VERGİ SORUMLULARININ, MUHATABI BULUNDUKLARI VERGİDE HATA BULUNDUĞU İD-
DİASIYLA V.U.K. HÜKÜMLERİ UYARINCA DÜZELTME İSTEMİNDE BULUNMALARINA VE
İSTEMLERİN REDDİ HALİNDE DAVA AÇMALARINA ENGEL BULUNMADIĞI HK.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı Bankada sözleşmeli personel
olarak çalışan ...'in Banka Yönetim Kurulunun onayı ile 30.9.1980 de
emekliye ayrıldığı, bu nedenle adı geçene ödenmesi gereken kıdem taz-
minatından, vergi sorumlusu durumunda bulunan davacı Banka tarafından
12.9.1980 den itibaren yürürlüğe giren 2457 sayılı Yasanın Geçici 2.
maddesi uyarınca gelir vergisi, mali denge vergisi ve damga vergisi ke
sintisi yapıldığı ve Vergi Dairesine yatırıldığı, bunun üzerine adı
geçen kişinin ... İş Mahkemesine başvurarak iş akdinin yaşlılık aylığı
almak üzere 4.9.1980 de feshettiğini, bu nedenle emekliye ayrılış tari
hinin 2457 sayılı Yasanın yürürlüğe giriş tarihi olan 12.9.1980 den ön
ceki bir tarih olması sebebiyle kıdem tazminatının kesintiye tabi tutu
larak noksan ödenmiş olmasında isabet bulunmadığını ileri sürdüğü ve
anılan Mahkemece bu istemi yerinde görülerek emekliye ayrılış tarihi-
nin 30.9.1980 değil, 4.9.1980 olduğu belirtilmek suretiyle ... liranın
işveren durumundaki Bankadan alınıp ...'e verilmesine karar verildiği
ve bu kararın temyiz edilmemek suretiyle kesinleştiği, uyulması zorun-
lu bu yargı kararı gereğince davacı Banka tarafından evvelce tevkifat
tutarı olarak Vergi Dairesine yatırılan ... liranın bir de ...'e öden-
mek zorunda kılındığı, böylelikle vergiden müstesna bulunduğu yargı
kararıyla saptanan bir gelir unsurunun evvelce vergilendirilerek vergi
sorumlusu tarafından Vergi Dairesine yatırılmış olması nedeniyle meyda
na gelen bir vergilendirme hatasının ortaya çıktığı, davacı Bankanın
bu nedenle düzeltme talebinde bulunduğu, ancak, davalı Bakanlıkça ya-
sal süre içerisinde cevap verilmemek suretiyle istemin reddedildiği
anlaşılmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8.maddesinde, vergi sorumlusu "vergi-
nin ödenmesi bakımından alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan
kişi" olarak tanımlanmış ve bu Kanunun müteakip maddelerinde geçen
"mükellef" tabirinin vergi sorumlularına da şamil olduğu belirtilmiş,
11.maddesinde de yaptıkları ve yapacakları ödemelerden vergi kesmeye
mecbur olanların verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla
ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumlu oldukları ve bu sorum
luluğun, bunların ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükelleflere rücu
etme hakkını kaldırmayacağı hükme bağlanmıştır.
Bu hale göre, vergi hatalarının mükellefin başvurusu ile de meydana
çıkarılabileceğini hükme bağlayan Vergi Usul Kanununun 119/5.maddesi
ile vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini mükelleflerin yazı
ile isteyebileceklerini öngören 122.maddesinin yukarıda bahsi geçen 8.
madde ile birlikte değerlendirilmesi durumunda vergi sorumlularının
düzeltme isteminde bulunmalarını engelleyen açık bir hükmün bulunmadı-
ğı anlaşılmaktadır.
Olayda İş Mahkemesi kararına dayanarak, evvelce yapılan vergilendirme
hatası sonucu mamelekinde meydana gelmiş olan azalmayı vergi sorumlusu
durumunda bulunan davacı Bankadan aynı tutarda para almak suretiyle gi
deren asıl yükümlünün düzeltme isteminde bulunmasının kendisi yönünden
bir menfaat sağlamayacağı ve amacının sağlanmış olması nedeniyle bu
yönde bir girişimde bulunmasına olanak bulunmadığı, diğer taraftan da-
vacı Bankanın asıl yükümlünün değil, kendi mamelekinde meydana gelen
bir azalma nedeniyle düzeltme isteminde bulunduğu ve kesinleşmiş yargı
kararı nedeniyle yükümlüye rücu hakkının da kalmadığı gözönüne alının-
ca, haksız olarak kendi üzerinde kalan vergi yükü nedeniyle düzeltme
isteminde bulunmasında usul ve kanuna aykırı bir yön olmadığı sonucuna
ulaşılmaktadır.
Esasa ilişkin uyuşmazlığa gelince; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun
olay tarihinde yürürlükte bulunan 1927 sayılı Kanunun 7.maddesiyle de-
ğişik 25/7.maddesinde, işten çıkma tazminatının miktarının işten çıka-
nın 24 aylığını aşması halinde fazlasının ücret olarak vergiye tabi
tutulacağı, hizmet ifa edilmeksizin ödenen ücretlerin tazminat sayıl-
mayacağı kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, 14.4.1979 gün ve 16609 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ve
14.4.1980 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin
23.1.1979 gün ve E:1978/14, K:1979/6 sayılı kararı ile 1475 sayılı İş
Kanununun 1927 sayılı Yasayla değişik 14.maddesinde yer alan "Kıdem
tazminatına esas olacak 30 günlük ücret tutarının her yıl için nazara
alınacak miktarı 1475 sayılı İş Kanununa göre tespit edilmiş olan gün-
lük asgari ücretin 30 günlük tutarının; yedibuçuk katından fazla ola-
maz" şeklindeki sınırlayıcı hüküm iptal edilmiş bulunmaktadır.
Bu durumda, kıdem tazminatına tavan getiren bir hükmün mevcut olmadığı
ve henüz 2457 sayılı Kanunun da yürürlükte bulunmadığı 4.9.1980 tari-
hinde emekliyle ayrıldığı yargı kararıyla saptanan ...'in aldığı kıdem
tazminatının Gelir Vergisi Kanununun 25/7.maddesinde öngörülen koşul-
lar çerçevesinde ve başkaca bir sınırlama olmaksızın vergilendirilece-
ği kuşkusuzdur.
Dava dosyasında bulunan belgelerden, adı geçenin aldığı kıdem tazmina-
tının vergiden müstesna bulunan kısmının hesabında, ilgilinin işten
ayrılma tarihinden sonraki bir tarihten geçerli olmak üzere yürürlüğe
giren bir kanun hükmünün esas alınması suretiyle tazminatının gerekti-
ğinden fazla miktarda vergilendirildiği anlaşılmaktadır.
Şu hale göre, söz konusu vergilendirme hatasının düzeltilmesi yolunda-
ki istemin kabulü gerekirken aksi yönde tesis edilen işlemde isabet
bulunmadığı açıktır.
Belirtilen nedenlerle dava konusu işlemin iptaline karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:64-65)
(MT/YÖ)
|