|
|
|
Dairesi
213 SAYILI KANUNUN 342. MADDESİ UYARINCA DAVACIYA BEYANNAME VERMESİ...
|
|
Karar No
2940
|
|
Esas No
3840
|
|
Karar Tarihi
22-09-1998
|
|
|
Dairesi
|
Karar Yılı
|
Karar No
|
Esas Yılı
|
Esas No
|
Karar Tarihi
|
YEDİNCİ DAİRE
|
1998
|
2940
|
1997
|
3840
|
22/09/1998
|
|
KARAR METNİ
|
213 SAYILI KANUNUN 342. MADDESİ UYARINCA DAVACIYA BEYANNAME VERMESİ
İÇİN SÜRE VERİLMEDİĞİNDEN, VERGİ ZİYAI OLUŞMADIĞI HK.
... tarihinde ölen muristen, ... tarihinde kesinleşen mahkeme kararı
ile intikal eden taşınmaza ilişkin veraset ve intikal vergisi beyanna-
mesini ... tarihinde veren davacı adına salınan veraset ve intikal
vergisi ve gecikme faizi ile kesilen kusur cezasının kaldırılması is-
temiyle açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378'inci madde-
sinin 2'nci fıkrasında mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu
matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacaklarının
hükme bağlandığı gerekçesiyle veraset ve intikal vergisi yönünden red-
dederek, aynı Kanunun 112'nci maddesine göre gecikme faizinin ancak
ikmalen, resen ve idarece tarh olunan vergiler için uygulanabileceği,
davacının beyanı üzerine tarh olunan vergi için gecikme faizi istene-
meyeceği; 7338 sayılı Kanunun 10'uncu maddesi ile 213 sayılı Kanunun
342'nci maddesi hükmü karşısında vergi zıyaı doğmadığından, beyan edi-
len değer üzerinden kesilen kusur cezasında isabet bulunmadığı gerek-
çeleriyle gecikme faizi ile kusur cezasını terkin eden ...'nci Vergi
Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının; kusur cezası ile gecikme
faizinin terkinine ilişkin hüküm fıkrasının, yapılan tarhiyatın yerin-
de olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 342'nci maddesinde "Veraset ve
İntikal vergisine ilişkin mükellefiyetlerde tahakkuk muamelesi yapıl-
mak için beyanname verme süresinin sonundan başlayarak 15 gün bekle-
nir. Beyanname bu süre içinde verilirse vergi zıyaı olmamış sayılır.
Ayrıca mükellefe tebliğ edilmek şartı ile yeniden 15 günlük mühlet ve-
rilir. Bu hususta da yukarıdaki hüküm cari olur." hükmüne yer verilmiş
olup; aynı Kanunun 348'inci maddesinde de, kusur, kaçakçılık ve ağır
kusur sayılan haller dışında herhangi bir suretle vergi zıyaına sebe-
biyet verilmesi olarak tanımlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; beyanname verme süresi ve ek süre
geçtikten sonra, Vergi Usul Kanununun yukarıda sözü edilen 342'nci
maddesinde açıklandığı şekilde onbeş günlük yeni bir süre daha veril-
meden tarhiyat yapıldığı anlaşıldığından; olayda kusur cezası kesilme-
sinde açıklanan yasa hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.
Gecikme faizine ilişkin temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30'uncu maddesinin 1'inci fık-
rasında resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen def-
ter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine im-
kan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen
veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi in-
celeme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden ver-
gi tarh olunması şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 30'uncu maddesinin 2'nci fıkrası ile bu fıkranın
1'inci bendinin vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte yürür-
lükte bulunan şeklinde vergi beyannamesinin kanuni sürenin sonundan
başlayarak 15 gün geçtiği halde verilmemesi halinde vergi matrahının
tamamen veya kısmen defter ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanıla-
rak tespitinin mümkün olmadığı kabul edilerek verginin resen tarh olu-
nacağı; aynı maddenin 4008 sayılı Kanunla değişik 4'üncü fıkrasında
da, vergi beyannamesini kanuni süresi geçtikten sonra vermiş olanlara
bu beyannamede gösterdikleri matrah üzerinden resen gerekli tarhiyatın
yapılacağı ve bu beyannamelerin resen takdir için takdir konmisyonuna
sevk edilmeyeceği açıklanmıştır.
Öte yandan; Vergi Usul Kanununun 378'inci maddesinin 2'nci fık-
rasında mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üze-
rinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları kuralına yer
verilmiş olduğundan; beyannamede gösterilen matrahlar esas alınarak
yapılan tarh ve tahakkuk işlemlerine karşı/tarh yöntemi ne olursa ol-
sun, dava açılmasına olanak bulunmamaktadır. Nitekim olayda da, vergi
mahkemesi, davanın vergi aslına ilişkin kısmını, 378'inci maddenin
açıklanan fıkrası hükmü uyarınca reddetmiştir.
Bu durumda; Vergi Usul Kanununun 112'nci maddesinin 3'üncü fık-
rasının (a) bendinin, ikmalen, resen veya idarece yapılan tarhiyatlar-
da, dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilere, kendi vergi kanun-
larında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin nor-
mal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatın tahakkuk tarihine
kadar geçen süreler için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanuna göre tespit edilen gecikme zammı oranında gecikme fai-
zi uygulanacağı yolundaki hükmü uyarınca, taşınmazın intikaline iliş-
kin mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren yasal süresi ge-
çirildikten sonra verilen beyannamede bildirilen matrah esas alınarak
davacı adına salınan veraset ve intikal vergisi üzerinden gecikme fai-
zi hesaplanmasında isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin, vergi mahkemesinin kusur
cezasına ilişkin hüküm fıkrasına yönelik kısmının reddine; mahkeme ka-
rarının bu hüküm fıkrasının onanmasına; gecikme faizine ilişkin hüküm
fıkrasına yönelik kısmının ise kabulüne, mahkeme kararının bu hüküm
fıkrasının bozulmasına karar verildi.
(BŞ/ES)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.
*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.
|
|
ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi
|
|
Excel Dokümanı
|
|
|
|
|
|
|
|