Dairesi
1- KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA YER ALAN DEVİR VE BİRLEŞMEYE...
Karar No
334
Esas No
404
Karar Tarihi
11-06-1999
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
VERGİ DAVA DAİRELERİ
1999
334
1998
404
11/06/1999
 
KARAR METNİ

1- KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA YER ALAN DEVİR VE BİRLEŞMEYE İLİŞKİN KU-
RALLARLA, ŞİRKETLERİN SERMAYE YAPILARININ GÜÇLENDİRİLMESİ AMAÇLANDI-
ĞINDAN, SERMAYELERİ TÜKENMİŞ DURUMDAKİ YEDİ AYRI ŞİRKETİ DEVRALAN DA-
VACI TARAFINDAN BU ŞİRKETLERİN GEÇMİŞ YIL ZARARLARININ KURUM KAZAN-
CINDAN İNDİRİLEMEYECEĞİ,

2- BAĞLI OLDUĞU HOLDİNGE KARŞILIKSIZ KULLANDIRILAN GAYRİMENKUL SATIŞ
BEDELİ NEDENİYLE HERHANGİ BİR FAİZ TAHAKKUK ETTİRMEYEN DAVACININ, KA-
ZANCININ BİR KISMINI ÖRTÜLÜ OLARAK DAĞITMIŞ SAYILACAĞI HK.

Yükümlü kurum ile yedi ayrı şirketin birleşmesinin Kurumlar Vergisi
Kanununun 37 nci maddesinde öngörülen devir hükmünde olmadığından ba-
hisle, davacı adına münfesih kurumların devir bilançolarında yer alan
zararların ve finansman giderlerinin indirilmesi kabul edilmeyerek ik-
malen, bünyesinde yer aldığı Holdinge örtülü kazanç dağıtımında bulun-
ması nedeniyle resen, 1993 yılı için kaçakçılık cezalı kurumlar vergi-
si salınmıştır.

Davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi, ... günlü ve ... sayılı
kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3 üncü maddesine göre ver-
gilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin
gerçek mahiyetinin esas olduğu, Türk Ticaret Kanununun 451 inci mad-
desinde devrin, tasfiyesiz infisah olduğunun belirtildiği, yükümlü ku-
rumun aktifte kayıtlı taşınmazlarının 1993 yılındaki satışından sağla-
dığı kazanç dışında, başka bir ticari kazancının bulunmadığı, bir Hol-
dinge bağlı olan kurumun, 1993 yılında zararlı olan gayri faal yedi
şirketi devraldığı, satışı yapılan gayrimenkullerin bedeline karşılık
alınan çeklerin holdinge devredildiği, devrin, gerek Kurumlar Vergisi
Kanunu ve gerekse Türk Ticaret Kanununa uygun yapılmadığı, dolayısıyla
devralınan şirketlerin devir öncesi bilançolarında görülen ve daha ön-
ce Holding tarafından devralınarak üstlenilen daha sonra yükümlü kuru-
ma aktarılan geçmiş yıl zararları ile banka faizleri üzerinden ikmalen
vergi salındığı, bu devirle, Holding tarafından üstlenilen zararların,
yükümlü kuruma devredildiği, devralınan şirketlere ait olup holding
tarafından davacı şirkete aktarılan banka faiz giderleri ve yine hol-
dingin davacı şirkete dekont ettiği faiz giderleri üzerinden ikmalen
tarhiyat önerildiği, aktife kayıtlı taşınmazların satışından elde edi-
len çeklerin faizsiz olarak holdinge devrinin örtülü kazanç olduğundan
bahisle yapılan hesaplama sonucu doğan matrah üzerinden ise resen tar-
hiyat önerildiği ve yapıldığı, dava dilekçesinde devrin yasalara uygun
olduğu, örtülü kazanç dağıtımı bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, dev-
ralınan şirketlerin gayrifaal durumda olduğu, özsermayelerinin bulun-
madığı, esasında bu şirketlerin iflaslarının istenmesinin Ticaret Ka-
nununun 269, 324, 396 ve 470 inci maddeleri gereği olduğu, sözü edilen
şirketlerin bilançolarında görünen geçmiş yıl zararlarının Holding ta-
rafından devralınması ve devralınan şirketlere öz varlık kazandırılmak
istenmesi devir olayına gerek Kurumlar Vergisi gerekse Türk Ticaret
Kanunu açısından hukukilik kazandırmaya yönelik fiktif bir muamele ol-
duğu, adı geçen şirketlere ait olup,

Holding tarafından üstlenilen ve bilahare davacı şirkete aktarılan za-
rarların, banka borç ve faizlerinin gerçek bir devir olmadığı, asıl a-
macın, davacı şirket tarafından satışı yapılan taşınmazlardan doğan
karı bu yollarla vergiye tabi tutmamak, vergiden kaçınmak olduğu, gay-
rifaal olan finansman gücü bulunmayan şirkete yapılan finansman gider-
lerinin aktarılmasının inceleme raporundaki tespitlerin haklılığını
ortaya koyduğu, bağlı olduğu holdinge karşılıksız para kullandırması-
nın örtülü kazanç olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş-
tir.

Yükümlünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dördüncü Dai-
resi, ... günlü ve ... sayılı kararıyla; Kurumlar Vergisi Kanununun 37
nci maddesi ile hangi halde birleşmenin devir sayılacağının düzenlen-
diği, davacı şirketin uyuşmazlık konusu yılda devraldığı, birleştiği
şirketlerin özvarlıkları bulunduğunun Asliye Ticaret Mahkemelerinin
tespit kararlarından anlaşıldığı, olayda, gerek Türk Ticaret Kanununun
451 inci maddesi, gerekse Kurumlar Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde
öngörülen şartlara uyulmadığı yolunda bir tespit yapılmadığı, birleşen
şirketler hakkında aynı nedene dayalı olarak yapılan tarhiyatlara kar-
şı açılan davalarda tarhiyatların kaldırılması yolundaki kararlara
karşı yapılan temyiz başvurularının Danıştay Dördüncü Dairesince red-
dedildiği, Kurumlar Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde öngörülen ko-
şullara uygun olarak gerçekleştirilen devir işleminin varsayımlara da-
yalı olarak geçersiz kabul edilemeyeceği, aynı holding bünyesinde yer
alan şirketler arasında finans kaynaklarının holding amacı doğrultu-
sunda ve işbirliği içinde kullanılması halinde, ticari işlemlerin cari
hesapta takibi neticesi yıl içinde doğan alacak ve borçların adatlan-
dırılması suretiyle davacı şirketin holdingdeki mevcut alacaklarının
kredi olarak nitelendirilmesinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle kara-
rı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan mahkeme ilk kararında yer alan hukuksal
nedenler ve gerekçe ile ısrar etmiştir.

Israr kararı, yükümlü kurum tarafından temyiz edilmiş ve devrin
yasaya uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Vergisi uyuşmazlığa konu olan dönemde aktifinde kayıtlı gayrı-
menkulün restorasyonu ve satışı dışında herhangi bir üretim faaliyeti
bulunmayan davacı kurumun bağlı olduğu holding tarafından çeşitli ban-
kalardan ve bir yabancı bankadan sağlanan döviz kredisi için yükleni-
len faiz ve kur farklarının, bağlı şirketlere, bu arada davacıya de-
kont edildiği ancak, bu faiz ve kur farkı katkı paylarının davacının
finansman desteği almadığı dönemlerde de gider yazıldığı, davacının
aynı holdinge bağlı olup gerçekte faal olmayan ve devir bilançolarına
göre sermayelerini tüketmiş yedi ayrı şirketi devralarak bu şirketle-
rin geçmiş yıl zararlarını yasaya aykırı olarak dönem kazancından in-
dirdiği ve gayrımenkul satışından dolayı düzenlenen çekleri holdinge
ciro ederek, sağladığı bu finansman nedeniyle harhangi bir faiz alma-
makla kazancını örtülü olarak dağıttığından bahisle ikmalen ve resen
salınan kaçakçılık cezalı kurumlar vergisine karşı açılan davanın red-
di yolundaki ısrar kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.

... tarihinde yapılan genel kurul kararı uyarınca aynı holdinge
bağlı gerçekte faal olmayan, devir bilançoları geçmiş yıl zararları,
holdingin virman ettiği faiz ve kur farkı katkı paylarından oluşan ve
sermayelerini tüketmiş görünen yedi ayrı şirketin davacı kurum tara-
fından devralındığı anlaşılmaktadır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 37 nci ve 38 inci maddelerinde ko-
şulları düzenlenen devir ve birleşmeye ilişkin kurallarla, şirketlerin
sermaye yapılarına güç kazandırılmak amaçlanmıştır. Ticari organizas-
yonlarda temel amaç kar elde etmek ve bunu en yüksek düzeye ulaştırmak
olduğundan, bu kurallar, aynı amaçla öngörüldüğü için birleşmeden do-
ğan kazançların vergilendirilmesinden vazgeçilmiştir. Olayda her ne
kadar davacı kurum tarafından, aynı holdinge bağlı yedi ayrı şirketin
devralınmasına ilişkin işlemler gerek Türk Ticaret Kanunu, gerekse Ku-
rumlar Vergisi Kanununun 37 ve 38 inci maddelerine biçim yönünden uy-
gunsa da, kendisi de gerçekte faal olmayan davacının aynı durumda bu-
lunan ve büyük bölümü holdinge olan borçları nedeniyle oluşmuş geçmiş
yıl zararları inceleme raporunda da saptandığı gibi, sermayelerini tü-
ketecek düzeye ulaşmış bu şirketlerin devralınmasıyla, yasada öngörü-
len amacın gerçekleşmesine olanak bulunmadığı açıktır. Vergilendirme-
de, vergiyi doğuran olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyeti esas ol-
duğundan, devir işleminin ihtilaflı dönemde elde edilen gayrımenkul
satış karından oluşan kurum kazancından, devir nedeniyle ve Kurumlar
Vergisi Kanununun 8 inci maddesinin 14 üncü fıkrasında yer alan kurala
dayanılarak söz konusu şirketlerin devir bilançolarında görülen zarar-
lar indirilmek suretiyle yasanın koruduğu amaç dışında vergilendirile-
cek kazancın azaltıldığı sonucuna varılmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin birinci fıkrasının
(1) işaretli bendinde, kurumların belli ilişkiler içinde bulundukları
gerçek ve tüzel kişilerle yaptıkları işlemlerde emsaline göre göze
çarpacak derecede yüksek veya düşük fiyat ve bedeller üzerinden veya
bedelsiz olarak alım, satım, imalat, inşaat muameleleri ve hizmet i-
lişkilerinde bulunmaları halinde kazancın tamamen veya kısmen örtülü
olarak dağıtılmış sayılması kabul edilmiş, 15 inci maddesinin (3) işa-
retli bendinde de sermaye şirketlerince dağıtılan örtülü kazançların,
kurum kazancından indirilemeyeceği kurala bağlanmıştır. Bu kuralların,
kurum kazancının kurum bünyesinde vergilendirilmeden dağıtılmasını ön-
lemek amacıyla öngörüldüğü açıktır.

Davacı kurumun, 1993 yılında restore ettirdikten sonra sattığı
taşınmazın satış bedeli için düzenlenen çekleri, bağlı olduğu holdinge
karşılıksız olarak ciro ettiği, bu çek bedellerinin, bir bankaya vade-
sinden önce kırdırıldığı saptanmıştır. Davacı kurumun işletme yapısı
gözönüne alındığında birincil amacının atıl kalan bu fonun değerlendi-
rilmesi olmalıyken, satış bedelini kullanmaksızın ve herhangi bir faiz
tahakkuk ettirmeksizin holdinge aktarması nedeniyle kazancın bu kısmı-
nın örtülü olarak dağıtılmış sayılmasında da hukuka aykırı bir yön gö-
rülmemiştir.

Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine karar verildi.

(YÖ/ES)
(DAN-DER; SAYI: 102)


 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı