505 sayılı Yasanın 24.maddesi ile değişik 51.maddesi uyarınca
hesaplanan ve vergi aslına dönüştürülen gecikme zamları olduğunun anla
şıldığı, aynı kanunun 55.maddesine göre alacağın türü veya niteliğinin
ödeme emrinde gösterilmesi gerektiği, 51.maddenin 2.fıkrasındaki ifade
den gecikme zammı ya da gecikme faizinin doğmalarına neden olan kamu
alacağının hukuki rejimine tabi tutulması dolayısıyla onun adı ile
anılmasını gerektirmeyeceğinden hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşarak
ödeme emrini iptal etmiştir.

Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Üçün-
Dairesi ise K:1994/3632 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Kanunun 51.madde
sinin 2.fıkrasındaki hükmün değerlendirilmesinden bir alacağın asıl gi
bi addolunmasının onun hukuki rejimine tabi tutulması anlamına gelece-
ği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesinde öngörülen kanuni tem
silcilerin sorumluluğu açısından herhangi bir inceleme yapılmadan ve
dava konusu ödeme emrinin iptalini gerektirecek başka bir sebep göster
meden, salt gecikme faizinin asıl gibi addolunduğu verginin adının ya-
zılmış olması nedeniyle söz konusu ödeme emrinin iptal edilmesinde ya-
sal isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Bozma kararı üzerine davayı yeniden inceleyen Adana 1.Vergi Mahkemesi;
Dava konusu ödeme emrinin 1990 yılına ait kurumlar vergisi ve damga
vergisi ile fonlara ilişkin 4.895.000 liralık kısmını, davacının orta-
ğı ve müdürü bulunduğu limited şirketin varlığından tahsil imkanı kal-
madığının, yapılan araştırmalarla saptandığı gerekçesiyle onamış, öde-
me emrinin 86.112.500 liralık kısmını inceleyerek, 6183 sayılı Kanunun
3505 sayılı Yasanın 24.maddesiyle değişik 51.maddesinin 2.fıkrasında
yer alan "ödenmemiş gecikme zammı ile gecikme faizi, müteakip yılın ba
şından itibaren doğmalarına neden olan amme alacağı gibi addolunur"
hükmünün sadece, alacağın aslı için uygulanan gecikme zammının hesap-
lanma şeklinin, tahakkuk ettiği halde ödenmemiş olan gecikme zammı ile
gecikme faizi için de aynen uygulanacağını ifade ettiğinin, maddenin
yeri, başlığı ve içeriğinden anlaşıldığı, bu ifadeye dayanılarak sözü
edilen gecikme zammı ya da gecikme faizinin doğmalarına neden olan ka-
mu alacağının hukuki niteliğini kazanması ve onun hukuki rejimine tabi
tutulması, dolayısıyla onun adı ile anılması gerekmeyeceğinden ödeme
emrinin bu kısmını iptal etmiştir.

Kararın, ödeme emrinin iptaline ilişkin kısmı Vergi Dairesi Müdürlüğü
tarafından temyiz edilmiş ve ödeme emrinde alacağın türü, dönemi ve va
de tarihinin gösterildiği, içerik yönünden hukuka uygun olduğu ileri
sürülerek ısrar kararının bozulması istenmiştir.

Kanuni temsilcisi olduğu limited şirketin 1989 ve 1990 yıllarının muh-
telif dönemlerine ilişkin vergi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzeri
ne tahsilini sağlamak amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin
86.112.500 liralık kısmını, 6183 sayılı Kanunun 3505 sayılı Yasanın
24.maddesiyle değişik 51.maddesinin 2.fıkrasında sözü edilen gecikme
zammı ya da gecikme faizinin, doğmalarına neden olan kamu alacağının
hukuki niteliğini kazanması ve onun hukuki rejimine tabi tutulması, do
layısıyla onun adı ile anılması gerekmeyeceğinden söz ederek iptal
eden Vergi Mahkemesi direnme kararı temyiz edilmiştir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51.madde-
sinin 3505 sayılı Kanunun 24.maddesiyle değişen 2.fıkrasında, içinde
bulunulan yıl sonuna kadar ödenmemiş olan gecikme zammı ile gecikme
faizinin müteakip yılın başından itibaren doğmalarına neden olan amme
alacağı gibi addolunması ve tebliğ edilmeksizin tahakkuk etmesi ve üze
rinden hesaplandıkları amme alacağı aslına uygulanan hükümlerin aynen
uygulanması hükme bağlanmıştır.

Dava konusu olayda kamu alacağının vadesinde ödenmemesi üzerine vade
tarihinden itibaren gecikme zammı hesaplandığı ve gecikme zammının da
ödenmemesi sonucu yukarıda açıklanan kanun hükmü uyarınca vergi aslı
gibi addolunarak tahsili için ödeme emri düzenlendiği anlaşılmaktadır.
İçinde bulunulan yıl sonuna kadar ödenmemiş olan gecikme zammının, as-
lı gibi addolunması ve onun hukuki rejimine tabi tutulması, 6183 sayı-
lı Kanunun 51.maddesinin 3505 sayılı Kanunla değişik 2.fıkra hükmü ge-
reği olduğundan, hesaplanan gecikme zammı miktarının ayrıca ödeme em-
rinde gösterilmemiş olmasının; ödeme emrinin iptalini gerektirecek ni-
telikte bir şekil noksanlığı teşkil ettiği düşünülemez. Dava konusu
ödeme emrinde takibe alınan borcun yılı, türü, vadesi, miktarı göste-
rildiğine göre ödeme emrinin biçim yönünden hukuka uygun olduğu sonucu
na varılmaktadır.

Kaldı ki, 2577 sayılı idari Yarıgılama Usulü Kanununun 20.maddesinin
birinci bendinde Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin, bakmakta
oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacak
ları hükme bağlanmakla, idari yargılama hukukunda re'sen araştırma il-
kesi benimsenmiş bulunmaktadır. Madde hükmü uyarınca, idari yargı yer-
leri, uyuşmazlık konusu olayın hukuki nitelendirmesini yapmak, olaya
uygulanması gereken hukuk kuralını belirlemek ve sonuçta hukuki çözüme
varmak yönlerinden tam bir yetkiye sahiptirler. İdari yargı yerleri bu
na ek olarak, olayın maddi yönünü belirleme noktasında da her türlü
inceleme ve araştırmayı kendiliklerinden yapabilir ve maddi durumun
gerçeğe uygun olup olmadığını serbestçe araştırabilirler. Mahkemece,
ihtilafın çözümü açısından böyle bir araştırma ile sonuca varılmaması
halinde, ödeme emrinin iptali yoluna gidilebilirse de, olayda böyle
bir araştırma yapılmadan, gecikme zammının asıl gibi addolunduğu vergi
adının yazılmış olması nedeniyle söz konusu ödeme emrinin 86.112.500
liralık kısmının iptal edilmesinde yasaya uygunluk görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, Adan 1.Vergi Mahkemesi
nin 9.3.1995 gün ve E:1995/160, K:1995/193 sayılı ısrar kararının bo-
zulmasına karar verildi.

(DAN-DER; SAYI:92) BŞ/ES
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı