Dairesi
1-VERGİ USUL KANUNUNUN 10.MADDESİNDE VERGİ ÖDEVLERİNİ YERİNE...
Karar No
3372
Esas No
519
Karar Tarihi
12-11-1992
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
ÜÇÜNCÜ DAİRE
1992
3372
1992
519
12/11/1992
 
KARAR METNİ

1-VERGİ USUL KANUNUNUN 10.MADDESİNDE VERGİ ÖDEVLERİNİ YERİNE GETİRME-
YEN KANUNİ TEMSİLCİLERDEN ALINMASI ÖNGÖRÜLEN VERGİ ALACAKLARININ GECİK
ME ZAMMINI DA SAPSAYACAĞI,

2-VERGİ ASLINA İLİŞKİN AMME ALACAĞININ ŞİRKET TÜZEL KİŞİLİĞİNDEN TAH-
SİL OLANAĞININ KALMADIĞI SABİT İSE, VERGİ ASILLARININ GEÇ ÖDENMESİ NE-
DENİYLE HESAPLANARAK VERGİ ASLINA DÖNÜŞTÜRÜLEN GECİKME ZAMLARININ TAH-
SİLİ İÇİN KANUNİ TEMSİLCİ ADINA YENİDEN TARH VE TEBLİĞ YAPILMASINA GE-
REK BULUNMADIĞI HK.

Ortağı ve müdürü bulunduğu ODİF Ortadoğu Tarım Ürünleri İthalat, İhra-
cat ve Pazarlama Limited Şirketinin 1985 takvim yılına ait kurumlar
vergisi borcunun vadesinde ödenmemesi nedeniyle hesaplanan ve
1.1.1989 vade tarihi itibariyle vergi aslına dönüştürülen gecikme zam-
mının tahsili amacıyla davacı adına tanzim ve tebliğ olunan ödeme emri
ne karşı açılan davayı; Vergi Usul Kanununun 10.maddesinde, tüzel kişi
lerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişi
liği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları ha-
linde bunlara düşün ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olma-
yan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafın-
dan yerine getirileceği,yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine
getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumluluranının var-
lığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakla-
ların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınaca-
ğı, bu hükmün Türkiye de bulunmayan mükelleflerin Türkiye'deki tem-
silcileri hakkında da uygulanacağı hükmüne yer verildiği, dosyanın in-
celenmesinden 1985 yılı kurumlar vergisi aslına bağlı olarak hesapla-
nan ve 1.1.1989 tarihi itibariyle vergi aslına dönüştürülen gecikme
zammının şirket tüzelkişiliğinden aranmadan doğrudan davacıdan ödeme
emri ile istendiğinin anlaşıldığı, yukarıdaki madde hükmüne göre ver-
gi ve buna bağlı alacakların öncelikle şirket tüzelkişiliğinden aran-
ması, şirketin varlığından tahsil olanağının kalmaması halinde şirke-
tin ortağı ve müdürü olan davacıdan istenmesi gerektiğinden davacı adı
na ödeme emri tanzim ve tebliğinde yasaya uyarlık görülmediği gerekçe-
siyle kabul ederek ödeme emrini iptal eden Vergi Mahkemesi kararının
bozulması istemidir.

Uyuşmazlık, Davacının ortağı ve müdürü bulunduğu ODİP Ortadoğu Tarım
Ürünleri İhracat, İthalat ve Pazarlama Limited Şirketinin 1985 takvim
yılına ait kurumlar vergisi borcunun vadesinde ödenmemesi nedeniyle
hesaplanan ve 1.1.1989 vade tarihi itibariyle vergi aslına dönüştürü-
len gecikme zammının tahsili amacıyla düzenlenerek tebliğ edilen öde-
me emrine karşı açılan davayı kabul ederek ödeme emrini iptal eden
vergi mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin bulunmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10.maddesinin olay tarihinde yürürlük-
te bulunan şeklinde tüzel kişilerin mükellef veya sorumlu olmaları ha-
linde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine
getirileceği, bu görevin kasıt veya ihmalle yerine getirilmemesi ve
verginin şirketten alınmaması halinde, kanuni ödevleri yerine getirme-
yen kanuni temsilcilerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan Türk Ticaret Kanununun 542.maddesinde, Limited Şirketlerde
müdürlerin haiz oldukları temsil salahiyetinin şümul ve tahdidi hak-
kında anonim şirketin idare meclisine dair olan 321.madde hükmünün
tatbik olunacağı hükme bağlamış olup; Limited şirketlerde idare ve tem
sile yetkili olan müdürlerin sorumlulukları asıl olduğundan, kazanç be
yan ederek bunun üzerinden kurumlar vergisi tahakkuk ettiren şirketin
kanuni temsilcisi olan davacının, bu vergilerin zamanında yatırılmama-
sı karşısında tüzel kişiye ait vergi ödevlerini ihmal ettiği ve yeri-
ne getirmediği açık bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, davalı idarenin savunmasında vergi aslına
ilişkin amme alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilmesi ile
ilgili olarak her türlü yasal yola başvurulduğu, şirketin bilinen ad-
resinden hiç bilgi verilmeden ayrıldığının ve menkul veya gayrimenkul
hiçbir mal varlığının bulunmadığının saptandığı, bu yasal girişimlerle
ilgili belgelerin tümünün işlem dosyasında mevcut olduğu yolunda ileri
sürülen iddiaların doğruluğunun saptanması halinde, şirket tüzel kişi-
liğinden takip yollarının tükendiği ve tahsil imkanının kalmadığı sonu
cuna varılacağından, sözü geçen vergi asıllarının geç ödenmesi nede-
niyle hesaplanarak vergi aslına dönüştürülen gecikme zamlarının tahsi-
li için kanuni temsilci olan davacı adına yeniden tarh ve tebliğ ya-
pılmasına gerek bulunmadığından, Vergi Mahkemesince aksi yönde verilen
kararda isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile İzmir 3.Vergi Mahkeme
sinin 1991/927 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.

KARŞI OY:

213 zalımı Vergi Usul Kanununun 10.maddesinin ikinci fıkrasında, "yu-
karıda yazılı olanların bu ödevleri kasıt ve ihmalleriyle yerine getir
memeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından
tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacakları kanuni ödevleri yerine
getirmeyenlerin varlıklarından alınır" hükmü yer almıştır.

Olayda uygulanması gereken anılan Yasa hükmünde, tüzel kişilerin kanu-
ni temsilcilerinin sorumluluğu vergi alacakları ile sınırlı tutulmuş-
tur. Vergi alacakları kavramına gecikme zammı dahil edilmemiştir.
213 sayılı Yasanın 333.maddesinin 2.fıkrasında, "Tüzel kişilerin kanu-
ni temsilcilerinin vergi sorumluluğu hakkında bu Kanunun 10.maddesi
hükmü vergi cezaları hakkında da uygulanır" kuralının yer alması, bir
vergi cezası olmayan gecikme zammının bu sorumluluk kapsamı dışında
kaldığını göstermektedir. Aksi düşünce, vergide kanunilik ilkesine
ters düşer. Anılan Yasanın 10.maddesinin 2.fıkrasına 3505 sayılı Yasa
ile sonradan getirilen değişiklikle, tüzel kişilerin kanuni temsilci-
lerinin sorumluluk alanına vergi ve buna bağlı alacakların dahil edil-
mesiyle, ödenecek verginin ibelli bir yüzdesi olarak alına fon payları
da katılmış olmaktadır. Bütün bu düzenlemeler olay tarihinde yürürlük-
te bulunan hükümde, gecikme zammının sorumluluk alanı dışında tutul-
duğunun göstergesidir.

Yukarıda açıklanan duruma göre, gecikme zammının vergi aslına dönüştü-
rülmesine ilişkin olarak düzenlenen ödeme emrini iptal eden vergi mah-
kemesi kararında sonuç itibariyle bir isabetsizlik bulunmadığından,
vergi dairesi müdürlüğünün temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile
karara iştirak etmiyorum.

CP/SE


 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı