1-) MAL SATIŞI NEDENİYLE MÜŞTERİDEN TAHSİL VE BEYAN OLUNAN KATMA DEĞER
VERGİSİNİN ÖDENMEMESİNDE KANUNİ TAMSİLCİNİN 213 SAYILI KANUNUN 10.MAD-
DESİNDE ÖNGÖRÜLEN KASIT VE İHMALİN AÇIK OLDUĞU, ŞİRKET TÜZEL KİŞİLİĞİ-
NİN MAL VARLIĞINDAN ALINAMAYAN AMME ALACAĞININ ŞİRKET YÖNETİM KURULU
ÜYELERİNİN HER BİRİNDEN AYRI AYRI İSTENEBİLECEĞİ;
2-) MAHKEMENİN BORCUN İSTENMESİNE YÖNELİK ÖDEME EMRİNİN İKİ YÖNETİM KU
RULU ÜYESİ YÖNÜNDEN İPTALİNE YÖNELİK KARARININ O DAVADA TARAF OLANLAR
HAKKINDA HÜKÜM İFADE EDECEĞİ VE T.T.K. 336.MADDENİN 1.FIKRASININ 5.BEN
Dİ İLE B.K. 142.MADDESİNDEKİ MÜTESELSİL SORUMLULUK NEDENİYLE KAMU ALA-
CAĞININ DİĞER YÖNETİCİLERDEN İSTENEBİLECEĞİ HK.
Olayda; ... lira tutarındaki amme alacağının tamamının mal varlığı bu-
lunmaması nedeniyle şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemdiği, 213
sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesi uyarınca, şirket yöneticileri-
nin şahsi mal varlıklarından tahsili için şirket yöneticileri adına ay
rı ayrı ödeme emri düzenlenerek tebliğ olunduğu, söz konusu ödeme emri
ne karşı iki yönetici tarafından açılan davanın vergi mahkemesince ka-
bul edilerek ödeme emrinin iptaline karar verildiği ve sözü edilen bu
mahkeme kararının vergi dairesi müdürlüğünce temyiz edilmeyerek kesin-
leştiği, şirket yöneticisi olan davacının ise; tebliğ olunan ödeme em-
rine karşı süresinde dava açmadığından hakkındaki kamu alacağının ke-
sinleştiği gerekçesiyle idarece haciz işlemi uygulandığı, haciz işlemi
ne karşı açılan davada vergi mahkemesince, diğer iki ortak için düzen-
lenen ödeme emrinin iptal edildiği bu nedenle haczin kanuni dayanağı-
nın ortadan kalktığı gerekçesiyle haczin kaldırılmasına karar verildi-
ği dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunun 10.maddesinde ise, tüzel kişilerle küçük
lerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve Cemaatler gibi tüzel kişiliği olma-
yan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunla
ra düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşek-
külleri idare edenler ve yasa bunların temsilcileri tarafından yerine
getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri kasıt ve ihmalle-
riyle yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlu-
larının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacaklarının
kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, tem-
silciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler
için asıl mükelleflere rücu edebilecekleri hükme bağlanmıştır. Bu hük-
me göre kanuni temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi için vergi ödevle-
rinin temsilcinin kasıt ve ihmali sonucu yerine getirilmemiş olması ne
deniyle bir vergi ziyaı doğması ve ziyaa uğratılan verginin yine tem-
silcinin kasıt ve ihmali sonucu tüzel kişinin varlığından alınamaması
gerekir.
Olayda, mal satışı nedeniyle müşteriden tahsil olunan ve beyan oluna-
rak ödenmesi gereken katma değer vergisinin ödenmemiş olmasında, kanu-
ni temsilcinin kasıt ve ihmali açıktır.
Öte yandan, Anonim Şirketlerde, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu-
nu belirleyen Türk Ticaret Kanunun 336.maddesinin birinci fıkrasının 5
numaralı bendinde, gerek kanunun gerek esas mukavelelerin kendilerine
yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmama
sı halinde yönetim kurulu üyelerinin pay sahiplerine ve şirket alacak-
larına karşı müteselsilen mesul oldukları açıklanmış, Borçlar Kanunu-
nun 142.maddesinde ise; "Alacaklı, müteselsilen borçluların tamamından
veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyer-
dir. Borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyeti devam
eder." denilmiştir.
Bu durumda şirket tüzel kişiliğinin mal varlığından alınmayan amme ala
cağının, bu şirketin yönetim kurulu üyelerinin her birinden ayrı ayrı
istenmesi yasa gereği olup, idare borcun istenmesine yönelik olarak yö
netim kurulu üyelerinden ikisi hakkındaki ödeme emrinin mahkemece ip-
tal edilmiş olması, diğer yönetim kurulu üyelerinden söz konusu borcun
istenmesine ve bunlar hakkında haciz işlemi uygulanmasına engel teşkil
etmez.
Mahkemenin ödeme emrinin iptaline ilişkin kesinleşmiş kararı, ancak bu
davada taraf olanlar hakkında hüküm ifade eder ve yukarıda açıklanan
müteselsil sorumluluk nedeniyle kanuni alacağının diğer yöneticilerden
istenilmesi ve koşulları gerçekleştiğinde haczen tahsili kanun gereği-
dir.
Bu itibarla vergi mahkemesince, kanuni temsilcilerden ikisine tebliğ
olunan ödeme emrinin iptal edildiği ve kesinleştiği, iptal edilen bu
ödeme emrine dayanılarak diğer yönetici hakkındaki haciz işlemi uygu-
lanamayacağı gerekçesiyle haciz işleminin iptaline karar verilmesinde
isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, mahkeme kararının bo-
zulmasına karar verildi.
BŞ/YÖ
|