Dairesi
HİBE EDİLEN TAŞINMAZA İLİŞKİN OLARAK, EMLAK VERGİSİ DEĞERİ ÜZERİNDEN...
Karar No
3334
Esas No
646
Karar Tarihi
14-10-1999
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
YEDİNCİ DAİRE
1999
3334
1999
646
14/10/1999
 
KARAR METNİ

HİBE EDİLEN TAŞINMAZA İLİŞKİN OLARAK, EMLAK VERGİSİ DEĞERİ ÜZERİNDEN
VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ TARH EDİLMESİ GEREKTİĞİ HK.

...'dan davacıya hibe yoluyla intikal eden taşınmazlara ilişkin olarak
beyanname verilmediğinden bahisle takdir komisyonunca tespit edilen
değerler esas alınarak salınan veraset ve intikal vergisi ile kesilen
kusur cezasını; 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun
10'uncu maddesinde, gayrimenkullerin ticari işletmeye dahil olsun veya
olmasın emlak vergisine esas olan değerle değerleneceğinin, 213 sayılı
Vergi Usul Kanununun 30'uncu maddesinde de vergi beyannemesinin kanuni
süresi geçtiği halde verilmemiş olmasının, resen vergi tarhını gerek-
tireceğinin hükme bağlandığı; olayda, hibe yoluyla iktisap edilen gay-
rimenkuller için bir aylık yasal süre içerisinde veraset ve intikal
vergisi beyannamesi verilmediği gibi, beyana ağrı yazısının tebliği
üzerine de beyanda bulunulmadığının anlaşılması sebebiyle resen takdi-
re gidilmesinin yerinde olduğu; ancak, takdir komisyonunca emlak ver-
gisine esas değerin esas alınması gerekirken, soyut ifadelerden hare-
ketle matrah takdirinde ve bu matrah üzerinden yapılan tarhiyatta isa-
bet görülmediği; öte yandan, takdir komisyonunun oluşumunun da Vergi
Usul Kanununun 72'nci maddesinin 3'üncü fıkrasına uygun olmadığı ge-
rekçesiyle terkin eden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı
kararının; takdir komisyonunca tespit edilen değer esas alınarak yapı-
lan tarhiyatın yerinde olduğu, gayrimenkuller için emlak vergisine e-
sas değerin esas alınacağı kabul edilse dahi, tarhiyatın tadilen tas-
diki gerekirken, tamamının terkininin yerinde olmadığı ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; davacıya hibe yoluyla intikal eden
taşınmazlara ilişkin olarak yasal süresinde beyanname verilmemesi ne-
deniyle konunun takdir komisyonuna sevk edildiği; takdir komisyonunca
takdir olunan değer esas alınarak yapılan tarhiyatın terkini istemiyle
açılan davada, mahkemece, veraset ve intikal vergisi beyannamesinin
verilmesi sebebiyle resen takdire gidilmesinin yerinde olduğu; ancak,
takdir komisyonunun oluşumununun Vergi Usul Kanununun 72'nci maddesi-
nin 3'üncü fıkrasına uygun olmadığı gibi, takdir komisyonunca dayanağı
somut bir şekilde ortaya konulmadan takdir edilen değerin, Veraset ve
İntikal Vergisi Kanununun 10'uncu maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle
tarhiyatın terkin edildiği anlaşılmaktadır.

Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun "Verginin Matrahı ve İlk
Tarhiyat" başlıklı 10'uncu maddesinin 2'nci fıkrasında; mükelleflerin
ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere veraset ve intikal vergisinin mev-
zuuna giren malları aşağıda belirtilen değerleme ölçülerinden faydala-
narak değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları hükme
bağlanmış; aynı fıkranın (b) bendinde de, gayrimenkullerin ticari iş-
letmeye dahil olsun veya olmasın emlak vergisine esas olan değerle de-
ğerleneceği belirtilmiş; 10'uncu maddenin 4'üncü fıkrasında ise, ida-
rece, belirtilen esaslara göre beyan edilen değerler üzerinden vergi-
nin beyannamenin verildiği tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde
tarh edileceği, tarh edilen vergilerin, intikal eden malların Vergi U-
sul Kanununa göre bulunacak değerlerine göre ikmal edileceği düzenlen-
miştir.

Bu düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; Veraset ve
İntikal Vergisi Kanununun 10'uncu maddesinde belirtilen değerleme öl-
çülerinin, ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere mükellefler tarafından
beyana esas alınacak ölçüler olduğu; ancak, idarece, Vergi Usul Kanu-
nuna göre bulunacak değerlerle, beyan edilen değerler arasında fark
tespit edilmesi halinde ikmalen vergi tarhı yoluna gidilebileceği so-
nucuna ulaşılmaktadır.

Olayda, veraset ve intikal vergisi tarhiyatı, davacı tarafından
beyanda bulunulmaması sebebiyle, idarece, takdir komisyonunca takdir
edilen matrah üzerinden re'sen yapılmış olduğundan; değerlemenin Vera-
set ve İntikal Vergisi Kanununun 10'uncu maddesinin yukarıda açıklanan
ikinci fıkrası hükmüne değil, Vergi Usul Kanununun değerlemeyle ilgili
Üçüncü Kitabındaki düzenlemelere göre yapılması gerekeceği açıktır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun anılan Kitabının servetlerin
değerlenmesiyle ilgili bölümün 297'nci maddesinde de, ticari sermayeye
dahil olsun olmasın bilumum binalarla arazilerin vergi değeri ile de-
ğerleneceği hükme bağlanmış, aynı Kanunun 268'inci maddesinin vergiyi
doğuran olayın vuku bulduğu tarihte yürürlükte bulunan şeklinde ise,
vergi değerinin, bina ve arazinin rayiç bedeli olduğu; bu bedelin, Em-
lak Vergisi Kanununun 29'uncu maddesi ile aynı maddede belirtilen tü-
zük hükümlerine uygun olarak tespit edileceği açıklanmıştır.

Bu durumda; davanın, davacıya hibe edilen taşınmazın, Emlak
Vergisi Kanununun 29'uncu maddesi uyarınca tespit olunacak, vergi de-
ğerine isabet eden veraset ve intikal vergisine ilişkin kısmının reddi
gerekeceğinden; yukarıda açıklanan gerekçe ile tümünün kabulünde isa-
bet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararı-
nın bozulmasına karar verildi.

YÖ/ES
(DAN-DER; SAYI:103)


 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı