Dairesi
GÖTÜRÜ MATRAHLARIN ÜST SINIRI, BİR ÜST DERECENİN ALT SINIRI OLDUĞU HK.
Karar No
3162
Esas No
553
Karar Tarihi
05-07-1982
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
DÖRDÜNCÜ DAİRE
1982
3162
1982
553
05/07/1982
 
KARAR METNİ

GÖTÜRÜ MATRAHLARIN ÜST SINIRI, BİR ÜST DERECENİN ALT SINIRI OLDUĞU HK.

Uyuşmazlık, Takdir Komisyonunca 1981-1983 takvim yıllarında lokantacı-
lar, köfteciler ve tatlıcılar hakkında uygulanmak üzere takdir edilen
götürü matrahlara karşı yaptıkları itirazı reddeden İtiraz Komisyonu
kararının bozulması isteminden ibarettir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2361 sayılı Yasa ile değişik 46.mad
desinin ikinci fıkrasında, götürü usulde saptanacak safi kazançların
225 bin lirayı geçemiyeceği, ancak tesbit olunacak safi kazancın beşin
ci dereceye giren mükellefler için 50.000, dördüncü dereceye giren mü-
kellefler için 75.000, üçüncü dereceye giren mükellefler için 100.000,
ikinci dereceye giren mükellefler için 150.000 liradan az olamayacağı,
birinci dereceye giren mükellefler için ise bu miktarın 225.000 lira
olduğu hükme bağlanmış olup, bu madde ile dereceler itibariyle götürü
usulde ticari kazancın en az ve en çok takdir edilebilecek miktarları
belirlenmiştir. İtiraz Komisyonunca, her derece için asgari miktarın
gösterildiği fakat azami tutarın 225.000 lira ile sınırlandırıldığı gö
rüşüyle karar verilmiş ise de bu görüş yasa yapıcının yükümlülerin 5
derece üzerinden vergilendirileceklerine ilişkin amacına ters düştüğü
gibi bu takdirde böyle bir derecelendirmenin de anlamını kalmayaca
açıktır. Şöyleki, yasa koyucu tarafından sadece alt sınırın belirlendi
ği üst sınırın ise 225.000 lira ile kayıtlandığı kabul edildiği takdir
de beşinci derecedeki kişi ile birinci derecedeki kişinin aynı miktar-
da vergi ödeyebilmesi sonucu doğacaktır ki bunun da kabulü mümkün de-
ğildir.

İtirazın bu nedenle kabulü ile İtiraz Komisyonu kararının; bir üst de-
recenin alt sınırının bir alt derecenin üst sınırı olduğu gözönünde tu
tularak yasada belirlenmiş bulunan asgari ve azami sınırlar içinde kal
mak koşuluyla yeniden bir takdir yapılmak üzere bozulmasına karar ve-
rildi.

AZLIK OYU:

Takdir Komisyonlarınca tesbit olunan götürü matrahlara karşı yapılan
itirazlar üzerine Vergiler İtiraz Komisyonunca verilen kararlar aleyhi
ne Vergi Usul Kanununun 41.maddesi uyarınca yapılan başvuruların, dava
olmayıp, bir "idari müracaat" niteliği taşıdığı, bu niteliği itibariy-
le de söz konusu başvuruların Danıştay'ın idari dairelerince incelenme
si gerektiği Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 16.12.1981 günlü
ve E:1961/489, K:1961/603 sayılı kararıyla kabul edilmiştir. Nitekim,
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 41.maddesi ile, götürü matrahlara iti-
raz" özel bir usule bağlanmış, bunlara ait itiraz hakkı sadece takdi-
rin ilgili bulunduğu il veya ilçe merkezindeki belediyelere, ticaret
ve sanayi odalarına ve varsa takdir olunan götürü matrahların iş ve
hizmet nev'i itibariyle taalluk ettiği meslek teşekkülüne ve ilin en
büyük maliye memuruna tanınmış, bu aşamada mükelleflere itiraz yetkisi
verilmemiştir. Danıştay'a başvurma konusunda götürü matrahla doğrudan
ilgili olmayan bu nedenle de menfaat ilişkisi tartışılabilecek kurum
ve kuruluşlara bu olanak sağlanırken, konunun esas ilgisi olan mükel-
lef ve vergi dairesi müdürlerine itiraz ve Danıştay'a başvurma hakkı-
nın tanınmaması bu başvurular nedeniyle yapılacak incelemede taraf teş
kiline olanak bulunmaması ve konunun kanundaki düzenleniş biçimi ve
yeri, bu başvuruların bir vergi davası olarak kabulüne imkan vermemek-
tedir. Kanunda yer alan "Danıştay'a başvurulabilir" ibaresine dayanıla
rak, idari bir işlemin sonuçlandırılmasını amaçlayan uyuşmazlığın, ida
ri dava olarak görülmesini gerektirdiği kabul edilemez.

