BELEDİYENİN ALACAĞI İÇİN UYGULADIĞI HACİZ İŞLEMİNDE HACİZ VARAKASININ MAHALLİ EN BÜYÜK MEMUR SIFATIYLA BELEDİYE BAŞKANI VEYA TEVKİL EDECEĞİ MEMUR TARAFINDAN ONAYLANMASI GEREKTİĞİ HK.
Temyiz Eden : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : Mamak Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : 1994, 1995 ve 1996 yılına ait çevre temizlik vergisi, emlak vergisi ve mezarlık ücretlerine ilişkin payların ve gecikme faizlerinin ödenmemesi nedeniyle 2.8.1996 tarihli haciz varakasına dayanılarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığınca, Mamak Belediye Başkanlığının ... Bankası ve ... Bankasındaki hesaplarına haciz uygulanmıştır.
Ankara 4.Vergi Mahkemesi 15.4.1997 günlü ve E:1997/381, K:1997/685 sayılı kararıyla haciz işlemini iptal etmiştir.
Karara karşı yapılan temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi 16.10.1998 günlü ve E:1997/4588, K:1998/3700 sayılı kararıyla; 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ile Diğer Kanunlarla, Belediyelere Verilen Payların Belediye Vergi ve Resimleri Hükmünde Olduğuna Dair Kanunun 3986 sayılı Yasayla değişik 1 nci maddesinde, 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ile Diğer Kanunlarla Belediyelere verilmekte olan her çeşit payların, belediye vergi ve resimleri hükmünde olduğu, bu payların belediyelerin 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre tahsili gereken borçları dışında haczedilemeyeceği kuralının yer aldığı, 6183 sayılı Yasanın 62 ila 76 ncı maddelerinde iki kamu idaresi arasında cebri tahsil yapılamayacağı yönünde herhangi bir hükme rastlanılmadığı gibi Yasanın 70 inci maddesinden mahalli idarelerin mallarının haczedilebileceğinin anlaşıldığı, 6183 sayılı Yasanın 64 üncü maddesinde, haciz muamelelerinin tahsil dairesince düzenlenen ve alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memuru veya tevkil edeceği memur tarafından tasdik edilen haciz varakalarına dayanılarak yapılacağı kuralına yer verildiği, Yasanın 3 üncü maddesinde, "Alacaklı Amme İdaresi" teriminin devleti, il özel idareleri ve belediyeleri ifade edeceği belirtilerek amme idareleri bakımından alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kim olacağına açıklık getirilmek istenildiği, alacaklı amme idaresi, il özel idaresi olduğunda mahalli en büyük memurun vali; belediye olduğunda belediye başkanı, Devlet olduğunda bu konuda yetkili kamu ajanı olacağı, Yasanın 5 inci maddesindeki takibatın alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılacağı yolundaki hükmün de bu görüşü doğruladığı, 6183 sayılı Yasanın 64 üncü maddesindeki hükmün lafzı ve amacı gözönüne alındığında, alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memuru veya tevkil edeceği memur ibaresinden, olayda alacaklı amme idaresi büyükşehir belediyesi olduğuna göre, büyükşehir belediye başkanı veya tevkil edeceği memur tarafından haciz varakasının onaylanabileceği anlamının çıktığı, haciz varakasını büyükşehir belediye başkanı adına büyükşehir belediye tahsilat şube müdürünün onayladığı belirtildiğinden, mahkemece, büyükşehir belediye başkanı tarafından, tahsilat şube müdürüne yetki verilip verilmediği hususunun araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Ankara 4.Vergi Mahkemesi 26.4.2000 günlü ve E:2000/245, K:2000/271 sayılı kararıyla; 6183 sayılı Yasanın 64 üncü maddesinin 4108 sayılı Yasayla değiştirildiği, 4108 sayılı Yasanın gerekçesinden madde hükmündeki mahalli en büyük memur ifadesinin vali ve kaymakamları kapsadığının anlaşıldığı, diğer taraftan 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 102 nci maddesinde Vergi Usul Kanununda mahalli en büyük mal memuruna verilmiş görev ve yetkilerin Belediye Gelirleri Kanununun uygulanması yönünden belediye başkanı tarafından kullanılacağı kuralıyla belediye başkanının yetkisinin açıklığa kavuşturulduğu, bu nedenle belediye başkanı adına belediye tahsilat şube müdürünce onaylanan haciz varakasının hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle kararında direnmiştir.
Direnme kararı Büyükşehir Belediye Başkanlığınca temyiz edilmiş ve işleminin 6183 sayılı Yasaya uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Gülsen BİŞKİN'in Düşüncesi : 6183 sayılı Yasanın 64 üncü maddesi uyarınca alacaklı amme idaresi olan Büyükşehir Belediyesinin alacağını tahsil için Büyükşehir Belediye Başkanının verdiği yetki ile tahsilat şube müdürünün haciz varakasını imzalamasında mevzuata aykırılık görülmediğinden ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Cavit ZEYBEK'in Düşüncesi : Belediyenin alacağı hususunda düzenlenen haciz varakasının hangi makam tarafından düzenlenmesi gerektiği hususu uyuşmazlığın konusudur.
Ankara 4.Vergi Mahkemesince; verilen Danıştay Dokuzuncu Dairesi tarafından bozulan ve bu nedenlerde mahkemece ısrar kararı verilmesine neden olan kararda; 6183 sayılı Kanunun 64.maddesinde yer alan hükme göre, haciz varakasının yetkili amir yerine Büyükşehir Belediyesi tahsilat şubesi müdürüğü tarafından imzalandığı, vali veya tevkil edilen memur tarafından onaylanmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu karar Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen 16.10.1998 tarih ve 1998/3760 sayılı kararla; haciz varakasının onaylanması hususunda, Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından tahsilat şube müdürüne yetki verip vermediğinin araştırılması yönünden vergi mahkemesi kararının bozulmasına hükmedilmiştir.
6183 sayılı Amme AlacaklarınınTahsil Usulü Hakkında Kanunun 64. maddesinde; haciz muamelelerinin, tahsil dairesince düzenlenen ve alacaklı amme idaresinin, mahalli en büyük memuru veya tevkil edeceği memurlar tarafından tastik edilen haciz varakalarına dayanılarak yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun, vergi kanunlarının uygulanmasını düzenliyen 3. maddesinin A fıkrasının 2. bendinde, vergi kanunlarının lafzı ve ruhu ile hüküm ifa edeceği belirtildikten sonra, lafzın açık olmaması halinde vergi kanunları hükümlerinin uygulama sırası gösterilmiştir.
Uyuşmazlıkta ise, söz konusu 64. madde lafzının, yani sözel anlamının açık olduğu kabul edilmekte, ancak sözel anlamının ne olduğunun tespitinde yargı yerlerince farklı ifadeler kullanılmaktadır.
64. maddede tahsil dairesince düzenlenen ve alacaklı amme idaresinin en büyük memurluğunca tastik edilen haciz varakasından söz edilmektedir.
6183 sayılı kanunun 3. maddesine göre, "tahsil dairesi" alacaklı amme idaresinin bu kanunu tatbik etmekle vazifeli dairesini, servisini, memur veya memurlarını ifade eder. Kanunun 5. maddesinde de, bu kanunun tatbikatının alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılacağı açıkca belirtilmiştir.
16.1.1993 günlü ve 21700 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapılmasına ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin, Ek 11. maddesinde; Defterdarın, bulunduğu İlde Maliye Bakanlığının en büyük memuru ve il ve bağlı ilçeler teşkilatının amiri olduğu ve Ek 19. madde ise mal müdürünün ilçe Maliye Teşkilatının amiri olduğu hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Kanunun 64. maddesinde yer alan ve alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurluğunca tastik işleminin yapılacağını belirten hükmün öngördüğü memurluk; tahsil dairesinin mahalli en büyük memurluğudur.
Sözü edilen kararnamenin Ek madde 11. ve Ek mad. 19. 2996 sayılı kanunun 20 ve 27 maddelerine göre tahsil dairesinin mahalli en büyük memurluğu ilçede malmüdürlüğü ilde defterdarlıktır.
Bu ifadeler ve tamlamaların getirdiği hükümle, haciz varakasını tastik hususu, tahsil dairesinin mahalli en büyük memurluğuna verilmiştir.
Mahalli memurluğunun, tahsil dairesi tamlaması ile birlikte düşünülmesi ve manalandırılması cümlenin öngördüğü bir hükümdür.
6183 sayılı kanunun 3 ve 5. maddelerine göre, kanunun uygulanması alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılacağının belirtilmesi ve anılan KHK nin 20 Ek 11 ve Ek 19. maddelerine göre, ilçede malmüdürlüğünün ilde ise defterdarlığın mahallin en büyük amiridir.
Madde metninde yer alan mahalli en büyük memurluğunun" bizzat vali olarak anlaşılmasına, maddenin yazılış biçimi
ve gramer kuralları imkan vermemektedir. Çünkü,maddenin bu şekilde anlaşılması için "mahalli en büyük memur"luğu yerine, "mahallin en büyük memurluğu " tamlamasının yer almış olması gerekirdi.
Burada, mahal kelimesine getirilen eklerden türetilen mahalli ve mahallin kelimeleri arasında fark vardır. Mahalli kelimesiyle vergi dairesi biriminin o yerdeki en büyük memurluğu ifade edilirken, mahallin kelimesiyle o mahallin mahalli idare bakımından en büyükmemurluğu ifade edilmiş olunur. Yani kaymakam ve valinin bizzat kendileri anlamına gelir.
Olayda,mahallin değilde, mahalli denilmiş olunması, ayrıca tamlamaların anlamı ve bütünlüğü karşısında; 64. maddede yer alan, mahalli en büyük memurun bizzat defterdar yada malmüdürü olduğu açıktır.
Dava konusu uyuşmazlığın belediye gelirle ile ilgili olması nedeniyle, genel düzenleme ile ilgili yukarıdaki kuralların; Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkındaki 3030 sayılı Kanunun 1.maddesiyle, 24.maddesi ile gelinilen hükmün usulde ve yetkide paralel olunması kuralının da dikkate alınması karşısında, ısrar kararının temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1994, 1995 ve 1996 yılına ait çevre temizlik vergisi, emlak vergisi ve mezarlık ücretlerine ilişkin payların ve gecikme faizlerinin ödenmemesi nedeniyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığınca, Mamak Belediye Başkanlığının ... Bankası ve ... Bankasındaki hesaplarına haciz uygulanmasına ilişkin işlemin iptali yolundaki ısrar kararı büyükşehir belediye başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanununun 64 üncü maddesinde, haciz muamelelerinin tahsil dairelerince düzenlenen ve alacaklı amme idaresinin, mahalli en büyük memuru veya tevkil edeceği memur tarafından tasdik edilen haciz varakalarına dayanılarak yapılacağı kurala bağlanmış, Yasanın 3 üncü maddesinde alacaklı amme idaresi teriminin devleti, vilayet hususi idarelerini ve belediyeleri, tahsil dairesi teriminin de, alacaklı amme idaresinin bu kanunu tatbik etmekle vazifeli dairesini, servisini, memur veya memurlarını ifade edeceği belirtilmiştir.
5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 1 inci maddesine göre yurdumuzun merkezi idare kuruluşu bakımından illere, iller ilçelere, ilçelerin de bucaklara bölündüğü, aynı Yasanın 3 üncü maddesinde illerin idaresinin yetki genişliği esasına dayandığı, 4 üncü maddesinde de il genel idaresinin başı ve merciinin vali olduğu, bakanlıkların kuruluş kanunlarına göre illerde lüzumu kadar teşkilatı bulunacağı, teşkilatın valinin emri altında olduğu kurala bağlanmıştır.
3030 sayılı Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanununun 14 üncü maddesinin (a) fıkrasında, büyükşehir belediye başkanının, büyükşehir tüzel kişiliğini temsil etmek, (f) fıkrasında ise, büyükşehir belediyesinin gelir, alacak, hak ve menfaatlerini izlemek ve tahsil ettirmekle görevli olduğu belirtilmiştir.
Açıklanan Yasa kurallarına göre "...alacaklı amme idaresinin, mahalli en büyük memuru veya tevkil edeceği memur" ibaresinden, alacaklı amme idaresi büyükşehir belediyesi olduğuna göre büyükşehir belediye başkanı veya tevkil edeceği memur olduğunun anlaşılması, haciz varakasının da bu kişilerce onaylanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Olayda, haciz varakasının büyükşehir belediye başkanı tarafından verilen dosyada mevcut yetki belgesine dayanarak büyükşehir belediye tahsilat şube müdürünce onaylandığı anlaşılmış olup, ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, Ankara 4.Vergi Mahkemesinin 26.4.2000 günlü ve E:2000/245, K:2000/271 sayılı ısrar kararının bozulmasına yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 27.9.2002 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
X - K A R Ş I O Y
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından istemin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.
YÖ/ÖEK
|