İDARİ YARGI YERLERİNİN UYUŞMAZLIK KONUSU OLAYIN ÇÖZÜMÜ İÇİN HER TÜRLÜ
ARAŞTIRMAYI YAPMAK YÖNLERİNDEN TAM BİR YETKİYE SAHİP OLDUKLARI, BU TÜR
İNCELEME VE ARAŞTIRMALARIN RESEN İNCELEME YETKİSİNİN GEREĞİ OLARAK YA-
PILMASININ İDARİ YARGI YETKİSİNİN KULLANIMINA 2577 SAYILI YASANIN 2.
MADDESİNİN İKİNCİ FIKRASIYLA GETİRİLEN SIRALAMAYA AYKIRI OLMADIĞI HK.
Nakliyecilik yapan yükümlü adına, 1987-Ocak dönemine ilişkin katma de-
ğer vergisi beyannamesini kanuni ve ek sürede vermemesi nedeniyle tak-
dir komisyonu kararıyla belirlenen matrah üzerinden kaçakçılık cezalı
katma değer vergisi ve dahili tevkifat salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen Zonguldak Vergi Mahke-
mesi; beyannamenin verilmemesi nedeniyle olayın takdir komisyonuna in-
tikali yerinde ise de takdir komisyonunca, 213 sayılı Kanunun 31 inci
ve 74 üncü maddeleri uyarınca ilgili dönem katma değer vergisi matra-
hının defter ve belgelerin incelenmesi sonucunda saptanmasının mümkün
olmasına karşın, hiçbir inceleme ve araştırma yapılmaksızın tamamen
soyut ve kanaate dayalı olarak matrah takdirinde ve bu matrah esas a-
lınarak yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabet bulunmadığı gerekçesiy-
le tarhiyatı kaldırmıştır.
Vergi Dairesi Müdürlüğünün bu karara karşı yaptığı temyiz baş-
vurusunu inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi, 18.10.1994 günlü ve
1994/3987 sayılı Kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu-
nun 20 nci maddesinin 1 inci fıkrasında Danıştay ile idare ve vergi
mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri
kendiliklerinden yapacakları hükme bağlanmakla, idari yargılama usulü
hukukunda resen araştırma ilkesinin benimsendiği, aynı Kanunun 31 inci
maddesinin atıfta bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 275 in-
ci maddesinde ise hakimin özel bilgi ve uzmanlık isteyen bir konuda
bilirkişi incelemesi yaptırmaya yetkili olduğunun belirtildiği, vergi
incelemesiyle beyan dışı bırakılan hasılatın bir diğer deyişle ödenme-
si gereken verginin gerçeğe en yakın şekilde saptanmasının amaçlandı-
ğı, vergi dairesince herhangi bir şekilde belirlenen verginin uyuşmaz-
lık konusu yapılması halinde ise, idari yargı yerleri iddia ve savun-
malarda ortaya konulan maddi durumun gerçeğe uygun olup olmadığını
kendiliklerinden araştırmakla görevli oldukları gibi, tarafların hiç
değinmedikleri ancak, olayın çözümü için gerekli maddi unsurları da a-
raştırmaya yetkili olduklarından mahkemece yükümlünün uyuşmazlık döne-
mine ilişkin defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptı-
rılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceğinden tarhiyatın
kaldırılması yolundaki mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmediği
gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan Vergi Mahkemesi; 2577 sayılı İdari Yar-
gılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinin 2 nci fıkrasında, idari yargı
yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile
sınırlı olduğu, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esas-
lara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve
işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde
yargı kararı veremeyeceklerinin hükme bağlandığı, Öte yandan aynı Ya-
sanın 20 nci maddesinin 1 inci fıkrası hükmü ile dava konusu yapılan
idari işlemin hukuka uygunluğunun denetlenmesinin amaçlandığı, 213 sa-
yılı Yasanın 30 uncu maddesi ile 72, 74 ve 75 inci maddeleri uyarınca
vergi dairesi ve takdir komisyonu tarafından yapılması gereken işlem-
lerin vergi mahkemeleri tarafından yapılması ve sonucuna göre matrahın
belirlenmesi halinde idari yargı yetkisinin, yukarıda değinilen yasa
ile çizilen çerçeveye aykırı kullanılmış olacağı, bu nedenle hiçbir
inceleme ve araştırmaya dayanmayan takdir komisyonu kararında yasal i-
sabet bulunmadığı ve tarhiyatın kaldırılması gerektiğinden söz ederek
davanın kabulü yolundaki ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı vergi dairesi müdürlüğü tarafından vergilendirme
ile ilgili ödevlerini yerine getirmeyen ve beyannamesini vermeyen yü-
kümlü adına yapılan takdir ve tarhiyatın yasal olduğu mahkemenin ida-
reyi kusurlandırıcı tutumunda ısrar etmesinin yasal olmadığı ileri sü-
rülerek temyiz edilmiştir.
Nakliyecilik yapan yükümlü adına Ocak 1987 dönemine ilişkin
katma değer vergisi beyannamesini vermediğinden bahisle takdir komis-
yonunca takdir olunan matrah üzerinden resen salınan katma değer ver-
gisi ile katma değer vergisi ve dahili tevkifata ilişkin olarak kesi-
len kaçakçılık cezalarını kaldıran Vergi Mahkemesi ısrar kararının
temyizen incelenerek bozulması vergi dairesi müdürlüğü tarafından is-
tenmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20 nci maddesinin 1
inci bendinde, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin, bakmakta
oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapa-
cakları hükme bağlanmakla idari yargılama usulü hukukunda resen araş-
tırma ilkesi benimsenmiştir.
Bu düzenleme uyarınca idari yargı yerleri, uyuşmazlık konusu o-
layın hukuki nitelendirmesini yapmak, olaya uygulanması gereken hukuk
kurallarını belirlemek ve sonuçta hukuki çözüme varmak yönlerinden tam
bir yetkiye sahip oldukları gibi maddi olayı belirleme yönünden de her
türlü inceleme ve araştırmayı kendiliklerinden yaparak iddia ve savun-
malarda ortaya konan maddi durumun gerçeğe uygun olup olmadığını ser-
bestçe araştırabilir, tarafların hiç değinmedikleri olayları ve maddi
unsurları araştırıp, maddi olayın çözümü için gerektiğinde bilirkişi
incelemesi de yaptırabilirler. Bu tür inceleme ve araştırmaların resen
inceleme yetkisinin gereği olarak yapılması, idari yargı yetkisinin
kullanımına 2577 sayılı Yasanın 2 nci maddesinin ikinci fıkrasıyla
getirilen sınırlamaya da aykırı değildir.
Beyannamesini vermeyen yükümlü adına uygulanan tarhiyatı; tak-
dir komisyonunca yükümlünün dönem defter ve belgeleri incelenerek mat-
rah takdiri gerekirken, Vergi Usul Kanununun 31 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (8) işaretli bendine aykırı olarak soyut ve genel ifadeler-
le matrah takdir edildiği, bu yüzden tarhiyatın yasal dayanaktan yok-
sun kaldığı, takdir komisyonunca yapılması gereken incelemelerin mah-
kemelerince yerine getirilmesinin ise idari yargı yetkisinin kullanımı
için 2577 sayılı Yasanın 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen
sınırın aşılması sonucunu doğuracağı gerekçesiyle kaldıran ısrar kara-
rında yasaya uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Zonguldak Vergi Mahkemesinin 10.1.1995
günlü ve 1995/01 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.
X - K A R Ş I O Y
213 sayılı Vergi Usul Kanununun, takdir kararlarında bulunması
gereken bilgileri düzenleyen 31 inci maddesinin 8 inci bendi ile tak-
dirin dayanakları ve yapılan takdir hakkındaki açıklamaların takdir
komisyonu kararlarında yeralması öngörülmüş olduğundan, bir olayda sa-
dece re'sen takdir yoluna başvurulması için gerekli koşulların gerçek-
leşmiş olması, takdir olunan matrahın hukuka uygunluğunu kabule yeter-
li değildir. Nitekim, Vergi Usul Kanununun 74 üncü maddesinin birinci
fıkrası ile matrah takdiri yapmakla görevli ve Yasanın 72 inci madde-
sinin birinci fıkrasına göre kurulmuş takdir komisyonlarının, bu gö-
revleri dolayısıyla aynı Yasada yazılı inceleme yetkisini haiz olduk-
ları kabul edilmiştir.
Yasadaki düzenlemeler, matrahın defter ve belgeler, yada yasal
ölçülere göre saptanmasına olanak bulunmaması nedeniyle re'sen tarh
yoluna başvurulduğunda ve vergi incelemesi yapmaya yetkililerce düzen-
lenmiş bir inceleme raporu bulunmadığı takdirde, matrah tespiti ile
ilgili her türlü incelemenin takdir komisyonları tarafından yapılması-
nı öngörmüştür. Vergi incelemesi ile, ödenmesi gereken vergilerin doğ-
ruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak amaçlandığına göre, tak-
dir komisyonlarınca matrahın gerçeğe en yakın biçimde takdiri için,
gerekli araştırma ve incelemelerin yapılması ve bu işlemlerle ulaşılan
sonuçların kararlarda belirtilmesi gerekmektedir. Uyuşmazlıkta, takdir
komisyonunun hiçbir araştırma ve inceleme yapmadan soyut ifadelerle
vergi matrahı tayin ettiği görülmektedir.
İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 inci maddesinin (2) işaretli
fıkrasında, idari yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka
uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, idari mahkemelerin, yerinde-
lik denetimi yapamayacakları, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen
şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, ida-
ri eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıra-
cak biçimde yargı kararı veremeyecekleri belirtildiğinden, idari dava-
ların görülmesi sırasında idari mahkemelerin her türlü bilgi ve evrakı
isteyerek değerlendirebileceklerini kurala bağlayan aynı Yasanın 20
inci maddesinin (1) işaretli fıkrası hükmü, sadece dava konusu yapılan
idari işlemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi amacını taşımaktadır.
Bu işlem yerine nitelik yönünden farklı bir işlemin uygulanması gerek-
tiği belirlendiği takdirde mahkemelerin, olması gerekeni hüküm altına
almaları, 2577 sayılı Yasanın 2 inci maddesinin (2) işaretli fıkrasın-
da yazılı kurala aykırıdır. Başka bir ifadeyle idari işlemin yargısal
denetimini sağlamak üzere, idari mahkemelere tanınan "re'sen araştır-
ma" yetkisinin, mahkemeye idarece kavranmamış bir vergiyi araştırma ve
incelemeyle saptama olanağını verdiğinin kabulünde isabet yoktur. Ver-
gi idaresi tarafından yapılması gereken işlemlerin vergi mahkemesi ta-
rafından yapılıp, sonucuna göre vergi matrahının belirlenmesi, İdari
Yargılama Usulü Kanununun, idari yargı yetkisinin kullanımına çizdiği
çerçeveye aykırıdır.
Bu nedenle, mahkemenin ısrar kararı kanuna ve usule uygun bu-
lunduğundan temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara karşı-
yız.
(MT/NÇ)
|