GAYRİMENKULÜN SATIŞ BEDELİNİN, VERGİ HUKUKU YÖNÜNDEN TAPUDA GÖSTERİLEN
BEDEL OLARAK KABULÜNÜN HER ZAMAN ZORUNLU OLMADIĞI, DÜŞÜK HARÇ ÖDEME
MÜLAHAZASIYLA ALIM BEDELİNİN GERÇEK DEĞERİNDEN DAHA AZ GÖSTERİLMİŞ OL-
MASI GERÇEK İKTİSAP BEDELİNİN ARAŞTIRILMASINA ENGEL TEŞKİL ETMEYECEĞİ;
OLAYDA DA DAVACI GAYRİMENKULÜN SATIN ALMA BEDELİNİN TAPUDA GÖSTERİLEN
DEĞERDEN DAHA YÜKSEK OLDUĞUNU İDDİA ETTİĞİNDEN GERÇEK DEĞER ARTIŞI GE-
LİRİNİ SAPTAMAK İÇİN İKTİSAP DEĞERİNİN ARAŞTIRILARAK KARAR VERİLMESİ
GEREKTİĞİ HK.
Uyuşmazlık; davacı adına salınan gelir vergisi ile kesilen kaçakçılık
cezasına karşı açılan davayı, kısmen kabul ederek tarhiyatı kusur ce-
zalı olarak tadil eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması isteminden
ibarettir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20.maddesinin birinci ben-
dinde, Danıştay ile İdare ve Vergi Mahkemelerinin, bakmakta oldukları
davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları hükme
bağlanmakla İdari Yargılama Usulü Hukukunda re'sen araştırma ilkesi be
nimsenmiş bulunmaktadır.
Madde hükmü uyarınca, idari yargı yerleri, uyuşmazlık konusu olayın hu
kuki nitelendirilmesini yapmak, olaya uygulanması gereken hukuk kuralı
nı belirlemek ve sonuçta hukuki çözüme varmak yönlerinden tam bir yet-
kiye sahiptirler. İdari yargı yerleri buna ek olarak olayın maddi yönü
nü belirleme noktasından da her türlü inceleme ve araştırmayı kendilik
lerinden yapabilirler. İddia ve savunmalarda ortaya konan maddi duru-
mun gerçeğe uygun olup olmadığını serbestçe araştırabilecekleri gibi
tarafların hiç değinmedikleri olayları ve maddi unsurları araştırmaya
da yönelebilirler.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1.maddesinde, gelir vergisine tabi
gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılında elde ettiği kazanç ve
iratların safi tutarı olarak tanımlanmış olup, bu madde de gelir vergi
sine tabi olacak kazanç ve iratların elde edilmesi koşuluna bağlanmış
bulunmaktadır. Başka bir deyimle, elde edilemeyen kazanç ve iradın ver
gilendirilmesi olanaksızdır.
Diğer taraftan; özel hukuk ve vergi hukuku ilişkileri söz konusu oldu-
ğunda vergilendirme işlemlerinde vergi hukukunun kendi kuralları esas
tutulur. Başka bir anlatımla özel hukuka göre tanımlanmış geçerli bir
durum , vergi hukukunda farklı mütalaa edilebileceği gibi özel hukuk
açısından geçersiz sayılacak işlemler bazı vergisel sonuçlar doğurabi-
lir. Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3.maddesinin B bendinde
belirtildiği üzere, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya
ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.
Bu durumda, Medeni Kanuna göre resmi senetle gösterilen bedel üzerin-
den bir gayrimenkulün tapuda tescil yoluyla iktisabı geçerli sayılsa
dahi gayrimenkul satım aktinin unsurlarından biri olan satış bedelinin
vergi hukuku açısından tapuda gösterilen bedel olarak kabulü her zaman
zorunlu değildir. Kaldıki, Harçlar Kanununa göre düşük harç ödeme müla
hazası ile alım bedelinin gerçek değerden az gösterilmiş olmasıda ge-
lir vergisi açısından gerçek iktisap bedelinin araştırılmasına engel
teşkil etmez.
Olayda yükümlü tarafından gayrimenkulün satın alma bedelinin tapuda
gösterilen değerden daha yüksek olduğu iddia edildiğinden Vergi Mahke-
mesince, gayrimenkulün satın alma tarihinde gerçek rayiç değerinin
araştırılarak mükellefin iktisap bedeli ile satış bedeli arasında elde
ettiği gerçek değer artışı gelirini saptamak için iktisap değerini ger
çek miktarı itibariyle belirlemek üzere yukarıda sözü edilen 213 sayı-
lı Vergi Usul Kanununun 3 ve 2577 sayılı kanunun 20.maddesi uyarınca
araştırma zorunlu bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına karar veril
di.
(DAN-DER, SAYI:82-83) BŞ/YÖ
|