Esasen Danıştay'da da daha başlangıcından itibaren, bu uyuşmazlıklar
dava niteliğinde görülmemiş, Danıştay'ın gerek idari dairelerinde ge-
rekse dava dairelerinde bir "idari iş" olarak çözümlenmiştir. Yukarıda
sözü edilen 16.12.1961 günlü içtihadı birleştirme kararı uyarınca, bu
başvurular Danıştay'ın idari dairelerinde incelenmekte iken, 521 sayı-
lı Danıştay Kanununun 33.maddesinde "götürü matrahlara yapılan itiraz-
lar"ın Dördüncü Dairede incelenmesi öngörüldüğünden, bu başvurular Dör
düncü Dairede idari iş olarak görülmüş ve yargısal kararlarla değil
idari nitelikteki kararlarla sonuçlandırılmıştır. Bu dosyadaki başvuru
üzerine verilen karardan da uyuşmazlığın yargısal değil idari nitelik-
te kabul ediliği ve uyuşmazlık hakkında yargılama usulünün uygulanmadı
ğı açıkça görülmektedir.

Uygulama bu yönde iken, 20.1.1982 gününde yürürlüğe giren, 2575 sayılı
Danıştay Kanununun 28.maddesinde,"götürü matrahlara yapılan itirazlar"
Dördüncü Dairesinin görevleri arasında sayılmamıştır. Bu madde uyarın-
ca, Dördüncü Daire gelir ve Kurumlar Vergilerine ilişkin davaları çö-
zümlemekle görevlendirildiğine göre, gelir vergisine ilişkin olmakla
beraber, "dava" niteliğinde olmayan söz konusu uyuşmazlığın Dördüncü
Dairede çözümlenmesi olanağı yoktur. Konunun, niteliği itibariyle,
2575 sayılı Danıştay Kanununun 42.maddesinin k bendi uyarınca Birinci
Dairede incelenmesi ve gereğine göre karara bağlanması gerekmektedir.

Bu nedenlerle başvurunun incelenmesi Dördüncü Dairenin görevi dışında
bulunduğundan konunun incelenip karar verilmesinde isabet bulunmamak-
tadır.

İşin esasına gelince; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 46.maddesinin
2361 sayılı Kanunun 33.maddesiyle değişik ikinci fıkrasında, götürü
usulde tesbit olunacak safi ticari kazançların dereceler arasında her-
hangi bir fark gözetilmeden 225 bin lirayı geçemeyeceği ifade edilmiş-
tir. Fıkrada ayrıca derecelere göre tespit olunacak safi kazancın asga
ri miktarlarıda gösterilmiş bulunmaktadır. Bu düzenlemin doğal sonucu
olarak, her derece için Kanunda öngörülen asgari miktar ile 225 bin li
ra arasında kalan bir meblağın safi kazanç olarak tespit olunabileceği
nin kabulü gerekir. Kanunda bir derece için götürü olarak tespit edile
cek matrahın azami miktarının, bir üst derecenin asgari sınırı olarak
kabulüne ya da böyle bir sonuca yorum yoluyla varılmasına imkan tanı-
yan herhangi bir hüküm mevcut değildir. Aksine, fıkranın ilk cümlesin-
de yer alan hüküm böyle bir yorumu engellemektedir.

Kanun hükmü açık ise ayrıca amacı araştırılarak kanunun sözünden ayrı
bir sonuca varmak mümkün olmamak gerekir.

Bu nedenlerle, uyuşmazlığın çözümünün Dairemizin görevi dışında kaldı-
ğı ve esas yönünden de her derecenin azami bir üst derece için kanunda
gösterilen asgari miktarın teşkil ettiğinin kabulü ile bu hususun boz-
ma nedeni sayılmasında isabet bulunmadığı görüşüyle karara karşıyım.

(DAN-DER; SAYI:50-51)
BŞ/YÖ
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı