TİCARET ŞİRKETLERİNDEN OLAN ANONİM ŞİRKETLERDE; TEMSİL YETKİSİ, KANUNİ
TEMSİLCİ SIFATINA HAİZ OLAN ŞİRKET YÖNETİM KURULU VEYA GENEL MÜDÜRLÜĞE
AİT OLUP, ŞİRKET ÖZEL MUKAVELESİNDE TEMSİL YETKİSİNİN ŞUBELEREDE VERİL
DİĞİNE DAİR HÜKÜM BULUNMADIKÇA, ŞUBELERİN ŞİRKET GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜ TEM
SİL YETKİSİ YOKTUR. ANCAK; VERGİ İDARESİNCE KANUNİ TEMSİLCİ SIFATI BU-
LUNMAYAN ŞUBENİN MÜKELLEF KABUL EDİLMESİ DURUMUNDA ŞUBENİN SADECE KEN-
Dİ HUKUKUNU KORUYABİLMESİ İÇİN DAVA AÇABİLECEĞİNİ KABUL ETMEK GEREKECEĞİ HK.
Uyuşmazlık; ... Bankasının ... Şubesi tarafından adına yapılan damga
vergisi tarhiyatına karşı açılan davayı banka şubesinin dava açma eh-
liyetinin bulunmadığı nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi kararının bo-
zulması isteminden ibarettir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8.maddesinde; "Mükellef, vergi kanunla
rına göre kendisine vergi borcu terettüb eden gerçek veya tüzel kişi-
dir. Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dai
resine karşı muhatap olan kişidir." denilmekte, aynı kanunun 10.madde-
sinin 1.paragrafında da; "tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların,
Vakıflar ve Cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükel-
lef veya vergi sorumlusu olmaları halinde buna düşen ödevler kanuni
temsilcileri tarafından yerine getirilir" hükmü yer almış bulunmakta-
dır.
Ticaret kanununun 136.maddesinde, ticaret şirketlerinin çeşitleri sayı
larak, anonim şirketinde bir ticaret şirketi olduğu ve belirtildikten
sonra takip eden 137.maddede; "Ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz
olup şirket mukavelesinde yazılı işletme mevzuunun çevresi içinde kal-
mak şartıyla bütün hakları iktisap ve borçları iltizam edebilirler..."
denilmiştir.
Aynı Kanunun anonim şirketlerin temsil ve idaresi ile ilgili 317.madde
sinde de; Anonim şirketin idare meclisi tarafından idare ve temsil olu
nacağına hükmedilmiştir.
Nitekim, dosyada mevcut "... Bankası Türk Anonim Şirketi Esas Mukavele
sinin 19.maddesinde; banka idare meclisinin, bankanın işlerini görmek
ve emvalinin idaresinde tam selahiyetli olduğu, idare meclisi reisiyle
banka genel müdürünün bütün mahkemelerde resmi ve hususi daire ve mües
seselerde, gerçek ve tüzel kişiler nezdinde, bankayı ayrı ayrı, bizzat
veya vekaleten şirket namına temsil edeceği belirtilmiş, ancak şubele-
rin temsil yetkisini haiz oldukları hakkında herhangi bir hükme yer ve
rilmemiştir.
Bu itibarla ve mahkeme kararında açıklanan gerekçeler karşısında, ban-
ka tüzel kişiliği yani Genel Müdürlük adına düzenlenen ihbarnamelerle
kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması dileği ile adı geçen banka-
nin ...şubesi müdürlüğünce açılan davanın ehliyet yönünden reddine
ilişkin olarak Vergi Mahkemesince verilen karar ceza yönünden yerinde
görülmüştür. ... Bankasının ... şubesi adına düzenlenen ve tebliğ edi-
len ihbarnameyle istenilen vergi aslına yönelik davaya gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanununun "tebliğ yapılacak kimseler" başlıklı
94.maddesi vergi ihbarnamelerinin, verginin mükellefi olan banka tüzel
kişiliği adına düzenlenmesi ve tebliğini öngörmektedir. Hal böyle olun
ca tüzel kişiliğe sahip bulunmayan şube adına ihbarname düzenlenmesi
anılan maddeye aykırı bulunmakla birlikte bu davada incelenmesi gere-
ken husus şubenin, kendi adına usulsüz olarak düzenlenen vergi ihbarna
mesi nedeniyle dava açıp açamayacağına ilişkin bulunmaktadır.
Vergi Dairesince, davacı şube adına mükellefiyet tesis edildiği, buna
dayanılarak düzenlenen ihbarnamelerle bu şubeye mükellefiyet yükletil-
diği anlaşılmaktadır. Yani vergi idaresince banka şubesi mükellef ola-
rak kabul edilmiş bulunmaktadır. Hernekadar şube adına daha sonra dü-
zenlenecek ödeme emrine banka şubesi tarafından böyle bir borcu bulun-
madığı ileri sürülerek itiraz edilebilirsede, aynı itiraz hakkının şu-
benin mükellefiyet altına alınması halinde de mevcut olduğunun kabulü-
ne mani bir hal bulunmamaktadır. Aksine banka şubesinin kendisine yö-
neltilen mükellefiyetten kurtulmak, kendi hukukunu korumak hakkına sa-
hip olduğunun yorum yoluyla da kabulü gerekir. Yukarda da değinildiği
üzere, açtığı davanın ehliyet yönünden reddi sonucu, yine aynı şube
adına ödeme emri düzenlenmesi halinde vergi aslının kesinleşip kesin-
leşmediği, 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine dayanarak böyle bir borcu
olmadığı yolunda defide bulunup bulunmayacağı hususlarının tartışma ko
nusu olacağı ve verginin kesinleştiği sonucuna varıldığı takdirde ise
bunun adalet ve hakkaniyete uygun olup olmadığının düşünülmesi zorunlu
luğu ve sonucunu doğuracağı açık bulunmaktadır.
Esasen, 213 sayılı Kanunun 10.maddesinde de tüzel kişiliği olmayan te-
şekküllerin mükellef veya sorumlu tutulmaları halinde bunlara düşen ö-
devlerin bunları idare edenler tarafından yerine getirileceğine hükmo-
lunmak suretiyle, konuya kısmende olsa bir açıklık getirilmiştir. Bu
maddenin yukarda açıklanan hususların gözönünde tutulması suretiyle yo
rumlanması ve banka şubesi müdürüne bu madde hükmüyle dava hakkı tanı-
dığının kabulü gerekmektedir.
Belirtilen nedenlerle; vergi mahkemesi kararının cezaya ilişkin kısmı
hakkındaki temyiz isteminin reddine, vergi aslına ilişkin kısmının ka-
bulüne, (yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda) yeniden incelenerek
bir karar verilmek üzere, temyiz konusu mahkeme kararının bu yönde bo-
zulmasına karar verildi.
AZLIK OYU:
Olayda, ... Bankası ... Şubesi nezdinde Damga Vergisi yönünden yapılan
inceleme sonucu düzenlenen vergi inceleme raporu ile ödenmediği sapta-
nan Damga vergisinin, kaçakçılık cezalı olarak banka adına salınması-
sının önerildiği, vergi dairesi tarafından düzenlenen ihbarnamelerle;
vergi aslının bankanın ... Şubesi adına salındığı, cezanın ise; banka
tüzel kişiliği adına kesildiği ve sözü edilen ihbarnamelerin adı geçen
bankanın ... Şube Müdürlüğüne tebliğ edildiği, şube müdürlüğü tarafın-
dan açılan davanın, vergi mahkemesince ehliyet yönünden reddedildiği,
dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Vergi Mahkemesi kararında ve bu kararın temyizen incelenmesi sonucu
Dairemizce verilen karar da belirtildiği üzere, banka şubesinin gerçek
veya tüzel kişi durumunda olmadığı açıktır.
Bu nedenle; anonim şirketleri, yargı mercilerinde temsil yetkisinin tü
zel kişiliği haiz genel müdürlüklerine ait olması ve şube müdürlükleri
nin tüzel kişiliği ve tüzel kişiliği temsil yetkisinin bulunmaması kar
şısında, banka şube müdürlüğü tarafından açılan davayı, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 15.maddesinin 1/b fıkrası uyarınca eh-
liyet yönünden reddeden vergi mahkemesi kararının, dayandığı hukuki ve
kanuni nedenlerle uygun görülerek, aynı gerekçe ve nedenlerle onanması
gerektiği görüşüyle, aksi yönde verilen karara karşıyım.
(DAN-DER; SAYI:70-71)
BŞ/YÖ
|